ev örümceği-canlı-, sinek-ölü-, arı-ölü- Nekrofilinin Farklı Türlerde Böcekler Üzerindeki Etkisi'ni araştırıyorum bakalım. |
Gülmekten öldürürler. |
Çekiç Adam'ı da mobilyayla dövme fikri Bomba! |
ev örümceği-canlı-, sinek-ölü-, arı-ölü- Nekrofilinin Farklı Türlerde Böcekler Üzerindeki Etkisi'ni araştırıyorum bakalım. |
Gülmekten öldürürler. |
Çekiç Adam'ı da mobilyayla dövme fikri Bomba! |
Insanlara neden akıl veriyorumki? Ileride verdiğim akılla bana kazık atmaları için mi?
Yazmayacaktim.
Sınav gününden başlayacak olursam eğer, şöyle şeyler;
Sabaha kadar uyuyamadim, dönüp durdum yatakta, stres mi adı her ne ise battaniye ile örtünmeme rağmen sabah karnıma sancı saplandı, kramp vesaire de değil basbayagi kramp,nasıl yazılıyor? Neyse, blog aleminin müzmin cırcırı Eşek ishal olmuşum, feciydi. Bir panik karnımin ağrısıyla cebellesip bir yandan da böyle bir talihsizlik başıma geldiği için lanet okuyordum tuvalette. Küfürler, lanetler derken aklıma bir kaşık kahve yutmak geldi, o kadar sık oluyor ki internetten formül bile bulmuştum. Bir kaşık kahveyi yutarken ben, kız kardeşim hayretler içersinde bakıyordu. Bir bardak su ve ardından da ilacımı aldım. Inanılmaz hızlı bi şekilde gösterdi etkisini, kahve. Heyecandan, panikten, stresten elim ayağım titriyor, buz gibi terler boşaliyordu. Komşumuzla gidecek olmanın rahatlığı olsa da panik durumum geçmedi. Okula yetisene kadar da aklım gotumdeydi. Yetiştik okula, ben bembeyaz olmuşum annem de panik oldu ama belli etmemeye çalışıyor, onu da rahatlattim kahvenin işe yaradığını söyleyerek. Sınav anına girmek istemiyorum ama şöyle;
Matematikten nefret ediyorum, bir şey de çözemedim bok yiyim ben neyseki beklediğim kadar kötüydü, fen sınavına bel bağladım, evet çözebiliyorum, evet arayı kapatabilirim.
Matematikten çiktim, ingilizce sınavına girmek için yola koyulacagiz derken can dostumu gördüm, onun da sınavı kötüydü, konuştuk ettik ayrıldı yollarimiz. O sınava girmiyordu, ingilizceye.
Kafamızı dik açıyla delip geçen güneş, bunaltıcı hava da üstüne eklenince girmemeye meyillendim ama bu noktaya gelmişim pişman olmak istemiyordum. Annem, destek! Kampuse kadar dolmusla işkenceden daha kibar bir yolculuktan sonra kardeşimin bizi beklediği yere ilerledik. Kardeşim dilci. Aynı yerde sınava giriyor olmamız büyük şans. Ergen kalabalığı çok hoşuma gitti, sınav hiçbirinin umrunda değildi sanki. Sayisalcilarin gergin suratlari yoktu, haklılar öyle davranmakta. Sınava başlayana kadar gözetmenlerle girilen dialoglar hepsi çok iyiydi.
Sınav başladı, sorular inanılmaz kolaydı, dilci kardeşlerim bu yazıyı okuyorsanız eğer size söyleyecegim, hiç grammar bilmeyen biri bile 60 neti rahat görür bu sınavda, keşke daha ciddi hazirlansaydim yabancı dile, sağlık olsun. Keşkelerin işi yok bu yazıda.
Dil sınavından yarım saat erken çiktim, kardeşimi bekledik annemle, kadını rahatlattım açıkçası, çünkü kardeşim iyi hazırlandi sınava ve istediği bölümü kazanabilir bu sorularla.
Sınavdan çıkınca kardeş, derin bi nefes aldık eve doğru yola koyulduk. Yorgunluktan bitmiş bi halde sınav kritiği yaptık kardeşimle hemen hemen aynı netleri yapmışız ama benim çeviride daha iyi olduğum onunsa grammarde su götürmez bir gerçek, sorular aynı değerde olduğu için dilden tercih yaparsam eğer aynı okulda aynı bölümde okuyacağız :) düşünsene kardeşle finallere hazırlaniyoruz, çok çılgın bi fikir.
Hayırlisi diyelim, fen sınavından sonra veya daha erken görüşürüz.
Devamı gelecek...
Çok komikli di mi? Sınav da komikli, böyle sümüklü sıçmıklı göt sınav! |
Sabah bahar temizliğinin level atlamış haline tanık oldum, annem sağolsun. Yaz geldi evi bildiğin yıkıyor, suyla. Sağolsun temizliğe düşkün. Saat 13e kadar mal gibi oturdum, ondan sonra da kuzenle dondurma aldık, yedik. Ondan önce yengem kahve yapmıştı onu icmistim. Acı, şekerli seviyorum ben. Türk kahvesi. Dondurma yiyoruz vesaire, mahallenin gençleri, komşunun çocuklarına takıldık biraz, 4-5 yaşlarinda iki çocuk vardı gülmekten yanaklarım ağırdı. Çocuklar bildiğin mal, salak böyle aileleri tarafından bu yaşta asosyal hale getirilen tipler. Biz bu iki çocuğu arkadaş yapana kadar gotumuz çatladı, amk en sonunda dondurma aldık bebelere öyle yanyana oturttuk. Zorla selam falan vermeyi öğrettik, tanıştırdık. Dondurmanın yapılamayacağı hiçbir şey yok sanırım, çocuklar açısından bakılınca. Ben de ne istersen yaparım, bi külah çilekli vanilyaliya, şaka tabii.
Bütün bu olanlardan sonra aynı çocuklar toplanıp maç yaptılar, kardeşim ilk defa onlarla oynuyordu, küçük kardeş. Maç yapanlar 4-5 yaşında olanlar değil, onların akıbeti belirsiz. Neyse kardeş(9) gol attı sevindi, sevindim. Iyi lan abi olmak güzel, beni 9 yaşında kız çocuğu abisi olarak düşünenler utansın :D
Beyle beyle başka ne oldu? Yok bir şey, saçma sapan. Millet çalışıyor amk. Sokayım yea, haftaya sınav var yihha, matematik korkunç, kimya seksi, fizik ateşli, biyoloji cilveli, geometri kaplan gibin leopar gibin bir şey.
Fen sen çok güzelliğe bebeyim ama matematik i luv u ama mecburiyetten, para karşılığı birlikteymisiz gibi hissettiriyor. Fen bilmesem Yabancı Dilci olurdum, heyt gidi geçti artık.
Şarkımız Hayko Cepkin - Yeni bir Gün olsun babes! Bağlantı varmış gibi hayal edin.
Not: ilaç iyi gidiyor, bir haftadan uzun bir süredir beraberiz. Çok kizmama rağmen bazı şeyleri eskisi kadar büyütmuyorum, bi nevi iplemiyorum. Siklemiyorum amk. Bu güzel bir şey çünkü önceleri meseleleri devlet meselesi, sorunları ise politik sınırlar dışına tasiracak boyutlara getiriyordum, mesele=sorun. BAYER!
Bugün günlerden Fatmagul, sezon finali olmadı mı hâlâ? Konumuz o değil.
Dün kanepede uyudum, kaburgalarım ağrıyordu uyandığımda, hava da sıcak. Dün kuzenin düğünü vardı ama ailevi problemlerden dolayı gitmedik ailece. Eeah, sizde haberler nasıl? Sınava az kaldı, böyle yaymisim gotu yapacak tek şey unuttuğumu düşündüğüm konulara abanmak, bakalım ne olacağını kestiremiyorum.
Sabah takıldık öyle diğer kuzenlerle, telefona hoparlör bağlayıp mini konser kıvamında, olaylar olaylar. Kedilerden biri öldü, yavrunun ayağı kırıktı.
Ilaç konusunda ise pek bir şey değişmiş sayılmaz, ne bileyim yine aynı sıkıcılık yine aynı. Tutup hayatıma karnaval havası katmasini beklemiyordum ama uyumadan önce hala uzun zaman bekleyip günün kritigini çıkarıyorum. Istemeden oluyor, düşünmemeye çalışıyorum, öyle.
Etkisini tam anlamıyla göstermesi için bu ayı atlatmam lazım bir hafta ancak oldu zaten. Bakalım, güzel şeyler olursa olur olmazsa da fuuuUUUCCK!!?¡¿ şeklinde bağırırım dama çıkıp aq bu ne lan bu ne diye bağırırım, yoo yapmam ama hayal etmem için düşünmem gerek. Bu yazıyı bunları anlatmak ve en can alıcı noktaya gelmek için yazdım ;
Sabah nenemin erkek kardeşi geldi, dayı diyoruz. Dayı bana baktı, dedeme benzediğimi söyledi, annemin babasına. Annem çok küçükken kanserden kaybettik kendisini, mekanı cennet olsun. Bi tek fotoğrafı var ki hiç de benzetmezdim kendimi adam çok karizmatik boylu poslu, ben 175 anca. Dayı öyle deyince mutluluktan ne bileyim, duygulandım, hiç tanımadığım dedeme benziyormusum.
Dedee! Tanımadığım halde seviyorum seni.
Dershane vardı, gittim. Uzun zamandır gitmiyorum. Iyi oldu kötü oldu diyemem ama evin bunaltıcı havasından kurtuldum biraz. Doktora gidecektim, gitmedim, hem erken ayrıldım dershaneden saat 10.30 gibiydi, hatta tam o saatte çıktım. Sıkıldım. Bunaldim. Mutlu değilim ama mutsuz da değil, sadece kötü sonlar geliyor aklıma ve kötü hissediyorum, saçma sapan. Bu yıl olmazsa demiyordum, hala da dememek için direniyorum. Matematikten neden nefret ettiğimi buldum, ÇARPIM TABLOSU, bu tabloya çarpa çarpa tecavüz etsinler ınşallah. Matematikle o zamandan kalma bi münasebet. Hadi gittim ben geri gelirim belki, belki?¿