Cuma, Eylül 16, 2011

TRANSAMERICA -Film-

Yol hikayelerine bayılırım, son izlediğim The Darjeeling Ltd. idi. Ondan önce de Little Miss Sunshine'dı.
Sanırım Darjeeling'in yerini Transamerica aldı.
Filmimiz transseksüel Stanley-Bree'nin aldığı bi telefonla oğlunu bulma arayışı, hapishaneden kefaleti ödeyip çıkarma. Vesaire.
Can alıcı noktaları ise -otostopçuya dikkat-
Anne-Baba'ya kabul.
Oğul tarafından kabul...
Film cinsiyet değiştirmeye o kadar farklı bi açıdan yaklaşmış ki bu da yönetmenin ve senaryonun hassasiyetinin muhteşem derecede yerinde olması ile ne izleyiciyi sıkıyor ne de bunaltıyor, her şey normal ve kabullenmiş bi halde buluyorsunuz kendinizi. Müzikler de mükemmel size tavsiyem film bittikten sonra filmin müziklerine de göz atmanız.

Film anlatmayı sevmiyorum önceki yazımda da söylemiştim. Anlatmayı beceremiyorum diyelim.
Felicity Huffman'a burdan sevgiler. Desperate Housewifes'ta da mükemmel oyunculuğuyla seyirciyi bağlamayı çok iyi biliyor. Kusursuz.
Kevin Zegers'in oyunculuğu da mükemmeldi.
Sonuç olarak güzel bi film, bakış açısı olarak da hikaye kurgusu olarak da izlenebilirliği ile de kesinlikle sıkılmayacağınıza inanıyorum.

Perşembe, Eylül 15, 2011

Paranoyak Kriptonlu Bildiriyor!

Birazdan ya da 1-2 saat sonra evden çıkmam gerekecek. Çıkıp gittikten sonra iyi şeyler olması için elimden geleni yapmış olacağım ya da yepyeni bi başlangıç için. Çıkıp gittikten sonra geri döneceğim tabii.
Doktor var bugün.
Dershane yardımı alacağım için şanslıyım. İnşallah olur.
Bugün pek bişey yapmasam da hayatımda bi kaç şeyi değiştireceğine eminim ve bu arada eğer bu yardım gerçekleşirse-gerçekleşmese de sizinle görüşmeye ara vermem gerekecek. Çok ara vermem sanırım ama mecburum buna. Mecbur bırakmam lazım kendimi en azından.
Şunun şurasında 1 yılım var, varsın sevdiklerimden uzak kalıyım, varsın düşüncelerimi paylaştığım insanlardan uzak kalıyım. Şunu çok iyi biliyorum ki burdaki sevenlerim de kararımı haklı bulacaktır.
Öyle işte. Gidiyor muyum şimdi -sanmıyorum.
Kendimle çelişiyorum.
Ara vermeye mecbur bırakmam lazım kendimi sanırım. Hiçbir şey bilmiyorum. Hiçbir konuda hiçbir şeyden emin değilim.
Bu yılın sonunda Turizm Rehberi olabilirim, sanırım. Bakın bu da kesin değil. Öyle işte.

Çarşamba, Eylül 14, 2011

Akeboshi - Wind (Naruto Ending)



Narutoyu ben de seviyorum ama denk geldikçe. Hem çok uzun hem dizi-seri vesaire şeklindeki olaylar dikkatimi çekmiyor. 90 dk 120 dk en fazla 3 saat dayanırım film için. Daha fazlasına tahammül etmem edemem.

Neyse boş ver. Bugün dershaneye kayıt yapıldı. Başlamaya hazırım.

Dershaneyi ödeyebileceğimizi sanmıyorum. En azından başvuruda bulunduk. İnşallah bi yardım eli uzanır.
Kazanmış olsa mıydım? şeklinde mal düşüncelere dalıyorum ama hayatımın geri kalanında yaşamımı mutlu bi şekilde devam ettirebileceğim bi meslek yoktu. Öyle olunca böyle.

Bi de bişey fark ettim ki paragraflara ayırıyorum yazdıklarımı, okumak kolay olsun diye değil içimden geldiği için.

Bugün doktorla konuşmaya gidecektim ama anamla dershane kaydı için gitmiştik, beraber gitmek istemiyorum.
Yarın gitmeyi düşünüyorum. Öyle işte.

DİKKAT ! Bundan sonrası fazlasıyla anlamsız -


Dün Ubuntu 11.04'ü denedim wubi ile kurdum ama götolugöt açılmadı. Açılıyor tam açılacak derken kalıyor ekranda öyle. Zaten Live Cd'den de denemiştim. Lan ubuntu 10 yıllık pc'de götlük yapmadın yeni aldığımız köftehora niye ihanet ediyorsun. Kınıyorum.
Yarın da sanırım unutmazsam cd alıp Fedora'yı denicem 20gblık alan ayırdım bi sorun çıkarsa eğer siliyim diye. OpenSuse da zaten bloatware(gereksiz yere sistem yoran) kullanıcılar öyle diyor. Gereksiz milyon tane uygulama. Nvidia ekran kartıyla ilgili sorunlar. Debian da yüklemek istemiyorum, mint veya diğerleri de cazip gelmiyor.
Fedora 15 yarın bekleyelim bakalım. 16'yı mı bekliyim yoksa?

Pazartesi, Eylül 12, 2011

Anlamsız 3



Allah rahmet eylesin, ne diyim. Kanserden ölen insanları gördükçe... parçalanıyorum lan! 


Kader dev bir çınar ağacıysa ; elimizden gelebilecek en iyi şey, pantolonlarımızı indirip ağacın altına sıçmak olacaktır.

Pazar, Eylül 11, 2011

The Darjeeling Limited - FİLM -

İzlediğim en mükemmel 2. yol filmiydi. Birincisi Little Miss Sunshine.
Filmin konusundan çok çok az bahsetmem gerek ;
Bayılmıyorum malesef film anlatmaya ama izlemeniz için ve merak uyandırması için bir kaç küçük bilgi vereceğim.

Filmde 3 kardeşin babalarının ölümünden sonra çıktıkları uzun yolculuk ve başlarına gelenler anlatılıyor. Annelerinin cenazeye gelmemiş olmaları ve annelerini bulma çabaları görülmeye değer.
Yolculuk sırasında başlarına gelen üzücü bi olay vardı ki orda duygulanamadım, belki öyle olması gerekiyordu diye kendimi avutmaya çalıştım diyelim. Duygularımı aldırmış gibiydim ama görülmesi gereken en tüyler ürpetici sahneydi, kardeşler kardeşleri kurtarırken...
Filmin kadrosu muhteşem ama isimlerini tek tek yazamam şu an. Zaten dün Wes Anderson yazacağıma Wes Craven yazınca ayrı dumur oldum. Bu yüzden isim yok.
Trende başlarına gelenler mükemmeldi. "Hostes kıza(Rita) dikkat."
-Beni kullandığın için teşekkürler. -Jack-
-Bir şey değil. -Rita-

Bu arada bıyık bırakmaya karar verdim tabii şu an bırakacak kadar gür bıyığım yok , olunca.
Hepsi senin yüzünden Jason Schwartzman!

Cumartesi, Eylül 10, 2011

Anlamsız 2

Beni seviyor, ben de onu seviyorum. Yakında evlenecez. Beraber yaşlanacaz. tek ortak noktamız ; öldüğümüzde ikimizin de içinde kurtlar dolaşcak.

Bloggerlara Uygulamalar - Apple iOS & Android etc.

Blogger dünyasının çook mobil evlatları! Size sesleniyorum. Eğer ki benim iphone ipad ipod benzeri mobil cihazım var diyorsanız sıkı durun!
Google sonunda Blogger uygulamasını iOS'la paylaşmaya başladı. Tabii ki bi iphone ipad veya iOS işletim sistemli cihazım yok ama olanlar için indirebilecekleri link ; 
Allah acil şifalar versin abim! 

Ha dersiniz ki benim iOS'um yok ne olacak? 
Zaten hali hazırda Blogger uygulamanız vardı. Ama haberim yoktu derseniz de sizin için bulup linkini ekliyorum. Yakın zamanda Android işletim sistemli cep telefonu almayı düşünüyordum, maddi olaylar ve psikolojik manyaklıklardan ötürü ara verdim. Şimdilik mobil eğlence aletine ayıracak vaktim yok. Vaktim var, param yok. Çok uzatmadan size linki veriyim ;


Mobil dünyayla işim yok ben microsoft bile kullanmıyorum, ben özgür yazılımcıyım! Ben Linuxçuyum! diyenlere de tek tavsiyem BloGTK olacaktır link ; BloGTK ile sadece Blogger değil, Wordpress ve Movable gibi bloglarınız için de post hazırlayabilirsiniz.

Cuma, Eylül 09, 2011

Yaşasın Kötülük?


Halamlardan nefret ediyorum. 
Bazı kendi bilmez , sahtekar insanlardan nefret ediyorum. 
Süper kahraman olamam belki ama çok film izledim. 
Bu arada otomobil yattı beyb, dershaneye tabanvayla gidcem sanırım, dur dayımın kızgınlığı geçsin.
Bu arada hala bi dershaneye kayıt bile olamadım, 1500 lira çok para, siz en iyisi parasız alın hacım beni? Almaz mısınız? Almayız diyorlar. 
Neyse dershane beni beklesin, şunun şurasında bir kaç haftam kaldı zaten. 
Blog da şu düzende olcak , madde madde cümle cümle , telefon alırsam mail yoluyla atcam postları, bi ara bilmeyenlere nasıl yapıldığını anlatırım, çok basit çok! 
Bloga ara yeni sezona merhaba! 
Gitmeden önce bir kaç sözüm olacak, yanan olabilir ; odun gibi kokacak, sedir akasya ve damızlık çınarın o inanılmaz esintisini bütün blog dünyasından hissedeceksiniz.
Kötülük Erdemdir! doğru kullanıldığı sürece. Hani şeytan bir melektir lafı kült olmuş açıklayayım en iyisi. Şeytan kötülere iyilik eden bi melek, sonuç olarak bütün melekler iyidir. Her melek illa iyilere yardım edcek diye bişey yok, saçma sapan olaylara girerdik o zaman. Herkes sevgi pıtırcığı dolaşsa etrafta. Allah korumuş. 
İyi ki varsın, şeyto! 

Perşembe, Eylül 08, 2011

YAKALANDIM MİLLET!

Selamun aleykum gardaşlarım, canlarım ve diğer insanlar...
ben dev bir kediy-dim.

Böyle bi giriş yapacağım aklımın ucundan geçmezdi ama anlatıyorum ;
Bakın şimdi ben kitaplığımda zula şeklinde sakladığım anti-depreşenlerimi özenle bi güzel saklamıştım ama anam gelip ben uyurken kitaplığımda para bulacağını sanarken zulayla karşılaştı.
-Ne yapıyorsun? dedim.
-Bunlar ne? dedi. Psikiyatriden fiş kesmişsin ama neden gitmedin dedi. (ahahaha)
-(lan olum neden fişi yırtmadım ki sanki, ilaçları da dermatologdan aldım diye yuttururdum üzerinde yazmıor ya) 1 aydır gidiyorum dedim.
-(pencereleri kapadı, kapıyı kapadı) anlat! dedi. Anlat sorunun ne , bu zamana kadar paylaştın benimle her şeyini anlat hadi, dedi.
-(annemi o durumda görmek istemediğimden anlatmıyordum) Sorunum kabullenememek, anlıyor musun? Kabullenemiyorum, başıma gelen onca şeyden sonra. Olmuyor, sosyal olamıyorum bi türlü. İnsanlarla etkileşimim zayıf. Bu yüzden gidiyorum dedim.
-Doktor ne dedi sana annene bağır, sinirlen, küfret mi dedi. Öyle mi davran dedi. Madem 1 aydır gidiyorsun, 1 aydır bana karşı değişmenin sebebi bunlar mıydı? dedi.
-(sanırım her şey gün yüzüne çıktı) Neyse, üzüleceğini düşündüm, o yüzden anlatmadım, hatta şu an bile üzgünsün dedim.
-hayır! aksine mutluyum. Cerrahın da tavsiye etmişti. Keşke o zamanlardan gitseydin, dedi.
-zaten onun tavsiyesiyle gittim. dedim.
...
Konuşmanın hepsini yayınlayamazdım ne özeli kalıyor ne kebabı yoksa ama durum bundan ibaret.
Özür diledim, anneannemden de, babamdan da. Lan bütün aileyi birbirine kattım istemeden ama cidden istemeden, gerçekten.
Bu arada anti-depreşen ve pisi-kiyatr meselesi aramızda kalacak söz verdi. En azından aramızda kalacağını umuyorum.

Hadi görüşürüz inşallah. Ama YAKALANDIM.

Çarşamba, Eylül 07, 2011

Pisi-kopat mıyım ? Belki...

Bu arada başlıklarımın soru cevap olarak hazırlanması tamamen kurgu tamamen manyaklık, çok düşünülmüş bişey de değil hani.
Konumuza gelecek olursak gittikçe daha fazla yayın yapmaya başlar oldum.
Az önce dolaba kilitlenen laptop derin bi nefes alıp kardeşin kucağına düştü. Fakat umut durmaz, modemi resetledi. Modem resetlenince wifi şifresi sıfırlandı. Wifi şifresi sıfırlanınca kardeş çıldırdı. Kardeş çıldırınca annem de sinirden küplere bindi. Böyle olmasının sebebi 2 gün önce olanlar.
Bunu size ödetcem dedi genç adam. Hepsini burnunuzdan fitil fitil getircem. Dünün kızgınlığını üzerinden atamadı elbet. 20 yaşında genç bi adam akrabası tarafından hatta çok sevdiği dayısı tarafından azarlanmıştı.
Odasında duran adsl modemin fişini taktı , odasının kapısını kilitledi. Böyle olunca da wifi şifresi değiştikten sonra bizimkiler çıldırdı.
Belki intikam alıyordum, belki de alamıyordum. Yine tehditlere devam etti annem, dayını arıcam bu kez suratını dağıtacak şeklinde tehditler savuruyordu. Doktorumun dediği geldi aklıma "evdeki sorunlar çözülmeden rahatlatamıcaz seni" evet çok haklıydı doktor. Evdeki sorunlar ve kafamdaki diğerleri. Tehdit savruldu ardından benim tehdidim savunma mekanizmasının etkisiyle fırladı dudaklarımın arasından.
Dayımı ararsan bana bi tokat atar ama sonrasında pişman olacaksın, dedim. Pişman olacağın bişey yapma! dedim. Sesimi yükselttim, muhtemelen komşular kulak kabartmıştır. Yarın sabaha malzeme çıktı, sevgili dedikoducu komşularım hepinizin amına koyayım.
Ve son olarak dayımın 2. defa gelmesi büyük bir felaketi hazırlayacaktı belki de ;
Kafamda bütün planı hazırlamıştım ama müzik lazım sadece biraz müzik...