Salı, Temmuz 03, 2012
Sıcağı Sıcağına Anlatmazsam Ölürüm
In the Loop -film-
Pazartesi, Temmuz 02, 2012
Fazla Karışığım (Duygusal Anlamda)
Selam canlar,
Uzun zamandır selamsızım ben, belki farkındasınızdır belki de değilsiniz. Birilerine hitap ederek yazmayalı da hayli zaman olmuş. İlk yazdığım zamanlarda blogla konuşurdum şimdilerde ise etrafımda insanlar var, ulusa sesleniş şeklinde bağıra bağıra döküyorum içimi artık. Yorum kısmını da açtım, daha n'olsun?! ehe.
Bayram telaşı falan da hız kesmeden sürüyor ki sabahtan beri gelen giden onlarca insan.
Sabahtan bahsedeyim biraz, saat 10 gibi uyandım da dün 2'de uyudum. Film izleyecektim, izleyemedim. Jeff, Who Lives at Home - filmi bitiremedim bile. Canım sıkıldı ne biliyim, bunaldım sanırım biraz. Sıcaklar yüzünden euheu. Dengesizliğimden, tutarsızlığımdan yakınıyorum son zamanlarda. İlacın 2. ayına girdim. Bırakmak için doktora danışmam gerek, bırakırsam ve daha kötü olursa? diye de düşünmeye başladım bir de.
Sabah, et kokusuyla uyandım. Mangaldan yükselen koku, camdan içeri girip resmen midemi okşadı ama sabah sabah midemi kaldırdı o okşama. Okşamasaydı ne biliyim, gıdıklanırım ben. Normalde bu tip beslenmeye karşıyım, sabahtan beri et yiyoruz, zararlı çok. İsyan bayrağını 2 yıl önce kaybettim, sabahları herkes mangal başındayken bayram zamanı, ben ise tutup zeytin ekmek çay yapıp öyle geçiriyordum öğünü. Daha sağlıklı. 2 yıldan beri de ben de bu "et sevdalıları"nın arasına katıldım. Napıyım, çoğunluğun bir parçası haline geldim bir şekilde. Sonra da işte sıkılmalar, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar, belki de bir daha görmeyeceğim. Akşam daha kalabalık olacak, rakı mezeler falan ooh kebap, içmeyi planlıyorum da araştırıyım biraz, ilaçla alkol sevişirler mi vücudumda diye.
Kuzenin arkadaşı geldi, biz ona S. diyelim. S bizi gülmekten öldürüyor resmen, her cümlesinin sonunda gülme garantisi veriyorum o derece.
Hea, bu arada yine can sıkıcı olacak biliyorum ama ilaçla ilgili aktarmam gerekenler var ;
-Daha dengesiz oldum, ne biliyim konuşurken yazarken- etraftakiler öyle diyor.
-Hayatımda umrumda olmayacak durumlar ve ayrıntılar/insanlar resmen işgal etmiş durumda hayatımı
-Ani kararlar alıyorum, ani şekilde uyguluyorum. Çok hızlı değişimler yaşıyorum, böylece bir harp başlamış oluyor kafamda ama hiçbir zaman da yaptığımdan pişman olmadım, mutluyum -facebook, twitter hesaplarımı kapatmak gibi
-Önceden film izlemek için can atan Umut gitti, yerine Bezgin Bekir geldi. Hacı n'oluyo bana yea?!
-Hala dondurma yerken deliriyorum, kendimden geçiyorum, ısırarak yerim ben. En azından burada bir değişim görmüyorum.
-Yemek, daha az yemek daha az yemek, daha çok kola. Çok kola içiyorum, az yemek yiyorum. Yemek yemek önceden vazgeçilmezimken, şimdilerde öff yemesem de olur aç hissetmiyorum amk, şeklinde triplere girebiliyorum.
-Bir an önce üniversiteye gitmem gerek, biliyorum şu satırı okurken attığın bakışı -hevesin kursağında kalacak- gibi bakma lütfen, hevesliyim hevesim de benim değil başkasının kursağında kalsın. Benim hevesim bana da yeter başkasına da.
-Eeaa, birkaç gündür kendisinden haber alamadığım insanlar, olum döverim lan?!
-Bu arada neyin tribinde olduğunu bilmediğim ve bir aydan uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım var, vay anasını zmxöcnzmöxcnzc12938fuımvxcö -random gülmelerden nefret eden biri
-Uzun yazınca okumuyorsunuz biliyorum, sıkılıyorsunuz hatta falan ama ileride çocuklarım ve torunlarım da sıkılır mı acaba? Blogumu okurken euheue, ben bu gidişle başladığım hangi işi bitirebilirim onu da bilmiyorum hani. Dün ilk defa bir filmi yarım bıraktım, mal gibi tv'de zapladım ya hala orda kaldı aklım ama can sağolsun, Batman Dark Knight vardı, ehe onu da bitiremeden sızdım zaten.
Benden bu kadar, diyeceğim başka da bir şey yok ama yukarıdaki parçayı çok seviyorum, umarım siz de seversiniz. Siz
Pazar, Temmuz 01, 2012
Abaza Değilim Ben, Hepsi Sıcaklar Yüzünden
ev örümceği-canlı-, sinek-ölü-, arı-ölü- Nekrofilinin Farklı Türlerde Böcekler Üzerindeki Etkisi'ni araştırıyorum bakalım. |
Gülmekten öldürürler. |
Çekiç Adam'ı da mobilyayla dövme fikri Bomba! |
Cumartesi, Haziran 30, 2012
Aksiyon Eksik Olmasın
Neyse, sabah güzel güzel oturuyoruz, annem bizi kahvaltıya çağrıyor falan. Uyanmak istemediysek trip atar, bağırır. Hak veriyorum, insan tek başına da kahvaltı yapamaz ki. Kahvaltıdan sonra bir aksiyon bir aksiyon, vuhhuuu! Bir de annemi 1-0 yendim bugün, kız kardeşime(15) -bu arada yaşlarını yazmam garip gelmesin abileriyim ben :')- 4 dk içinde yanıma gelmezsen sana 1 hafta boyunca kötü davranırım, dedim. Geldi ama bir şartla, blog açmamı istiyor. Tabii ki açacağım, zaten sıkılacak büyük ihtimalle. Önce kontrol mekanizması devreye giriyor, kardeş benim kardeşim size ne oluyo?! falan diye girişebilirim euheue, evet blogu ben açacağım için adresini falan biliyor olcam. Dışarı kapalı olacak önce ki, yanlışlar falan olursa düzeltiyim, müdahale evet! Bakalım artık, ikna etti beni bir şekilde ama önce diğer blogcuları okuması gerektiğini söyledim, haklı olduğumu falan söyledi ondan sonra da olaylar olaylar ;
Eskici geldi, normalde göçmen olanların çoğu hırsızlık ve çocuk kaçırma gibi girişimlerde bulundukları için eskiden her eskiciye "siktir git amk" şeklinde bakıyoruz. Dövmedik şimdiye kadar ama komşumuz zamanında eve arka bahçeden girmeye çalıştıklarını görünce dev gibi kangalı saldı üzerlerine, kadın nasıl topuklamış bildiğin Şener Şen'in -göte değen topuk sahnesi- gibi, hayal gücü biraz, evet oldu. Kangal yakalasa kadını, uuuu beybi hırsızlık yapacağına da doğduğuna da pişman olurdu da, yok saldırı yok. Ha eskici diyordum teaaa çocukluk anılarımı anlatıyorum. Yerli eskicilerdendi bu kez gelen, annem bir panik, çocuklara bak, kontrol et falan. Ben de neyine güveniyorsam yerli, göçmen amk yabancılara karşı temkinliyim, blogta da bu tabuyu yıkmış olmam da biraz deli cesaretiydi açıkçası ama sosyal açıdan rahatsızım yabancılara karşı! Sevmiyom sizi yabancılar :'( -şaka la, tanımadığın her insan yabancıdır, akraban olsa bile, kardeşin olsa bile-
Neyse eskici gitmedi henüz, ne eskiciymiş yahu, gidemedi bizim yüzümüzden, ne kadar hurda varsa topladık pikapa. Kardeş(9) son hurdayı almaya gidecekti ki, YILAAAAN! diye bağırdı Vuhuhuh bu yıl hiç görmemiştim, koştuk ailece bi panik. Komşumuzu çağırdık, yılan bu arada saklanmış. Silahla geldi komşu. Çalıları dürttüler ve yılan saklandığı delikten çıkar çıkmaz komşu elindeki otomatikle 3 atış yaptı, kurşunlar çarpıyor ama yılanın maşallahı var hani. Ben parçalanmasını beklerken, yılan başka bir deliğe girdi. Kürek alıp kazdılar bu sefer, uzun uğraşlar sonucu deliğe de ulaştılar. Ne delikmiş arkadaş, kaz kaz bitmiyor. Yılan panik, bizimkiler de. Komşu küreği aldığı gibi sapladı kafasına yakın bir yere. Ve K.O.! Sıcak sıcak kahve içtik bu olaydan sonra, keşke foto çekeydim de çekemedim lanet olsun. Sembolik foto ekleyelim bakalım.
Ondan sonra kahveler falan yudumlandı, ben yine müzik dinledim, yine sıkıldım.
Bir duş alıyım kendime geliyim dedim, ferahladım bir güzel. Freş freş, ben banyoda saçlarıma şekil falan veriyorum, evet yapıyorum bunu. Lan diyorum şu yeni çıkan jölelerden alsam saçımı yana tarasam aynı Marlon Brando -saç olarak- taramıyorum elle şekil veriyorum falan, manuel! İşte öyle "vay anasını giderim var falan derken..." aklıma kafeye, saçımı ilkokul çocukları gibi kestirmeden, gidip ağ örmek geldi ki gelmez olaydı. Ağ öremiyorum, tavlama sanatı falan boş hikayeler onlar. Amk, kız karadul sanki, yanına gidip nazik bir şekilde çiftleşmek istesem işi bitince yicek sanki.
Cuma, Haziran 29, 2012
Boş Boş Takılmak
Bugün çok sıkıcıydı lanet olsun, evi bildiğin yıkadı annem, hortum ve su ikilisi, temizlik takıntı mı? Olabilir, peki takıntı genetik mi? O da olabilir.
Bugün Cuma ve saçımı Cumartesi günü keseceğime söz verdim bizimkilere, Cumartesi gününün yarın olduğunu bilmiyordum. Zaman, yok olmuş durumda. Takvim vesaire de.
Sabah gelip aldılar öküzleri, 11bin lira. 1bin lirası cebimde! Vuhhhu! Anneme döndüm ve "ben bu parayla kaçarım çok durmasın bende" diyince de, düşünmedim diil hani!? şlsakdasd 1000lira az değil la, işin kötüsü bu paradan tek kuruş kalmayacak, peh!
Eczaneye borcum kalmadı, açım.
Bir sürü film indirdim, bir sürü dediysem de bir sürü değil birkaç tane. Onlar da şunlar ;
In the Loop -politik komedi- hiç bu türde bi film izlememiştim. Bakalım eğlenceli görünüyor ama politika ve siyasetten nefret eden biri bunun komedi haline bile dayanabilir mi? İzleyip görecez.
Bir de Jeff, Who lives at Home - Bu da HIMYM tanıdığımız Jason Segel'in başrollerinde olduğu film ; günün çoğunu evde geçiren bir adamdan bahsediyor bakalım.
Bir de son olarak La meglio Gioventu var ki - Yukarıdaki parçayı da filmin başında görünce paylaşıyım bişiyler yapıyım falan dedim. İyi yapmışım. Bugün bomboştu, peh!
Hea, bir de arkaplanda Esra Erol ağlıyor, içim bir parçalandı bir parçalandı "...anne olmak bambaşka bir şey, milyonlarca madalyası, ödülü kupası..." diyor, amk naklen Esra Erol yayını yapıyorum sıkıntıdan.
Hea son olarak, dün kuzenimin kınası vardı. Puahaha gitmedim tabii, davet edilmedik yıh yıh yıh! Davet edilmeyince de öyle ağladım ki alsdkjsd, lan dedim neden biz neden!? Neden davet etmiyorsunuz?!
Şu yazıda ne kadar bayıldığımı kendilerine görmüşsünüzdür ; http://atyarisindakiesek.blogspot.com/2012/05/psychiater-deutsch-welle.html Not'tan bir önceki cümle.
Düğün falan yalan oldu, ailede soğuk savaş hakim.
Re-L 124c41+: imamzâde yeni kan arıyor :D
Hadi bakalım hacılar, taze kan arıyoruz.
Perşembe, Haziran 28, 2012
Yaşasın Yemeeğk Yemeğk, Yaşasın Obezite!
Tuvalet Yazıları -1
Insanlara neden akıl veriyorumki? Ileride verdiğim akılla bana kazık atmaları için mi?
Çarşamba, Haziran 27, 2012
Haberciler WTF?
Tatil Mis Gibi YEA?!
Tatil maratonumuz hızla devam ederken başa gelen çeşitli olay sayılmayacak kadar önemli olaylar dizisine yenileri eklenip hayatımıza renk katıyorlar. -mız ekini kullandığıma göre benden başka kimseler de etkileniyor bu durumdan. Şöyle bir göz atalım neler olup bitmiş diye ;
Linkin Park'ın son albümünden bahsettim, Ronnie'ye attım, dinliyorum her gün. Albümün kendine has bir enerjisi aurası var puahauhauh! aura ne olum titre kendine gel noluyor falan.
Bir de 2 gündür almadığım ilacın ebesi dün bana döndü ve dedi ki "olum Umut manyaksın". Neden mi, dün resmen yemekten kesildim. Taze fasulye görünce ağzı sulanan bünyem, yemeği görür görmez "yine mi fasulye" durumlarına girmeme neden oldu ki aylardır-hafta? yemiyorduk fasulye falan. Yiyemedim, az yedim.
Bir de dün, laptopa bağladım hoparlörü, kardeş-9-le birlikte koltukların üzerinde zıpladık LP dinleyip. Can ya, çocuk beni rol model alıyor olabilir. Hareketlerime dikkat etmem gerek. Ne dinlersem dinliyor falan, bir nevi 9 yaşımdaki halimin uçuk yaramaz hali. Benim tamamen zıttım. İşte böyle eğlenceler falan, oyyhşhşş! Sonunda bu bloga "eğlenmek" kelimesini doğru yerde kullandım ya, mutluyum.
Semerkand bitmeden Edebiyat ve Patates Turtası Derneği-Yazar'dan ;)-'ne başlayamadım. Kitabın da en heyecanlı yeri, bitsin bir zahmet de bakalım euheue.
Başka türlü olaylar hea ; Sinir bozan bir durum olabilir bu.
Dün ağzımdan kaçırdım "anne sana önemli bişiy anlatcam" diye. Kadın unutmamış, unutur diye bekledim. Geldi soruyor "Neydi anlatacağın" diye, ben de kem küm tabii. Yalan da söyleyemedim, öff dedim işte doktor ilaç yazdı 1 aydır kullanıyom falan, kadının tepki aynen şöyle "neden gerek duydu ve sonrasında "ne anlattın da..." ilaç yazdı - şeklinde. Amk Umut, beynini eşekler ziksin emi! Sonra lafı çevirmedeki kabiliyetimi kullanarak, "anne şu sınav meselesi kafamı kurcalıyordu, bu yüzden" dedim. Doktor da çok stres olduğumu görünce gerek duydu demek diye de ekledim. Yarın sorarım istersen neden ilaca yeniden başladım diye ama sormadım.
Doktor -
Hastaneye gitmem gerekiyordu, son anda dolmuş belasından kurtulup kuzeni yakalamayı başardım. Hazırlanıp gittim, babam para yollamıştı. Onu aldım önce, kuyumcu kapalıydı, parayı da akrabanın yaptığı piçlikten sonra akrabada bozdurmadım. Babam da arıyor nerde bozdurcan diye, orda bozdurmam baba dedim ehehe sağolsunlar hani zorlama falan yok. Takıl öyle kafana göre durumundayım, sanırım sınav orospusu beni bu hale getirdi. Bu sene son, biraz sonra... şaka - Neyse devam ediyim, bozdurdum parayı. Hastaneye koştum. Koştum bildiğin ama topuklarım götüme değmiyordu. Eczacı arkadaşım oldu bi adet, abi diyelim. Eczacı abi'ye de uğradım borcum vardı, hala da varmış :') antibiyotikleri yazdırmam gerek aile hekiminde. Püüüffss unutmuşum hacı napak ölek mi? Öyle işte, dönüşte uğrarım diyip ayrıldım.
Hastaneye yetiştim, resmen götümden ter akıyordu, mecaz değil. Ciddi ciddi böyle erotik yaz şarkıları klibinde terleyen hot hatunların ter damlaları gibi süzülüyordu. Hissediyordum en azından. Amk diyip sildim falan, tüyler ürpetici puuhaa! Sekreteri de dövcem nerdeyse, hasta almıyoruz artık diyince, dur doktora sorayım alıyor mu almıyor mu diye bağırınca da. "napıon sen yea, dur alacam dur hasta var içeride" dedi. Lan manyak, blöf yapıyodum euheuhe! Yoksa hasta mahremiyeti denen bir şey var ki hiçbir zaman bilinçli şekilde ihlal etmemişimdir bu durumu. Neyse, doktorla da görüştüm. İlaç nasıl gidiyor, nasıl hissediyorsun? diye sordu. İyi hissediyorum, rahatladım. En azından bu saatten sonra sınavı falan düşünemem zamanı geri alamıyoruz sonuçta dedim. Hedefimden konuştuk da tam detayları alamıyorum işte hatırlamıyorum. Hedef sallantıda dedim ama bir şekilde halledcem diyince de. Sen burdan kurtul kendini kötü hissettiriyor boş yere stres olup duruyorsun, diyince de hay ağzını öpiyim gibi bi tepki oldu beynimde. Ben de aynısını düşünüyordum. Hocalar, dershane ve orospu çocuklarıyla dolu bir yıl daha mı naayn naayn?! Bir dahaki gidişimde anamı da alıp gitsem acebe, ne bilem kadın ailemden memnun olmadığımı falan düşünüyor üzülüyor olabilir, öffggghh! Konuşmam lazım onunla, iki yetişkin gibi.
Ha son olayımız da-
Bizim bir kaç büyükbaş var, öküz falan. İşte onları satıyoruz da, annem evde olmadığı için adamdan saymadı piçler. Tepkim aynen şöyle oldu, amca ne düşünüyon? Ben satıyorum işte. "sen satabilir misin?" diye alaycı bi ifade, niye satmayayım dedim. Kızgın bi şekilde. Şok oldu adam. Ne pusup bi kenara onu izlememi beklemiyordu herhalde. 4.500 dedim, ooo çok fazla falan dedi. Ee senin fiyatın ne la şeklinde bakınca da, konuşamadı. 4.000'e bile razı edemeyince tek kuruş inmem falan dedim. Adamlar illa 3.800'e alacaklar, götlerini satsalar eder mi acep?
Sinirlendim hadi neşelenelim, gökkuşakları, minik kedi yavr... ne diyorum lan ben şarkı müzik falan --->
Lost in the Echo - Linkin Park
Salı, Haziran 26, 2012
Linkin Park - Living Things 2012
Pazartesi, Haziran 25, 2012
Den Brysomme Mannen -film-
Bu akşam the Bothersome Man'i izlemek istedim. Film hakkında hiçbir şey bilmiyordum,hakkında bişey okumadım da açıkçası. Hatta fragmanı bile izlemedim diyebilirim.
Kişisel görüşümü söyleyeyim eleştiri falan yapmıcam favorilerim arasına girmeyi başardı, gözüme girdi yani ehuehe sinema eleştirmenlerini taklit etmeye çalışalım biraz da ;
Filmin atmosferi çok karanlık, apartmanlar, gökyüzü falan üzerinize geliyor, kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz açıkçası. Duyguya yer yok, tat yok, koku yok, aşk yok. Her şey taklit, yönetmen çok başarılı bir şekilde dokunduruyor açıkçası şu an içinde bulunduğumuz duruma. Muhteşem bir şekilde eleştiriyor. Resmen kapılıp gidiyorsunuz, gerilseniz de sıkılsanız da bırakamıyorsunuz filmi.
-Atmosfer itibariyle hapisteymiş gibi hissetmenize neden olabilir
-Müzikleri çok güzeldi, özellikle delikten gelen - Edward Grieg Solveig's Song ve Perfida Alberto Dominguez en çok beğendiğim 2 parça.
Dediğim gibi, geren, rahatsız eden ama kendini sevdiren bi film. Verdiği mesaj güzel.
Ben Wristcutters : A love Story'e benzettim atmosfer olarak, bi deneyin olmazsa değişim falan yapıyoruz falan, güzel satarım.
Pazar, Haziran 24, 2012
Sınav Öncesi Bombastik Bir Bomba
Üsturupsuz A2ıtkadake :D, çekiliş yapmıştı. Ben de blog aleminde bir by mutu'nun-şimdi hatırladım- bir de Üsturupsuz'un çekilişine katıldım, onlar da hemen hemen aynı tarihlerdeydi zaten.
Karğo Mağcerası -
Saat 18:40 gibi 0533xxx'li bir abi arıyor, Umut sen misin falan, eööh he benim evet buyrun dedim gülüyorum mal gibi telefonda, yurtiçikargodan arıyorum, sen pakedi gelip alabilir misin dedi, hayır dedim uzak çünkü, iyi o zaman paket Adana'da sırf senin için gönderiyorum bizim elemanı, diyince bildiğin böyle dk'da 100'ü bulmuştur nabız. Deli gibi atıyor kalp falan, bizimkilere de diyorum karğom geliyyy karğoom geliyy diye. Annem alıştı internetten bişeyler gelmesine, uzun zamandır gelmese de, ubuntu cd'si teaa ingilterelerden, asus kartvizit -adsoyadlı böyle pırıl pırıl mis gibi- ah ulen iki paket istetmiştim yollamışlardı lkasjdasd. Başka da yok heralde ama bunlar yeterli, hep yurtdışı
çalıştım napıyım? Hea, anlatıyım devamını. İşte dersim vardı o saate kadar ders çalıştım amk. İşe de yaradı hani :') ona sonra değiniriz, kargo diyince bizimkiler meraklandı, blogtan çok sevdiğim biri yolluyor dedim öyle dedim aynen, nasıl?! dediler öylesine neden yollasın olum?! falan. Sonra işte yemek yidik, ders bitti. Son ders :') oh bea!!?!?
Evin önünde asma ağacı vardı geçen yıla kadar, onun altında oturduk kuzenlerle serin serin, sohbet dondurma çekirdek derken bir telefon daha. 20:45
-Umut sen yola çık, eleman gelmek üzeredir, dedi abim telefonda. Adamı tanımıyorum ama sağolsunlar hizmet on numara asıl bomba birazdan geliyor ehheeh
Kargo geldi, koştum arabaya alacam pakedi uzattım elimi falan cahıl diilim diiliim kimlik göstermeyi unutunca "kimlik alıyım" dedi kargo abi, karısı ve bebeği de yanındaydı geziyorlar amk :D
adam giymiş atleti geçmiş direksiyona. Atlet de bildiğimiz atlet, sıcak amk. Napsın adam :D aşlsdkasdads Ben kimliği almaya gittim koşa koşa, açtım kitaplığı kimlik yok! O anda üzerimden soğuk sıcak asit baz karışımı bişiy aktı anlayamadım. Resmen kemiklerim falan buz gibi olduğunu hissettim lan! Annem benden daha çok düşünüyor sınavı, unutmayalım diye çantasına atmış. Sağolsun. hmmsasdas İşte böyle pakedi aldım, kuzenler merak ediyor falan. Tahmin ediyorlar nedir diye, dokundum önce pakede ühühe çok heyecanlıydı, lan dedim kesin film falandır biraz daha elleyince, neyse açtım pakedi ne göriyim KİTAP! kitap alamıyordum, para yok, 2. el kitap almak için 10 liralık bir yolculuk 1 saat sürecek de bilmem ne, en yakın kırtasiyede ergen romanları ve klasikler haricinde bir şey yok?!
Kitabı görünce la bi yutkundum, böyle duygulandım, yalnız olsam ağlardım mutluluktan :D Bir de not düşmüşler canlar, 7abibsiniz lan!
Neyse bu kadar arapça kelime karmaşası yeter şimdi Sözlük ;
a2ıtkadake - senin için ölürüm yerine söyleniyor(en azından buralarda) 7abibte - sevgilim, canım, bir denem nar denem falan kızlara söylenir, 7abib - erkek olana söylenir, samimi değilseniz kullanmayın canlar!
Sınavı merak edenlere ; şarkı gelsin önce Rocco sponsorluğunda ehehe Roccoco - Arcade Fire
La şekeri açmıcaktım SüngerBob edasıyla bağlanacaktım ama dedim la açmazsam kokar falan, küflenir :') cimri cimri birer tane verdim kuzenlere kardeşlere.
Sınav ; çok zordu amk ama yaptım. Evet yaptım, umutsuz davranmanın ve göt gibi ağlanmanın anlamı yok! Napıyım yani, sayısal olmazsa dilden yazıp gidcem bir Mütercim Tercüman kolay yetişmiyor azizim. Bakmışın yurtdışı falan da yapmışız, oh nefis yea! Alamanyada akrabalar var Rory var herkes var!
Öyle işte. Çözdüm ama yetmeyecek gibi bakalım hacım bakalım bacım, neler oluyor la orda?!
-Gittim.
Cuma, Haziran 22, 2012
Sosyal Ağlar - Bir Hikayenin Sonu
Blog yazmaya devam ama dediğim gibi biraz biraz çav bella durumlarına gireyim dedim, ne yani kötü mü oldu? Bilmiyorum, gecenin bu vakti yazdım okumazsınız diye. :') . Uykum yok, fizik dersi de ağzıma sıçıyor resmen, kimya ve biyolojiye bakamadım, son kontrollerimi yapmam gerek. Dediğim gibi bloga devam sosyal ağlara elveda, çav bella!
Perşembe, Haziran 21, 2012
Depresyon Böyle Bişiy ki?! -hayatınızı sikebilir!-
Az önce It's kind of a Funny Story izledim ; İnceleme -
Benim de tanım depresyon sevgili Cool Craig, iyi bir okulda okuyordum ve evet benim de annem abartmayı seviyordu. Sonra ne olduysa sen ona "küresel kriz, ekonomi, savaş..." desen de sebebini kimse bilmiyor. Kanserin hastalık olduğunu biliyoruz. Tedavi sürecini, maliyetini, ağrısını, sızısını. her şeyini. Peki depresyon nedir? Ne boktur, ne anasını sattığımın hastalığıdır bu? Bir kere hasta olduğunu düşünüyorsun bir süre sonra, sonra bir bakıyorsun hayır diilim diilim ben! diyorsun bu da durumu daha boktan hale getiriyor çünkü anahta kelime ne? Hadi hep beraber söyleyelim, bu bir grup terapisi! Yihhuu! Anahtar kelimemiz "KABULLENMEK" neyi kabulleneyim Sn Dündar? Pastahanemde fare olmasını mı? Burayı mühürlemenizi ve çocuklarımın aç kalmasını mı? Tamam bu ekmekler pastalar insanların sağlığı için zararlı olabilir ama... Tıkanılır. İşte bu noktada yardım alıp, o fareleri pastahaneden temizlemeğe ihtiyacım var. Dündar bey de kafamı mik mik ...dimi? Hem biliyorsunuz Sn Dündar bir böcek taa Afrikadan bir muz kabuğunda geliyor yea!
Kanserin filmini yaptılar bu orospu holivudçular. Depresyonunkini yapmışlardı zaten Prozac Nation diye, yukarıda bahsettiğim film biraz daha naif, kibar, böyle ergenler var aşık oluyorlar falan. Benim hayatım Cool Craig'inki kadar basit değil.
Diyeceğim odur ki; boktan boktan gidiyoruz, ne kadar boktan olacağını da 2 ay sonra anlayabilirim sanırım.
Hadi bakalım, umutlu umutlu polyannacılıktan bıktım amk! Tedavi sürecine katkıda bulunmak yerine hayatımı sikmekten başka bir şey yapmıyorum, belki ben de Cool Craig gibi şu kolej-üniversite zımbırtısını yırtıp atmam gerek ya da hayatıma hangisi müdahale ediyorsa, tam ucundayım.
Pazartesi, Haziran 18, 2012
Müt-Ter Kardeşler
Yazmayacaktim.
Sınav gününden başlayacak olursam eğer, şöyle şeyler;
Sabaha kadar uyuyamadim, dönüp durdum yatakta, stres mi adı her ne ise battaniye ile örtünmeme rağmen sabah karnıma sancı saplandı, kramp vesaire de değil basbayagi kramp,nasıl yazılıyor? Neyse, blog aleminin müzmin cırcırı Eşek ishal olmuşum, feciydi. Bir panik karnımin ağrısıyla cebellesip bir yandan da böyle bir talihsizlik başıma geldiği için lanet okuyordum tuvalette. Küfürler, lanetler derken aklıma bir kaşık kahve yutmak geldi, o kadar sık oluyor ki internetten formül bile bulmuştum. Bir kaşık kahveyi yutarken ben, kız kardeşim hayretler içersinde bakıyordu. Bir bardak su ve ardından da ilacımı aldım. Inanılmaz hızlı bi şekilde gösterdi etkisini, kahve. Heyecandan, panikten, stresten elim ayağım titriyor, buz gibi terler boşaliyordu. Komşumuzla gidecek olmanın rahatlığı olsa da panik durumum geçmedi. Okula yetisene kadar da aklım gotumdeydi. Yetiştik okula, ben bembeyaz olmuşum annem de panik oldu ama belli etmemeye çalışıyor, onu da rahatlattim kahvenin işe yaradığını söyleyerek. Sınav anına girmek istemiyorum ama şöyle;
Matematikten nefret ediyorum, bir şey de çözemedim bok yiyim ben neyseki beklediğim kadar kötüydü, fen sınavına bel bağladım, evet çözebiliyorum, evet arayı kapatabilirim.
Matematikten çiktim, ingilizce sınavına girmek için yola koyulacagiz derken can dostumu gördüm, onun da sınavı kötüydü, konuştuk ettik ayrıldı yollarimiz. O sınava girmiyordu, ingilizceye.
Kafamızı dik açıyla delip geçen güneş, bunaltıcı hava da üstüne eklenince girmemeye meyillendim ama bu noktaya gelmişim pişman olmak istemiyordum. Annem, destek! Kampuse kadar dolmusla işkenceden daha kibar bir yolculuktan sonra kardeşimin bizi beklediği yere ilerledik. Kardeşim dilci. Aynı yerde sınava giriyor olmamız büyük şans. Ergen kalabalığı çok hoşuma gitti, sınav hiçbirinin umrunda değildi sanki. Sayisalcilarin gergin suratlari yoktu, haklılar öyle davranmakta. Sınava başlayana kadar gözetmenlerle girilen dialoglar hepsi çok iyiydi.
Sınav başladı, sorular inanılmaz kolaydı, dilci kardeşlerim bu yazıyı okuyorsanız eğer size söyleyecegim, hiç grammar bilmeyen biri bile 60 neti rahat görür bu sınavda, keşke daha ciddi hazirlansaydim yabancı dile, sağlık olsun. Keşkelerin işi yok bu yazıda.
Dil sınavından yarım saat erken çiktim, kardeşimi bekledik annemle, kadını rahatlattım açıkçası, çünkü kardeşim iyi hazırlandi sınava ve istediği bölümü kazanabilir bu sorularla.
Sınavdan çıkınca kardeş, derin bi nefes aldık eve doğru yola koyulduk. Yorgunluktan bitmiş bi halde sınav kritiği yaptık kardeşimle hemen hemen aynı netleri yapmışız ama benim çeviride daha iyi olduğum onunsa grammarde su götürmez bir gerçek, sorular aynı değerde olduğu için dilden tercih yaparsam eğer aynı okulda aynı bölümde okuyacağız :) düşünsene kardeşle finallere hazırlaniyoruz, çok çılgın bi fikir.
Hayırlisi diyelim, fen sınavından sonra veya daha erken görüşürüz.
Devamı gelecek...
Cuma, Haziran 15, 2012
Bu Öyle Bişiyki -müzik-
LP yapmış, bu kez olmuş. Ergen zamanlarımda tanıştığım, pek olgunlaştığım söylenemez şu zamanlarda, deli gibi dinlediğim bir gruptu LP. New Divide Transformers'la gelince de, ahh dedim bu şarkı bombastik bu şarkı ciklet gibi, gel gör ki albüm yayınlandı. A Thousand Suns, deli gibi bekliyordum, LP'ye aç ergenler kadar heyecanlıydım, heyecanım kursağımda veya başka bir yerimde kaldı. Albüm bana göre değildi, beklentilerim falan yerle bir olmuştu, sikerim LP'sini diyip, farklı gruplara yöneldim. O gün bugündür LP dinlemedim, ta ki Tv'de Burn it Down izleyene kadar. Dedim açayım sesi, coşayım ben. Öyle bombastik bir şarkı olmuş ve bu kez tam LP olmuş, Mike her zamanki gibi adamsın -şarkının sonlarında da olsa duymak iyi geldi- çılgınsın, Chester artist! VE VE VE TURNTABLE'da JOE HAHN olum süpersin, mükemmelsin bombasın ne diyim.
Not: A Thousand Suns çıksın diye yırtınan ergenlerden biriydim, ve bunun içinde pişmanım açıkçası. LP'nin sitesine üye olup, albüm talep eden ergenler gibi çığırıyordum, albüm albüm diye, nah albüm al sana albüm :')
Not 2: Living Things eğer bu single kadar bomba olacaksa gelsin 26 Haziran'da ama yok ben A Thousand Suns gibi yenilikçi olalım biraz hacı kıvamındaysa gelmesin.
Böyle bir anımdır, paylaşımımdır.
Heyecandan Dötümü Isırabilirim
Biyoloji, sistemlerin ayrı güzel, mayozun mitozun, alemlerin evrimlerin teorilerin.
Kimya, organiğin biraz ezber ama yakıyor elimi ne zaman uzatsam asidin pH'ı bazın OH'ı.
Fizik, komşunun oğlundan alınan ders işe yaradı, yırtık don gibisin fizik, az kullanılmış. Ne yapacağını kestirememek de cabası.
Bütün bunlar heyecan stres ya hani, lan 1 saat önce przc attım, heyecan yok lan, cidden. Sadece kahvaltıdan sonraki an gelince aklıma panikliyorum, vuhvuh işe yarıyorsan güzelsin babe! Plasebo diyenin ağzının ortasına çakarım yeminle.
İşin kötüsü dün bok, kaka, sıçmık şeyler oldu. Çok korkunçtu, çok kötüydü. Benim başıma gelmedi ama kötü hissettim lan, olayı yazamam da buralara ne diye anlatıyorum. Fuck! Yazsam mı acep? Banene yea!?!
Üsturupsuzum canım bebeem, böbreem çekiliş yapmıştı, katılım yoktu pek, hayırsızlar! Piüüü! Ama kazandım, hediye gelsin kıskanın hepiniz! Kazandım çekilişi, Telekinesis noterliğinde, noter beye de selamlarımızı iletiyoruz.
Çok komikli di mi? Sınav da komikli, böyle sümüklü sıçmıklı göt sınav! |
Dua edelim, benim için, allah rızası için abiler ablalar! İhtiyacım var çok, bu sıcak havada sınava gircem ben, sıçmıklı sınav, boklu sınav eneee! Fırat kaçtı la aklıma.
Salı, Haziran 12, 2012
Künefe Yeseydik İyiydi
Bugün günlerden Salı sınava az kal... şaka.
Alışveriş yaptık, yazlık almıyordum kaç senedir. Geçen sene de dayım almıştı. Ondan önceki seneyi hatırlamıyorum zaten. Acısını çıkarttık desem yeridir. Kardeşle aynı bedeni giyiyor olmamız, hayvani derecede boy farkı ve az buçuk kilo farkından bahsediyordum ama ben raad adamım öyle pantolon 28 beden gördüm mü üzerine atlarım ama 29 olunca boynumu bükerim falan. 29 aldım, ilk defa bu kadar rahat oluyor. Dombik mi oldum la ben? Yanaklarım sıkılacak ısırılacak kıvama gelsin, ısıracak birini de bulayım breh -abaza diilim ben diilim, hüühhüeee-
Anlatmaya başlıyım ;
Sabah kahvaltıdan sonra prozc. almak için resmen köşe kapmaca oynuyorum, neyse bugünü de atlattık ama ağzıma sıçtı resmen. Hava sıcak diye mi yoksa tam boktan keyifsizliğe mi vurdum ya da boğazımın ağrısından mı bilemedim. Dolmuşta surat asık, alışverişte surat asık. Hani mutlu olmam gerekirdi normalde, normal olan bu. Alışveriş yapıyoruz mutlu olunmalı. Olamadım anasını satıyım. Przc sikcem seni. 2 hafta olmadı henüz ama yarınla birlikte olacak. 2 haftada anlaşılırdı normalde.
Neyse ilk olarak gittiğimiz yerde kot aldım iki adet. Annemin baskılarıyla, oğlum tişörtler çok kaliteli çok güzel alalım, diyince de. Birkaç adet tişört aldık. Sonra yine tişört aldık, hep tişört aldık. Eve bi geldik biz tişört almışız hacı, saf yani. Benim kafamda normalde, ordan bir tişört şurdan bir tişört yapmak vardı. Olsun yea, kardeşle giyiyoruz zaten. Alışverişin ilerleyen saatleri ağzıma sıçmaya yetti, çünkü midem dile geldi resmen, hacı ben açım yea yemek ye lan!, şeklinde isyanlar vesaire. Yemek yemeğe gittik sonunda. Zaten şehiriçi dolmuşlarından nefret etmekteki haklılığım kanıtlandı, yetişene kadar içim dışıma dışım içime midem ağzıma kalbim dötüme... Resmen organ karmaşası yaşadım. İlk defa başım döndü. Normalde severim yolculukları. Menüyü inceleyip, ben döner yicem yea, demek de ayrı hikaye zaten. Kapalıçarşı falan fistan derken, ebem ağladı resmen. Bir daha ne zaman alışverişe giderim, seneye! Seneye giderim evet euheuhe! Tek üzüldüğüm nokta amk defacto o pantolonların 29'unu bulmalıydın! Neyse sorun yok, 28 beden keten bulmuşum ben, sağol seven hill gözümsün. Reklam yapıyım öyle gideyim.
Bi de foto çekmişim bir adet, öyle pek bir özelliği yok ama restorasyon var, camiyi restore ediyorlar. Cami hakkında pek bir şey bilmemekle birlikte, künefe yemeden dönmüş olmanın pişmanlığını ilk defa yaşamadım ama eve götürseydik?! Tüh!
Pazar, Haziran 10, 2012
Akıbeti-m Belirsiz
Bugün arkadaşlarla takıldık, hep aynı tayfa bir de kardeş. Sabah arıyor pezo-arkadaş-, en güzel yerindeyim rüyanın falan, sabah tabii. Bölündü uykum, kalktım sünger bob, çiftlik hayvanları bi de Fairly odd parents bi de penguins madagascar izledim. İş bu hale, tüzüğün 2. bendinin 13. satırının ebesinin. Yüzümü bile yıkamamıştım. Kahvaltı hazırdı zaten. Aradım, ne yapıyoruz? Denize gidelim. dedim. Gitmez olaydık, resmen yandık, piştik, kızardık, öldük, bittik, cilt kanseri olma ihtimalimiz %9669 arttı. Korkuyorum. Neyse yürüdük öyle sahilde, yürürken bir lastik kokusu, kauçuk, deri falan. Ayakkabılarımız ericek o sıcakta, biraz daha yürüdük bu kez de ütü gibi kokuyordu. Hasss. 40derece ve bilmem %kaçlık bir neme maruz kalmak, akıllı insanın yapacağı iş değil. Geri döndük, kuzenin çalıştığı kafeye. Orası serin falan, nargile içtiler ben içmedim, sohbet de edemedik. Gün boktandı ama sonradan kurtardık gibi.
Ben beceriksizin tekiyim, yarın bir gün üniversitede benimle arkadaş olan kişiye de acıyorum bunu peşin peşin söyliyim. Yazık lan, bana yazık karşıdakine de. Bir gezi planı bile oluşturamıyorum, evcil hayvan besleyemiyorum ya kaçıyorlar ya ölüyorlar. Yarın bir gün projelere imza atabileceğime inanmak, çok güç ama altından kalkarım ehuehuehueh.
İlaçtan bahsedecek olursam, mallaştım mı ben? Ne bileyim tepkisizim ühüheeaazz siktir ya! Doktora gitmedim falan, sınav öncesi bir uğrayayım ; Hocam oku üfle, botoks mu yaptık biz istemeden ne zikm oldu bana? Ha? dicem.
Sınavdan bahsedip bahsedip can sıkmam istemem ama iyi gidiyor her şey, en azından hala bir ışık var, kapı orda görüyorum yani sızıyor azıcık, o aralıktan kafam girse vücudumun diğer bütün parçaları girer ama zorlayacak gibi, kocakafa sevgiler diler, öper en terli salyalı iğrenç pis şekilde.
Bugünün şarkısı yok gibi, hani müzik de cafe'de dinlediğimiz kadar.
Hurts güzel grup, güzel işler çıkarıyor ; nerde dinlediğimi de hatırlamıyorum hani, sallıyorum. Şaka, takım elbise giydikleri bir klip vardı -kopya çekildi- wonderful life, o da gelsin bakalım.
Last.fm'de arşivime eklemiştim ama dinleme şansım olmamıştı, olur bundan sonra. Biraz yumuşak ama olsun idare eder bu ruh halimi, yumuşak hissetmiyorum amk, neyse yea. böyle ilaçtan ilaçtan.
Cumartesi, Haziran 09, 2012
Dövme Desen Döverler
Sabah yine mantıksız ve saçma sapan bir güne uyanmak istememek için direnen Eşek, ki Eşek olarak hitap etmedim kendime genelde, bazı zamanlarım olmuştur. Ordan çok mu sinirli görünüyorum, belki.
Uyandım, yine kuzen geldi. Yine terasta oturduk. Ondan sonra kuzen, kardeş, ben diğer kuzenle bakkalda takıldık. Gittikçe çoğalıyoruz. Bakkalda 4 kişi takıldık, üçümüz yemek yedik. Döner! Sürpriz olmadı sanırım. Kola falan yanında, muhabbet. Buraya kadar her şey güzel her şey normal. Bir baktım diğer kuzen otomobille tur falan atıyor "lan olum yemek bekliyoruz git sen" diyordum hep. Derken üstü açık BMW M6 geçti KUWAIT plakalı, AMK! AMK! AMK! Nerden buldun sikkokafa bu kadar parayı?!
Bu arada Suudi Arabistan'daki berberlerin trajik hikayelerini anlatacam bi yazımda ama şu ipucu olsun ;
Berberlerin çoğu para karşılığı seks yapıyorlar, erkek olanlar erkek araplarla. Söylentilere göre bir berber 5000 liralık oral seks teklifi almış, oralı da arap yapacak. Sen olsan n'apardın? Diyip burda bırakayım.
M6'dan bahsediyim biraz, beyaz, üstü açık ve yeterince seksiydi. -dediğim gibi burada objeye cinsel bir bakış attıktan sonra devam edip, çok sevgili Freud'a selamı çaktıktan sonra-
Eve gelmiştik en son, gölgede soluklan falan. Zaten ilaç mayıştırdı bugün, bildiğin sikti. Nabıyım bilmiyorum, sıkıldım bayağı, sıcaktan da olabilir ilaca yormayayım en iyisi.
Neyse, devam-
Şimdilerde annem acaip dolu, dokunsan cinayet işler ama sebebi var, kardeşimle benim saçlarımız! Evet, yanlış duymadınız, saçımız böyle max 5-8cm. bile değil. Buna rağmen çevreden ve mahalle baskısından kurtulamayan Eşek, ilk konuşana çaktı lafı. Sohbet şu şekilde gelişti, yazmamın da sebebi bu ;
Ben büyüyünce serseri olcam.
Soldaki resimlerden
Rick Genest -Zombie Boy- Lady Gaga'nın klibinde falan oynamış, öyle. Ortadaki biyolojik atık sembolü'nü ne zaman görsem kapıya telefona falan sticker olarak alasım geliyor.
Cuma, Haziran 08, 2012
Dondurma En Soğuk Mutluluk
Sabah bahar temizliğinin level atlamış haline tanık oldum, annem sağolsun. Yaz geldi evi bildiğin yıkıyor, suyla. Sağolsun temizliğe düşkün. Saat 13e kadar mal gibi oturdum, ondan sonra da kuzenle dondurma aldık, yedik. Ondan önce yengem kahve yapmıştı onu icmistim. Acı, şekerli seviyorum ben. Türk kahvesi. Dondurma yiyoruz vesaire, mahallenin gençleri, komşunun çocuklarına takıldık biraz, 4-5 yaşlarinda iki çocuk vardı gülmekten yanaklarım ağırdı. Çocuklar bildiğin mal, salak böyle aileleri tarafından bu yaşta asosyal hale getirilen tipler. Biz bu iki çocuğu arkadaş yapana kadar gotumuz çatladı, amk en sonunda dondurma aldık bebelere öyle yanyana oturttuk. Zorla selam falan vermeyi öğrettik, tanıştırdık. Dondurmanın yapılamayacağı hiçbir şey yok sanırım, çocuklar açısından bakılınca. Ben de ne istersen yaparım, bi külah çilekli vanilyaliya, şaka tabii.
Bütün bu olanlardan sonra aynı çocuklar toplanıp maç yaptılar, kardeşim ilk defa onlarla oynuyordu, küçük kardeş. Maç yapanlar 4-5 yaşında olanlar değil, onların akıbeti belirsiz. Neyse kardeş(9) gol attı sevindi, sevindim. Iyi lan abi olmak güzel, beni 9 yaşında kız çocuğu abisi olarak düşünenler utansın :D
Beyle beyle başka ne oldu? Yok bir şey, saçma sapan. Millet çalışıyor amk. Sokayım yea, haftaya sınav var yihha, matematik korkunç, kimya seksi, fizik ateşli, biyoloji cilveli, geometri kaplan gibin leopar gibin bir şey.
Fen sen çok güzelliğe bebeyim ama matematik i luv u ama mecburiyetten, para karşılığı birlikteymisiz gibi hissettiriyor. Fen bilmesem Yabancı Dilci olurdum, heyt gidi geçti artık.
Şarkımız Hayko Cepkin - Yeni bir Gün olsun babes! Bağlantı varmış gibi hayal edin.
Not: ilaç iyi gidiyor, bir haftadan uzun bir süredir beraberiz. Çok kizmama rağmen bazı şeyleri eskisi kadar büyütmuyorum, bi nevi iplemiyorum. Siklemiyorum amk. Bu güzel bir şey çünkü önceleri meseleleri devlet meselesi, sorunları ise politik sınırlar dışına tasiracak boyutlara getiriyordum, mesele=sorun. BAYER!
Perşembe, Haziran 07, 2012
Dede
Bugün günlerden Fatmagul, sezon finali olmadı mı hâlâ? Konumuz o değil.
Dün kanepede uyudum, kaburgalarım ağrıyordu uyandığımda, hava da sıcak. Dün kuzenin düğünü vardı ama ailevi problemlerden dolayı gitmedik ailece. Eeah, sizde haberler nasıl? Sınava az kaldı, böyle yaymisim gotu yapacak tek şey unuttuğumu düşündüğüm konulara abanmak, bakalım ne olacağını kestiremiyorum.
Sabah takıldık öyle diğer kuzenlerle, telefona hoparlör bağlayıp mini konser kıvamında, olaylar olaylar. Kedilerden biri öldü, yavrunun ayağı kırıktı.
Ilaç konusunda ise pek bir şey değişmiş sayılmaz, ne bileyim yine aynı sıkıcılık yine aynı. Tutup hayatıma karnaval havası katmasini beklemiyordum ama uyumadan önce hala uzun zaman bekleyip günün kritigini çıkarıyorum. Istemeden oluyor, düşünmemeye çalışıyorum, öyle.
Etkisini tam anlamıyla göstermesi için bu ayı atlatmam lazım bir hafta ancak oldu zaten. Bakalım, güzel şeyler olursa olur olmazsa da fuuuUUUCCK!!?¡¿ şeklinde bağırırım dama çıkıp aq bu ne lan bu ne diye bağırırım, yoo yapmam ama hayal etmem için düşünmem gerek. Bu yazıyı bunları anlatmak ve en can alıcı noktaya gelmek için yazdım ;
Sabah nenemin erkek kardeşi geldi, dayı diyoruz. Dayı bana baktı, dedeme benzediğimi söyledi, annemin babasına. Annem çok küçükken kanserden kaybettik kendisini, mekanı cennet olsun. Bi tek fotoğrafı var ki hiç de benzetmezdim kendimi adam çok karizmatik boylu poslu, ben 175 anca. Dayı öyle deyince mutluluktan ne bileyim, duygulandım, hiç tanımadığım dedeme benziyormusum.
Dedee! Tanımadığım halde seviyorum seni.
Çarşamba, Haziran 06, 2012
Çarpım Tablosuna Çarpan Kamyoncu
Dershane vardı, gittim. Uzun zamandır gitmiyorum. Iyi oldu kötü oldu diyemem ama evin bunaltıcı havasından kurtuldum biraz. Doktora gidecektim, gitmedim, hem erken ayrıldım dershaneden saat 10.30 gibiydi, hatta tam o saatte çıktım. Sıkıldım. Bunaldim. Mutlu değilim ama mutsuz da değil, sadece kötü sonlar geliyor aklıma ve kötü hissediyorum, saçma sapan. Bu yıl olmazsa demiyordum, hala da dememek için direniyorum. Matematikten neden nefret ettiğimi buldum, ÇARPIM TABLOSU, bu tabloya çarpa çarpa tecavüz etsinler ınşallah. Matematikle o zamandan kalma bi münasebet. Hadi gittim ben geri gelirim belki, belki?¿