Cuma, Eylül 09, 2011

Yaşasın Kötülük?


Halamlardan nefret ediyorum. 
Bazı kendi bilmez , sahtekar insanlardan nefret ediyorum. 
Süper kahraman olamam belki ama çok film izledim. 
Bu arada otomobil yattı beyb, dershaneye tabanvayla gidcem sanırım, dur dayımın kızgınlığı geçsin.
Bu arada hala bi dershaneye kayıt bile olamadım, 1500 lira çok para, siz en iyisi parasız alın hacım beni? Almaz mısınız? Almayız diyorlar. 
Neyse dershane beni beklesin, şunun şurasında bir kaç haftam kaldı zaten. 
Blog da şu düzende olcak , madde madde cümle cümle , telefon alırsam mail yoluyla atcam postları, bi ara bilmeyenlere nasıl yapıldığını anlatırım, çok basit çok! 
Bloga ara yeni sezona merhaba! 
Gitmeden önce bir kaç sözüm olacak, yanan olabilir ; odun gibi kokacak, sedir akasya ve damızlık çınarın o inanılmaz esintisini bütün blog dünyasından hissedeceksiniz.
Kötülük Erdemdir! doğru kullanıldığı sürece. Hani şeytan bir melektir lafı kült olmuş açıklayayım en iyisi. Şeytan kötülere iyilik eden bi melek, sonuç olarak bütün melekler iyidir. Her melek illa iyilere yardım edcek diye bişey yok, saçma sapan olaylara girerdik o zaman. Herkes sevgi pıtırcığı dolaşsa etrafta. Allah korumuş. 
İyi ki varsın, şeyto! 

Perşembe, Eylül 08, 2011

YAKALANDIM MİLLET!

Selamun aleykum gardaşlarım, canlarım ve diğer insanlar...
ben dev bir kediy-dim.

Böyle bi giriş yapacağım aklımın ucundan geçmezdi ama anlatıyorum ;
Bakın şimdi ben kitaplığımda zula şeklinde sakladığım anti-depreşenlerimi özenle bi güzel saklamıştım ama anam gelip ben uyurken kitaplığımda para bulacağını sanarken zulayla karşılaştı.
-Ne yapıyorsun? dedim.
-Bunlar ne? dedi. Psikiyatriden fiş kesmişsin ama neden gitmedin dedi. (ahahaha)
-(lan olum neden fişi yırtmadım ki sanki, ilaçları da dermatologdan aldım diye yuttururdum üzerinde yazmıor ya) 1 aydır gidiyorum dedim.
-(pencereleri kapadı, kapıyı kapadı) anlat! dedi. Anlat sorunun ne , bu zamana kadar paylaştın benimle her şeyini anlat hadi, dedi.
-(annemi o durumda görmek istemediğimden anlatmıyordum) Sorunum kabullenememek, anlıyor musun? Kabullenemiyorum, başıma gelen onca şeyden sonra. Olmuyor, sosyal olamıyorum bi türlü. İnsanlarla etkileşimim zayıf. Bu yüzden gidiyorum dedim.
-Doktor ne dedi sana annene bağır, sinirlen, küfret mi dedi. Öyle mi davran dedi. Madem 1 aydır gidiyorsun, 1 aydır bana karşı değişmenin sebebi bunlar mıydı? dedi.
-(sanırım her şey gün yüzüne çıktı) Neyse, üzüleceğini düşündüm, o yüzden anlatmadım, hatta şu an bile üzgünsün dedim.
-hayır! aksine mutluyum. Cerrahın da tavsiye etmişti. Keşke o zamanlardan gitseydin, dedi.
-zaten onun tavsiyesiyle gittim. dedim.
...
Konuşmanın hepsini yayınlayamazdım ne özeli kalıyor ne kebabı yoksa ama durum bundan ibaret.
Özür diledim, anneannemden de, babamdan da. Lan bütün aileyi birbirine kattım istemeden ama cidden istemeden, gerçekten.
Bu arada anti-depreşen ve pisi-kiyatr meselesi aramızda kalacak söz verdi. En azından aramızda kalacağını umuyorum.

Hadi görüşürüz inşallah. Ama YAKALANDIM.

Çarşamba, Eylül 07, 2011

Pisi-kopat mıyım ? Belki...

Bu arada başlıklarımın soru cevap olarak hazırlanması tamamen kurgu tamamen manyaklık, çok düşünülmüş bişey de değil hani.
Konumuza gelecek olursak gittikçe daha fazla yayın yapmaya başlar oldum.
Az önce dolaba kilitlenen laptop derin bi nefes alıp kardeşin kucağına düştü. Fakat umut durmaz, modemi resetledi. Modem resetlenince wifi şifresi sıfırlandı. Wifi şifresi sıfırlanınca kardeş çıldırdı. Kardeş çıldırınca annem de sinirden küplere bindi. Böyle olmasının sebebi 2 gün önce olanlar.
Bunu size ödetcem dedi genç adam. Hepsini burnunuzdan fitil fitil getircem. Dünün kızgınlığını üzerinden atamadı elbet. 20 yaşında genç bi adam akrabası tarafından hatta çok sevdiği dayısı tarafından azarlanmıştı.
Odasında duran adsl modemin fişini taktı , odasının kapısını kilitledi. Böyle olunca da wifi şifresi değiştikten sonra bizimkiler çıldırdı.
Belki intikam alıyordum, belki de alamıyordum. Yine tehditlere devam etti annem, dayını arıcam bu kez suratını dağıtacak şeklinde tehditler savuruyordu. Doktorumun dediği geldi aklıma "evdeki sorunlar çözülmeden rahatlatamıcaz seni" evet çok haklıydı doktor. Evdeki sorunlar ve kafamdaki diğerleri. Tehdit savruldu ardından benim tehdidim savunma mekanizmasının etkisiyle fırladı dudaklarımın arasından.
Dayımı ararsan bana bi tokat atar ama sonrasında pişman olacaksın, dedim. Pişman olacağın bişey yapma! dedim. Sesimi yükselttim, muhtemelen komşular kulak kabartmıştır. Yarın sabaha malzeme çıktı, sevgili dedikoducu komşularım hepinizin amına koyayım.
Ve son olarak dayımın 2. defa gelmesi büyük bir felaketi hazırlayacaktı belki de ;
Kafamda bütün planı hazırlamıştım ama müzik lazım sadece biraz müzik...

Dün Olan Biten...

Selamlar ! Nabersiniz gençler?!
Böyle bi giriş yapıyım ki birazdan anlatacaklarım sizi korkutmasın. Şöyle ki anlatmaya başlamadan önce acaba nasıl anlatsam diye düşünüyorum.
Başlıyorum...
Sevgili okuyucum dün akşam öyle şeyler oldu ki aklın hayalin durur ;
Anti-depreşen 3 adlı yazıyı okuyan bilir ; sabah olanları anlatmıştım bu ise dünün akşamıyla ilgili.
Dün dayıma şikayet edildim, evden apar topar çıktım-kaçtım. 20 yaşında adam hala şikayet ediliyor ya, çılgınlık. Neyse akşam evin önüne siyah opel vectra 2.2 hatchback geldi, yanında nenem-ananne. Güldüm kardeşim karşıladı dayımı "hoşgeldin dayı" dedi. Dayım da "hoşbulduk" dedi. ben de yeltendim "hoşgeldin dayı" dedim allaaaah! gözlerinden ateş fışkırıyordu, "düş önüme" dedi. İçeri salona girdim peşimden geldi.
Neyse ben bi süre ayakta durdum oturmaya niyetim yoktu, metin akpınar'ın dizisine gözlerim odaklanmıştı sırıtıyordum, dayım tabii "yüzüme bak, sırıtma suratını dağıtırım senin burda" nidalarıyla beni tek parmağının küçük bi dokunuşla kanepeye itti. Neyse bi sürü şey söyledi hatırlamıyorum. Şok olmuştum sanırım. Bi de dışarı çıktıktan sonra anlatmış işte böyle yapmaya devam ederse otomobili unutsun falan, yüzüme de söyledi gerçi. Bi de dayım dışarı çıkınca müzik açtım tvden dıptıslı olanlardan. Nenem de seslendi terastan "duyamıyoruz biraz daha aç" şeklinde. Komedi sevgili blogçu, bi de az önce dayımla olan sohbetimiz sırasında neden ayakta durup sırıttığımı anlatıyım ;
Olaylar karşısında sürekli bi ciddiyet bi takıntı haline gelmiştim ama son zamanlarda koy götüne rahvan gitsin şeklindeyim. Satmışım bu dünyanın anasını bacısını... şeklinde de evde tur atıyorum. Bu arada anlatmaya devam ederken, sırıtmamın sonrasında psikopat olduğumu hissettim Donnie Darko gibi sırıtıyordum abi! Bi de tokat atsaydı amcamların yeni inşaa ettirdikleri 4 katlı binanın tepesine çıkacaktım ama suratım dağılmış bi şekilde ölmek istemediğim için ve yüzüm bi tokatla buluşmadığı için kararımdan vazgeçtim.
Vallah billah abe! Böyle gülüyordum, yalanım varsa... 

Bunların hepsini doktoruma anlatırsam benim ailemin hepsini "hasta" listesine ekler, ailemi de hastaneye kapatır "lan oluuum" der "siz bu çocuğun üzerine niye gidiyorsunuz bu kadar?" "ayıp değil mi ha?" "yaşınızdan başınızdan utanın" der.

Peki bu sabah ne oldu?
Uyanmak istemedim, evet uyanmak istemedim saçma sapan bi güne başlamak hayatımı zikmek istemiyordum. Böylece kahvaltıdan muaf olursam ilacımı alamayacaktım o yüzden dışarı fırladım, boğazımı yakan çökelekten bi kaç lokma aldım, odamda olan ilacımdan bi hap çıkarmıştım zaten cebimde duruyordu. İçeri girdim kahvaltıdan sonra bi bardak su aldım hapı da mideye. Aç karna içseydim ne olurdu ? diye düşünüyorum aslında.
Neyse; annem dün dershaneye kayıt olmam için göndermişti ama tabii ki veli gerektiğini söylemedim ona. Reşit olduğum için hallederim diye düşünüyordum ama öyle değilmiş, senetler imzalar vesaire.
Bu sabah da kavgalı olduğum annem tutturdu "kalk hazırlan dershaneye kaydolacaksın" dedi. Ben de bilgisayardaydım, hani neden bilgisayardaydım?  Çünkü bu onu deli ediyor. Fişi çekti bi kaç dk boyunca sandalyede oturdum arkamda bi ses "sen okumayacaksın!" "millet dershaneye başladı" "sen hala evdesin!"
Babamı aradı teee arabistanlara kadar yetişmiş olan babamın sesi garip geliyordu, bu duruma üzülmüş olacak sanırım. Ben olsam üzülürdüm ama üzülmesine gönlüm razı olmaz, bu kadar psikopatın arasında beni anlayan tek kişi o sanırım. bugün belli oldu bu.
Aradı ; Neden kayda gitmedin ? dedi.
Baba dün konuştum ben dershaneyle, hatta benimle dalga geçti 1 ekimde başlayacağız bu sıcakta da yoruldun geldin taaaa buralara kadar. şeklinde konuştum babamla.
Anlayışla karşıladı, haftaya gidin beraber dedi.
Ama benim planlarım başka, haftaya anamı doktorumla tanıştırcam. Ya da tanıştırmıcam boşvercem. Sittir etcem her şeyi. Keşke bu yıl götlek bi üniversitenin mamcuk bi bölümünde okusaydım. Adana Çukurovayı bu denli seven isteyen biri neden Kimya bölümünü tercih etmez, "aa benim mal kafam!"

Sevgili Kafam dün havanın 35 derece olması ve hastaneden dershaneye ordan da berbere kadar seni taşımanın zorluğu üstüne Güneş'in tecavüzü sonrası iyice kaltak bi hale gelmen. Özür dilerim sevgili kafam, ailem de psikopata bağladı. Bi onlar kalmıştı seni becermeyen ki "tebrikler becerildiniz" şeklinde bi neon şapka alıp takcam sana seversin dimi?

Salı, Eylül 06, 2011

Suicide is Painless? Yuh diyorum.

The game of life is hard to play 
                             I'm gonna lose it anyway 
The losing card I'll someday lay 
so this is all I have to say. 

 Şarkı için ; suicide is painless - Allah belanı versin şarkı! Nerden çıktın lan karşıma?! Diyesim var.
Ekşide rastgele bulunmuş şarkıdır, anlamı manidar tabii.

Black - Wonderful Life -dinleyin pişman olmazsınız-


Sevgili Black sen bu şarkıda İt so wonderful wonderful life diyorsun ya, ben de bu hayatın amına koyayım diyorum sevgili Black.

Anti-Depreşen 3!

Neyse başlığı kendimce sansürlememin sebebi var elbet.
Adam ilaç reklamı yapıyor demesinler.
Neyse bugün kahvaltıda bir bardak kırıldı, şöyle elime aldığım gibi fırlattım duvara. -Aferin bana! Alkışş!- demenizi beklemiyorum tabii.
Neyse bu durumda tabii dayı aranır, annem bişey yapamayınca dayımı arar genelde. Dayım aranır aranmaz evden çıktım tabii. Azarlamalar vesaire. -Bu yaşa geldim...piii-
Olmuyor tahammül sınırlarımı aşar.
Neyse ;
oynatmaya az kaldı doktorum nerde bir güzel kız yüzünden çıldıracağım 

Doktorumla randevum yoktu -kafama ne zaman isterse gidiyorum- kendi de demişti zaten, istediğin zaman gel, şeklinde. Gittim 1,30 saat bekledim, çok bekledim hava da 38 derece zaten pişiyorum bildiğin. En azından dolmuşla gitmedim yoksa tam bi işkence olacaktı.
Doktora anlattım şöyle oldu hocam böyle oldu hocam, şeklinde. Hocam da evdeki sorunlarının çözümü için annenle konuşabilir miyim ? dedi. "Hayır" dedim.
Çünkü ;
Annemin haberi yok hocam, 1 aydır gidip geliyorum. Söylemedim. Dedim.
Anladım ama gelse sence iyi olmaz mı ? dedi.
İyi olur ama gelmemesi şu an için daha mantıklı, gelirse de beraber gelmeyiz en azından dedim.
Olur dedi hoca. Çarşamba günü gitcem sanırım. Çıkmadan önce ilacım kalmadı dedim, dolaptan cipralex verdi. Hepsi de escitalopram işte. Hepsi. Zaten aynı etken madde 10mg falan. Salla  ya?! İşe yarıyor mu bi fark var mı dedi? hayır dedim. İşe yaramıyordu çünkü 1 ay geçmesine rağmen durumlar aynı. Bu arada beni annem depresif gördüğü için çözüm arama gayretinde bulunuyormuş, ama çözüm bulma yöntemi yanlışmış doktorun dediğine göre. Gidip elini öpsem "OTORİTE BENDE!" şeklinde sevinecek, öpmüyorum uleeyn! Neyse sabahki gürültüden ve dün kardeşle olan kavgamızdan sonra annemin bana karşı olan tabularını cipralexin allahı gelse yıkamaz artık. Neyse , çıktım işte ciprayı aldıktan sonra, öyle işte.

Sonra haftaya kadar annem eğer yumuşarsa -bardak kırma olayı- bakalım ama gider mi gitmez mi ? Bence can atar gitmek için ama ama ama ... Şu an öyle küçük bi yerde yaşıyorum ki sorunlarımın bütün insanların kafasından soru işaretleriyle birlikte vücutlarının deliklerinden boşalmasını istemiyorum. Soru işaretleri kafalarında kalsın, çıkacak delik aramasınlar!

Pazartesi, Eylül 05, 2011

Anlamsız

Tanrı, küçük bir kız çocuğu ; paramparça etti bebeklerinin hayallerini...

Cumartesi, Eylül 03, 2011

Big Daddy vs Garip

İkisi de komedi türünün vazgeçilmezleri arasında ama tabii komik bitmemeleri ve iki küçük karakterin "bubam o benim bubam" şeklindeki yakarışları yürek burkar, kan emer, yaş kurutur, kalbimin nah şurasında bi delik açar ordan da tren geçer yani o kadar. Damar damar üstüne, Adam Sandler Click'te bile son noktayı duygusal bitirdi, abi iyi güzel de illa bütün filmleri duygusala bağlamak zorunda mısınız ha? Kemal Abim rahmetle anıyorum, hepiniz tanıyorsunuz bir numara adamdı. Söylenecek sözüm kalmadı giderim.


Perşembe, Eylül 01, 2011

Duman - Paranoya



Küçükken karanlıktan korkma sebebimdi. Bazen dolabın içlerini kontrol ederdim. Şimdi ise durum hiç de farklı değil, pencere kapalı mı, kapı kilitli mi... Vesaire.
Aklımı alırlar öyle böyle değil. Biri vaaaaaaaaar !
Neyse bugün ne oldu :

Laptop aldım kardeşe 400tlye Asus falan hoş bişey.
Öyle yani pek bişey yok.
Tiopram'a devam. Aylar sürebiliyor tedavi bu da korkutuyor tabii ama sıkcaz dişimizi yapcak bişe yok.

Bisiklet vs Otomobil - Kazanan Otomobil oldu.

Millet o kadar garip bi ailem var ki bisiklet alacağım dediğimde tepkiler direkt
 "Aaaa! Neden bisiklet millet araba ister sen bisiklet derdindesin.Cık cık. Azarlayan bakışlar."
 "İyi ama dershane falan, bisiklet?"
"Araba alırız araba hem yağmurdan çamurdan korunursun kışın."
 "İyi o zaman" dedim. Üstlerine gitmedim pek. Bi baktım olay bitmiş, bizimkiler otomobil alma derdindeler. Aklınıza böyle son model falan gelmesin, ayaklarımı yerden kessin yeter.
Ama ama ama...
Bisiklet sevdamdan vazgeçemem sanırım, ne olursa olsun. Ya üniversiteye gidersem ya da tatil dönüşü bi piskelete alırım ha? Ne dersiniz , alırım alırım. Alırım sanırım. Alacağım UIlleeeyn! Şeklinde tepkimeler beynimde sıçrıntı ve süprüntüye neden oldu

Çarşamba, Ağustos 31, 2011

Saç-Sakal

Ne zaman mutlu uyansam sonuç hep hüsran. Hep ama. sürekli. Az önce yine kavga ettim ebeveynlerle, yok sakalını tıraş etmiyorsun, yok efenim saça bak fırça gibi, berbere git.
İsyan ettim sonunda Rastafarian olabilsem olacam o kadar, ama tabii olamıyorum. 
Anne-Baba bırakın saçımı sakalımı, hani uzun olsalar hadi neyse de, 3 numara bebe tıraşı istemiyorum artık! 
Bi de bi isyan etmişim görmeye değer ; Diktatör müsünüz siz? Ha? dedim. Annem bana vuruyor ben annemin ellerini tutuyorum, ohohoeeueheue! Komedi ya. Yaklaşık 5dk boyunca bileklerini sıktım hareketsiz kaldı. Şimdi ise telefonu kaçırdım. Dayım otomobil almamıza aracı olacaktı eğer annem onu ararsa ve benim göze batan hareketlerimi ön plana atarsa dershaneye tabanvayla giderim artık. 

Sevgili Kader seni gördüğüm yerde becericem. 

Salı, Ağustos 30, 2011

Yeni Blogumuz Var!

Re-L 124c41+: yeni bir blog duyurusu: selamün aleyküm hacılar bacılar, buradan bir duyurayım dedim sadece umut  ve  akatriel ile birlikte ortak bir blog açtık. tabi şimdilik pek...

Bunu re-l yazdı,
Ben ekleyecek olursam, feci şeyler bekliyor sizi. Korkunç diyebileceğimiz kadar, bazen camdan atlamayı bile düşünürsünüz. Öyle bi şey işte.

Blog için ; imaminzirtdedigi.blogspot.com

Pazar, Ağustos 28, 2011

Sosyal Fobik! Olabilir miyim?

Geçen yıllarda , gerçi geçtiğimiz yılın içine ediyim kabuslar gördürdü bi sürü.
Neyse konumuz bu değil, konumuz benim dik yürüyememem, insanlardan kaçıyor olmam ve "allahım dershane bitsin de eve bir an önce yetişiyim" şeklinde. Tamam sorun varmış demek ki ama blogta belli olmuyor demek.
Bu arada bu sosyal fobikler yani sosyal anksiyete bozukluğu olanlar ekşide var bir kaç kişi ;
Bi sürü şey yazmışlar aklımda kalanlar,
İnsanlar çoğunun kendisinden nefret ettiğini sanarlar - doğru
İnsanlarla iletişim çok kısıtlıdır ve soru sormadan konuşturamazsınız - doğru
Hızlı adımlarla yürürler ve herkes ona bakıyormuş gibi hissederler - her zaman oluyor sırf bu yüzden de hızlı yürüyorum ve etrafımdakilerden de azar işitiyorum.
Bi yere gitmeden önce ne söyleyeceklerini ne yapacaklarını ne giyeceklerini planlarlar buna kafa yorarlar - allah kahretsin ki doktorumla görüşmeden önce en az 1 saat şunu bunu anlatacam diye girerim ama sadece hocanın sorduklarına cevap.
Konuşursam insanlar yanlış anlar. Ya gülerlerse? - Bu arada başıma geldi. Hocaya soru sordum arkadan güldüler, "lan bana mı güldü, şıllıklar!" şeklinde...

Mesela örnek olarak geçenlerde başım ağırdı, "lan kanser mi acaba, hem kanser olsa ya felç kalırsam?" şeklinde düşüncelerle kendi kendini kanıtlamaya çalışıyor sanki. Psikopat derecesinde zor bi durum. Hatta mesela sırf bu sorunum yüzünden kazanamadım diyorum kendi kendime. "ya hoca bu kadar basit bi soruyu yapamadığım için azarlarsa! ? HÖ?" evet bu kadar ciddiydi durum.

Lan ben bunu neden yeni fark ettim ki ? Tamam buldum bi hastalığı kabullenmek kolay olmasa gerek. Doktorla konuşmak gerek konuşamasam da tutup blogun adresini vercem , burdan baksın neyim var neyim yok diye.
2.Lan ; Hala da anamın habarı yok, nasıl söyleyeceğimi de bilmiyorum "anne ben antidepresan kullanıyorum." nasıl söylenir?

Cuma, Ağustos 26, 2011

Sebep - Sonuç

Selam Blog!
Dönüşüm pek muhteşem olamasa da döndüm bi şekilde, en son ne zaman yazdığımı bile unuttum. Bi sürü yorum da gelmiş, internetim borç dolayısıyla kapandığı için de yazamadım. İnternet cafem, içkim, sigaram yok. Taliplerimi bekliyorum.
Dün Gök bi de Reyüs yorumları kopyalayıp 21.yy dilencisi kıvamındaki Umut'a facebook mesajı olarak yolladılar. Böylece ben de size bu bilmem kaç haftalık süre boyunca ne halt ettiğimi anlatıyım isterseniz.

Anti-depreşenden bahsetmiştim.
Pazartesi günü dozu 2 katına çıkardık. İyi de oldu ama biraz daha sarhoş kıvamındayım.
Psikiyatristi - Torbacı olarak görmeye başladım, sanırım. Tam olarak öyle değil, saygısızlık etmek istemem.
Bi de Citoles yerine Tiopram kullanacakmışım, hoca çıkardı çekmeceden verdi 14 tablet bulunan ilacı.


Sebep sonuç yazmışım, neyse 1 hafta daha doktorluk durum olmayacak. Eğer durum vehametini arttırırsa, Kaygı - zaten vardı ama anksiyete olarak geçeninden ilk defa oluyor sanırım , şaka yapıyorum ikisi aynı şey. Gittikçe artan kaygı problemim var. "bu yıl ne bok yicem lan?" "ya bişey yapamazsam?" "oha çok fazla çalışmam lazım" "nasıl toparlancam" "allah belasını versin ya geçen yılki gibi olursa?" "lanet olsun dostum, o lanet kafanı toparla!" -son söylediğimi içimdeki serseri söyledi ben söylemedim.
Allah kahretsin ki, evet geçen şöyle bi sohbetimiz oldu doktorla ;
- Hocam, aynı yerde uzun bi süre kalamıyorum. Mesela bilgisayar başında durmak sıkmıyorken, başka bişeyle ilgilenince konsantre olamıyorum ve böylece derslerime de odaklanamıyorum.
P- Uzun süredir ders çalışmıyorsun, o yüzden tabii ki konsantrasyonun bozulmuş olabilir. dedi.
Ben şoktayım, sorun bunun geçen yıl da olması, asıl sorun ; bunu sorun edip danışmak için gitmiş olmam. Tabii ki rehberlik hocası değil adam ama en azından bi yol göster hacım ya!

Bi de "bilgisayarda ne yapıyorsun" dedi. "Blogum var" dedim. "Kaç kişi izliyor, okuyor?" dedi. "İlk blogumu 160 a yakın kişi okuyordu ama yeni açtığım blogumu 30 kişiye yakın kişi okuyor" dedim.
"Sürekli güncel mi tutuyorsun, okuyucuların aynı kişiler mi? " şeklinde sorular sordu.
Hoş bu sohbet beni germedi, bildiğin çözülüyorum bişeyler sorunca ama bi sorun daha var, insanlar bana soru sormazsa ben de cevap vermem. Küçüklüğümden beridir bu böyle. Öğretmenlerimin tek sıkıntısı buydu mesela. Konuyu bilirim, hazır cevaplık hoşuma giderdi. Öyle de kaldım.

Başka anlatacak neyim var ; Bi göz atalım anlatılabileceklere...

Önceki blogta size bi tadilattan bahsetmiştim, işte o tadilat başımıza iş açtı. Kefil vesaire olaylarında bi akrabamızla babamın arası açıldı, o akraba yüzünden de tartıştık babamla. Sonra işimizi kendimiz görmeye çalıştık ve sonuç 1000 lira masraf ve banka kredisi taksitleri...
Babam "ben bunu kolay kolay öderim" diyor. Ama dediğim gibi Anksiyete almış bende başını gidiyor, haftaya tatil. Annemin de haberi yok antidepreşenimden, üzülmesin kadın panik olur falan.
Mükemmelliyetçi biri olduğu için annem, "neden bu ilacı kullanıyorsun, bizimle mutlu değil misin? " şeklinde sorulara maruz bırakır, eminim. Ama belki de söylerim, belki de söylemem.

Dozu iki katına çıkarınca ishal oldum lan! Feci ama iyiyim şimdi.
Araya konuyu değiştirmeye yarayan cümleler serpiyorum. İşe yarıyor olsa da...
Gelecek yıl hedefim Adana Çukurova olarak belirledim. "Küçük düşünüyor olabilirim" İstanbulda Ankarada okumak varken mesela.
Odtü Kuzey Kıbrıs da cazip aslında ama dersten kalma ihtimalim veya sınıfta kalma ihtimalim ailemi ve beni zor durumda bırakır. Hedef belirle ona yönel! Çok kolaydı anne , sağol yardımların için.
Kadın haklı abi, şöyle bi gerçek var geçen yıl ne istediğimi bilmiyordum. Şimdi ise biliyor gibiyim ama kaygı kaygı kaygının amk, allah belasını versin.
Bi de esitalopram olarak geçen etken madde ; Bende bi titreme yaptı 2 hafta önce, yemeğe bi daldım, bi tepsi kızartma yemişimdir, patates ve patlıcan...
Başka ne anlatıyım.
He, bloga ara verdim sanan arkadaşlar olmuş, ara vermedim , yani istemeyerek ara verdim ama isteyerek ara vermeyi düşünüyorum. Bu ay boyunca dediğim gibi kafamın dağının odalarını, Esitalopram adındaki  Ukraynalı güzel hizmetçiye temizletcem.
Bi hala uykuda problem var ya ona yanıyorum, Kurt Cobain çekti furdi kendini. Bi de korkunç la 24 yaşın altındakilerde intihara meyil... Allah korusun yarebbii! tü tütü tütütü ! Düşmanımdan uzak , ebeme yakın olsun!
Neyse; Bugünlük bu kadar boş konuşma yeter dershane illeti ekimde açılacakmış, açılırsa ekime açılmazsa s...e kadar.

Çarşamba, Ağustos 10, 2011

Gündemsel Millet! "Taze olmaması bayat olduğu anlamına gelmez."

Öncelikle çok sevindiğim ve sevincinden yerlere yattığım-abartı-, inanılmaz derecede ve yoğunlukta duygu seline rastladığım "Arda Turan"ın Galatasaray'dan gitmesi...
Hayatımda gördüğüm en iğrenç espri.

Sonrasında ise, yaşadığım yerin yakın bi zamanda tsunami ile karşılaşacağı, bu yerlere İstanbul da dahil olduğu için söylüyorum, Melih G..k'nın dediğine göre ; "Size Ankara'ya deniz getirecem dedim, sonra baktım ki çok iyi bişey değil, bakın vallahi sizi düşündüğümden." şeklinde açıklamaları basında vuku buldu.

İngiltere'de ayaklanma hakim, hakkında pek söyleyebileceğim tek şey "Arap Baharı Avrupa'da alerji yaptı."

Facebook'a bir darbe de Anonymous'tan bekleniyor, beklenmiyor çünkü kesin bi saldırı olacak. 5 Kasım'da(V for Vendetta izleyen bilir) gerçekleştirilmesi beklenen saldırıya bi destek de benden, fotolarımı bilgisayarıma indirip, çekip gitcem facebook'tan, yani anlayacağınız "Vurun Kahpeye" tarzı bi saldırı benimki, vuran vuruyor ben eksik kalmıyım.

Hatice Aslan Porno Yıldızı Oldu! Başlıklı haberin ağzına sıçıyım, hatta haberi bu şekilde merak uyandırtıp popülaritesini arttırmaya çalışan zihniyetin kafatasının içine sıçıyım, bu ne!? Bi kere Hatice Aslan gerçek bi kimlik di mi kardeşim? Hatice Aslan porno yıldızı olmaz ama ben yerinde olsam bu başlığı yazanı... Hatice Aslan Porno Yıldızını Canlandıracak! diye başlık yazsaydın ne olurdu?
Hatice Aslan'a serzenişt ; Basın elden gidiyor çaresine baksana?! Bu arada filmin adı "Vücut".
Ntv gittikçe midemi bulandırıyorsun, önce Banu Güven'i kov. Kovmak evet. Sonra saçma sapan haber başlıkları atan insanlarla çalış, Tüüüü!

Bu arada Türkiye'nin Suriye ile ilgili tutumu, Suriye - İran - Türkiye üçlüsünün bundan 1-2 ay sonraki hali, içler acısı bi durum.

Şimdi Borsa ;
Uçuyorum Hacı! lülülülülüş! 

Borsada bi artış söz konusu fakat 1 puan düşeceği konusunda haberler ortaya atılmış, bilemem.
Dolar - Of anam of , yanıyorum! Diyor. 1.77'leri gören dolar çok cep yakacak gibi. Bu zamanlarda elektronik eşyalardan uzak durun, hele cep telefonu ve bilgisayar olanlardan.
Euro - Abi uçtum ben yea! Kafam bi hoş , bi dumanlı! şeklinde açıklamalarda bulundu. 2.50 lere tırmanan ve oksijen yetersizliği sonucu bi süre dinlenen euro tarafından açıklamaları aktarmaya devam edeceğiz. İngiltere demişken sterlini es geçmek olmaz tl karşılığı 3 liraya kadar çıkan sterlin hakkında pek diyeceğim yok Allahından bulsun!

Salı, Ağustos 09, 2011

Anti-Depreşen 2!

Dün doktora pansuman bahanesiyle gidildi.
Tabii ki pansumanı da hazır gitmişken kontrol ettirdim, 1 haftadan uzun süredir açık yara vesaire. Neyse, sonunda antibiyotikli krem kullandım, iyileşti de biraz. İlaç kullanmama gerek kalmadı.
Doktorun odasının önünde bekledim, inanılmaz bi kalabalık. Bi teyze yanıma yanaştı ;
- Neyin var ? dedi.
- Sınav falan stres tabii, hem kazanamayınca ( külliyen yalan, sınav için gitmedim )
- Hıı, evet evet kimsenin kafası rahat değil bu zamanlarda, dedi.
- Evet , dedim. Haklısınız.
Neyse, ben sıra beklerken "allahım nolur akraba,tanıdık, eş, dost karşıma çıkmasın" diye dua ederken , bilgisayar öğretmenim birden hooop! Umut naber? dedi. Aa merhaba! dedim. Şok olmuştum, ne diyeceğimi bilemedim. Sonrasında da adam annesi için ilaç yazdıracakmış da bilmem ne. Nasıl bi hayalkırıklığı yaşadım bilemezsin.
Hem ekranda da hastanın isim ve soyisminin baş harfleri yazıyordu benimkinde ise U.X. şeklindeydi, şaşırdım. Hatta aklımdan, 3. sayfa haberindeymişim gibi geçirdim. Sonra tabii hemen uzaklaştırdım o düşünceyi.
51. sıradaydım benden önce bi kaç kişi vardı, sürekli ilaç yazdırcam bahanesiyle sıramı alan yaşlı ve bencil insanlar. Kendilerini ya çok bilmiş sanarlar her zaman ya da merkezin kendileri olduğunu.
Bunu da atlattım. Sorun yok.
İçeri girdim ;
-Merhaba dedim
-Merhaba dedi aynı şekilde - başka ne demesini bekliyordum ki -
Anlattım bundan 5-6 yıl öncesinde olanları ve neden geldiğimi.
-Sana bi ilaç yazacam, ben güneş gözlüğüne benzetiyorum sürekli dedi. Güneş gözlüğü taktığında sadece bi perde koyu görürsün, ilacı aldıktan sonra hayatı tozpembe görmeyeceksin ama herşeyi olduğu gibi göreceksin, kızmak istiyorsan kızacaksın, mutlu olacaksın. Hiçbir şekilde duygularına etkisi olmayacak dedi.
-Peki yan etkiler? dedim.
-Korkma başına bayağı zor şeyler gelmiş, atlatmışsın ama. Güçlü birisin, depresyonun kapısındaydın, bu ilacında yan-etkisi yok gibi. Seni uyuşturmaz, uykunu getirmez. Normal bi şekilde hayatına devam edeceksin dedi.
İlacı aldığımı eczanedeki genç, ben kapıya doğrı yönelirken ;
-Hayırdır neyin var ? dedi.
-Sınavı kazanamadım, sorun ettim kendime dedim. YALAAAAN! aynen öyle dedim tabii, yalancıyım ama kendime.
Annemin, babamın, kardeşlerimin , ben ve eczacıdan veya doktordan başka kimsenin haberi yok.
Tabii sizin haberiniz oldu bundan sonrası için .
Citoles adında küçük beyaz bi hap.
Sabah tok karna aldım. Hiçbir etki görmedim. Aynıyım ama biraz daha mayışmış gibi, her zamanki halim olduğu için sanırım farkı göremedim. Bilmiyorum bi yararı olur mu diye de düşünüyorum.

İlk anti-depreşen sabah alındı. Yatağımın altında saklıyorum, elbet bi gün biri bulacak ama o gün bugün değil tabii.
Not olarak geçmeden önce ; Etkisi için doktorla konuştuk 1-2 hafta sonra belli olurmuş. Şu an için perşembe sabahı olan kontrolüm var . Sonrasında ise liseden arkadaşlarımla buluşcaz. İlacı bu dönemde almam, dershane başlamadan yani, iyi oldu sanırım.
Blogger'a(Ry) Sevgiler...

Pazar, Ağustos 07, 2011

Anti-Depreşen!

Doktor bey bu aralar çok depreşiyorum.

Anladım, size anti-depreşen yazıyorum.

Cumartesi, Ağustos 06, 2011

Akordeon ve Mızıka

--> İnternetten akordeon ve mızıka-harmonica fiyatlarına baktım 2.el alıp, kursa gitmeden öğrenmeye çalışmayı düşünüyorum. Tabii ki önce banka hesabına yatacak olan bursumsuyu bekliyorum. O parayla önce mızıka alacam. Ya da öyle tahmin ediyorum.

Beirut - Cliquot 




http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/cb/Fisarmonica_nera_a_piano.png
Benimki mavi olacak! 
İşte Bu! Swan Harmonica :) 



Çarşamba, Ağustos 03, 2011

Madame Irma - Film -

Cnbc-e'nin nimetlerinden birisi 23 kuşağı, haftaiçi her gün 23'te hakkında hiç bi fikrim olmadan izlemeye başladığım filmlerle karşılaşıyorum. Tabii Komedi Salı Kuşağı da onlardan biri.
Dün akşam Komedi Salı kuşağında Madame Irma vardı. Filmin konusu şöyle ; Francis rolünde bizzat yönetmen koltuğunda oturan ve cnbceden aldığım bilgilere göre çektiği bütün filmlerde başrolü üstlenen garip bi Fransız var. Fransızlar soğuk insanlar falan komediden ne anlarlar abi? şeklinde girdim ben direkt önyargıyla baktım filme ama hoş izlenebilir. Sıkmadan 90 dakikanızı rahatlıkla ayırabilirsiniz.
Abi şu güzelliğe bak, şaka...
Konusu dedim yarım kaldı, film Francis abimizin işten atıldıktan sonra en yakın arkadaşının da desteğini alarak falcılığa soyunmasını anlatıyor.
Film başlar başlamaz Francis'in yıllık harcamalarını ve ne kadar züppe ipne olduğunu seyircilere de kanıtlamış oluyor. Hani zengin olan alınmasın, Francis züppe abi! Ne yani, aksini söylemek istiyorsan izle filmi.
Neyse Madame Irma olduktan sonra Irma ablamız falcılıktan çok, dert ortağı, güzin abla, hatta bazen haydar abi bile olabiliyor. Haydarlığını görmedim ama Irma dert ortağı bildiğin, hatta arkadaşına diyor filmin bi sahnesinde "millet psikologa gideceğine bana geliyor" arkadaşı da "sen psikologtan daha fazla ücret alıyorsun" şeklinde bi kıskançlık bi ne biliyim oluyor. Tabii Irma ablamsımız 5dk'da 100 Euro'yu kapıyor ama ondan önce karavanı anlatmadım tabii ; Francis, Irma olmadan önce bi falcıya gidiyor, falcı ona güzel bi indirim yapıyor ve 50 euro alıyor. Francis tabii ordan ayrılır ayrılmaz 5dk bile durmadığı falcının ondan 50 euro almasını fırsat bilip kadın kılığına giriyor, bundan bahsetmiştim.
Karısına yalan söylüyor, çocuklarına da. Yalancının mumu yatsı olmadan Francisin bi yerine batıyor tabii ve yakalanıyor.
Filmin hepsini anlattım, adam yakalandı işte daha ne ?
Ama tabii ki bitmedi, Filmin sonunda fal için gelen müşterilerden kısa sahneler çekmişler, sadece o sahneler bile filmin tamamından daha komikti.
Star'ı açtım , Komedi Dükkanı vardı, Komedi Dükkanı tabii sinema vesaire değil ama belli izleyici kitlesi olan bi tv programı ama size bahsettiğim filmden 10 kat daha güldüm. Gülmek için izlemeyin komedi'leri ok? Sırf eğlenmek için izleyin. Karışık bi yazı olmuş olabilir. Kusura bakmazsınız artık, bakarsanız da sırf 1. paragrafı okuyun geçin.
Not da düştüm şimdi gidebilirim.