Dershane yok, sınavlar bitmek üzere, yaz geldi bile. Bütün bunların hepsinden birer olumsuzluk çıkarmama da gerek yok artık. Rahatım fazlasıyla ama bu rahatlık g.tme girebilir. Sorun değil, bununla yaşayabilirim sanırım.
Sabah, gayet güzel kahvaltı yapıyoruz, şakalar falan. Sonra bir anda tartışmaya başladık ben, kardeşim ve annem, ben gülüyorum ki bunu hep yapardım "Alaycılığını yitiren, doğru şeyi savunsa bile tartışmayı da kaybeder." Tartışma içeride de devam etti, turkcell'den yediğim kazık ve yazlık almaya başlamamış olmamız da alevlendirince, çok mu üstüne gittik acaba? Evet, fazlasıyla ama abartmayı seviyoruz sanırım.
Turkcell'e gittik kardeşle, -kapı- devam ediyoruz. Anlattım, bu işte bir iş olduğuna inandırmaya çalıştım ama sayıca bizden üstündüler, yenildik. Geri döndük elimiz boş. Parayı da bozdurduk. Eve geldim, hiçbir şey olmamış gibi davranmanın bu tip tartışmaların üstesinden daha çabuk gelmemi sağladığı su götürmez bir gerçek.
Peki ben neden TRT muhabiri gibi yazıyorum? Yazmak değil, okuyunca da sanki bu yazıyı ben yazmıyormuş gibi hissettim ki, bu korkunç! Prozac tarafından ele geçirilmemin ikinci günündeyiz, buna sonra değineceğim sevgili okuyuc... Bu böyle devam edemez, çok sıkıcı.
Babam msn'deydi, şu toprak meselesinden bahsettim, rahatladım. Sinirimi, stresimi aldı. Geçen ambulans sesi duyulduğunda götürülen akrabam da hastaneye kaldırılmış. Kötü, kötü, kötü. Adam bildiğin temiz kalpli, dershaneye gideceğim zaman işi olsa bile beni dershaneye bırakıp geri dönerdi, umarım hastaneden sapasağlam bir şekilde çıkar.
2. günden bahsediyordum, bugün 2. gün ve dün hissettiğim uyuşukluktan eser kalmadı. Gerçi kıçımı yaydığımdan bütün gün, bunu farketmek zor olabilir. İştahı keser diyen zihnitacizciler, her bir ota boka, prozac iştah kesiyor aq midemi zikiyor yazmayaydınız iyiydi. Peynirli çitos sevmem, kokusuna tahammül edemem, ilacı aldıktan sonraki bir saat içinde yiyecek bir şey aramaya başladım. Dün yemediğimiz cipsi dolaptan çıkarıp hızlı bir şekilde tükettikten sonra, hala açım! Yemeeeaaak! Bugün akşam yemekte ne olduğunu bilmiyorum ama umarım yiyecek bir şeyler vardır. Dün mesela uyuyana kadar yedim, umarım biraz kilo alırım.
Friends dizisini bilmem izlemedim de hiç, fakat Better With You da Friends'in yönetmeni mi yapımcısı mı velhasıl bu diziyle alakalı biri tarafından yapılmış. Çok hoş dizi, gülmediğim sahnesi çok az. Hani bunu ilaca yormak istemem ama bundan önce en sevdiğim diziye bile gülemiyordum -yalan dünya-. Keyifsizdim, şu an pek birşey yaptığım söylenemez ama daha iyi hissediyorum. En azından kendimi buna inandırmış bulunmaktayım. Placebo'nun ta kendisi beynime tecavüz ederken, buna karşı koymak aptallık olurdu sanırım.
the Black Heart Procession - the Letter gelsin, şarkı öyle seksi, öyle acımasız, öyle bir içine çekiyor ki...
in the letter that i wrote...
Sabah, gayet güzel kahvaltı yapıyoruz, şakalar falan. Sonra bir anda tartışmaya başladık ben, kardeşim ve annem, ben gülüyorum ki bunu hep yapardım "Alaycılığını yitiren, doğru şeyi savunsa bile tartışmayı da kaybeder." Tartışma içeride de devam etti, turkcell'den yediğim kazık ve yazlık almaya başlamamış olmamız da alevlendirince, çok mu üstüne gittik acaba? Evet, fazlasıyla ama abartmayı seviyoruz sanırım.
Turkcell'e gittik kardeşle, -kapı- devam ediyoruz. Anlattım, bu işte bir iş olduğuna inandırmaya çalıştım ama sayıca bizden üstündüler, yenildik. Geri döndük elimiz boş. Parayı da bozdurduk. Eve geldim, hiçbir şey olmamış gibi davranmanın bu tip tartışmaların üstesinden daha çabuk gelmemi sağladığı su götürmez bir gerçek.
Peki ben neden TRT muhabiri gibi yazıyorum? Yazmak değil, okuyunca da sanki bu yazıyı ben yazmıyormuş gibi hissettim ki, bu korkunç! Prozac tarafından ele geçirilmemin ikinci günündeyiz, buna sonra değineceğim sevgili okuyuc... Bu böyle devam edemez, çok sıkıcı.
Babam msn'deydi, şu toprak meselesinden bahsettim, rahatladım. Sinirimi, stresimi aldı. Geçen ambulans sesi duyulduğunda götürülen akrabam da hastaneye kaldırılmış. Kötü, kötü, kötü. Adam bildiğin temiz kalpli, dershaneye gideceğim zaman işi olsa bile beni dershaneye bırakıp geri dönerdi, umarım hastaneden sapasağlam bir şekilde çıkar.
2. günden bahsediyordum, bugün 2. gün ve dün hissettiğim uyuşukluktan eser kalmadı. Gerçi kıçımı yaydığımdan bütün gün, bunu farketmek zor olabilir. İştahı keser diyen zihnitacizciler, her bir ota boka, prozac iştah kesiyor aq midemi zikiyor yazmayaydınız iyiydi. Peynirli çitos sevmem, kokusuna tahammül edemem, ilacı aldıktan sonraki bir saat içinde yiyecek bir şey aramaya başladım. Dün yemediğimiz cipsi dolaptan çıkarıp hızlı bir şekilde tükettikten sonra, hala açım! Yemeeeaaak! Bugün akşam yemekte ne olduğunu bilmiyorum ama umarım yiyecek bir şeyler vardır. Dün mesela uyuyana kadar yedim, umarım biraz kilo alırım.
Friends dizisini bilmem izlemedim de hiç, fakat Better With You da Friends'in yönetmeni mi yapımcısı mı velhasıl bu diziyle alakalı biri tarafından yapılmış. Çok hoş dizi, gülmediğim sahnesi çok az. Hani bunu ilaca yormak istemem ama bundan önce en sevdiğim diziye bile gülemiyordum -yalan dünya-. Keyifsizdim, şu an pek birşey yaptığım söylenemez ama daha iyi hissediyorum. En azından kendimi buna inandırmış bulunmaktayım. Placebo'nun ta kendisi beynime tecavüz ederken, buna karşı koymak aptallık olurdu sanırım.
the Black Heart Procession - the Letter gelsin, şarkı öyle seksi, öyle acımasız, öyle bir içine çekiyor ki...
in the letter that i wrote...