30 mayıs pazartesi,
Yapmak istediğim şeyleri yapamadığım bi gün daha, yapmak istediğim şeyler planlanmış olanlar ve ben plan yapmayı sevmem sevmemem de yapmama engel oluyor sanırım.
Sabah kahvaltıdan sonra bilgisayarı açıp last.fm'i kurcaladım , hayatımda dinlemediğim ve sadece birkaç şarkısını duyduğum grupları arşivime ekledim, ileride dinlerim diye.
Oasis dinledim, bi şarkılarını kesinlikle hatırlıyorum fakat ismi hala çok uzak, bi türlü aklıma gelmiyor, dün ise Children of Bodomu indirdim sırf Everytime I Die şarkısını sevdiğim için, merak ettim ve dinlemeye başladım hepsi bu. Müzikten bahsederken bugün bi grup şarkıcı beynimin kıvrımlarını deşiyordu, The Rasmus. Bu adamları hatırlayana kadar gerçekten beynimin hafıza odalarının isyancılar tarafından bozguna uğratıldığını hissettim, özünde acı verici fakat yeterince huzurlu. Şarkı adını hatırladıktan sonra dinledim evde kardeşlerimden başka kimse yoktu ve müziği dinlemek istediğim seviyeye rahatça getirebildim. İn the Shadowstan sonra Guilty'i açtım, bir diğer şarkısı aynı grubun. İki şarkı da muhteşemdi, İn the Shadowsu küçükken dinlerdim -bilgisayarımın olduğu zamanlar 10,11 yaşlarında ufak tefek bi çocukken- fakat Guilty'i hiç duymamıştım o da hoşuma gitti.
Bugün planlamadığım ama uzun zamandır yapmak istediğim şeyi yaptım İnto the Wild'i sonunda izledim. Derinden etkilendim diyemem fakat karakterle uyuştuğum bi kaç nokta farkettim ki bu da pek aklı yerinde bi insanın bi film,kitap veya başka bi insanla özdeşleşmemesinin gerektiği düşüncesini dayatmaya yetti.
Ve evet yapamadığım şeyler için yeterince zamanım var...
Pazartesi, Mayıs 30, 2011
Bugün Pazartesi ve sanırım...
Etiketler:
bir gün,
First Person...
Pazar, Mayıs 22, 2011
Steve Miller Band - Serenade
Dışarıda hayat varken içeride tıkılı kalmak, kendi kendine işkence etmek, mazoşistliğin zirvesindesin evlat.
Cumartesi, Mayıs 21, 2011
Lanet, Uğursuz Adamın Tekiyim...
Hakkımda kısmında vardı uğursuzun teki olduğumu belirten bir cümle, fakat bu ayrı.
Hacettepe Onkoloji'de kaldığım zamanlar, "umut sıkılmasın, umut moral yapsın" diye aldırdığım bi dizüstüm vardı dv6000(hatta bkz.dv6148eu) hp'nin en lanet en bozuk en azına sıçtığımın dizüstüdür, hatta dizüstünde kullanıldığında taşşakların yanmasına sebebiyet verebilecek boyutlarda yanar bu bilgisayarımız.
Kısır olma ihtimaliniz de vardır, neyse ki dizüstünde taşımadım küçük masa aldırdım bi tane. Masaya koyunca arka tarafı soba olarak da kullanabileceğiniz ultra ve mega teknoloji harikası. Bozuldu yaptırdım, bozuldu yaptırdım, bozuldu dolapta. İlk uğursuz olduğuma inanmaya başlamam şu şekilde oldu.
Hp M22 4mp falan ama işimi görüyordu ne doğumgünleri ne sanatsal çalışmalar(çiçek böcek :] ) yaptım ben onunla, ama son aldığım piller makineyi uçurdu, ekrana görüntü gelmeme ve diğer dandiklikler beni buldu.
A.Lange & Sohne ; Amcaoğlunun saati beğenmemesi ( ona da hediye gelmiş ) , yengemin saati bana vermesi neden oldu. Ben kullandım bu saati , zaten görür görmez aşığım falan, saat de pahalı gözüm gibi bakıyorum, gel sen elimden düş, cam patladı. Saatçiye götürdüm eski gibi olmadı, bende de bi takmama isteği uyandırdı mahvolmuştu saat. Sonra taktım tekrar , kullandım bi güzel, gel sen kinetik olduğu için elimi sallarken o akrep yelkovan birbirine gir, sonra elimden düştü yine. Ben de gına geldi yapmam, etmem takmam artık dedim. Kardeşime verdim ama yaptırması şartıyla ; Yaptırdı, kullandı mutfak yapılırken dolabın üst çekmecesine koydu. Neyse baktık saat orada yok, gitmiş, yok olmuş.
Hadi Bunlar Maddi En üstteki Hariç Bi de En alttaki Üzülmedim Çok , Peki Ya Bu ;
Nil doğurdu, iyi de etti küçük bi buzağısı oldu, Nil ; İnek, evet.
Neyse bizim Nil'in yavrusu olunca ben sevindim tabii, çok sevindim, isim bulduk bi tane, reyisle beraber Sates(Nil'in tanrıçası) koyacaktık ki adını, bizimkiler başka isimler bulmaya başlayınca, Sahra olsun dedim. Kabul ettiler. Uğursuzluk mu ? geliyorum ona.
Yavru hem kör, hem yürüyemiyor, ayağa bile kalmıyor, annesi de yemek bile yemiyor-du. Düne kadar, hala hasta sanırım.
Az önce Sahraya bi bakıyım kalkmıştır umarım derken içeri girdim , güneş ışığı içeriyi aydınlatırken kafasını kaldırdı, gözlerde donukluk, hareketsizlik, kafayı istemsiz hareket ettirirmiş gibi hareketler.
Bıktım lan, LANET, UĞURSUZ ADAMIN TEKİYİM.
Hacettepe Onkoloji'de kaldığım zamanlar, "umut sıkılmasın, umut moral yapsın" diye aldırdığım bi dizüstüm vardı dv6000(hatta bkz.dv6148eu) hp'nin en lanet en bozuk en azına sıçtığımın dizüstüdür, hatta dizüstünde kullanıldığında taşşakların yanmasına sebebiyet verebilecek boyutlarda yanar bu bilgisayarımız.
Kısır olma ihtimaliniz de vardır, neyse ki dizüstünde taşımadım küçük masa aldırdım bi tane. Masaya koyunca arka tarafı soba olarak da kullanabileceğiniz ultra ve mega teknoloji harikası. Bozuldu yaptırdım, bozuldu yaptırdım, bozuldu dolapta. İlk uğursuz olduğuma inanmaya başlamam şu şekilde oldu.
Hp M22 4mp falan ama işimi görüyordu ne doğumgünleri ne sanatsal çalışmalar(çiçek böcek :] ) yaptım ben onunla, ama son aldığım piller makineyi uçurdu, ekrana görüntü gelmeme ve diğer dandiklikler beni buldu.
A.Lange & Sohne ; Amcaoğlunun saati beğenmemesi ( ona da hediye gelmiş ) , yengemin saati bana vermesi neden oldu. Ben kullandım bu saati , zaten görür görmez aşığım falan, saat de pahalı gözüm gibi bakıyorum, gel sen elimden düş, cam patladı. Saatçiye götürdüm eski gibi olmadı, bende de bi takmama isteği uyandırdı mahvolmuştu saat. Sonra taktım tekrar , kullandım bi güzel, gel sen kinetik olduğu için elimi sallarken o akrep yelkovan birbirine gir, sonra elimden düştü yine. Ben de gına geldi yapmam, etmem takmam artık dedim. Kardeşime verdim ama yaptırması şartıyla ; Yaptırdı, kullandı mutfak yapılırken dolabın üst çekmecesine koydu. Neyse baktık saat orada yok, gitmiş, yok olmuş.
Hadi Bunlar Maddi En üstteki Hariç Bi de En alttaki Üzülmedim Çok , Peki Ya Bu ;
Nil doğurdu, iyi de etti küçük bi buzağısı oldu, Nil ; İnek, evet.
Neyse bizim Nil'in yavrusu olunca ben sevindim tabii, çok sevindim, isim bulduk bi tane, reyisle beraber Sates(Nil'in tanrıçası) koyacaktık ki adını, bizimkiler başka isimler bulmaya başlayınca, Sahra olsun dedim. Kabul ettiler. Uğursuzluk mu ? geliyorum ona.
Yavru hem kör, hem yürüyemiyor, ayağa bile kalmıyor, annesi de yemek bile yemiyor-du. Düne kadar, hala hasta sanırım.
Az önce Sahraya bi bakıyım kalkmıştır umarım derken içeri girdim , güneş ışığı içeriyi aydınlatırken kafasını kaldırdı, gözlerde donukluk, hareketsizlik, kafayı istemsiz hareket ettirirmiş gibi hareketler.
Bıktım lan, LANET, UĞURSUZ ADAMIN TEKİYİM.
Etiketler:
First Person...,
uğursuz
Amv - Life is Beautiful
Kime göre ? Neye göre? ama klip güzel, hayat da güzel o zaman.
Sizi Sixx am - life is Beautiful'la baş başa bırakıyorum.
Pazartesi, Mayıs 16, 2011
Soğuk mu Oralar?
Kapri bi de tişört giyip , bunları yazıyım dedim ;
Buralar sıcak hacı öyle böyle değil, mikail bi çöktü üstümüze yakıyor ortalığı ki dün, dışarı çıkarmayan iç karartıcı bi soğuk vardı. Hava nasıl desem, denize girme modunda , hafif hafif esiyor. Miss gibi ama nemli abi hava, sıcak + nem çekilmiyor , soğuk havalar bitti bitmesine de nemden yosun tutarsın buralarda .
Havadan konuştuk sıra ciddi konulara geldi ;
Geçenlerde haberler izliyorum ve haberleri izliyorsam kesinlikle zilyon tane küfür etmişimdir yanımdaysan ve haberleri izliyorsam gerçek yüzümü görebilirsin , neyi sevdiğimi , neyden nefret ettiğimi vesaire.
Evet haberler kısmında bu kadar açıklamadan sonra , alıştıra alıştıra mode : on , Sağlık bakanımız varmış , böyle sağlıkla ilgileniyor sanırım ama sağlık haricinde yine zilyon şeyle işi var adamın , neyse kimseyi baskı altında bırakmadan haberin kıvamına geliyorum duymayanlar için ;
Görme engelli bi abimiz yaklaşıyor yanına
-Bakanım asgari ücretle çalışıyorum .
-Dua et seni işe aldık! gibi bi söylemle adamı mahvetti abi , yok öyle bişey etik denen bişey var-dı, artık yok sanırım insanlarda ne vicdan kalmış ne başka bişey , o öyle söylenmez böyle söylenir derdim de ben ona neyse boşver , zaten siyasetten de siyasetçiden de ...
Sevmesem de saygılıyım sonuçta.
Haberler vers.2
Sn.Bahçeli püskevit demiş , Sivas'ta da dün sanırım püskevit(bisküvi arası lokum) dağıtıldı, ben yıllardır lokumu öyle yerim, çocukluğumdan beri, ama adını bilmiyordum sağolsun Bahçeli de telafuz etti öğrenmiş oldum . Siyasi kapışmalarda lafla peynir gemisi yürümez basbayağı çürütülüyor ki bkz ;
Sn Bahçeli : Ben püskevit de derim bisküvi de derim ama şehide kelle demem . demiş. iyi demiş doğru demiş burda 1-0 önde
Sn Kılıçdaroğlu : Siyaset meydanında yökü kaldıracam demiş de yarım saat sonra da bedelliden toplanacak parayı kuruma devredeceğini söylemiş, Bu programı izlemedim , Erdoğan diyor bunu böylelikle
Erdoğan vs. Bahçeli ( 0-1 )
Erdoğan vs Kılıçdaroğlu (1-0)
Sosyalist bi parti olduğu için CHP , MHP'den daha çok oy alıyor, Diğer bi yandan, din elden gidiyor bakın biz ahlakı terbiyeyi getirdik sloganıyla AKP hepsinden önde, adamın yasaklamadığı şey kalmadı .
Yakında yasaklanmasını beklediğim şeyler listesi ;
1- Çikolata
2- Çilek
3- Muz
4- Dondurma
5- Viagra
6- Dergiler : Maxim, Playboy, ve diğerleri.
7- Posta gazeresi : Kapatılmasını bekliyorum ya da Haydar Dümen istifa eder.
8- Karikatür : Yasaklanmasını en çok istedikleri şey bu olsa gerek , internet yasaklandıktan sonra buna da sıra gelir.
9-
.
.
.
Tabii bunlar 22 ağustostan sonra yasaklanmaya başlanır diye tahmin ediyorum, milyon tane daha şey var yasaklanacak abisi , yavaş yavaş...
Buralar sıcak hacı öyle böyle değil, mikail bi çöktü üstümüze yakıyor ortalığı ki dün, dışarı çıkarmayan iç karartıcı bi soğuk vardı. Hava nasıl desem, denize girme modunda , hafif hafif esiyor. Miss gibi ama nemli abi hava, sıcak + nem çekilmiyor , soğuk havalar bitti bitmesine de nemden yosun tutarsın buralarda .
Havadan konuştuk sıra ciddi konulara geldi ;
Geçenlerde haberler izliyorum ve haberleri izliyorsam kesinlikle zilyon tane küfür etmişimdir yanımdaysan ve haberleri izliyorsam gerçek yüzümü görebilirsin , neyi sevdiğimi , neyden nefret ettiğimi vesaire.
Evet haberler kısmında bu kadar açıklamadan sonra , alıştıra alıştıra mode : on , Sağlık bakanımız varmış , böyle sağlıkla ilgileniyor sanırım ama sağlık haricinde yine zilyon şeyle işi var adamın , neyse kimseyi baskı altında bırakmadan haberin kıvamına geliyorum duymayanlar için ;
Görme engelli bi abimiz yaklaşıyor yanına
-Bakanım asgari ücretle çalışıyorum .
-Dua et seni işe aldık! gibi bi söylemle adamı mahvetti abi , yok öyle bişey etik denen bişey var-dı, artık yok sanırım insanlarda ne vicdan kalmış ne başka bişey , o öyle söylenmez böyle söylenir derdim de ben ona neyse boşver , zaten siyasetten de siyasetçiden de ...
Sevmesem de saygılıyım sonuçta.
Haberler vers.2
Sn.Bahçeli püskevit demiş , Sivas'ta da dün sanırım püskevit(bisküvi arası lokum) dağıtıldı, ben yıllardır lokumu öyle yerim, çocukluğumdan beri, ama adını bilmiyordum sağolsun Bahçeli de telafuz etti öğrenmiş oldum . Siyasi kapışmalarda lafla peynir gemisi yürümez basbayağı çürütülüyor ki bkz ;
Sn Bahçeli : Ben püskevit de derim bisküvi de derim ama şehide kelle demem . demiş. iyi demiş doğru demiş burda 1-0 önde
Sn Kılıçdaroğlu : Siyaset meydanında yökü kaldıracam demiş de yarım saat sonra da bedelliden toplanacak parayı kuruma devredeceğini söylemiş, Bu programı izlemedim , Erdoğan diyor bunu böylelikle
Erdoğan vs. Bahçeli ( 0-1 )
Erdoğan vs Kılıçdaroğlu (1-0)
Sosyalist bi parti olduğu için CHP , MHP'den daha çok oy alıyor, Diğer bi yandan, din elden gidiyor bakın biz ahlakı terbiyeyi getirdik sloganıyla AKP hepsinden önde, adamın yasaklamadığı şey kalmadı .
Yakında yasaklanmasını beklediğim şeyler listesi ;
1- Çikolata
2- Çilek
3- Muz
4- Dondurma
5- Viagra
6- Dergiler : Maxim, Playboy, ve diğerleri.
7- Posta gazeresi : Kapatılmasını bekliyorum ya da Haydar Dümen istifa eder.
8- Karikatür : Yasaklanmasını en çok istedikleri şey bu olsa gerek , internet yasaklandıktan sonra buna da sıra gelir.
9-
.
.
.
Tabii bunlar 22 ağustostan sonra yasaklanmaya başlanır diye tahmin ediyorum, milyon tane daha şey var yasaklanacak abisi , yavaş yavaş...
Etiketler:
sevmem ama konuşurum,
siyaset,
yasak,
yasaklanacaklar listesi
Cuma, Mayıs 13, 2011
Bloggerdan başka blogum var.
Twitterıydı , friendfeed'iydi hepsini kapatıp yeni kullanıcı isimleriyle yeni adresler aldım mail adresim bile değişti ama buralar ayrı hep buralarda olacam ama ;
Eski kullanıcı adım direkt ifşa sebebimdi. Önce ondan kurtuldum, bu blog kıymetlimis, bu blog başka bişey , bu blog ne biliyim övemedim şimdi çok seviyorum götü kalkmasın diye.
Baktın blogger sorunlu hemen kaç wordpress al , tam olarak sebebi o değil , döneklik de yapmadım, sadece İnto the Wild'e sanal özentilik yapıyorum, dağlar, kuşlar, ağaçlar , wordpresste osursam yankı yapar misali, öyle yani.
Ama bu blogu da sanırım, taşıma şeklinde aynı haliyle başka kullanıcı adına taşısam diyordum , bu kez de izleyicilerim beni terk eder diye korktum , zahmetli iş blogger da uyarıyor hem bu zamanlarda taşınmak olmaz.
Bloggerınızı dışa aktarın ve en kıymetli köşede , telefonunuzun hafızasında, bilgisayarınızın formatlanmayacak köşesinde, flaş belleğinizin içinde taşıyın nereye giderseniz gidin blogunuz yanınızda olsun, dışa aktarın ben yapmadım pişmanım sanırım.
Eski kullanıcı adım direkt ifşa sebebimdi. Önce ondan kurtuldum, bu blog kıymetlimis, bu blog başka bişey , bu blog ne biliyim övemedim şimdi çok seviyorum götü kalkmasın diye.
Baktın blogger sorunlu hemen kaç wordpress al , tam olarak sebebi o değil , döneklik de yapmadım, sadece İnto the Wild'e sanal özentilik yapıyorum, dağlar, kuşlar, ağaçlar , wordpresste osursam yankı yapar misali, öyle yani.
Ama bu blogu da sanırım, taşıma şeklinde aynı haliyle başka kullanıcı adına taşısam diyordum , bu kez de izleyicilerim beni terk eder diye korktum , zahmetli iş blogger da uyarıyor hem bu zamanlarda taşınmak olmaz.
Bloggerınızı dışa aktarın ve en kıymetli köşede , telefonunuzun hafızasında, bilgisayarınızın formatlanmayacak köşesinde, flaş belleğinizin içinde taşıyın nereye giderseniz gidin blogunuz yanınızda olsun, dışa aktarın ben yapmadım pişmanım sanırım.
Etiketler:
blogger bu kez güldürmedi
Çarşamba, Mayıs 11, 2011
Kedigillerden Kızlar.
Adnan Oktar diye biri var kim olduğunu bilmiyordum düne kadar, hala da bi fikrim yok kim olduğuna dair ama şunu biliyorum ;
Kızların kedilerle alakasını hala anlamış değilim.
Bugün dershane feciydi , hoca geldi türev testini aldım , dağıttım, kimse çözemedi abi, yok. Zor sorular ya da konu hakkında en ufak bi bilgimiz olmamasından kaynaklanıyor da olabilir. Test önde millet facete, sohbette, gırgır şamata...> Tam O Sırada Ben ; H(*XX) sen dev bir kedisin dedim o da "Sağol dedi", videodaki kız da inşallah diyordu, şaştım kaldım, güldüm çok.
Hobaa! Tey ! durumlarına girilmiş durumda ki sınavın yıl sonunda getireceği yanma hissi ve daha fazlası...
Neyse ki daha sakin geçeceğine inandığım Biyoloji dersi vardı, konu : canlılarda üreme, abi morulaya geldik koptuk biz, sıkıldık , hoca da sıkıldı , hem çizim falan gerekiyordu.
Biyolojiden sıkılan Kimya'da ne yapsın, Kimya Etütünde 5-6 kişi vardı, ya da abartıyorum bilemedim saymadım, Kimyasal Reaksiyonlarda Denge, testler, soru çözümü.
İnsan hayattan daha ne bekler ! Süper lan , muhteşem desem de inanma. Kötü bu zamanlar yaza da erken girdik, yani buralar için böyle, akşam esiyor biraz sabah da öyle ama güneş yakıyor abi öyle böyle değil.
Edit : Twitter adresim vardı artık yok bi boka yaramadığını farkedip kapattım .
*XX - Kadını simgeler.
Kızların kedilerle alakasını hala anlamış değilim.
Bugün dershane feciydi , hoca geldi türev testini aldım , dağıttım, kimse çözemedi abi, yok. Zor sorular ya da konu hakkında en ufak bi bilgimiz olmamasından kaynaklanıyor da olabilir. Test önde millet facete, sohbette, gırgır şamata...> Tam O Sırada Ben ; H(*XX) sen dev bir kedisin dedim o da "Sağol dedi", videodaki kız da inşallah diyordu, şaştım kaldım, güldüm çok.
Hobaa! Tey ! durumlarına girilmiş durumda ki sınavın yıl sonunda getireceği yanma hissi ve daha fazlası...
Neyse ki daha sakin geçeceğine inandığım Biyoloji dersi vardı, konu : canlılarda üreme, abi morulaya geldik koptuk biz, sıkıldık , hoca da sıkıldı , hem çizim falan gerekiyordu.
Biyolojiden sıkılan Kimya'da ne yapsın, Kimya Etütünde 5-6 kişi vardı, ya da abartıyorum bilemedim saymadım, Kimyasal Reaksiyonlarda Denge, testler, soru çözümü.
İnsan hayattan daha ne bekler ! Süper lan , muhteşem desem de inanma. Kötü bu zamanlar yaza da erken girdik, yani buralar için böyle, akşam esiyor biraz sabah da öyle ama güneş yakıyor abi öyle böyle değil.
Edit : Twitter adresim vardı artık yok bi boka yaramadığını farkedip kapattım .
*XX - Kadını simgeler.
Etiketler:
First Person...
Pazartesi, Mayıs 09, 2011
Sürpriz Mi Yapcan Lan?!
K.K. : Açıklama yapılmadan önce savcıya ; "Sürpriziniz var ama ben bir tanesini biliyorum." demiş, abi sürprizin bir tanesini nasıl öğrendiysen diğerini nasıl bilmiyorsun? diye sorarlar adama.
Hem bugün bize sürpriz yapacak Osym , bi sürü küfürüm var ama 22 ağustosta blogumun da kapanmasını istemiyorum o yüzden sakinim, sakin sakin...
Evet ne diyorduk, sürpriz diyorduk, küçükken bayağı yemiştim şu sürpriz yumurtalardan , hatta okulda kinder sürpriz yumurta maratonu yapmıştık, ah ulan ah! ne paralar dökmüştük o gün. 7.sınıfız ve bakkaldaki bütün kinderleri sömürdük, içinden çıkan oyuncaklarla da "tatmin oluyoduk". Öyle gariptir ki ben o gün bugündür sürprizlerden nefret eder hale geldim, hani şu şekilde "götünüze giriyor 1-2 cmlik oyuncak ama bakın çikolatası var" şeklinde kandırıldık resmen.
K.K.'ya sesleniş , eğer diğer sürprizi açıklamazsan sana oy vermiyorum, internet konusunda ne kadar hassas olduğunu da biliyorum. Neyse bak ben bişey demedim. Hadi 12 haziran'da sandıktayım ben. Sandıktan ben bile çıkabilirim ülke o duruma geldi.
Foto Erdil Yaşaroğlu Karikatürü Komikaze.net
Hem bugün bize sürpriz yapacak Osym , bi sürü küfürüm var ama 22 ağustosta blogumun da kapanmasını istemiyorum o yüzden sakinim, sakin sakin...
Evet ne diyorduk, sürpriz diyorduk, küçükken bayağı yemiştim şu sürpriz yumurtalardan , hatta okulda kinder sürpriz yumurta maratonu yapmıştık, ah ulan ah! ne paralar dökmüştük o gün. 7.sınıfız ve bakkaldaki bütün kinderleri sömürdük, içinden çıkan oyuncaklarla da "tatmin oluyoduk". Öyle gariptir ki ben o gün bugündür sürprizlerden nefret eder hale geldim, hani şu şekilde "götünüze giriyor 1-2 cmlik oyuncak ama bakın çikolatası var" şeklinde kandırıldık resmen.
K.K.'ya sesleniş , eğer diğer sürprizi açıklamazsan sana oy vermiyorum, internet konusunda ne kadar hassas olduğunu da biliyorum. Neyse bak ben bişey demedim. Hadi 12 haziran'da sandıktayım ben. Sandıktan ben bile çıkabilirim ülke o duruma geldi.
Foto Erdil Yaşaroğlu Karikatürü Komikaze.net
Cumartesi, Mayıs 07, 2011
Archive - Fuck you
Bu şarkı, bütün "fuck you" hakedenlere gitsin...
Görüşmek üzere.
Perşembe, Mayıs 05, 2011
Smith and Wesson Revolver alsam...
.357 magnum |
Silahlanmaya kesinlikle karşı biri-ydim, sonra bi olay karşısında kendimi koruyamayacak kadar zayıf bir insan olduğumu düşündüm, bahane değil silah taşımak için ama şimdi piçin evladı biri gelse, bi yumruk atsa ya da bıçak saplasa, 40sn içinde öbür taraftayım ışık hızıyla abii! vuhhu!!
Etiketler:
piçleri haklama aracı,
smith wesson
Ah Ubuntu Vah Ubuntu...
Başlık ah azize vah azize'ye atıfta bulunulmuştur, burdaki azize kesinlikle ubuntu'dur.
Ubuntu açık kaynak kodlu bi işletim sistemi , canonical ltd tarafından dağıtımı ve her icraatı yapılmaktadır.
Ben meraklıyım öyle farklı şeyler denemeye, xp xp xp nereye kadar hem bilgisayarım yavaş dedim , bi de shipit ile ubuntu cd'si siparişi verdim, kebap. Cd taaa İngiltere'den geldi, üzerinde küçük bi mektup gibi bişey, tamamen ücretsizdir, kopyalayın, dağıtın, bedava ya bedava, kargo bedava, cd bedava, kuruş çıkmadı cebimden . Neyse ben bi heyecan kurdum bu ubuntuyu , xp'den kurtuldum önce ama ama ama 2010 yılında amsn ile msnle girebilirken microsoft ipnelik yaptı, kapattı onu ben de ; babam yurtdışında olduğu ve msnle görüşebildiğimiz için , xpyi kurup ubuntuyu da yanına kurdum, iyi de oldu ta ki...
Bizim emektarın power supp yanana kadar, power sup yandı, harddisk bozuldu, ee ne olacak şimdi ? derken , ben yaparım bunu dedim power supp satın aldım taktım ama harddiskin bozuk olduğunu bilmiyordum harddisk onaracak kadar yetenkli değilim şahsen. Kurduk sildik şu ubuntuyu, sonra 11.04'ü 4 gözle bekledim 28 nisanda çıktı, 1 haftadır da ubuntu kullanıyordum ama sonra bi sorun oldu yine harddiskle ilgili hem windows xp yüklü olan bilgisayar da tabii ki desteklenmediği gibi güncelleştirmeleri de yapamadığı için gel beni ... diyor, virüse açık hani girmek isterseniz alacak bişey bulunur,
xp'ye hafiftir diye eset yükledim olmadı, kaspersky yükledim bu en ağırıdır genelde ram'den habire yer yer sömürür tek işlemci de hayvan gibi soğumak için isyan eder. Kaldırdım ben antivir. programlarını, güvenlidir diye ubuntu kuracam tekrar, msn'e xpden devam ya da 11.04'e güncelleyip ubuntunun yeni desteğinden nemalanacam başka bişey gelmez elimden , hem şu satırları yazarken sistem %93 te kurulum bitmek üzere. Hadi hayırlısı, özgür yazılım sevdirin, sylvie de sipariş ettirmiş şanslı olanlardan o da çünkü artık cloud sistemiyle cd falan ne sipariş ne de cdye gerek kalmıcak, linux seni yapan abiye selamlar olsun!
aklıma ggelmişken bu da yazı dibi notu olsun ; içinizden biri kalkıp tübitak, pardus falan demesin , sinirlenirim ben tübitak gibi bilimcileri bilimcilerin siyasetin parmağında göbek atmalarından nefret eden biri olarak, o yüzden yani.
Ubuntu açık kaynak kodlu bi işletim sistemi , canonical ltd tarafından dağıtımı ve her icraatı yapılmaktadır.
Ben meraklıyım öyle farklı şeyler denemeye, xp xp xp nereye kadar hem bilgisayarım yavaş dedim , bi de shipit ile ubuntu cd'si siparişi verdim, kebap. Cd taaa İngiltere'den geldi, üzerinde küçük bi mektup gibi bişey, tamamen ücretsizdir, kopyalayın, dağıtın, bedava ya bedava, kargo bedava, cd bedava, kuruş çıkmadı cebimden . Neyse ben bi heyecan kurdum bu ubuntuyu , xp'den kurtuldum önce ama ama ama 2010 yılında amsn ile msnle girebilirken microsoft ipnelik yaptı, kapattı onu ben de ; babam yurtdışında olduğu ve msnle görüşebildiğimiz için , xpyi kurup ubuntuyu da yanına kurdum, iyi de oldu ta ki...
Bizim emektarın power supp yanana kadar, power sup yandı, harddisk bozuldu, ee ne olacak şimdi ? derken , ben yaparım bunu dedim power supp satın aldım taktım ama harddiskin bozuk olduğunu bilmiyordum harddisk onaracak kadar yetenkli değilim şahsen. Kurduk sildik şu ubuntuyu, sonra 11.04'ü 4 gözle bekledim 28 nisanda çıktı, 1 haftadır da ubuntu kullanıyordum ama sonra bi sorun oldu yine harddiskle ilgili hem windows xp yüklü olan bilgisayar da tabii ki desteklenmediği gibi güncelleştirmeleri de yapamadığı için gel beni ... diyor, virüse açık hani girmek isterseniz alacak bişey bulunur,
xp'ye hafiftir diye eset yükledim olmadı, kaspersky yükledim bu en ağırıdır genelde ram'den habire yer yer sömürür tek işlemci de hayvan gibi soğumak için isyan eder. Kaldırdım ben antivir. programlarını, güvenlidir diye ubuntu kuracam tekrar, msn'e xpden devam ya da 11.04'e güncelleyip ubuntunun yeni desteğinden nemalanacam başka bişey gelmez elimden , hem şu satırları yazarken sistem %93 te kurulum bitmek üzere. Hadi hayırlısı, özgür yazılım sevdirin, sylvie de sipariş ettirmiş şanslı olanlardan o da çünkü artık cloud sistemiyle cd falan ne sipariş ne de cdye gerek kalmıcak, linux seni yapan abiye selamlar olsun!
aklıma ggelmişken bu da yazı dibi notu olsun ; içinizden biri kalkıp tübitak, pardus falan demesin , sinirlenirim ben tübitak gibi bilimcileri bilimcilerin siyasetin parmağında göbek atmalarından nefret eden biri olarak, o yüzden yani.
Etiketler:
özgür yazılım,
ubuntu
Çarşamba, Mayıs 04, 2011
Çarşambayı Sel Aldı, bir yar se...?!?
Çarşambalar güzeldir , cumalardan daha çok sevilir, sayılır bağra basılasıdır. Yalnız Cuma'nın da ayrı bi anlam ve önemi olduğu haftanın sonu olduğundan dolayı kimsenin aklına çarşambayı sevmek gelmez.
Lan adamlar çarşambayı sel aldı diye şarkı yapmışlar, eski nesile göre zaten çarşambayı ancak sel alır , başka çaresi yoktur çarşambanın, çarşamba garibandır o yüzden.
Neden çarşambadan o kadar bahsettiğime gelecek olursak ;
Lanet olası sınavlardan biri biter öteki başlar abi, kaçışın yok ben de sabahlarımı anlatmayacağım şimdi, dershanenin bitiş zilinin çalması kadar rahatlatıcı bişey var mı ? yok. Hani konu eksiğim olmasa dershaneye gitmem hatta bu yıl İstanbul - Ankara veterinerlik gelmezse gelecek yıl dershaneye gitmem ama kararımı da değiştirmem sanırım.
Dershanenin bitiş zilinden bahsediyorduk, bitti zil çaldı, eheuehue! , hurra kaç la kaç! aynen öyle oluyor genelde. ortam yok abi!
Asıl meseleye gelecem, geliyorum, geel... sinir bozucuyum. Ziraat Bank., ayaklarımın ebelerine küfretmesine ramak kala sıramın gelmesini sağladı. Evet başvurumu yaptım sonunda , itiraz dilekçesi falan, o iş yaş, kitapçığımı görmeden itiraz etmem, herkeste bi telaş bi itiraz, HAKkımız alırız.
Biten başvurunun ardından gerçi öncesinde , benim pantolon askımı colLEZione'a götürüp değişim talep etmem gerekiyordu ;
Dialog aynen şu ;
Merhaba, pantolon askımın lastiği(gösterdim) bu hale geldi.
Aaa, o öyle zaten
Hö? Nasıl öyle? dedim
O öyle lastik sonuçta, gerilince o öyle olacaktır.
Ama... dedim , O bayana sor dedi KASİYER, TEZGAHTAR SIRADA NE VAR LAN?
Neyse en azından daha yetkili biriyle konuşmak iyi olur diye düşünemden.
yetkili olan : sorun nedir?
ben : sorun şu, lastik bambaşka bi şey oldu, lastik değil artık bu( göstermek zorunda kaldım nasıl olduğunu çünkü abi lastik değil artık o)
yetkili olan : HÖ? evet onlar öyle , özelliği o zaten
ben : nasıl özellik bu bakın şurasında lastik kalmamış
yet.. : zaten biz bundan 3 müydü neydi deneme amaçlı getirdik, yani şirkette bunların değişimini kabul etmiyor zaten dedi.
ben : nasıl kabul etmezler kendi hataları sonuçta!
yet : öyle valla , yapacak bişey yok
Kafamda milyon tane küfür - İyi günler , sağolun.
Şimdi de açlığımı gofret, kek, kola, 3lüsüyle bastırıyorum, savaştan kim galip çıkacak bakalım. En azından akşam yemeği teselli ödülü oldu, sağolun var olun.
Sabah kavga, öğlen kasiyer, tezgahtar bilmem ne, ne biçim yaşıyorum lan ben ? ( isyankar ergen mode:on ) müzik lazım acil müzik.
En azından "İnto The Wild" izlicem, kendime gelirim biraz.
Lan adamlar çarşambayı sel aldı diye şarkı yapmışlar, eski nesile göre zaten çarşambayı ancak sel alır , başka çaresi yoktur çarşambanın, çarşamba garibandır o yüzden.
Neden çarşambadan o kadar bahsettiğime gelecek olursak ;
Lanet olası sınavlardan biri biter öteki başlar abi, kaçışın yok ben de sabahlarımı anlatmayacağım şimdi, dershanenin bitiş zilinin çalması kadar rahatlatıcı bişey var mı ? yok. Hani konu eksiğim olmasa dershaneye gitmem hatta bu yıl İstanbul - Ankara veterinerlik gelmezse gelecek yıl dershaneye gitmem ama kararımı da değiştirmem sanırım.
Dershanenin bitiş zilinden bahsediyorduk, bitti zil çaldı, eheuehue! , hurra kaç la kaç! aynen öyle oluyor genelde. ortam yok abi!
Asıl meseleye gelecem, geliyorum, geel... sinir bozucuyum. Ziraat Bank., ayaklarımın ebelerine küfretmesine ramak kala sıramın gelmesini sağladı. Evet başvurumu yaptım sonunda , itiraz dilekçesi falan, o iş yaş, kitapçığımı görmeden itiraz etmem, herkeste bi telaş bi itiraz, HAKkımız alırız.
Biten başvurunun ardından gerçi öncesinde , benim pantolon askımı colLEZione'a götürüp değişim talep etmem gerekiyordu ;
Dialog aynen şu ;
Merhaba, pantolon askımın lastiği(gösterdim) bu hale geldi.
Aaa, o öyle zaten
Hö? Nasıl öyle? dedim
O öyle lastik sonuçta, gerilince o öyle olacaktır.
Ama... dedim , O bayana sor dedi KASİYER, TEZGAHTAR SIRADA NE VAR LAN?
Neyse en azından daha yetkili biriyle konuşmak iyi olur diye düşünemden.
yetkili olan : sorun nedir?
ben : sorun şu, lastik bambaşka bi şey oldu, lastik değil artık bu( göstermek zorunda kaldım nasıl olduğunu çünkü abi lastik değil artık o)
yetkili olan : HÖ? evet onlar öyle , özelliği o zaten
ben : nasıl özellik bu bakın şurasında lastik kalmamış
yet.. : zaten biz bundan 3 müydü neydi deneme amaçlı getirdik, yani şirkette bunların değişimini kabul etmiyor zaten dedi.
ben : nasıl kabul etmezler kendi hataları sonuçta!
yet : öyle valla , yapacak bişey yok
Kafamda milyon tane küfür - İyi günler , sağolun.
Şimdi de açlığımı gofret, kek, kola, 3lüsüyle bastırıyorum, savaştan kim galip çıkacak bakalım. En azından akşam yemeği teselli ödülü oldu, sağolun var olun.
Sabah kavga, öğlen kasiyer, tezgahtar bilmem ne, ne biçim yaşıyorum lan ben ? ( isyankar ergen mode:on ) müzik lazım acil müzik.
En azından "İnto The Wild" izlicem, kendime gelirim biraz.
Etiketler:
b.y.o.b.,
First Person...,
haftanın sonu,
pinhani,
system of a down
Salı, Mayıs 03, 2011
Mutfak Biter, Açlığa Devam!
...Açım , açtım , doydum.
Neyse günün anlam ve önemi yok , anlamsız günlerden biri.
Bi de bu blogta günümü özetlemek en mantıklısı sanırım zaten pek bi aksiyon yaşadığım söylenemez, lanet olsun.
Sabah kalkılır, minibüse binilir, dershaneye aç gidilir, neden aç gidilir ;
1 - geç kalkılmıştır
2- kahvaltı hazırlamaya üşenilmiştir,
Bugün 2si de oldu, zaman var denecek kadar vardı, ama kahvaltı yapılmadı tabii , dershaneye gittim , poğaça ne varsa indirecektim mideye ama ama ama... yoktu abi aç kaldım , yani kalacaktım, gittim fıstıklı nugalı çikolatalardan aldım, bi tane de çikolatalı kek aldım -No Logo!- . Kantinin balkonunda yedim. Açken yenilmemesi gereken 100 şey listesi, yedim o saydıklarımı, diş sızlar, mide zaten anadan doğma rezil durumda, miksere döndü.
Biyoloji dersinden önce yedim bunları en azından beynimin glikoz ihtiyacını karşılayabildim, ya da ben öyle sanıyorum. Biyoloji dersinden önce bizim sınıfın şaklabanı sınıfı örgütledi hocaya "şaka" yapalım dedi , gırgır şamata, huurrraa! , evet hoca kızdı, kızdı ama "adam haklı beyler dağılın". 1 ders hocanın öğüt dersi vermesine sebep oldu, falan filan. Laaaaan! sıkıldım çok, kafayı vurup uyuyabilsem...
Bitti dersler , dur bitmedi de , izinli çıktık. Son iki ders geometri analitik olanından ama sıkıcı değil aslında ama o şaklaban beyinsiz, mal zihniyet o sınıfta oldukça bi allahın kulu test çözemez , izin alıp çıktım ben de.
Tam caddenin başında benim gibi dikkatsizin önüne at arabası çıktı, at arabası ne alaka! La, veteriner olacaktım değil mi ? hadi bakalım, piyasa araştırması yapacam, olmazssa diplomayı alıp, bi yerime asıp dolaşırım.
Bi de son olarak , markete girdim ben tam bizim R.'ye marketteki kadından bahsederken -kötü anlamda- ;
R.: Bahsettiğin X teyzeyse öyle deme bak çok kızarım,
ben: Yok ya o değildi, genç kasiyer bi kız vardı. dedim lan benim üstüme yok konuyu değiştirme konusunda uzman olan.
Marketten ne alınır? Deo. aldım şu üzerine melek düşüreceğini vaat eden kutsal... öhööm, neyse. Aldım onu sıktım " anne bak güzel kokuyor değil mi?" dedim
"Kız kokuyor" dedi. Ben dumur abi. Kız kokuyor ne demek?
Neyse deodorant gerçekten eskiden babamın kız kardeşim için aldığı pudralara benziyor ben nasıl aldım bunu?
-FLASHBACK-
Cazgır demiştim ya az bile la o kasiyer kadına, lan deodorant alıyoruz dimi? koklamam lazım teyze, yapma gözünü seviyim. Fıs yapacaktım gizliden ama şeytani bi bakış attı, vazgeçtim.
öyle yani bi aksiyon at arabası, bi aksiyon da cazgır yaşlı kasiyer teyze, başka da bi bok yok.
Neyse günün anlam ve önemi yok , anlamsız günlerden biri.
Bi de bu blogta günümü özetlemek en mantıklısı sanırım zaten pek bi aksiyon yaşadığım söylenemez, lanet olsun.
Sabah kalkılır, minibüse binilir, dershaneye aç gidilir, neden aç gidilir ;
1 - geç kalkılmıştır
2- kahvaltı hazırlamaya üşenilmiştir,
Bugün 2si de oldu, zaman var denecek kadar vardı, ama kahvaltı yapılmadı tabii , dershaneye gittim , poğaça ne varsa indirecektim mideye ama ama ama... yoktu abi aç kaldım , yani kalacaktım, gittim fıstıklı nugalı çikolatalardan aldım, bi tane de çikolatalı kek aldım -No Logo!- . Kantinin balkonunda yedim. Açken yenilmemesi gereken 100 şey listesi, yedim o saydıklarımı, diş sızlar, mide zaten anadan doğma rezil durumda, miksere döndü.
Biyoloji dersinden önce yedim bunları en azından beynimin glikoz ihtiyacını karşılayabildim, ya da ben öyle sanıyorum. Biyoloji dersinden önce bizim sınıfın şaklabanı sınıfı örgütledi hocaya "şaka" yapalım dedi , gırgır şamata, huurrraa! , evet hoca kızdı, kızdı ama "adam haklı beyler dağılın". 1 ders hocanın öğüt dersi vermesine sebep oldu, falan filan. Laaaaan! sıkıldım çok, kafayı vurup uyuyabilsem...
Bitti dersler , dur bitmedi de , izinli çıktık. Son iki ders geometri analitik olanından ama sıkıcı değil aslında ama o şaklaban beyinsiz, mal zihniyet o sınıfta oldukça bi allahın kulu test çözemez , izin alıp çıktım ben de.
Tam caddenin başında benim gibi dikkatsizin önüne at arabası çıktı, at arabası ne alaka! La, veteriner olacaktım değil mi ? hadi bakalım, piyasa araştırması yapacam, olmazssa diplomayı alıp, bi yerime asıp dolaşırım.
Bi de son olarak , markete girdim ben tam bizim R.'ye marketteki kadından bahsederken -kötü anlamda- ;
R.: Bahsettiğin X teyzeyse öyle deme bak çok kızarım,
ben: Yok ya o değildi, genç kasiyer bi kız vardı. dedim lan benim üstüme yok konuyu değiştirme konusunda uzman olan.
Marketten ne alınır? Deo. aldım şu üzerine melek düşüreceğini vaat eden kutsal... öhööm, neyse. Aldım onu sıktım " anne bak güzel kokuyor değil mi?" dedim
"Kız kokuyor" dedi. Ben dumur abi. Kız kokuyor ne demek?
Neyse deodorant gerçekten eskiden babamın kız kardeşim için aldığı pudralara benziyor ben nasıl aldım bunu?
-FLASHBACK-
Cazgır demiştim ya az bile la o kasiyer kadına, lan deodorant alıyoruz dimi? koklamam lazım teyze, yapma gözünü seviyim. Fıs yapacaktım gizliden ama şeytani bi bakış attı, vazgeçtim.
öyle yani bi aksiyon at arabası, bi aksiyon da cazgır yaşlı kasiyer teyze, başka da bi bok yok.
YeşilçaMim
Deep,edebali,particle mimlemiş sağolsunlar(başka mimleyen yok sanırım haber vermediklerine göre) ;
Konu: Her seferinde izlemekten zevk aldığınız, vazgeçemediğiniz Yeşilçam yapıtı hangisidir? (çok duygulandığınız, ağladığınız ve güldüğünüz de olabilir.
ama ama ama ...(reyis :] ) ben bunu değiştiriyorum kendimce yeşilçam değilde türk sinemasının en damarıma basan ağlatmaya yakın filmi "Uçurtmayı Vurmasınlar" geri kalan Bütün Adile Naşit filmleri candır, bağra basılır, sevilir. Küçükken Öztürk Serengil hayranıydım hep denk geldikçe filmin sonuna kadar izlerdim, Zeki-Metin bu ikilinin de hayranıydım. Başka Gülşah bu kızı da çok izlerdim, Ayşecik de damar filmlerden.
Ama dediğim gibi ben bunların hiçbirinde duygu arayacak yaşta değildim izlerken, izlerken bunları velet zekasıyla "aa bak ağaçtan düştü , teyzesi ağzını kıracak! eheuheu" şeklinde(bkz.ayşecik) .
Benim damarıma basan tek film tek evet, "Uçurtmayı Vurmasınlar" küçük cocuğun İnci Ablasıyla kurduğu bağ, ondan sonra da İnci Ablasının tahliye olması, abi damar ya, baştan sona ; hele "ben yapmadım Mickey yaptı" ve "Neden uçmuyor İnci?" kısımları zaten gözyaşlarınızı tutamayacağınız -ağlamadım ama yine olsa ağlarım :D - bi film, izlenmemişse tavsiye edilir.
Videoda sadece müziği var, damar la !
Konu: Her seferinde izlemekten zevk aldığınız, vazgeçemediğiniz Yeşilçam yapıtı hangisidir? (çok duygulandığınız, ağladığınız ve güldüğünüz de olabilir.
ama ama ama ...(reyis :] ) ben bunu değiştiriyorum kendimce yeşilçam değilde türk sinemasının en damarıma basan ağlatmaya yakın filmi "Uçurtmayı Vurmasınlar" geri kalan Bütün Adile Naşit filmleri candır, bağra basılır, sevilir. Küçükken Öztürk Serengil hayranıydım hep denk geldikçe filmin sonuna kadar izlerdim, Zeki-Metin bu ikilinin de hayranıydım. Başka Gülşah bu kızı da çok izlerdim, Ayşecik de damar filmlerden.
Ama dediğim gibi ben bunların hiçbirinde duygu arayacak yaşta değildim izlerken, izlerken bunları velet zekasıyla "aa bak ağaçtan düştü , teyzesi ağzını kıracak! eheuheu" şeklinde(bkz.ayşecik) .
Benim damarıma basan tek film tek evet, "Uçurtmayı Vurmasınlar" küçük cocuğun İnci Ablasıyla kurduğu bağ, ondan sonra da İnci Ablasının tahliye olması, abi damar ya, baştan sona ; hele "ben yapmadım Mickey yaptı" ve "Neden uçmuyor İnci?" kısımları zaten gözyaşlarınızı tutamayacağınız -ağlamadım ama yine olsa ağlarım :D - bi film, izlenmemişse tavsiye edilir.
Videoda sadece müziği var, damar la !
Etiketler:
türk sineması,
uçurtmayı vurmasınlar,
yeşilçam
Pazar, Mayıs 01, 2011
100+'ya Sesleniş...
Sevgili 100+,
Hiç çekinmeden blog hakkında sevdiğiniz , nefret ettiğiniz veya eksik bulduğunuz şeyleri paylaşın, yorum yazın, ne biliyim ,yorum yazanlara cidden saygım var. Hani bi bakıyım çıkıyım yapmayın, sıkıyorsam yazılarımla söyleyin.
Nerden çıktı şimdi bu ? diye soranlara,
Ben de bilmiyorum aklıma geldi ubuntu linux kurarken , aslında kuruldu ama güncelleniyor o arada da halka sesleniş tarzı bieşyler karalıyım dedim. Kötü biri değilim, sanırım. Yorum yapın, lütfen.
mail adresim "connecting people" adlı sayfada, ordan istediğiniz şekilde iletişime geçin.
ama yine de bkz.hvrumut@gmail.com
Hiç çekinmeden blog hakkında sevdiğiniz , nefret ettiğiniz veya eksik bulduğunuz şeyleri paylaşın, yorum yazın, ne biliyim ,yorum yazanlara cidden saygım var. Hani bi bakıyım çıkıyım yapmayın, sıkıyorsam yazılarımla söyleyin.
Nerden çıktı şimdi bu ? diye soranlara,
Ben de bilmiyorum aklıma geldi ubuntu linux kurarken , aslında kuruldu ama güncelleniyor o arada da halka sesleniş tarzı bieşyler karalıyım dedim. Kötü biri değilim, sanırım. Yorum yapın, lütfen.
mail adresim "connecting people" adlı sayfada, ordan istediğiniz şekilde iletişime geçin.
ama yine de bkz.hvrumut@gmail.com
1 Mayıs...
Etiketler:
1 mayıs
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)