little miss sunshine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
little miss sunshine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cumartesi, Mart 12, 2011

Little Miss Sunshine ...

Little Miss Sunshine Film Afişi
Tam film izleme modundaydım. Seçtiğim film de Little Miss Sunshine oldu. Zaten sıkıcı bir gün öğle saatlerinde yapacak pek birşey bulamazken yapılacak en mantıklı şey Little Miss Sunshine'ı izlemekmiş.
-  Spoiler : Film içeriği hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz . -
Filmi var eden şey sıradışı karakterler ve müziği bence.
Olive Hoover - güzel olmamasına rağmen güzellik yarışmasına katılabilecek derecede cesur ve sevimli.
Richard Hoover - 9 aşama adlı projesini satmaya çalışan ama ama kaybedenlerden olan bir adam .
Dwayne - Dwayne de 9 ay boyunca konuşmayı reddeden, duvarında Nietzsche posteri olan ve onu örnek alan 15 yaşında bir ergen , ayrıca hava harp okuluna girmeyi istiyordu .
Grandpa Edwin Hoover - uyuşturucu bağımlısı dede, torunu Olive'in amacına ulaşmasındaki en büyük etken.
Sheryl Hoover - Bu kadar ilginç bir aileye annelik yapan büyük insan .
Frank Ginsberg - Steve Carrel'ın canlandırdığı karakter , eşcinsel , dünyanın 1 numaralı Proust araştırmacısı.

Öncelikle filmin senaryosu basit bir olay örgüsüne sahip.
Büyükbaba Edwin torunu Olive'i güzellik yarışmasına katılması için çalıştırıyor. Aileye sonradan katılan Frank(Sheryl Hoover'ın ağabeyi) bunalıma girmiş ve intihara kalkışmış olsa da bizim şirin ailemiz bunu kaldırabilecek durumda . Doktorların tavsiyesiyle yalnız kalmayacak, kesici aletlerden ve ilaçlardan uzak tutulacak olan Frank, Dwayne'in odasında kalmak zorundadır.
Filmden ;
Frank - İyi geceler, Dwayne.
Dwayne - (not defterine yazıyor) Bu gece intihar etme .
Frank - Senin gözetiminde yapmam Dwayne , sana bunu yapamam.
Dwayne - (not defterine yazıyor) Cehennme hoşgeldin .
Frank - Teşekkürler Dwayne , Bunu senden duymak çok anlamlı .

Ailemiz sonunda - Anne, Baba , kız - erkek çocuk, hırsız, polis köprüden geçme bulmacasını - çözdükten sonra yola koyulmaya başladılar, geride kimseyi bırakamazlardı.
Tipik bir yol komedisinden ayıran en önemli özelliği sanırım başta da belirttiğim gibi sıradışı karakterleri ve onların sıradışı konuşmaları olmalı . Küçük, sarı volkswagen'e aile üyelerinin hepsini sığdırdıktan sonra gidebiliriz. Olive walkmaniyle müzik bizim dede(edwin) de torununa(dwayne) öğütler veriyor ;
Filmden ;
Grandpa Edwin - (Dwayne'e dönerek) Hiç biriyle beraber oldun mu?
Richard - Baba!
Grandpa Edwin - Tık yok mu ? Bana söyleyebilirsin .
Richard - Hadi ama! lütfen !
Grandpa - (dwayne kafasını hayır anlamında sallar) Hayır mı? Yüce İsa. Ne ? 15 mi? Tanrım .
Richard - Baba!
Grandpa - Genç piliçlerle birlikte olmalısın .
Richard - Baba!
Grandpa - Genç olanlar dünyadaki en iyi şeyler.
Richard - Hey!Hey!Hey! Bu kadarı yeter ! Kes artık !
Grandpa - Şimdi tadını çıkar yoksa 18 olunca senden küçüklerle birlikte olursan 3 ya da 5 yıl hapis yatarsın .
Olive kulaklığı çıkarır ve ; - Ne hakkında konuşuyorsunuz ?
Grandpa - Politika .
Olive tabii ki müzik dinlemeye devam eder . "Politika sevimli olive'in dikkatini çekmiyor , cin gibi zekasını böyle işlerle yoramaz tabii ki."
Mola verdikten sonra minibüse geri döndüklerinde sarı, sevimli, küçük Hurda çalışmamak için direniyordu. Israrlara rağmen direnmeye devam eden minibüsü sonunda bir tamirciye götürdüler. Debriyajın kırılmış olduğunu ama eski minibüsleri tepeye çıkartıp yokuş aşağı ittikten sonra 30km/h çıkarabilirlerse 3. vitesten 4. vitese çıkarabilecekleri ipucunu verir ama tabii ki önce bir tepe bulmaları gerekiyordu . Sonunda cin zeka ailenin aklına bir fikir gelir ve dede dahil bütün aile üyeleri minibüsü itmeye başlarlar. Minibüs çalışıyor ama her molada aynı şeyi tekrarlamak zorunda kalacaklarını tahmin etmişlerdi sanırım .
Verdikleri son molada Richard , Stan Grossman'ı bulamaya karar verir ve herkes uyurken 37 km uzaklıktaki seminere doğru yola koyulur.Kiraladığı mobylette ile... Sabah olduğunda ise, Olive dedesinin uyanmadığını söyler . Dede eroin yüzünden ölmüştür. Ambulansla en yakın hastaneye giderler.

Doktor ; - Üzgünüm elimizden geleni yaptık . Babanız uyudu ve bir daha uyanamadı.
Defin işlemleri için asistanı Linda'yı yolladı . Linda, Richard'ın eline bir tomar kağıt verdikten sonra hepsini doldurmasını söyler. Richard işlerin uzayacağını tahmin ederek babasını son bir kez görme bahanesiyle kaçırmaya karar verir . Babasını çarşafa sardıktan sonra minibüsün bagajına atar.
Aksilik peşini bırakmıyor ailemizin bu kez de korna bozulur ve polis çevirir. Richard herkesin sakin olmasını ve doğal davranmalarını istese de bagajda bir ölü varken bunu yapmaları pek mümkün olmayacaktı elbette. Polis, Richard'ı minibüsten indirdikten sonra bagajı açmasını ister . Polis bagajı açtığında gördüklerine çok sevinmişti çünkü molada Dedenin Frankten istediği dergiler vardı . Polis dergileri alıp ( Frank'e ait olan dergi hariç) mutlu bir şekilde uzaklaştı tabii ki .
Olive hastaneden aldığı broşürlerle ailesine göz testi yapmak ister ama kimsenin keyfi yerinde değildir. En sonunda abisine dönüp renk körlüğü testini gösterir ve ;

Olive -(göz testini göstererek) Anne ! Dwayne 20/20 yaptı .
Sheryl - Bahse varım yapacak . (jet pilotu olmasından bahsediyor)
Olive - Bakalım şimdi renk körü müsün ? (renk körlüğü testini çıkarıp ) Çemberin içindeki harfi görüyor musun? ( dwayne'e sorar) ( dwayne şok olmuş bir şekilde bakar)
Olive - Hayır, çemberin içindeki . Harf...
Frank - Çemberin içindeki harfi görebiliyor musun , Dwayne ?
Olive - O bir A . Tam şurada.
Frank - (kendi kendine) Parlak yeşil. Tanrım .
Dwayne - (not defterine hızlıca) NE ?
Frank - Dwayne, sanırım sen renk körüsün .
Dwayne - (not defterine) NE ?
Frank - Renk körü olanlar jet pilotu olamaz .
Filmin en can alıcı ve dramatik noktalarından biri Dwayne'in amacına ulaşamayacak olmasını öğrendiği sahneydi, Dwayne cama, tavan, kapıya, vurmaya başlar . Minibüsü kenara çektikten sonra Dwayne , boş araziye koşup FUUUUUUUUUUUUUUCK! diye bağırıyor . 9 ay sonra ilk söylediği kelime bu olmuştu malesef. Annesinin ikna etme çabalarına rağmen geri dönmeyi reddeden Dwayne, Olive'in sarılıp bir tek kelime etmemesine rağmen geri döndü . Filmin verdiği mesajlar diğer aile komedileri veya yol komedilerinden kendini ayırıyor.
Little Miss Sunshine'a doğru yola koyulan ailemiz yolları karıştırıp otele geç gitmelerine rağmen Olive'in yarışmaya katılmaları için ellerinden geleni yaptılar.
Richard küçük sevimli kızları maymuna çeviren bu yarışmaya kızının katılmasına ve kızının o aptal insanların karşısında küçük düşeceğini düşünüp Sheryl'e, Olive'in yarışmadan çekilmesi gerektiğini söyler.
Son ana kadar geldiklerinde ise nefesimi tutup Olive'in yarışmadan çekilmemesi için sabırsızlıkla bekliyordum ki . Olive son anda da yaptı yapacağını ve sahneye çıktı . Mikrofonu alıp ;
Şimdi yapacağım dansın hareketlerini bana öğreten dedeme ithaf ediyorum . Show Must Go On!
You Can't Touch This şarkısıyla dans etmeye başlayan Olive, jürinin ve diğer yarışmacı ailelerin tepkisini çekmesine rağmen dans etmeye devam etti. En sonunda bütün aile sahneye çıkıp dans etmeye başladı . Filmin en çok eğlendiğim tarafı burasıydı . Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!
Sonunda karakolluk da olan Hooverlar ;
polis memurunun - Sizi bırakırım ama bir şartla , bir daha kızınız kaliforniyadaki hiçbir güzellik yarışmasına katılamayacak .
Richard da Sheryle dönerek bu bizim için sorun olmaz dimi hayatım ? derken sarı minibüs belirdi ve THE END !



Filmin en can alıcı noktası Dwayne'in FUUUUUUCK! diye bağırdığı , diğeri ise Hooverların sahneye fırladığı sahne idi. Muhteşem mesajlar veren filmi, eğer ben komedi olarak recep ivedik izlerim diyenlerdenseniz izlemeyin.