Selam millet,
Bakalım bu bir kaç gün içinde neler olmuş ;
Cuma günü, hoş dershanede kalıp soru çözdürdüğümü hatırlıyorum. Trigonometri sorularım vardı ve mat 1 diye adlandırdığımız EBOB EKOK konu, zor değil biliyorum ama mat1 öyle bir şeyki zihninizin ve kıvrımlarınızın en derin noktasına inmeniz gerekiyor. Ben fazla pratiğim direkt atlıyorum, inmeyi beceremedim şimdiye kadar. O yüzdendir ki, evet mat1'im kötü ama bu kazanmama engel değil çünkü hallediyorum yavaştan. Az zaman kaldı ve "yavaştan" kelimesi canımı sıkıyor.
Psik. Dr.'un verdiği tavsiyeye göre bu birkaç gün içinde istediğim ve beni mutlu eden şeyleri yapmam gerekiyormuş, ben bugün film izlicektim. İzleyemedim. Dün izlicektim yine izleyemedim. Ne oluyor bilmiyorum ama Depresif Uyum Bozukluğu, bende fena bir iz bırakacak gibi. Bu arada psikologumdan kurtulmanın sevincini yaşıyorum, adam fena çuvalladı benim sayemde. Ya da ben her şeyi çuvallatmaya programlanmışım.
Bu arada cuma günü, bayağı bir yağmur yağdı. Sağanak gibi ama daha ince, adını bilmediğim bir yağmur işte. Islandım, donuma kadar. Aldığım kulaklı berenin sıcaklığının tadını da çıkardım. Atkım kaşındırıyor ama güzel ısıtıyor. Dershaneden çıkıldı ve oooh miss temiz hava. Yağmur kokusu ve ferahlık, isterse kıçım donsun ama o ferahlığı değişemem. Etüt iğrenç kokuyor, ferah görünümlü iç karartıcı ve kampın işkence odası.
Cumartesi de ayrı güzel, elektriklerin akşama kadar kesik kalacağı bizim distopyaya duyurulmuştu önceki gün. Küfürler savurdum, yanından geçtiğim insanlar üzerlerine alındılar. Zoruma gitti ama sonra elektriğinize de size de diyince derin nefes aldı "teyze"-yanından geçerken küfrettiğim yaşlı kadın-.
Elektrik kesildi ve bil bakalım ne yaptım?! Ders çalıştım, evet bildin. Ders çalıştım ve ferahladım mutlu oldum ta ki... Kimya testlerimden gazları yorumlamaya çalışırken, doğa ananın bana sağ-sol çakmasıyla hayallerimin bataklık çamuruna yapışması bir oldu. Anlıktı ama pes etmedim en azından testi bitirdim. İşlemli olan kısım daha cazip kabul et.
Ve gel gelelim pazar'a yani bugüne ;
Ne demiş ünlü filozof : "Cuma'dan Pazar'a kaç gün var arada?"
Ben cevaplayabildim sanırım, izleyin ;
Cuma'dan Pazar'a arada 1 gün var o da Cumartesi ama şöyle bi bakış açımızı genişletip diğer haftalara yayarsak günler uzar da uzar. Hiç bulaşmayın.
Pazar demiştim ben, bugün lanet bi gündü, testlerime yarın devam etmeyi planladım. Yaydım bugün, duş aldım, ev bit pazarı gibiydi az önce. Tv için bir dolap geldi, gömdük içine. Adam avizeyi yere indiriyordu, az kaldı. Ama genel görümü güzel dolabın, kaktüsüm de yerini aldı. Ohh misss.
Yarın sınavım var, sınavlardan ve pazartesilerden nefret ederim, demiş Somurtkan Şirin. Eh adam haklı beyler, diyip dağılmadan önce. Telefon alıyorum, amcam yurtdışından döndü, pasaportuna kaydettirecez artık. Babam da bir an önce yollasın da... Ne biliyim lazım değil lan telefon, cidden lazım değil ama arkadaşlarım sevdiceklerim ararlarsa ulaşamıyorlar. O yüzden lazım. Hadi görüşürüz beyb, kendine de iyi bak üşütme, kalın kalın giyin. İçlik al, pamuklu güzel sıcak sıcak.