Perşembe, Ağustos 16, 2012

La Haine -Sistem Karşıtlığı ile İlgili Film-


"Bu film, çekimi sırasında ölen insanlara adanmıştır."

Bir grup gencin sisteme olan tepkilerini anlatan filmin konusu kısaca; 
Filmden -Sizi katiller bizde sadece taş var, bizi öldürmesi kolay, şeklinde başlar -Çeviri için raskolnikov'a teşekkürler-

Abdel adındaki genç polis tarafından öldüresiye dövülür ve hastaneye kaldırılır. Polislerden biri silahını banliyöde düşürmüştür. Silahı Abdel'in arkadaşı Vinz bulur ve Abdel öldüğü takdirde bir polisin canını alacağına yemin eder. Hubert, Sayid ve Vinz'in sistem içindeki düşüşünü ağır ağır ama merakla izleten, beklenmeyen finaliyle ise insanı dehşete düşüren, hay anasını!-şeklinde dehşete düşülüyor- bir film.
İzlediğim için pişman değilim, güzel mesajlar da filmin içine eklenmiş -sübliminal?- evet bunlardan bir kaçı ;

 Adamın biri 50. kattan aşağı düşüyormuş her bir kat geçtiğinde: "şimdiye kadar her şey yolunda" diyormuş. Önemli olan düşüş değildir, yere iniştir. -Bir olaya veya işe başlayacağınız zaman şu an ne yaptığınız önemli değil, önemli olanın sonuç olduğunu vurgulamış ve Hubert'in Vinz'i bir polisi vurmaması konusunda ikna çabasının ise temel taşlarından biri olmuştur bu hikaye.
Gelecek Sizsiniz -L'Avenir cest nous- yazısı görülür.
Le Monde est a vous -Dünya Sizin- yazısı da filmin bir iki yerinde görülüyor, sonlara doğru Sayid elindeki sprey tüpüyle "vous" kelimesindeki "v"yi silerek onun yerine "n" yazar, bu şekilde de mesaj Dünya Bizim'e dönüşür ki, Yevgeni Zamyatin'in "Biz" romanında ise tam tersi bireysellikten kopup teknolojiye ve devlete bağımlılık anlatılıyordu. Burda mesajın "Siz"den "Biz"e dönüşümü anlattığım şekilde bir dönüşüm değil gibi görünüyordu filmde.
Tuvaletteki adamın hikayesi de çok güzeldi, bunu da anlatmıyım izleyin en iyisi, adamın dediği bir cümle "Tanrıya inanıyor musunuz? Yanlış bir soru. Doğru olan ise Tanrı bize inanıyor mu?" vay anasını!
İşte böyle bir filmdi.
Oyunculuk konusunda ise elimizde bir adet Vincent Cassel var ama tek başına bir şey ifade etmiyor tabii, Hubert ve Said olmadan bir hiçsin adamım! Tabii ki denge önemli, yoksa ben şu oyuncuya bilmem kaç milyon dolar vereyim de film acaip hasılat yapsın mantığı da yoktu zaten, seviyorum
mesaj vermeye çalışıyordu gayet güzel de verdi mesajını son sahnesiyle.
17 yıl önce çekilen film canım ülkemin 2012'deki durumunu anlatıyor da "bakın, gelecekte bu hallere düşeceksiniz, polisler, ölen gençler-ölen polisler, taş atan çocuklar ve diğerleri..." yapmayın etmeyin demiş film.
Uzattım.

Bu arada sınav yarın açıklanabilir ama yarın da film izlicem tabii! Bir sınav sonuç yazısı, bir de mim benzeri çocukluğunda ne kadar hınzırdın yazısı bir de... şaka yazarım bir şeyler, özlediniz mi gençlik kişisel yazılarımı?