Salı, Ocak 10, 2012

Başvurdum

Pazartesi gününün hiçbir önemi yok! Yok bildiğin sıfır, önemsiz. Sınav günü olduğu için de hiçbir şey hissettirmiyor pazartesi, ha dersin ki nefret etmiyor musun, diye. Evet, ediyorum belki ama etmek için tek sebebim sınavımın kötü geçmesi, ha bi de ihtimal var, iyi de geçebilir ama bu hafta hiç de öyle olmadı ;
Sınavın türkçe kısmı hep aynı. İyi yani
Matematik kısmı da problem çözememekten kaynaklanan sanırım, toparlayamıyorum kafamı. Problemi okuyorum, başını unutuyorum. Problemi okurken ayşe,ahmet ve çocuklarının yaşını isterken benden, ben bu insanları hayalimde yaşatıyorum, ciddi bir sorun olabilir ama öyle. Ben de soruyu okumadım, dalmadım bu kez.
Fen kısmı, LYS Fizik'inin Ygs'de işi ne? Kimya'nın Suçu ne? Muhteşem Biyoloji! Özet bu kadar değil, devamı var ;
Osym şifremi unuttum, yenisini almam için okula gitmem gerekiyordu. Sınıftan birini gözüme kestirip benimle geliyorsun dedim. Alışveriş yapacam demesine rağmen, olmaz geleceksin dedim. Razı oldu. Bu arada sohbet de ettik okula yetişene kadar, iyi oldu. Sıkılmadım, tek başıma yürüsem köpek kovalıyor. Lanet olsun, tövbeliyim.
Okula yetiştik, tam köpeklerden bahsediyordum ki karşımıza süs köpeği çıktı. Korkmadım da köpek pis pis bakıyordu.
Eskiden müzik öğretmenim, şimdi ise lise müdiresi olan öğretmenimi de gördüm. Mutlu da oldum. Mutluluk! Sanırım, sevdiğim insanlarla yeniden biraraya gelmek mutlu ediyor. Bunu listeye attık. Sohbet ettik biraz. Şifremi almak için bekledim. Liseliler, şamata gırgır... Sınavın 2.80 girmeyeceğini düşündüklerinden sanırım. Sallamıyor gibi bi halleri vardı. Şifremi aldım, başvurumu yaptım. Foto kısmı kötüydü, fotoya baktım, saçım alnıma yapışmış. Yüzüm sapsarı. Olsun, dedim. Kazanırsam sürekli bu fotoyu kullanacakmışım. Tipsiz Üniversiteli!!! Buraya not alıyoruz arkadaşlar, ileride bununla ilgili de bir şeyler gelir başıma. Salıya gidelim hadi!

Salı
Salı günlerini önemsemiyorum, geç kalıyorum sürekli. Bu kez geç kalmadım ama kahvaltıdan feragat etmem gerekiyordu. Kahvaltı hazır ama yapamadım işte, terasta buz gibi havada servisin gelmesini bekledim. Her yerde  yağmur yağıyor, bıktırdı. Servis geldi, böyle havalı havalı yürümeye ya da çamura basmadan, su sıçratmadan yürümeye fırsatım olmadı.
Dershaneye yetiştim, keyifsiz, aç ve bunalımda gibi bir halim var. Her şeyden bi bıkkınlık gelmiş gibi, hemen bu sorunun üstesinden gelmem gerek, müzik dinliyorum işe yaramıyor belki de ağzıma daha çok sıçıyordur. Melankoli melankoli, bu yılın ilk yazılarına bakınca, mutlu gibiydim. Şimdi ise sadece yorgun, kızgın, bıkkınım. Mutlu sayılırım ama. Hala umut var!
Bugünün programı, türkçe fizik ve geometri.
Türkçede iyi hoş bir tempo yakaladık ama dilbilgisinin verdiği o lanet hava esiyor sınıfta.
Fizik, aynalar işlenirken mesela, aklıma o şarkı geldi ; Salim Dündar - Aynalar  harmanım ben harmanım... ile başlayan. Daldım gittim.
Geometri, yamuk, ismi gibi ders de yamuktu ama zevk almaya çalışıyorum bu saatten sonra.

Döner yedim, mide bozdu. Ya çok yağlı ya çok soslu ya çok ekmek. Bir şey oldu işte, eve geldim. Anam poğaça yapıyordu, tok olmama rağmen yedim. Öyle işte.

Kısa kısa ; hala aynı sınıftayım, sınıfımın verdiği bir negatiflik var. Takmıyorlar, derslere de yansıyor. YGS'ye hazırlanıyoruz, lysyi takmıyoruz, havasındalar. Birkaç adet özel üniversite meraklısı da var. Oh değme keyfime.