at yarışındaki eşek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
at yarışındaki eşek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cumartesi, Ağustos 18, 2012

KAZANDIIIIIIĞĞĞĞMMMM!!!

Selam millet,
Uzun zamandır kişisel yazı yazmıyordum bloğuma ki bu çok kişisel bir tercihti. Film izleye izleye kültür mantarına dönüşen Eşek, dün akşam sularında aldığı haberle neye döndüğünü şaşırdı, nevri döndü, psikotik nevrotik ultrasonik şeyler yaşadı, abartıyorum hiçbiri olmadı.
Dün akşam oldu her şey;
Pastel, twitter'a yazmış AÇIKLAANNDDI diye, ben de 1dk sonra görmüşüm yazdığını. Telefonum çok güzel bişi, öyle güncelliyor ikide bir, ee velhasıl kelam. OSYM sayfası açıldı, kimlik numaram titreyen ellerle girildi, elektrik yeni kesilmişti ve yeni gelmişti. Bizimkiler yeni uykuya dalmıştı, her şey o kadar yeniydi ki, sanki yeni doğan çocuğun vaftiz edilişine şahit oluyormuşum gibiydi. Sayfa ultrahızlı açıldı. Mersin yazısını gördüm, ok ama mütercim tercümanlık almanca! Oha dedim, la olum bir yıldır peyzaj da peyzaj şehir bölge de şehir bölge diyen sen değil misin bu nasıl ilginçlik? dedim kendi kendime. Kalktım yatağımdan, annemin yanına gittim. "Anne, bak" diyorum sakin bir şekilde. "NE? NE OLDU?!" diye panik bizimki. Baktı kazanmışım, açtık ışıkları sarıldık birbirimize. Çok duygusal anlar o anlar, bir de insan düşününce böyle bir bakıyor geriye hani, neyse duygusala bağlamak istiyorum.
Size bir Sayısal öğrencisinin nasıl Tercümanlık kazandığını anlatan yazımı takdim etmekten gurur duyarım.
Not: Birkaç ingilizce deneme çözüldü yarım yamalak, buna rağmen kazandım, benimkisi hobi niyetiyle sınava girmekti. Mühendis olmak istemiyordum oysa Makine mühendisliğine yetiyordu puanım, bu yüzden üzgün değilim. Üzülürsem de şehir planlama için üzülürüm ama neyse ; Buyrun burda MATEMATİK LYS ve YABANCI DİL sınavına girişimi anlatan ultra şapşal yazı.
http://atyarisindakiesek.blogspot.com/2012/06/mut-ter-kardesler.html

Lonely Boy videosu olamayacak gibi, bir de KAZANDDIIIIĞĞM! diye bağırdığım bir video ekleyecektim. Yalancı değilim ben yahu, sadece biraz utangacım.

İzleyicilerime not : Bu zamana kadar dershane yazılarıyla kimilerini çıldırttım kimileri ise hep yanımdaydı, hala yanımdalar. Bir teşekkürü borç bilirim. Teşekkürler :')

Pazar, Ağustos 05, 2012

Öeh'lerden Beğen

Öeh,
  •  Tercihler dün sondu sanarken ben pazar gününe girmiş olmamızı şaşkınlıkla karşıladım an itibariyle.
  • Tercih yapıldı, bol dua alındı, annem de gitmiş dua etmiş bol bol, sağolsun, bütün dua edenler. İnşallah kabul olur da biraz yüzüm gülsün yea :) -şu smiley'ler işimi görmez oldu.
  • Cuma günü bir de Batman'i izledim ki beni o anda görmen lazımdı, kendimden geçiyorum ben film izlerken, evet bu yüzden de yalnız izlemeyi tercih ediyorum. Millet psikopat olduğumu düşünsün ama bari somut olarak görmesin.
  • Bilgisayarım Cumartesi günü pert oldu, dün oluyor bu tarih, kafamdaki takvim karmakarışık. Tam tamına 8 saat! Yanlış duymadınız 8 saat boyunca uğraştım, yüzümü bile yıkamadım bilgisayarı yapcam diye, alakası yok ama yıkamadım, gözlerimde garip yapışkan şeylerden vardı, çapak dedikleri. Çapak demeyi sevmiyorum ben. Çabalarım sonuç verdi, ve 2 komşunun 2 bilgisayarı sayesinde oluşturduğum Linux Mint Maya DVD'sini yükledim, Linux Mint ailesine sevgilerimi yolluyorum, param olunca bağış yapacam söz veriyorum buralardan.
  • Bıkkın bezginim bilgisayara olanlar yüzünden, denemediğim işletim sistemi mi kalmadı? Etmediğim küfür mü?! Bol bol sinirlendim, stres oldum. Babam da arıyor gurbet ellerden "N'apıyorsun?" "hiç baba bilgisayar bozuk, ehe :'). Yapıyorum ben de, dedim. Olmazsa da götürürüm tamir etsinler" diyince "götürme..." dedi en üç noktalısından. Öff sonra da anladım ben sorunu, bizi msn'de görüyor anca, caney yea! :') Bu yüzden de sıkıntı yapmış, bayram bayram da Suudi hükümeti katı katı kurallarıyla ezerken babamı, napsın olum adam dört duvar arasında, anca benim maymunluklarımı görür msn'de, kardeşimden beterim, yarışırız! :D *bu kısım abartı değil ama coştum kabul
  • Hea, bi de kuzenim sözlendi, yeah! Ama beni davet etmedi, kendi kardeşi bile gitmedi nasıl sözlenmedir bu allasen? Ama nişana davet ederse giderim, yoksa? Nişan olmadan mı evlenecek? O zaman düğün? Neyse, mutlu olsun tek derdim düğün olsun. Severim kendisini, bayılırım, devrimcim benim yea yoldaşım cınıms! -bu ara çok emoyum kurtarın olum beni! Cinsiyetçi değilim ama herkese olum der oldum, oğlum yani! Yardım?! 
  • Doktora gidcem gidcem diye diye diye, gidemedim, en iyisi doktor fikrini yok etmek kafamda, kendimden başka kimseye ihtiyaç duymak istemiyorum. 
  • Hea, bi de amca mevzusu var ki tadından yenmez; iğrenç yani o anlamda. Vasiyet, veraset, toprak, mal, mülk... canınız cehenneme sizi lanet olası koca kıçlı açgözlüler! 
  • Film de izleyemiyorum ki, hayatım film ahahha klişeye de bağlarım.
  • Evet, müzik, film, ne gördüysen hepsi silindi gitti harddiskten. Napıyım ben şimdi? Ha fotoğraflarım ve müziklerim telefonum sayesinde kurtuldu. Telefonla birlikte gelen 50 gb'lık BOX cloud ile birlikte*Box Cloud 50gb'lık alan sunar ve her şeyinizi bunun içine atarsınız, böylece silinmezler :) çok yakışıklıyım bu arada, şaka yapıyorum. Film demiştim en son, 120 gb'lık arşiv, kolay değil ne yönetmenler, ne güzellikler gördü 120gb ama olamadı kıydım, neşter darbesini şah damarına saplayarak.
  • Harddiskim 47derece, İşlemci de sapıtıyor arada 80'i görüyor, ebesini de göstercem ona sanırım termal macunu erimiş gitmiş ya da fan tozlanmış, who knows?
Bugün Jove'un doğum günü, kutlayamanın kulağına rapido kalem kaçsın beyni mürekkep dolsun. Ben kutladım. Mister Mustache ile birlikte :-{
Gecenin bu vakti ne mi yapıyorum? Hiç, müzik sadece.

Cuma, Ağustos 03, 2012

Batman: Kedi Kadın -Oh Baby- Uyarı:Küfür içerir

Selam,
Dün neler oldu neler sayalım bir bir;
Akşamından ayarlanan sinema planlarıyla birlikte canımıniçinin endodermi dostum Şahin'i mesaj yağmuruna tuttum. Sinema planı yapıldıktan sonra anneyle para konusunda anlaşamadık başlarda ama sonunda 200 lirayı cebe indirip gittik, tabii ki harcamadım. Şahin bizim eve yakın değil, bu yüzden dolmuş şoförüne onu yoldan alacağımızı söyledim, sağolsun amcam kırmadı aldık adamı.
Sinema salonu için Avm'yi seçmiş olmam benim eşekliğim ki bilmiyordum böyle olacağını 3D seçenekli tek film Buz Devri'ydi ki biz Batman için gitmiştik. Batman için 3 bilet aldık ve arkamıza yaslandık tabii, çok eğlendim film boyunca,seriyi izlememiş olmam konu ile bağlantı kuramama sorununa neden olmasına rağmen bile sıkılmadan izledim ama karakterleri tanımıyor olmak sıkıcıydı. Film boyunca Anne Hattaway'den ne kadar nefret edilebilir, neden nefret edilir diye düşünürken bir kaç kelimeyle anlatıyım ; kadın ateşli olabilir evet ateşli ama bana fazla egoist geliyor, ben yaparım ederim gibi, küçük dağlar benim, büyükleri de babamın gibi anlatabiliyor muyum?! Bu yüzden sevmiyordum kendisini ama Kedi Kadın rolüyle tavlayınca beni, Bruce'u her öpüşünde ise sesli sesli "KEVAŞEE!" diye bağırınca, hatta filmde bir karaktere sesli sesli OROSPU! diye bağırdım ki salonda az kişiydik. Filmin sonunda ise yaşadığım mükemmel olmayan şok, çünkü tahmin etmiştim, Şahin'e ve kardeşime dönüp "gördünüz mü lan?! valla tahmin ediyordum!" diye tepki vermeme neden oldu, filmin devamını bekliyorum umarım bu kadar eğlenceli olur, keşke Joker'li kadar iyi olaydı ama Heath Ledger işte, bizi terk etmeseydin bu kadar erken be hacı!
Yemek yemeğe gittiğimizde ise ramazan nedeniyle boş olan mekanlar ki buralar karışık inançlara ev sahipliği yapmasına rağmen bu durumdaydı. Mekan seçiminde kardeşe güvenince yaşadığımız hayalkırıklığı ve bozuk mide cabası. Eğlendik, mutluyum, arkadaşımla kardeşimle vakit geçirmek güzel. Antalya'dan İzmir'den de gelen arkadaşlarım olunca da değmeyin keyfime, bu ara çok çok sosyalleşme derdindeyim evden çıkınca kendimi "sirkte kapalı tutulduktan sonra bomboş savana bırakılan aslan yavrusu gibi hissediyorum" ürkek biraz ama yeterince adapte olabilen bi şekilde.
İlacı hayatımdan çıkardıktan sonra da hayatımda birkaç şey değişti gibi, en azından ilacı bırakmanın faydasını gördüm de ne zamandır doktorla görüşmek için güneşin biraz sevimli hale gelmesini bekliyorum. Bu sıcaklarda çıkılmıyor.
OSYS ise bekleniyor dört gözle, umarım sonuç beklediğim gibi olur annem bugün bol bol dua etti de ben çıkamadım işte.
Kendime iyi bakıyım, en azından şu sindirim sistemim toparlasın kendini.

Salı, Temmuz 24, 2012

Delirmeme Ramak Kalmış -Bu ben diilim!

Öeeeh, bu ara garip hissediyorum. Mutlu gibiyim anasını satiyim, hani ne biliyim arada gergin oluyorum. Midemi bozmuş olmam ya da insanların garip bakışları umrumda diil. Bunun olması içinde ilaca gerek yokmuş, yani böyle hissetmem için. En kısa zamanda doktorumla konuşmam gerek.

Dershaneye gitmem için annemin terlikle dalması gerekirken bugünlerde acaip duygular içindeyim, arkadaşımın aramasıyla kendimi dershanede buldum. Ne umdum ne buldum, yoo tercih için diil, kısmet arıyorum ben. Evleneceğim kız üniversite tercihini yapmak için gelmiştir diye arandım falan yooggghh! 
Dalga geçiyorum yahu ama ciddi anlamda sosyalleşmek için çıktım, kalabalıktır diye gittim, tercih yapmayacaktım ama parmak sayısı kadar insan vardı. Erkek olanları eleyince de, potansiyeli olan kızlar vesaire derken, ı ıh bana ekmek yok bugün. 
Çok acıktım kendimi markette buldum, şu soğuk çay-artizzz ice tea yazmıyoo milliyetçii ııyyy diyenler olursa yakarım eheh şaka- aldım, bi de erkek modellerin oynatıldığı büskevitten aldım, daha doğrusu kek ama içinde böyle marmelat falan var, ooh mis. Köşeye çekildim bi güzel yedim. Bunları neden anlatıyorum, çünkü sıkıntıdan ölüyorum. Film izleyecek havam bile yok, ben direkt sosyalleşeyim artık yea. 
Tercih yapmadım demiştim, rehberlikçiye gittim ve şöyle dedim ; 
-Hocam sizi taciz edebilir miyim? 
+Tamam ama şimdi işim var birazdan, dedi. Gülmekten öl öl öl sen, kedi olsa bitirmişti hakkını, o kıvama geldim dershanede. 
Bir de bi çakmak buldum, duvar kağıdı, tabela, kapı kolu ne varsa yakıyorum.
Şeftali buldum sınıfların birinde, yedim o derece açtım.
Yanımda sınıf arkadaşım-kız- varken markette beyler diyen kadına ; 
-Beyler dedi puahaha dedim. Kadın üzüldü, alındı bişiler oldu. 
+Üzerine mi alındın? diyince de. 
-Gayet güzel üzerime alındım diyip dalga geçer şekilde güldüm amk psikopat karı, iç ses(amına koyarım kadın! laf mı sokuyon göt pezevengi?!) diye küfrettim, bayram bayram doğru değil yaptığım biliyorum ama laf sokmaya çalışmayın, hoş olmuyor hani. 
Başka da bir şey yoooh, kazandım mı bilmiyorum ama beni bu 3 ağustostan sonra garip olayların beklediği kesin, bekleyip görecez.


Kasabian dinliyoruz gençlik! 
Kasabian - Neon Noon

Böyle bir şarkı yok hacı, dinlemeyenin kulağına kulağakaçan kaçsın.
Günün yorgunluğunu atmak için birebir, hele böyle takacan kulaklıkları bırakacan kendini sakinleşip böyle terapi gibi bişi.

Pazartesi, Temmuz 23, 2012

Neler Oluyy Yeaa?!

Bugün tercih yapmaya gitmeyi düşünüyordum ki gitmedim ;
Ordan burdan mesajlar yağıyor, internetim de borçtan kesik. Eeaah, ne oldu la yine?! diye düşünürken, arkadaşlar, kuzenler hepsi ağız birliği etmiş napmış bunlar anlamadım ki, lys sıralamalarında hata vağğğr! diye isyanlara girmişler. Dedim ben dedim kesin bir aksilik olacak diye dolanıp dururken, eeaah yeter ulan olmadı yabancı dilden giderim puahaha diye rahatlığımı kanıtlama çabası içine girdim, annem ayrı strese girmiş zaten. Sonra baktık ki öyle bir olay falan yokmuş, sıralamam öyle kalsın hacı eğer mümkünse de biraz üst sıralara alın beni* rica yahu.
Bu arada dün akşamdan beri Suriye'den bomba sesleri geliyor, deniz kenarında yaşayan vatandaşlar ise yerin bile sallandığını iddaa ediyorlar. Ah ulen ah, ben kazandım da savaş mı çıkacak, şehid olacayim amk!
Eeaa, bi de 7 şiddetinde deprem bekleniyor, hah bu da oldu?! Umut kazansın deprem olsun ama sonra manşet olsun, gazetelerde yüzü gözü toprak içinde kalmış şekilde, ondan sonra da adına okul yapsınlar, lan eğer ölürsem internetteki hesaplarımı Re-l'e devrediyorum. Devir ok ama ölmem la kolay kolay, daha buralardayım, daha şehir planlama okuyup güzelim şehirlerin ebelerine dalcam durun siz :') şaka daha güzel daha mutlu olun siz diye uğraşcam, çocuklarınız parklarda tepinsin, su kanallarına bol bol düşüp boğul...şaka yeaa. Başka napıyordu şehir plancılar, yok korkmayın ben Dubai'ye gidiyorum, iş ilanlarına bakıodum da 8000 dolar neaayy?! oha o parayla altıma bir volvo s60 çekerim hacı, hiç de acımam. Kapitalizm? Kim ne nerede? Fakirim şimdilik de yarın bir gün iş bulayım paranın ebesine dalcam :') tek başıma yicem! Size yoooh?!
Olum kazandığım kanıtlanınca ben tam deliririm, söylentisi bile güzel ama dimi?
Bu arada ben bazı insanların güya kalbini kırmışım, güya üzmüşüm, güya bişiyler olmuş, her zaman tekrarlıyorum dostlar, ben karanlık tarafa geçtim geçeli kimse bu halimi beğenmez oldu -şaka len karanlık yok ama öyle bi söylenti yayınca da-
Evet yeterli
Kasabian dinleyin bol bol ;
 "Teenagers are better than that. I want to tell them to be positive about life. You've been brought up well by your parents, so don't sit around in your bedroom cutting your wrists. Grow up."*
Tom Meighan adamımsın, cansın, bir denesin! Manyak herif! Adam haklı beyler!


Ben çok şımardım lan?_!


Kasabian adlı grup, yol arkadaşlarım benim, can yoldaşlarım, depresyondan çıkaran, manyaklığa sürükleyenlerim. Tek kötü şarkınızı bulamadım olum manyak mısınız lan siz?!
Bir yazı yazmalı Kasabian hakkında. Dinlemediğim şarkıları kalmadı, başa sarıyorum albümleri tekrar tekrar!? dinlemekteyim, takipteyim. KERETALAR!

Pazar, Temmuz 22, 2012

KAZANDIIIIIIIIĞĞĞĞM! -sanırım-

Cuma gününden bahsediyim biraz ;
Sabahın ilk saatleri veya onun gibi zamanlardan biriydi, sınav sonuçları açıklanmış abi hadi bakalım, diyince kardeş ellerim titremeye terler boşalmaya başlamıştı. Nereyi istiyordum ki?! Hep gelme ihtimali olan yerler yani ama hep bir tereddüt onlar da olmazsa ne yazarım amk?! şeklinde. Telefonu aldım elime, osym'nin sitesine nasıl daldım bilmiyorum. Kimlik numaram, şifremi girdikten sonra sn'ler içinde açılan sayfa ve netlere sorulara bakmadan aşağıya kaydırdım ekranı tek hareketle. Gördüğüm puan ağlatır ama sıralamam o kadar güzeldi ki, hayal mi lan bu?! Osym yine hata mı yaptı amk!? diye düşüncelere daldım sonra hemen uzaklaştırdım o düşünceyi kafamdan. Kardeşime sarıldım, sanırım kazandım oluuum! diye koltuğu yumrukluyor, yerimde zıplıyordum. Dil puanım ise o kadar iyi olmasına rağmen sıralamada gördüğüm hayalkırıklığı kardeşimin de yüzüne yansıyınca bi terslik olmaması için dua ettim ama kardeşimin sıralaması iyi değildi. Lanet olsun!
Cuma günü, bayramın ilk günü. Yolda giderken "allahıııığm, tanrııığğm yarebbiiim, diye başlayan ve bol bol şükreden bir insan gördüyseniz Ankara sokaklarında, o bendim!
Otobüste tanıştığımız çocukla takılacaktık, Kızılay'a gidelim derken 100. yıl dolmuşlarına bindik. Ondan inip Kızılay dolmuşunu bekledik. Kızılaya gidince de, ne Kızılay'mış amk çocuğu nerde bulcaz la biz!? diye etrafa bakarken, güvenlik görevlisi tarafından uyarıya maruz kaldık. Lanet olsun, sadece telefonla konuşuyordum adamım! Neyse devam ettikten sonra çocukla da karşılaştıktan sonra bol bol yürüdük, bol bol susadık. Kardeşle ben ayakkabı aldık, alasım yoktu ama ne biliyim annem al diyince bayram bayram yepisyeni kunduralarıma kum doldurmanın sevinciyle ayrıldım o gün, zaten sınav sayesinde mutluyum. O gün Ankamall'de uzun uzun dolaşıldık, electro world, d&r falan talan ettik resmen bişiy almadık ama denedik hani d&r'da bile denedik oyuncaklar vardı :') alamadım hayvanoluhayvan oyuncakları 20liraydı, çok acıklı alamadım. Onun yerine dvd aldım 3 adet. Bu iyiydi işte, sonra Bahçelievlerde aç karna içilen birayla tamamlandı günümüz, ilk defa sarhoş oldum. Ziyan mı olsaydı?! Olmadı ziyan falan ama ben resmen mutluyum, alkol falan da kesmez artık eheuehueh!
Bu arada arkadaşlarımla konuşurken değiştiğimden bahsediyor olmaları sinir bozucu, insanız arada ayarlarımızı değiştiriyoruz, format atıp güncellemeler yapıyoruz, yepisyeni yazılımlarla artı veya eksi yükler katıyoruz kendimize ama bu kadar sinir bozucu olmamalı bu değişmişsin lafı, değiştim de sana mı değiştim amk! Peh!?
Cumartesi ise bütün gün evdeydik, benim salaklığımla bozulan midem bir olup kara gün yaşatmayı başardılar ya daha n'olsun? Ağzıma sıçıldı resmen, PES atalım dedik kuzen ve ev arkadaşıyla, ok yenildik ama iddaa ettikleri kadar iyi diildiler! Nihhuhuahuaha!
Pazar günü de evdeyim, arkadaşlarım geldi, takıldık.
Sınırdan bomba sesi gibi sesler geliyor, umarım yanlış bişiyler olmuyordur.
Yarından itibaren tercih yapabiliyoruz, herkesin tercihine saygılı olun anneler-babalar! bakın çocuklarınızın hayatınıza yön verirsiniz falan ama çocuk 3.000 lira kazanmak yerine 1.000 lira kazanıp sevdiği işi yapmak istiyodur. Yapmayın etmeyin elleşmeyin, bakın örnek alın bizimkileri. Kardeşime bişiy dediler mi "yooo" peki bana!? bana bişiy "yoooohhh!" kafama göre takılıyorum ben hacı, çok raadım yea, öööff dur göbeğimi kaşıma efekti ekliyim ok.
Mutluyum ve evet kazandım!

Pazartesi, Temmuz 16, 2012

Yorum Konseri Vardı

Bu ara konserler falan havada uçuşuyor ya da nasıl bir başlangıç yapacağımı bilemedim. 
Dün kuzenin düğünü vardı, düğüne bilmem neye gitmeyi daha doğrusu ailece toplanılan mekanlardan nefret ediyorum ki bahsettiğim ailenin içinde pek bayılmadığım insan toplulukları olunca. 
Neyse, gitmedim zaten.
Dün PES yaptık, kuzenlerle. Komşunun evinde. Laptopu dışarı çıkarıp turnuva düzenliyor adam kaç zamandır. Kötü oynadım ama adamlar benden daha profesyonel, sonunda bi galibiyet alabildim, mutluyum. Bol bol espri, komiklik, sohbet, muhabbet. Deli gibi eğlendim. 
Konser için diğer komşuya sordum, belli olmaz falan mesajlar atıyordu. 
Sonunda kesin karar alıp çıktım evden, kardeşlerimi resmen terk ettim peuehaha! Yerel tv kanallarının birinde yabancı sinema filmi izleyeceğime, giderim konsere kurt, pire ne dökülüyorsa artık. 
Konser alanına yetiştiğimizde Karadeniz türküleri geliyordu uzaktan. İsmail Türüt'ten ve Davut Güloğlundan hatta minyatür kadın türkücüden gına gelmişken. Uuuy, ne oluy la?! diye atladım kumsala tabii ama adamlar öyle bir eğlendirdi ki, Yorum üzgünüm sıra sana da gelecek. Keşke bitmese diyorsun, caz falan coverlamışlar türküleri, Kazım Koyuncu'dan bildiğimiz türküler, bilmediklerimiz, horon. Horon bilmediğim için, yerimde Evereste çıkan dağcı kıvamında titreyen hareketlerle ritm tutturmaya çalıştım. Olamadı ama eğlendim, çok çılgıncaydı. Hatta solistin arada coştuğu ve "Veehhuhhuuu!" diye bağırdığı kısımlarda ben de aynı şekilde bağırdım, tabii etraftan garip bakışların esiri oldum. Biraz sonra Yorum çıkınca sahneye, Eeaaah, bitmeseydiniz oluum! diye içimden geçirince bu gece uzun olacak bebeKim diye de düşünmedim değil hani. 
Yorum protest müzik yapıyor bilmeyenler için. Ben de ne yalan söyliyim, eskiden bayılarak gittiğim konserlere bu kez eğlenemedim, sorun grupta olabilir, bende olabilir, ee o zaman neden karadeniz türkülerinde coştum?! Folk müziğe alışınca şalsdklaşsdk! Protest öyle kaynamış oldu, sıkıldım. Şarkıları da ezbere bilmeyince, bazı kısımları söyleyip diğer kısım unutulmuş olunca, öyle bir konser daha gitti bitti, zaten açtım hani, ne enerjim kalmış ne bişeyim. Sindirim sistemim çökmekte, hala devam ediyor evet. Bugün de yolcuyum ben, bir kaç saat sonra Ankara'ya doğru yol alacak olan otobüsün 1 nolu koltuğunda sızmış olurum. 
Birkaç video çektim ama sahne ışıkları yüzünden dötüm gibi oldu video. Atamam, ısrar etme atamam yahu!? Şaka şaka, bakalım pc'de iyi görünürse bir hafta bekler böylece. 
Hea, internete ulaşmam zor diil, telefondan melefondan bi şekilde girerim sanırım. 
Hadi bana iyi yolc... 

Cumartesi, Temmuz 14, 2012

Uma vs Selda -Acaip Eğlenceli Bir Konser Hikayesi

Ehe, gülüyorum hala çünkü çok çılgın bir geceydi adamım!
Uma Uma gel gir koynUma şeklinde dize uyduran abaza eşek, turiste saldırdı. Oha, öyle haberler vardı ama konumuz o değil. Konsere gittim ben, Gattaca beklesin, Uma beklesin.
Öncelikle, komşunun oğlu geldi. Sürekli film alıyorlardı benden, gerçi ben tavsiye ediyordum sadece onlar da izliyorlardı. Neyse, biz konsere gidiyoruz diyince ooo yea ben de gelsem mi acaba? diye sesli düşündüm ondan sonra olan oldu.
Konser alanına daha yetişmemiştik ki, inanılmaz bir kalabalık, muhteşem bi trafik, dehşet dolu saatler yaşadık. Ters şeritten girme kısmı dehşet olan kısmıydı. Yetiştik vesaire, kimi göreyim! Bugün doğumgünü olan arkadaşımı tabii, emin olamadım karanlıktı seçemedim suratını. Arıyım dedim, telefon çekmiyor. Lanet! Şşşşşt, hey! falan diye taciz eden serseriler gibi hareketler vesaire, kaldırdı kafasını "ne oluyor la" şeklinde baktı adam şok! Tabii azarladım, buraya geldiğin halde neden aramıyorsun diye. Langırt oynuyorlardı kuzenleriyle birlikte. Takıldım onlara ve ağlarımı örüp bekledim orda, neyseki bir tanıdık daha geldi bizim yaşlarımızda takıldık hep beraber. Sonrasında ise, 3 genç kız geldi T_T ben aynen şu şekildeyim, ok seksist değilim ama gençliğime verin, kızlar da rahatsız olmadı sanırım. Yani umarım, biz şakalaşıyoruz falan içimizden biri de kalkıp konuşamadı la kızlarla T_T yine dumur yine dumur. Kızlar langırt oynayacaktı ki, "ayh jeton geçmiyooo" diye bir haykırma yakarma duydum, kafamdaki sahne "o jeton köpeğin olsuuun cınım" şeklinde bir şeydi ama olamadı, elemanın biri geldi, "aaha geçti işte" diyip gitti. UUhh beybi, hayatımda yaşamadığım çılgınlıklar yaşadım, sağa sola sataştım, acayip eğlendim, dayak yemedim, çılgınlar gibi yürüyüp, deli gibi, mal gibi, serseri gibi yaşadım o birkaç saati ve inan bana hayatımın en güzel saatleriydi bunlar :') -duygusal anlar-
Konser başlamadan önce, konuşmalar, şakalar... -Burda komşularımla eğlenebileceğim hatta coşabileceğim fikri kafama yerleşmişti, kopan kişi bendim, hayal çekmeyi bilmese de halay başı olan da, ben o anda kendimden başka kimse yokmuş gibi eğlendim. Çok çılgıncaydı bebeeeek!! Vuhhuhuhu! Aynen öyle Vuuhhuuu diye bağırdım, şarkı sözlerini bilmesem de mırıldandım, sarhoş değildim ama inanılmaz derecede psikolojik sarhoşluk yaşadım. Garip garip bakan gözler çükümde değildi, bağırdıktan sonra utanmadım, bana çarpan insanlara laf atmaktan da, ne biliyim karanlıkta yaşamayı seviyorum sanırım ya da "kafam en güzel bu saatlerde çalışıyor" dediğimde ciddiye alınmalıydım. Öyle bir zaman gelecek ki uykusuz kaldığı için şikayet eden insanlardan olmak yerine, ooohh mis serin serin ders çalışıyom haftaya finalim var lan diyeceğim günler... Eeaa sınavdan kim bahsetti olum, yakarım lan!
Konser sırasında terlemeler, soğuk almalar, karında biriken gazlar ve kuruyan boğazı saymazsak bombaydı bebeğim!
Konser bitti.
Bitiminde posterlere gözüm takıldı, hatıra olsun diye asacağımdan değil. Aldım ama 100 lirayı bozar mısın diye öküzce bir hareket yapamazdım 3 lira için, kafamda posteri 1.5 liraya almak vardı ama bütün şirinliğime rağmen 3 tlye aldı ablalar, alacağınız olsun lan!
Eve dönüş
Arabada biraz bekledik 1 saat kadar. SOOOOonra! Kimi gördüm tahmin edin, ilkokul arkadaşımı bir ara bu kızdan hoşlanıyordum ama olamadı "kader ayırdı bizi..." o konuya girmek dahi istemiyorum, kız beni gördü, arkada babası ve annesi, ben kafamı çevirdim o tanımamış gibi dehşete kapılan gözlerle bakınca. Sahilde yürüyelim dedim komşuya tabii amca komşu da geldi, yürüdük hep beraber. Kız oturmuştu ailesiyle, yanlarına gidemedim. Gitmek istemedim açıkçası, gereksizdi. Sahilde komşumu fotoğraf çekerkene, "hadi ben de senin fotonu çekiyim" diyince soğuk terler, aktı boşaldı resmen. Tamaam, ama denize doğru diil dedim, çekti. Sonra da denize doğru çekilince suratımda patlayan flaş, resmen ben buradayım diye bağırıyordu. Utanmadım yine, güzeldi her şey.
Eve dönerken yine arkadaşımı gördüm, vedalaştık tekrar ehehe.
Eve dönüş bitemedi, yolun sonunda arızalanan araba resmen komediydi, itiyoruz hep beraber eve 20m kala çalıştı laşsdklasdlşasd ayak mayak kalmadı bende.
Hadi eyvallah! 

Cuma, Temmuz 13, 2012

BabyFace Finster'sal Meseleler

Sıcaklardan bunalıp dışarı çıkmaya cesaret edemeyen insanoğlu, kendisi için ve insanlık için büyük bir adım attı, adımın sonucunda bir kaç şey oldu tabii ama öncesinde ;
Finster, olum Bugs Bunny seni sevip annelik yaptıysa, beni yoldan çıkarırlar :''') napcam lan?!

Berbere gidildi. Şu an öyle hafiflemiş hissediyorum ki, en az 5 yaş gençleştim. Bu kötü bir şey çünkü bebe gibi oldum. 15 yaşıma geri dönmüş gibiyim, korkunç! En azından Ankara'ya giderken asker kimliğimi alırsa 15 yaşımdayım ühühüehe şeklinde ağlayıp adamları ikna edebilirim gibi. Edemem tabii ki, kelepçeyi vurduğu gibi bebek surat finster gibiyim. Bu kadar abarttıktan sonra, devam ediyim. 
Döner aldık kardeşle birlikte, ben arkadaşımla konuşurken o da siparişi verdi. Arkadaşın doğumgünüymüş, facebooktan öğrendim ben de.
Selam nasılsın? dedikten sonra Bugün doğum gününmüş dedim güldüm. Eee biraz öyle oldu falan dalga geçiyoruz tabii, ilginç euehue dedim ben de. Kutlamam demiştim. Güldük bayağı telefonda, pazar günü de PES yapma ihtimalimiz var ki güzel olur, inşallah olur. Sonuçlar açıklanacak çocuk stresli, sen bize gel kötüyse sonucum annem senin önünde kızmaz diyor. AAaagghhrrrr
Yemeği aldık falan, hiçbir fantezisi de yok hani bugünün. 
Dolmuş şoförünün ayağını motorsiklet ezdi, göz göre göre ezdi la adamı, ilginç bi an asldkasdşl. Adamın yerinde olsam "tut o motorsikletten indir adamı, geç üzerinden motorsikletle" tabii biraz küfür vesaire.
Geldik yedik yemeği, bişiy de olmadı ilginç hani. Allahım sınav sonucum ne olursa olsun açıklansın bir an önce de siktir olup gideyim buralardan, sıkıntıdan ölme ihtimaliniz %200. 
Bugün film izlerim de akşam Selda Bağcan geliyor, headbang yaparız biraz, festival mantığı bu. Deniz kenarı cazip geliyor, akşam mis gibi esiyordur ama o kalabalığı göze alıp gitmek çük gibi kumlarda yuvarlanmak ya da kum yutmak ya da soğuk çarpsın ondan sonrası malum.
Gitmek istemiyorum, oturup film izlerim de dünkü aksiyondan sonra sakin bişiyler de kesmez artık, bilimkurgu desen Gattaca var Ethan Hawke ve Uma Thurman oy Uma Uma gel gir benim koynuma, oooyhh kafamdaki saçla doğru orantılı olarak fena bi abazalık seziyuurum. 
Teşekkür eder defolup giderim.

Çarşamba, Temmuz 11, 2012

Bugün Günlerden PES

Bugün günlerden PES, kardeşle, kuzenlerle gidilen, stres olunan-atılan günlerden biriydi. 
Kuzeni yenemedim ama kardeşi yendim eheheh, oynamayı bilmediğimi söyledim, bana yenilmemek için deliye döndü kardeş euhueh. Eğlendim açıkçası. 1-0 gibi komik bir golle galip geldi, sonra da berabere kaldık yine berabere kaldık, sonunda ben kazandım! Gerçi yaptığımız maçlarda kıyasıya mücadele ediyoruz birbirimizle, güzeldi.



Salı, Temmuz 10, 2012

İlhan İrem'den Geliyor

Sabah ne olduğunu hatırlamıyorum, ciddiyim. -Kısa süreli hafıza kaybı mı bu? Nedir yani?! Oha üzerine gidince veya ciddiye alınca da durum fena. SİKTİR!
EEaa sabah bir şey olmadığına göre yazıyı burda bitireyim gideyim ne biliyim.
Neyse devam, kahvaltıdan sonra aylak aylak takıldığımı farkettim, kardeşim işi bırakınca bilgisayarda geçirdiğim zaman da kısaldı tabii. Durum sinir bozucu olabilir ama ben ısrarla masaüstü bilgisayarı hayata döndürmeye çalışıyordum, en sonunda pes ettim. Yeni bir monitör alırız, parası neyse verelim falan dicem de para yok. Burada İlhan İrem - Boşver Boşver Arkadaş çalıyormuş gibi hayal edin, hani çok umrumda değil zaten. Ee neden anlatıyorsun o zaman diye merak edenlere de, ileride olur da ne kadar boş beleş biri olduğumu hatırlatırım kendime, geçmişte malmışsın arkadaş bari şimdi yapma, şeklinde mesajlar vermek adına, evet gelecektekine mesaj, deli diilim! diilim! şeklinde de acitasyon.
Yazı boş oldu, yayınlanmaya değmez veya değer buna karar veriyim sonunda, her düşündüğünü de ne diye yazıyorsun olum mal mısın? -iç hesaplaşma yaşarken-
Kuzen geldi, Bayburt'tan. Hani Almanya falan olaydı iyiydi. Kuzen kafa adam, görür görmez bir heyecan, sonunda evden çıkabilcem! Sanki adamı bekliyordum amk. Sohbet, şamata adam kafa zaten. Habire gülüyoruz, hani biraraya gelince böyle psikopatlıklar yaşamamız normal, bunaldım yakında çürürüm ben, otur otur kilo da almıyorum hani. Eeaa biraz sonra da, ablası aradı sen de gel bizimle diyince, fırsat kaçmaz. Kardeşi de alıp takılıyoruz hep beraber. Diğer ablasının yanına gittik kafeye, bir arkadaşı daha vardı onun da sohbeti güzeldi ama sonlara doğru sıçmayaydı iyiydi.
Ayın 11'ine kadar izinli olan biri, 6'sında izin almışsa kaç gün tatil yapar? 5 diyorduk kuzenle ama adam ısrarla 6 diye inat edince de koptu olaylar. Neyse, kız arkadaşın var mı? muhabbetinden hoşlanmıyorum, hani sohbet konusu mu olsun? Varsa hakkında mı konuşalım, insan anlayamıyor amacın ne olduğunu.
Geri dönüşte de zaten diğer kuzenlerle takıldık, PES yaptık. İyi güzeldi Real - Barça 0-2 skor, sonuç ben mağlup. Bilmiyorum abicim unuttum napıyım? Habire pas verince de top dışarı çıkacak, taca uçacak falan nerden bileyim 2009'da 2010'da bıraktım adamlar tam simülasyona geçmişler o zamanlar otomatikti biraz kontroller de iyi olmuş gerçekçilik adına. Türkçe konuşan spiker de iyi güzeldi. Oha 2013 duyurulacak ben ilk defa 12'yi oynamışım daha fazla rezil olmadan sonuca gelelim.
Sonuç olarak akşam yine aynı kuzenlerle takıldık, yine güldük eğlendik gün güzeldi ama ben bu ilacı anlamadım arkadaş.
Önceden rol yapabiliyordum, mimiklerimi aldırmış gibiyim yea?! Zorla gülüyormuş gibi hissediyorum kendimi, şöyle söyliyim, duygularımı saklayamıyorum. O an içimde ne tilkiler varsa hepsi bir anda mı çıkar ortaya? Bu durum beni hiç memnun etmedi açıkçası ama diğer durumlar açısından mesela "takmıyorum artık" diyebiliyorum. Kaç zamandır aramıyor mu arkadaşım ya da sevgilim mi yok ya da doğumgünümde en yakın dostum tarafından ekildim mi? O zaman napıyoruz bir hap hayatınızı değiştirir sanıyorsunuz da ben sonradan farkına vardım sanırım, farkına varmama neden olan buysa bırakayım madem ya da tedavi işe yarıyor. Aslında neyi tedavi ettiğimizi de bilmiyorum, evet bundan 1 ay önce depresiftim, melankolinin en uç noktasında geziniyordum ama nedir arkadaş, siktir etme mevzuysa eğer bu saatten sonra zaten elimden daha iyisi gelmiyor, tadını çıkarmaya bakacaz.
Haftaya Ankara'dayım ama Googhan yok, Burcu yok eeaa Re-l var sınavlarını aksatma çekcem kulaklarını, Ankara'da olup da haber vermeyeni alşsdkasşdlkad şaka. -kalacak yer var euehueh dert o değil maksat takılalım hani-

Pazar, Temmuz 08, 2012

Karmanlamsız

Dün doğumgünümdü yea benim, geçti gitti. Ama dün doğumgünümden başka şeyler de oldu ki yazamadım, saçma sapan şeyler. Yazmaya gerek yok ama sıkıldım anasını satıyım.
Bütün bu pasta falanlardan sonra yine acıktım, amcamlara misafir falan gelecekti. Hazırlıklar yapılıyordu,  ben de masaüstü bilgisayarımla uğraşıyım dedim. Kaç gündür açmıyoruz, toz dolmuş içi, balkona çıkarıp temizledim bir güzel. Açmaya çalıştığımda ses çıkarıyordu, eeaah ram'ler yine sorun çıkardı diyip ram'leri söktüm önce. Tozu, toprağı temizledikten sonra "hacı bu iş böyle olmayacak" dedim ve kolonya ile temizledim ram'leri. Heaa, bozulur bozulmaz bilemem ama tozdan topraktan kurtulduk. Slotları da kolonyalı bezle sildim, iyice üfledim ki kolonya buharlaşsın euheueh, mantıksız gelebilir ama bilgisayar açıldı! Başardım yaniiee! Sonra da ses sürücülerini kuracağıma en iyisi eskisi gibi Ubuntu ile kullanıyım diyip, kuruluma başladım. CD mi çizik, anlamadım yarısında durdu. Tekrar başlattım. Oooh yükleme tamam, güncellemeler ok. Bilgisayarı bırakıp amcamlara, misafirlerin yanına gittim.
"Umut! Kola mı yoksa rakı mı?" dedi kuzenimin dayısı, biz ona dayı diyelim.
"Yaa, bayramda içtiğimiz kötüydü tadı" dedim.
"Eaa ama bu da aynısı zaten" dedi dayı.
"İyi o zaman sulandıralım bol bol" dedim ben de, öyle de yaptık. Sulandırdık ama masadaki herkes şok, Umuooot rakı içiyoooğğr, şeklinde tepkiler. İyi de ne var bunda, içiyordum ki ben?! didim. Yalan?!?! Yalan değil ama içmiyordum pek. Ea, yemek falan yedik. Misafirler tv'ye odaklanmış, Ntv Yeşil Ekran'da kuşlar vardı, herkes de soruyor, "nasıl çekmişler" falan. Dur teyzecim bir sinema televizyon okuyayım belki öğretirler diyesim geldi. Kamera takmışlar kuşlara, şeklinde bir yalan salladım da nasıl olduğundan benim de haberim yok hani. Kuşlar çiftleşmek için kıpırdanırken, teyzelerden biri "aaa ne kadar güzel dans ediyorlar yeaa" diyince, ben de kendimi tutamayıp "kur yapıyorlar birbirlerine birazdan çiftleşecekler" dicektim ki tuttum kendimi! Sonra da bir kartal göründü, şahin de olabilir balık avlıyor falan "voooaaawww" şeklinde sesler yükseliyor. Benim kafam gitti rakıdan zaten, çok ağırdı ammaaa, öyle sarhoş falan olmadım ama sanki her şey daha bir yavaşladı sanki, daha sıcak oldu, daha anlamsızlaştı her şey. Nefes almak için ayrıldım, geri döndüğümde kutup ayısı yavru ördekleri kovalıyordu, "amaaan yicek yicek, bak nasıl kaçıyorlar" dehşete kapılmışlardı. Çeşitli kuşlar, korsan martılar vesaire dalışa geçip pençeleriyle, gagalarıyla suratını parçaladılar kutup ayısının, amca da demez mi "kanatlarıyla kesiyoolaaar!" dimi amcacığım, jiletçi takımı bu kuşlar, kanatlarıyla çiziyorlar hıı hıı, düşünsene o anda gülemedim, bilmiyorum ama keyifsiz gibiydim, belki terledim diye. Terleyince sinirleniyorum falan aşlsdkasd şaka tabii de insan huzursuz oluy. Neyse gecenin ilerleyen saatlerde de pek acaip sohbetler döndü, likör tarifinden tut, Suriye'nin şu anki durumuna kadar.
Genel olarak güzel bir gün sayılabilir evet.
Bugün de film izledim işte, Requiem for a Dream, keşke izlemeseydim izlemiş gibi yapsaydım. Hani oluyor ya çok popüler filmler hakkına sohbet ortamı olur bazıları da izlememiş sırf etraftan duyduklarıyla gelip dahil olurlar, izlemediysem izlemedim derim de sökmüyor millete artık. "o kadar anlattın ki izlemiş gibi oldum, hiçbir heyecanı kalmıyor filmin" diye de ekliyorum sıyrılıyorum böylece.
Film izledim, bulgur çorbası, hirisi yedim, öyle güzel güzel doyurdum karnımı.
Şimdi de kendimi Snorlax gibi hissediyorum, sadece yemek yemek için kalkıyorum ben yea, günün öbür saatleri sızma derdindeyim. Şu sınav sonuçları açıklansın da kurtulalım yea, bu saatten sonra "kurtulmaya" getirmek olayı - arka planda çalarken Shakira, klibi kaçırmamak adına bitirmek zorundayım şaka şaka euheue ama izleyin bu da şarkı olsun hacı napalım hep içinizi kararttım Shakira kapat arayı gözünü sevdiğim ;


Cumartesi, Temmuz 07, 2012

20'nin Sonuna Geldim!

Bugün Cumartesi, 7 Temmuz.
20 yaşımı doldurduğum, normal günlerden bir tanesi. Evet, bugün benim doğumgünüm! Yihhuu! Kızlar, dans, eğlence falan görmen lazım -demek isterdim.
Sabah biraz geç uyanıyım dedim hatta uyanmıyım en iyisi şeklinde dönüp durdum yatakta. Facebook'ta ilk doğumgünü mesajını Felijom bebekim attı. Ben de saçma sapan yorumlar ve cevaplar vermeyi seviyorum, kusura bakmayın gençler. Mesela Heidi, oy Heidi, can Heidi.
-Doğum günün kutlu olsun :) diyip gülmüş sonunda. Benim cevabım ise
-Neden?!asişdlasdş :D şeklinde oldu.
Altında şaka olduğunu anlayacak insanlara şakalar yaptım, bugünü biraz daha yara almadan atlatmak için euheuhe!
Facebook mesajlarını falan geçtim, kendi duvarımda delirdim resmen. Eğleniyorum kendi çapımda ehehe! Kutlama falan yok, kardeş pasta getirsin de adettendir keselim. Çikolatalı pastalar bayatlıyor, ekşiyor buralarda sıcaktan mı neden anlamadım. Meyveli getirsin bakalım.
Tv'yi açtım arkaplanda manyak şarkılar dönüyor ;
Funda Arar - Yok Yok, ilk defa dinlemiyordum denk geliyordu. Klibi ilk defa görüyordum, Funda Arar delirmiş, güzelleşmiş. Klip de eğlenceli olmuş.
Rastgele şarkılarda rastgele gelen Senin şu halin bilmem neye talim diye başlayan Murat Dalkılıç, klipte bir kadın var, aaaa aaaha aaaa ahah allaaaaah! diye bağıran aslan out, bu hanımkızımız in. Erotizm evimizde, erotizm her yerde, sokakta caddede.
Şimdi de oturmuşum böyle, şu şekilde dicem de nasıl? Laptop kucakta, ayak uzatılmış, kapri giydim yıllar önce annem almıştı ortaokula falan gidiyorduk o zamanlar. Şimdiki hali bile uzun olmasına rağmen o zamanlarda nasıl giyiyorduk? Anne, sanırım seneye giyer politikasını sen bir adım ileri değil de 6-7 yıl sonra giyerler ne de olsa gibi bişiy yapmışsın, iyi ki yapmışsın canımsın. Laptop'ta LinkinPark, tek kişilik  doğum günü partimle birlikte mutlu olmaya çalışıyorum.
Sizden ricam doğum günümü kutlamayın, ne cevap vereceğimi şaşırıyorum alışık değilim.

Cuma, Temmuz 06, 2012

Bu Haftanın Gündeminden Başlıklar

1 Temmuz

Pek tabii İspanya'nın İtalya'yı 4-0 yenmesi futbolseverler tarafından "bu ne olum? İspanya mı hass." yorumlarıyla karşılansa da futboldan anlamasam bile benim gönlümde İspanya'nın şampiyon olması vardı tabii, böyle de oldu. Tarihe yazdırdılar isimlerini.
Temmuz bizden birçok güzel insanı almış, 1 Temmuz'da da Marlon Brando aramızdan ayrılmış, allah rahmet eylesin.

2 Temmuz

Pek tabii Sivas Katliamı'nı yazmazsam olmaz. 37 kişi yaşamını kaybetti, insanlığın neredeyse en vahşi tarafını göstermişti bize bu olay. 37 kişiden 2'si ise oteli yakmaya çalışanlardan. 35 CAN, aydın ölümsüzleşti.

3 Temmuz

Temmuz bizden en güzel insanları almış demiştim ya affetmiyorum Temmuz'u, belki bu Temmuz'un suçu değildi ama keşke olmasaydı. 
Kemal Sunal, belki de hakkında yazılacak sayfalar dolusu yazı vardır ama benim elimden gelen; Allah rahmet eylesin büyük insan, ülkenin en zor zamanlarında insanların yüzündeki tebessüme neden olan, nur içinde yat.
Jim Morrison, The Doors'un solisti. the Doors'u özel olarak oturup dinlememiş olmam bu saate kadar sanırım benim öküzlüğüm, youtube sayesinde en popüler parçalarına ulaşabiliyordum grubun. Her ölüm erken ölümdür, genç yaşta aramızdan ayrılmış olman çok üzücü.

4 Temmuz

Bob Ross, bonus amca! Şurada şirin bir ağaç var diyip çizdiğin resimler sayesinde anneme "anneaa, ben ressam olacam!" demiştim annem de "nerde satacaksın çizdiğin şeyleri, köyde mi?" diyip içimde ukte olarak kalan buruk bir anıya neden oldun güzel insan. Kanserle savaştın sen, o çizdiğin şirin ağaçlar veya bulutlar kadar şirin değil o, bu yüzden senin gibi güzel insanı aldı aramızdan.
Barış Akarsu, ahh be genç adam! Seni şu kadarcık kısa bir zamanda bu kadar büyük kitlenin sevmiş olması sanırım içindeki güzelliğin kanıtıydı, nur içinde yat. Ölen sanatçıları dinleyememe/izleyememe hastalığım var, hastalık değil kendisi ama bazen o derece kötü hissediyorum ki hastalık olduğunu düşünmeye bile başlamıştım.

567 Temmuz - Hangi tarih gerçek?

Aziz Nesin, seni de aldı aramızdan Temmuz. Hani elimde olsa Haziran'dan Ağustosa geçerim direkt, ne biçim bir ay geçirdik, Aziz Usta ortaokuldaydım ilk kitabını okuduğumda ve inanılmaz bir etki bırakmıştın bende, Şimdi Çocuklar Harika'ydı kitabın ismi. Nur içinde yat, doğumlar umrumda olmuyor ölümleri hatırladıkça ama mik mik hayatın gerçekleri de bilmem neleri, ben kendimi ölümsüz sanıyorum sanırım. 7 Temmuz 1995 senin kalp krizi geçirdiğin gün fakat ailem muhtemelen benim 3 yaşıma girişimi güzel bir pasta keserek kutluyorlardı, çok acıklı.

Pilotlarımız bulundu bugün de toprağa verdik, şehit pilot Ertan'ın 7 aylık hamile eşi ayakta durmakta zorlandı yazmış Cnn, anne karnında yetim kalan çocuğun hesabını kim verecek arkadaş, şöyle bir şey ki ölen her askerin biraz deşsen ne tür pis oyunlara alet edildiğini görürsün zaten, ben bu iki can'ın göz göre göre ölüme gittiğini düşünüyorum bu saatten sonra onları geri getiremeyiz ama umarım aptal hareketler sonucu daha çok insanın veya birilerinin menfaatleri için daha çok can'ın ölmesine göz yumamam. Siyasiler adam gibi kararlar verse zaten gencecik bedenlerin anlamsız bir şekilde toprak olmalarına neden olmazdı, şimdilerde milliyetçi duyguları kabarmış bir şekilde gaflete düşen insanlar görüyorum "Suriye'ye haddini bildirecez, savaş ilan etsin Türkiye, o ülkeyi yerle bir edecez" şeklinde söylemlerle çeşitli haber sitelerinde yorumlar okudum. Hassiktirin gidin arkadaş, öncelikle aklınızı başınıza alın ki daha fazla insanın ölmesine neden olacak aptal hareketlerde bulunmayın, devrimi halklar yapar silahlı militanlar değil.

Bütün bunlar olurken canım ülkemin bir zamanlar dilinden düşürmediği Tanrı Parçacığı bulundu. Hayırlı uğurlu olsun, haber hakkında detaylı bilgi toplayabilirsem ileriki zamanlarda yazarım.

Daha fazla ölüm yazamıcam, kafam sikildi afedersiniz. Bu ne arkadaş, nefret ettim resmen bu aydan da doğumgünüm olacak günden de bok yiyen Temmuz'dan her şekilde nefret ettim. Bugün benim için 6 Ağustos. 



Salı, Temmuz 03, 2012

Sıcağı Sıcağına Anlatmazsam Ölürüm

Taaa ilkokul zamanlarımdan beri sadece izne geldiği zaman görüşebildiğim bir arkadaşım var. Yoo, diğer hayırsızlar gibi değil bu. Hayırsız da değil. Nasıl olduğunu yazının ileriki satırlarında anlatırım lakin lafı döndürmenin, boşa uzatmanın anlamı yok.
Akşam yemeğinde dün kesilen öküzden bize ciğer kalmış, bayılırım(!) ciğere. Annem de biliyor tabii. Et olmayınca, sakin ol Umut ve elindeki şişi yere bırak modundaydım. Dün tıkındığım etten sonra canım yine et istiyordu. Kanlı ciğere kaldık. Bakma öyle, yok efenim dünya açlıkla bilmem neyle savaşıyor, ben de biliyorum. Yedim tabii ciğeri, o sırada kuzen geldi. Ben film izlediğim sırada aramıştı, arkadaşın yanına gidecez akşam, diye. Ee, olur falan demiştim ama akşam gideceğimizi düşünmemiştim hani. Neyse, yemekten sonra arabaya bindiğimiz gibi ben, kuzen ve yolda karşılaştığımız komşunun oğlu, arkadaşın evine doğru yola koyulduk. Akşam saat 9, yol karanlık. Tek bir sokak lambasının olmadığı yerden bahsediyoruz, oralar ıssız. Hep akşamları nasıl olur diye düşünürdüm tahmin etmeye çalışırdım ama gündüz bile kanını donduran, yolun iki tarafı ağaçlarla çevrili, dağ taş bir yerden bahsediyoruz. Kanım çekildi resmen, arabanın camını kaldırmayı bile düşündüm sonra "olum Umut manyak mısın, etrafındakiler de manyak olduğunu mu düşünsün" diye geçirdim kafamdan çünkü camı neden kaldırdığımı sorarlarsa cevabım "pencereden yılan, köpek... falan atlamasın diye" olacaktı. İyi ki kaldırmamışım camı, temiz temiz hava esiyor biraz da ılık. Oooh kebap. 
Arkadaşın evine geldik, ailesine selamlar vesaire. 
Arkadaş elinde bir şişe rakıyla geldi, rakıyı kendileri yapıyor, boğma mı? evet evet ağzın sulanmasın birazdan anlatacaklarımdan sonra bol bol salya vesaire akıtabilirsin klavyene ehe. Ben rakı içmem diye düşündüm önce, zaten hayatımda da kaç kere içmişim ki? 3? Evet 3 kere tatmışım sadece, içmek sayılmaz ve nefret etmişim. 4. ise, aa durun meyve tabakları geldi. Karpuz, bahçeden daha bu sabah koparılmış tüysüz şeftali ve erik. Tanrım, cennet mi yoksa dünyadaki cehennemin oynadığı oyun mu, oyunsa ya da tuzaksa, tuzağına düştüm yavrum ocağ... şeklinde zebaniler eşliğinde coşabilirdim o anda. 
Hhmm, rakıdan bahsediyim. Öncelikle, içtiğim demiyorum yine, tattığım rakıların hiçbirine benzemiyor. Tadı o kadar güzeldi ki, nasıl desem, genzi yakmıyor, hoş bir aroması var, kokusu da ayrı güzeldi, hiç bu kadar güzel kokan rakı görmemiştim. Bundan daha güzelini de içeceğimi sanmıyorum. Tabii ki bu saatten sonra şans veririm ama bunun yeri bambaşka be dostum. Tam içtim sayılmaz ama tadını aldım bu kez, rakı öyle bişiymiş hacı, diyebilirim. 2 bardak içtim, yine içtim diyemiyorum çünkü acaip sulandırdım. Arkadaşlar benim eklediğim rakının iki katını ekliyorlardı ki onlar benden daha çok tüketmişler, sohbetin ilerleyen zamanlarında ilk alkolle tanıştıkları ve kustukları, sarhoş oldukları anlardan bahsettiler. Neyse ki benim midem bulanmaz bu tür sohbetlerden, senin bulandıysa üzgünüm. Es geçelim. Arkadaşımdan bahsediyim biraz, bize bu güzel anı yaşatan güzel insandan ; 
İlkokulu beraber okuduk, tam 8 sene. İkizi de vardı ve ilkokul zamanlarımda kavga etmediğim nadir insanlardandı ikisi de, belki laf dalaşına girmişizdir ama hiç sorun yaşamadık. Lise yılları mı diyim? Olmayan kısmından bahsetmiyim, arkadaşım liseye devam etti ama bırakmak zorunda kaldı. Yurtdışına gidip o da bu yörenin insanı gibi, belki onun deyimiyle "gençlik hevesi" belki de maddi sıkıntılar ve okumaya olan isteğinin onu erken terk etmiş olması, ona gurbetçi kimliği kazandırdı. Kazandırmak? Belki evet ama ondan aldıklarına bakınca, hayat zor arkadaş. Şu an kendi parasını kazanıyor, nerdeyse babam kadar ve 4 katlı bir inşaatın temellerine katkıda bulunmuş. Ayrıca bilmem kaç dönüm arazisi var. Ha, şöyle bakınca idealist olan kıçı beş para etmez kafam, idealizmin bu zamanlarda kapitalizmin kıçı öptüğünü öğrenmiş oldu ya o ayrı mesele zaten. Bundan bilmem kaç sene önce ki talihsiz olmasam ben de babamın yanına gidip aylık 5.000 lira gibi güzel bi para kazanabilirdim ama zor be dostum, biz en iyisi ideallerimizin köpeği olalım, bu durumdan şikayetçi değilim, böyle olmak zorundayım bu saatten sonra hiçbir şeyden vazgeçme lüksüm yok. Neyse, can sıkıcı sohbet konusu açtım içiniz karardı o zaman şöyle devam ediyim, kuzen 5 bardak-duble?den sonra biraz sallanıyordu ama kafası güzeldi sadece onun deyimiyle, komşunun oğlunun da ondan aşağı kalır yanı yoktu hani, otomobili kim kullanacaktı? Ben mi, güldürme, en son geçen yaz direksiyon başına geçmiştim otomobil de otomatikti, bu hem manueldi hem de yol karanlıktı olmaz, ölmek istemiyordu kimse. Komşunu oğlu kuzeni gaza getirince kuzen biraz hızlanıp ilerdeki virajda "kendince" drift yaptı, yol toprak, takla atabilirdik ama neyseki yavaş gidiyordu, biraz yavaş. İlerideki virajı da gözüne kestirince, hay amk nereye geldim lan diyorum ayrıca gülüyorum hani, eğlenceli geliyor fakat manyaklık! Biraz sonra halı sahaya gidip top koşturacak keretalar, güzel kafayla, kendi hayal alemlerinde top koştururlar bir yarım saat sonra. 
Arkadaş da aslında planının bu olmadığını söylemişti bize sohbet sırasında, ben planı bozdum kusura bakma yemek yiyorduk diyince de o zaman bu hafta yine görüşelim dedi. Bu fırsat kaçmaz, belki bu sefer dozu iyi ayarlarım böylece biraz daha "güzel" kafaya ben de sahip olabilirim, alkolün şakası olmaz, şişede durduğu gibi diil biliyorum ama öyle güzeldi ki evde olsa böyle bir güzellik, her yalnız kaldığımda kafayı çekerdim, iyiki yok ama tanrım olsun lütfen, "dark side" dedikleri yere mi geçeyim bu mu olsun? 
Hadi eyvallah gecenin bu vakti, sarhoş olmadan anlatabildiğim için mutluyum. 

Pazartesi, Temmuz 02, 2012

Fazla Karışığım (Duygusal Anlamda)





Selam canlar, 
Uzun zamandır selamsızım ben, belki farkındasınızdır belki de değilsiniz. Birilerine hitap ederek yazmayalı da hayli zaman olmuş. İlk yazdığım zamanlarda blogla konuşurdum şimdilerde ise etrafımda insanlar var, ulusa sesleniş şeklinde bağıra bağıra döküyorum içimi artık. Yorum kısmını da açtım, daha n'olsun?! ehe.
Bayram telaşı falan da hız kesmeden sürüyor ki sabahtan beri gelen giden onlarca insan.
Sabahtan bahsedeyim biraz, saat 10 gibi uyandım da dün 2'de uyudum. Film izleyecektim, izleyemedim. Jeff, Who Lives at Home - filmi bitiremedim bile. Canım sıkıldı ne biliyim, bunaldım sanırım biraz. Sıcaklar yüzünden euheu. Dengesizliğimden, tutarsızlığımdan yakınıyorum son zamanlarda. İlacın 2. ayına girdim. Bırakmak için doktora danışmam gerek, bırakırsam ve daha kötü olursa? diye de düşünmeye başladım bir de.
Sabah, et kokusuyla uyandım. Mangaldan yükselen koku, camdan içeri girip resmen midemi okşadı ama sabah sabah midemi kaldırdı o okşama. Okşamasaydı ne biliyim, gıdıklanırım ben. Normalde bu tip beslenmeye karşıyım, sabahtan beri et yiyoruz, zararlı çok. İsyan bayrağını 2 yıl önce kaybettim, sabahları herkes mangal başındayken bayram zamanı, ben ise tutup zeytin ekmek çay yapıp öyle geçiriyordum öğünü. Daha sağlıklı. 2 yıldan beri de ben de bu "et sevdalıları"nın arasına katıldım. Napıyım, çoğunluğun bir parçası haline geldim bir şekilde. Sonra da işte sıkılmalar, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar, belki de bir daha görmeyeceğim. Akşam daha kalabalık olacak, rakı mezeler falan ooh kebap, içmeyi planlıyorum da araştırıyım biraz, ilaçla alkol sevişirler mi vücudumda diye.
Kuzenin arkadaşı geldi, biz ona S. diyelim. S bizi gülmekten öldürüyor resmen, her cümlesinin sonunda gülme garantisi veriyorum o derece.
Hea, bu arada yine can sıkıcı olacak biliyorum ama ilaçla ilgili aktarmam gerekenler var ;
-Daha dengesiz oldum, ne biliyim konuşurken yazarken- etraftakiler öyle diyor.
-Hayatımda umrumda olmayacak durumlar ve ayrıntılar/insanlar resmen işgal etmiş durumda hayatımı
-Ani kararlar alıyorum, ani şekilde uyguluyorum. Çok hızlı değişimler yaşıyorum, böylece bir harp başlamış oluyor kafamda ama hiçbir zaman da yaptığımdan pişman olmadım, mutluyum -facebook, twitter hesaplarımı kapatmak gibi
-Önceden film izlemek için can atan Umut gitti, yerine Bezgin Bekir geldi. Hacı n'oluyo bana yea?!
-Hala dondurma yerken deliriyorum, kendimden geçiyorum, ısırarak yerim ben. En azından burada bir değişim görmüyorum.
-Yemek, daha az yemek daha az yemek, daha çok kola. Çok kola içiyorum, az yemek yiyorum. Yemek yemek önceden vazgeçilmezimken, şimdilerde öff yemesem de olur aç hissetmiyorum amk, şeklinde triplere girebiliyorum.
-Bir an önce üniversiteye gitmem gerek, biliyorum şu satırı okurken attığın bakışı -hevesin kursağında kalacak- gibi bakma lütfen, hevesliyim hevesim de benim değil başkasının kursağında kalsın. Benim hevesim bana da yeter başkasına da.
-Eeaa, birkaç gündür kendisinden haber alamadığım insanlar, olum döverim lan?!
-Bu arada neyin tribinde olduğunu bilmediğim ve bir aydan uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım var, vay anasını zmxöcnzmöxcnzc12938fuımvxcö -random gülmelerden nefret eden biri
-Uzun yazınca okumuyorsunuz biliyorum, sıkılıyorsunuz hatta falan ama ileride çocuklarım ve torunlarım da sıkılır mı acaba? Blogumu okurken euheue, ben bu gidişle başladığım hangi işi bitirebilirim onu da bilmiyorum hani. Dün ilk defa bir filmi yarım bıraktım, mal gibi tv'de zapladım ya hala orda kaldı aklım ama can sağolsun, Batman Dark Knight vardı, ehe onu da bitiremeden sızdım zaten.

Benden bu kadar, diyeceğim başka da bir şey yok ama yukarıdaki parçayı çok seviyorum, umarım siz de seversiniz. Siz

Pazar, Temmuz 01, 2012

Abaza Değilim Ben, Hepsi Sıcaklar Yüzünden

Dün akşam hareketsiz ama zihinsel olarak yorucu bir gün geçirmeme neden oldu ; 
Sıralamam gerekirse eğer, hatırlamıyorum alskdasd
Komşumuz bizim kablosuz nete anten takıp, interneti paylaşmamızı istiyor. Kabul ettim de ben, konuşamadık henüz. Bağlantı hızım düşmemesi için ne yapabiliri bilmiyorum ama wireless router'lara bakacam onlar da pahalı değildir umarım. Yoksa 60 lira her ay fatura, ödenmiyor.
İşte ondan sonra da donmuş olan facebook hesabımı açmak zorunda kaldım kuzenim için, öf can sıkıcı kapatmadım da hani, gidip tekrar dondurayım da bir ay sonra kapansın euheue!
Akşam da msn'de döndürüyüm muhabbetlerin haddi hesabı yokken, ailece oturduğumuz sırada elimde telefon maruz kaldığım bakışlar rahatsız ediciydi ama sallamadım, kusura bakmayın ailem sohbetiniz çok güzel.
Neyse, içeri geçtik de hep beraber benim elimde yine telefon, püh-kendime tüküreyim de burda- aklıma edeyim. Akşam da bir şey olmuyor tv'de, sıkılıyorum. Annem de şu bebelerin atv'de şarkı söylediği programı izlerken sinir krizi geçirmek üzereydim. Neyse ki uyudu bizimkiler de tvde zaplamaya başladım, Elif Şafak vardı, toplumun şişirdiği yazarlardan biri gibi gelmiştir bana bu yüzden önyargımı yıkmadığım sürece okumayacağım. O da "umut beni oku n'olur?!" demiyordur tabii. Ben daha çok yeraltı edebiyatı, fantastik hikayeler vesaire, o tip diyarlara yelken açayım yeniden. Tarihi romanlar da okuyamıyorum ki Semerkand bit bit, kitap acaip eğlenceli ama o dönemde yaşadığımı düşünüp resmen o anı yaşıyorum, bir avuç çöl kumu ağzıma, burnuma, kulağıma kaçıyor. Sonra da Sabbah'ın fedaileri yolumu kesiyorlar "ne ayaksın olum sen" diye sataşmalar falan. Canım sıkılıyor. Hayyam'ın yerine geçip sevgilisiyle seviştiğimi bilirim -itiraflar itiraflar- bunu görmediğinizi varsayayım.
Gecenin ilerleyen saatlerinde yine tv'deyim, lan ben müzik dinliyim bu saatlerde güzel şeyler oluyy, şeklinde düşünürken önce Inna geldi, sarmadı Inna zaten kadına bakmaktan klibin adını hatırlamıyorum, sonra Shakira geldi ;
İlahi söyleniyor arkaplanda da gökten bir ışık hüzmesi suratımın orta yerine düşüyor gibi hissettim. Geçen yıl "Rabiosa Rabiosa" diye kudurduğumu bilirim sınav sonrası. Bu seferki farklıydı, I'm Addicted to You çalıyordu. Küt saçları, minyon suratı, minik mumuşlarının dezavantajı ile latin kalçalarının artı puan katması dengeliyor resmen. Kardeş(19) geldi işten, ne izliyon olum sen? şeklinde tepki verince. Shakira var la, ne güzel kadın of allah! diyince. Heaa güzel de nasıl Pique ile gider diye sitem ediyordu, eskiden çirkindi de bu zamanlarda daha taş diye yorumlar falan gecenin bir vakti.
Sabah da uyanmak istemiyordum resmen, hava çok sıcak, bize bilmediğimiz bir şey söyle!! diye suratıma tokat indirecekseniz konuşmuyorum ulan! 
Bu sabah aksiyon yok, yılan yok, bir şey yok! 
Takıldım öyle, hea dün bir de Black Keys indirdim de ne biliyim pek sarmadı ilk albüm. Diğerleri de umarım fark yaratır bende. Müzik zevkim sol-sağ şeride girip zikzak çeken sarı lamborghini gibi dengesiz. Bir gün indie oluyor, bir gün folk, bir gün alternative rock, ne oluyor olum bana?! SABİT DURAMIYORUM!!! 
En azından bugün Iron Maiden dinledim uzun zaman sonra ; Prowler, Fear of the Dark, Dont look to the eyes of Stranger, Mother Russia, Clansman... şeklinde gittim. Prowler hep favorimdi, ezbere bildiğim nadir şarkılardan biriydi, hala da öyle :') duygusala da bağladım tabii. 
Sabah da kavanozun içine ev örümceği attım, iki tane. Büyük ihtimalle küçük olan erkek, büyük olan dişiydi. Örümceklerde boyut öyle- Bana mı öğretceaaşsodlkasd ha!? şeklinde asabi yüzümü gösteriyim. 
Beslemeye çalıştık ama yok arkadaş, canlı av istiyorlar. Üzerine atlayıp emmek istiyorlar, içlerine saf azot çekmek istiyorlar. Çabalarımız sonuçsuzdu çünkü ölü böceklere burun kıvırdılar. Bok yesinler, saldım ben dışarı belki kuşlara yem olur orospular!

Bugün biraz karışığım, abaza değilim ben, hepsi sıcaklar yüzünden.
Bir kaç görsel'le bitirelim bu işi! 
ev örümceği-canlı-, sinek-ölü-, arı-ölü-
Nekrofilinin Farklı Türlerde Böcekler Üzerindeki Etkisi'ni araştırıyorum bakalım.
Gülmekten öldürürler.
Çekiç Adam'ı da mobilyayla dövme fikri
Bomba! 



Cumartesi, Haziran 30, 2012

Aksiyon Eksik Olmasın

Eaah! Yorğun değilim bu kez, sıkıldım biraz. Gerçi bu sıkıntının sebebi yok, böyle hissetmek hoşuma gidiyor mazo- muyum ben?!
Neyse, sabah güzel güzel oturuyoruz, annem bizi kahvaltıya çağrıyor falan. Uyanmak istemediysek trip atar, bağırır. Hak veriyorum, insan tek başına da kahvaltı yapamaz ki. Kahvaltıdan sonra bir aksiyon bir aksiyon, vuhhuuu! Bir de annemi 1-0 yendim bugün, kız kardeşime(15) -bu arada yaşlarını yazmam garip gelmesin abileriyim ben :')- 4 dk içinde yanıma gelmezsen sana 1 hafta boyunca kötü davranırım, dedim. Geldi ama bir şartla, blog açmamı istiyor. Tabii ki açacağım, zaten sıkılacak büyük ihtimalle. Önce kontrol mekanizması devreye giriyor, kardeş benim kardeşim size ne oluyo?! falan diye girişebilirim euheue, evet blogu ben açacağım için adresini falan biliyor olcam. Dışarı kapalı olacak önce ki, yanlışlar falan olursa düzeltiyim, müdahale evet! Bakalım artık, ikna etti beni bir şekilde ama önce diğer blogcuları okuması gerektiğini söyledim, haklı olduğumu falan söyledi ondan sonra da olaylar olaylar ;
Eskici geldi, normalde göçmen olanların çoğu hırsızlık ve çocuk kaçırma gibi girişimlerde bulundukları için eskiden her eskiciye "siktir git amk" şeklinde bakıyoruz. Dövmedik şimdiye kadar ama komşumuz zamanında eve arka bahçeden girmeye çalıştıklarını görünce dev gibi kangalı saldı üzerlerine, kadın nasıl topuklamış bildiğin Şener Şen'in -göte değen topuk sahnesi- gibi, hayal gücü biraz, evet oldu. Kangal yakalasa kadını, uuuu beybi hırsızlık yapacağına da doğduğuna da pişman olurdu da, yok saldırı yok. Ha eskici diyordum teaaa çocukluk anılarımı anlatıyorum. Yerli eskicilerdendi bu kez gelen, annem bir panik, çocuklara bak, kontrol et falan. Ben de neyine güveniyorsam yerli, göçmen amk yabancılara karşı temkinliyim, blogta da bu tabuyu yıkmış olmam da biraz deli cesaretiydi açıkçası ama sosyal açıdan rahatsızım yabancılara karşı! Sevmiyom sizi yabancılar :'( -şaka la, tanımadığın her insan yabancıdır, akraban olsa bile, kardeşin olsa bile-
Neyse eskici gitmedi henüz, ne eskiciymiş yahu, gidemedi bizim yüzümüzden, ne kadar hurda varsa topladık pikapa. Kardeş(9) son hurdayı almaya gidecekti ki, YILAAAAN! diye bağırdı Vuhuhuh bu yıl hiç görmemiştim, koştuk ailece bi panik. Komşumuzu çağırdık, yılan bu arada saklanmış. Silahla geldi komşu. Çalıları dürttüler ve yılan saklandığı delikten çıkar çıkmaz komşu elindeki otomatikle 3 atış yaptı, kurşunlar çarpıyor ama yılanın maşallahı var hani. Ben parçalanmasını beklerken, yılan başka bir deliğe girdi. Kürek alıp kazdılar bu sefer, uzun uğraşlar sonucu deliğe de ulaştılar. Ne delikmiş arkadaş, kaz kaz bitmiyor. Yılan panik, bizimkiler de. Komşu küreği aldığı gibi sapladı kafasına yakın bir yere. Ve K.O.! Sıcak sıcak kahve içtik bu olaydan sonra, keşke foto çekeydim de çekemedim lanet olsun. Sembolik foto  ekleyelim bakalım.
Ondan sonra kahveler falan yudumlandı, ben yine müzik dinledim, yine sıkıldım.
Bir duş alıyım kendime geliyim dedim, ferahladım bir güzel. Freş freş, ben banyoda saçlarıma şekil falan veriyorum, evet yapıyorum bunu. Lan diyorum şu yeni çıkan jölelerden alsam saçımı yana tarasam aynı Marlon Brando -saç olarak- taramıyorum elle şekil veriyorum falan, manuel! İşte öyle "vay anasını giderim var falan derken..." aklıma kafeye, saçımı ilkokul çocukları gibi kestirmeden, gidip ağ örmek geldi ki gelmez olaydı. Ağ öremiyorum, tavlama sanatı falan boş hikayeler onlar. Amk, kız karadul sanki, yanına gidip nazik bir şekilde çiftleşmek istesem işi bitince yicek sanki. 

Cuma, Haziran 29, 2012

Boş Boş Takılmak




Bugün çok sıkıcıydı lanet olsun, evi bildiğin yıkadı annem, hortum ve su ikilisi, temizlik takıntı mı? Olabilir, peki takıntı genetik mi? O da olabilir.
Bugün Cuma ve saçımı Cumartesi günü keseceğime söz verdim bizimkilere, Cumartesi gününün yarın olduğunu bilmiyordum. Zaman, yok olmuş durumda. Takvim vesaire de.
Sabah gelip aldılar öküzleri, 11bin lira. 1bin lirası cebimde! Vuhhhu! Anneme döndüm ve "ben bu parayla kaçarım çok durmasın bende" diyince de, düşünmedim diil hani!?  şlsakdasd 1000lira az değil la, işin kötüsü bu paradan tek kuruş kalmayacak, peh!
Eczaneye borcum kalmadı, açım.
Bir sürü film indirdim, bir sürü dediysem de bir sürü değil birkaç tane. Onlar da şunlar ;
In the Loop -politik komedi- hiç bu türde bi film izlememiştim. Bakalım eğlenceli görünüyor ama politika ve siyasetten nefret eden biri bunun komedi haline bile dayanabilir mi? İzleyip görecez.
Bir de Jeff, Who lives at Home - Bu da HIMYM tanıdığımız Jason Segel'in başrollerinde olduğu film ; günün çoğunu evde geçiren bir adamdan bahsediyor bakalım.
Bir de son olarak La meglio Gioventu var ki - Yukarıdaki parçayı da filmin başında görünce paylaşıyım bişiyler yapıyım falan dedim. İyi yapmışım. Bugün bomboştu, peh!
Hea, bir de arkaplanda Esra Erol ağlıyor, içim bir parçalandı bir parçalandı "...anne olmak bambaşka bir şey, milyonlarca madalyası, ödülü kupası..." diyor,  amk naklen Esra Erol yayını yapıyorum sıkıntıdan.
Hea son olarak, dün kuzenimin kınası vardı. Puahaha gitmedim tabii, davet edilmedik yıh yıh yıh! Davet edilmeyince de öyle ağladım ki alsdkjsd, lan dedim neden biz neden!? Neden davet etmiyorsunuz?!
Şu yazıda ne kadar bayıldığımı kendilerine görmüşsünüzdür ; http://atyarisindakiesek.blogspot.com/2012/05/psychiater-deutsch-welle.html Not'tan bir önceki cümle.
Düğün falan yalan oldu, ailede soğuk savaş hakim.

Perşembe, Haziran 28, 2012

Yaşasın Yemeeğk Yemeğk, Yaşasın Obezite!

Bugün pek bir şey olmadı ; 
Doctor Who Sezon 6 Bölüm 1-2 izlendi kardeşlerle. O kadar heyecanlanıyorduk ki, bazı sahnelerde garip garip sesler çıkarıyordum onlar da bana katılıyoru. Deli gibi güldük, korktuk, heyecanlandık! Mükemmeldi. Hoparlörleri de bağlamışız zaten mis gibi heyecanlı heyecanlı izledik ilk iki bölümü.
Bugün müzik falan dinledik ama az, koptuk ama az. Delirdik biraz. 
Günün şarkısı ; In the Shadows olsun da nerden geliyor aklıma böyle olur olmaz zamanlarda, anlamadım. 
Eeah, film falan izleyecek modda da değilim hani belki akşama bir şey izlerim. Best of Youth indiriyim, yarın izlerim alskdjfgj 6 saatti sanırım. Kesintisiz falan izleyebilirsem denicem bir şekilde. 
Başka ne vardı. 
Hea, bizimkiler illa çalışmamı istiyorlar, hani kazanacağım paraya ihtiyacımız yok ama paraya var tabii euhe ben çalışmam dinleniyim bu kadar yorulduk, hem mental hem fiziksel olarak yok hacı çalışmak falan en azından bu sene geçti benden. Ayaklarımı uzatıyım şişmanlamaya çalışıyım yaz boyunca, yağ depolarım ileride lazım olur belki şasldka.
YAŞASIN OBEZİTE diyip gideyim. 
İlaç yüzünden mi bilemicem ama ilginç bir şekilde az yemek yiyorum, peh! Bu durum hiç hoşuma gitmedi, hem de hiç.