Salı, Mart 22, 2011

Yvonne Strahovski

Yvonne Strzechowski, okunuşu başlıktaki gibidir , sizi yanıltmasın. Chuck'la tanıdım ben şahsen, Sarah Walker olarak izledik, sevdik ailece değil ; paylaşamam la kıymetlimisss ! Yazarım yazmasına da az bilgi vermeden olmaz, 
Chuck'ın 3 sezonunda demirbaş olmuş hatun , 4. sezonda da devam ediyor , dün izlediğim Chuck Bölümü 3 değil de 4. sezon ise Siyah Saçın Türkan Şoray'dan sonra yakıştığı kadınlardan bi tanesi. Avustralya demiş viki, ben rus diye tahmi ediyordum , ismi de rus gibi geliyordu, neyse yanılmışım.Maxim dergisinin 2009'da En Hot "hot sıcak mı diyim seksi mi ne ?" 100 kadını arasında listeye 77. sıradan girmiş. Olsun öyle araştırdık öğrendik, Milliyet gazetesi gibi Seksi Fotolar İçin Tıklayınız yapmak istemezdim ama bu güzellikten mahrum kalmanıza gönlüm razı olmadı. Fotolar üzerlerine tıklatıldığında yeni sekmede büyük boyutta açılır.











siyah saçlı hali de bu , bulabildiğim en düzgün foto :/

































Cuma, Mart 18, 2011

Ne Olacağım ?

Bir söz vardır " Ne oldum dememeli , ne olacağım demeli " falan, palavralar, yıkık dökük hayaller, hidrojen bombasıyla patlatılmış bir beyin, geri kalan bir damla gözyaşı bile değil, hayal kırıklığı, gençlik denen zaman kesidinin hayattan silinip atılması ancak bu kadar kolay olabilirdi. Bu kadar acıtabilirdi bir gencin yüreğini. Arka planda çok bilindik bi şarkı çalarken yazar bunları, ağlamıyordur belki de ağlamayı unutmuştur kim bilir? Hayatında olmadığı kadar pişman mıdır, değildir, kendi kendine sorar ve cevaplar yeteri kadar acıtmamıştır beynindeki patlamalar, Kurt Cobain kadar çıkmaz değildir hayatı, hatta ona kıyasla mutlu bile sayılabilir, Neden kendisini Kurt ile karşılaştırmıştır onu bile bilmez , anlamsız cümleler çıkar ağzından , veya şu an yazdığını düşündüğü patlak beyninden...
Tekrar müzik açar ve yazmaya devam eder, bi kaç snlik ara vermesi parçaları toplayabilmesi için yeterli değildi tabii ki, ama direniyor diğer her şeye direndiği gibi. Vücudunu ruhu kontrol ediyor, düşüncesizce ağzına geleni söylüyor, umursamaz, karamsar... Kaygılı çok, hala parçaları toparlamakla meşgul, ısrarcı, tuttuğunu koparan değildir ama istediğini elde edendir çoğu zaman. İstediği şeyi bilmezken nasıl elde edebilirki onu ? Elde edemez, işte sorun da orda.
Gelecek kaygısı, ne olacağım sorusu kafa kurcalayanlar arasında başı çekenlerden. Yalnız olmadığını biliyor...
En son Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi yaptı, doktor olmak istiyormuş. Bu yıl olamayacak, kötü çok başka alternatifler düşünüyor , "illa tıp olmasın veteriner de olurum" diyor ama ne kadar doğru düşünüyor veya yanlış bilmiyor , sorunlar , sorular, patlak beynin parçalarını kanser gibi ele geçirmiş durumdalar.
Ha bi de veteriner olacağım demişken, ekşide o kadar kötü şeyler yazmışlar ki okumasam bile soğuturlar insanı...
Dipnot ; Aranızda veya etrafınızda veteriner olan veya okuyan biri var mı ?
Dipnot 2 ; Nil (ineğim) doğuracak, dün yanındaydım , yemek yiyordu hiç takmadı ama bebeğin kalp atışlarını dokunarak hissedebilmek paha biçilemez bi duygu.

Salı, Mart 15, 2011

Tepemin Tası Digitürke Girerse, Arka Planda Desaparecido.

Lan digitürk gelirsem oraya var ya, ağzını burnunu kıracam senin, bi aç bi kapa maymun ettiniz lanet olası kıçıkırıklar, daha yazardım ... evlatları ama bak "örnek olalım" diye sessiz sessiz isyan ettim , Manu Chao kardeşimize dua et sen arka planda desaparecido - bongo bong - clandestino ve daha bi sürü çalmasa ben diyeceğimi bilirdim. 

Dua et ki mail olarak atıyorum bu yazıyı bloga , burdan da engelle bakıyım. 

Burama Kadar Geldi, Nereme?

Selam blog,
uzun zamandir ''selam blog'' diyerek baslamiyordum hem jove dalga geciyordu hosuma da gidiyordu, bu aralar herkes kendi halinde blog! Bu dunyanin ta buradan... Bizim buralarda uzaktaki birine laf yetismez ama dunya kicimin dibinde, yeter lan! Biktim, kac gundur psikologa gidecem diyordum gidemiyorum anasini satiyim ya, ya gitmemek icin durtuyor kafamdaki, ya da tembellikten baska bisey de olmayabilir, durumlar karmasik, kafam bizilyon, ibo vurulmus, ev tadilatta, sinav yakinda, asik umut konar gocer dervis olur yakinda ama cok uzaga gitmeden eve geri donerdim, garfield abi baska bisey degilim, sinav varmis haci 27 martta, ben o sinavin taa burdan da ...
2.paragraftayiz sanki bambaska bi dunya ha! En azindan yukaridaki olumsuzluklara ragmen hala biseyler kazanabilirim diye dusunuyorum, ne umutlarla baslamistik dimi blog? Gerci henuz bitmedi hersey de bak hala yazim imla hatasi yapiyorum, fiillerle diger dandikliklerle basim belada hala bi umut, lan aq artik ne bicim beyinse test cozeyim diyorum 5dk duramiyorum artik, evet bunu okuyan sevgili ergen heyecandan gozlerin yuvalarindan cikiyor dimi, bir kisiyi eledim lan simdiden diye dusun daha zavalli pislik, lanet olasi-eger boyle dusunmuyorsan okuyucu, gozlerinden operim-.

O kadar iste , olay budur. Ben psikologa gitsem ayri dert , burda anlatsam da anlatiyorum sadece cozum olmuyor.
Yarin gitsem , ya da gidebilsem guzel olacak, hastaneye gitmek icin milyon tane bahanem var zaten, yok dikisim patlamis, yok ebem aglamis, oyle yani, gittikce ergenlesiyorum, eger aklimdakini okursam deliririm tam , hocalar da lisedekiler gibi insafli olmuyor, allahin psikopati takti mi takiyormus, oyle duyduk haci...

Not; tadilat var kici kaldirmamin tam yeri tam zamani...

Cumartesi, Mart 12, 2011

Little Miss Sunshine ...

Little Miss Sunshine Film Afişi
Tam film izleme modundaydım. Seçtiğim film de Little Miss Sunshine oldu. Zaten sıkıcı bir gün öğle saatlerinde yapacak pek birşey bulamazken yapılacak en mantıklı şey Little Miss Sunshine'ı izlemekmiş.
-  Spoiler : Film içeriği hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz . -
Filmi var eden şey sıradışı karakterler ve müziği bence.
Olive Hoover - güzel olmamasına rağmen güzellik yarışmasına katılabilecek derecede cesur ve sevimli.
Richard Hoover - 9 aşama adlı projesini satmaya çalışan ama ama kaybedenlerden olan bir adam .
Dwayne - Dwayne de 9 ay boyunca konuşmayı reddeden, duvarında Nietzsche posteri olan ve onu örnek alan 15 yaşında bir ergen , ayrıca hava harp okuluna girmeyi istiyordu .
Grandpa Edwin Hoover - uyuşturucu bağımlısı dede, torunu Olive'in amacına ulaşmasındaki en büyük etken.
Sheryl Hoover - Bu kadar ilginç bir aileye annelik yapan büyük insan .
Frank Ginsberg - Steve Carrel'ın canlandırdığı karakter , eşcinsel , dünyanın 1 numaralı Proust araştırmacısı.

Öncelikle filmin senaryosu basit bir olay örgüsüne sahip.
Büyükbaba Edwin torunu Olive'i güzellik yarışmasına katılması için çalıştırıyor. Aileye sonradan katılan Frank(Sheryl Hoover'ın ağabeyi) bunalıma girmiş ve intihara kalkışmış olsa da bizim şirin ailemiz bunu kaldırabilecek durumda . Doktorların tavsiyesiyle yalnız kalmayacak, kesici aletlerden ve ilaçlardan uzak tutulacak olan Frank, Dwayne'in odasında kalmak zorundadır.
Filmden ;
Frank - İyi geceler, Dwayne.
Dwayne - (not defterine yazıyor) Bu gece intihar etme .
Frank - Senin gözetiminde yapmam Dwayne , sana bunu yapamam.
Dwayne - (not defterine yazıyor) Cehennme hoşgeldin .
Frank - Teşekkürler Dwayne , Bunu senden duymak çok anlamlı .

Ailemiz sonunda - Anne, Baba , kız - erkek çocuk, hırsız, polis köprüden geçme bulmacasını - çözdükten sonra yola koyulmaya başladılar, geride kimseyi bırakamazlardı.
Tipik bir yol komedisinden ayıran en önemli özelliği sanırım başta da belirttiğim gibi sıradışı karakterleri ve onların sıradışı konuşmaları olmalı . Küçük, sarı volkswagen'e aile üyelerinin hepsini sığdırdıktan sonra gidebiliriz. Olive walkmaniyle müzik bizim dede(edwin) de torununa(dwayne) öğütler veriyor ;
Filmden ;
Grandpa Edwin - (Dwayne'e dönerek) Hiç biriyle beraber oldun mu?
Richard - Baba!
Grandpa Edwin - Tık yok mu ? Bana söyleyebilirsin .
Richard - Hadi ama! lütfen !
Grandpa - (dwayne kafasını hayır anlamında sallar) Hayır mı? Yüce İsa. Ne ? 15 mi? Tanrım .
Richard - Baba!
Grandpa - Genç piliçlerle birlikte olmalısın .
Richard - Baba!
Grandpa - Genç olanlar dünyadaki en iyi şeyler.
Richard - Hey!Hey!Hey! Bu kadarı yeter ! Kes artık !
Grandpa - Şimdi tadını çıkar yoksa 18 olunca senden küçüklerle birlikte olursan 3 ya da 5 yıl hapis yatarsın .
Olive kulaklığı çıkarır ve ; - Ne hakkında konuşuyorsunuz ?
Grandpa - Politika .
Olive tabii ki müzik dinlemeye devam eder . "Politika sevimli olive'in dikkatini çekmiyor , cin gibi zekasını böyle işlerle yoramaz tabii ki."
Mola verdikten sonra minibüse geri döndüklerinde sarı, sevimli, küçük Hurda çalışmamak için direniyordu. Israrlara rağmen direnmeye devam eden minibüsü sonunda bir tamirciye götürdüler. Debriyajın kırılmış olduğunu ama eski minibüsleri tepeye çıkartıp yokuş aşağı ittikten sonra 30km/h çıkarabilirlerse 3. vitesten 4. vitese çıkarabilecekleri ipucunu verir ama tabii ki önce bir tepe bulmaları gerekiyordu . Sonunda cin zeka ailenin aklına bir fikir gelir ve dede dahil bütün aile üyeleri minibüsü itmeye başlarlar. Minibüs çalışıyor ama her molada aynı şeyi tekrarlamak zorunda kalacaklarını tahmin etmişlerdi sanırım .
Verdikleri son molada Richard , Stan Grossman'ı bulamaya karar verir ve herkes uyurken 37 km uzaklıktaki seminere doğru yola koyulur.Kiraladığı mobylette ile... Sabah olduğunda ise, Olive dedesinin uyanmadığını söyler . Dede eroin yüzünden ölmüştür. Ambulansla en yakın hastaneye giderler.

Doktor ; - Üzgünüm elimizden geleni yaptık . Babanız uyudu ve bir daha uyanamadı.
Defin işlemleri için asistanı Linda'yı yolladı . Linda, Richard'ın eline bir tomar kağıt verdikten sonra hepsini doldurmasını söyler. Richard işlerin uzayacağını tahmin ederek babasını son bir kez görme bahanesiyle kaçırmaya karar verir . Babasını çarşafa sardıktan sonra minibüsün bagajına atar.
Aksilik peşini bırakmıyor ailemizin bu kez de korna bozulur ve polis çevirir. Richard herkesin sakin olmasını ve doğal davranmalarını istese de bagajda bir ölü varken bunu yapmaları pek mümkün olmayacaktı elbette. Polis, Richard'ı minibüsten indirdikten sonra bagajı açmasını ister . Polis bagajı açtığında gördüklerine çok sevinmişti çünkü molada Dedenin Frankten istediği dergiler vardı . Polis dergileri alıp ( Frank'e ait olan dergi hariç) mutlu bir şekilde uzaklaştı tabii ki .
Olive hastaneden aldığı broşürlerle ailesine göz testi yapmak ister ama kimsenin keyfi yerinde değildir. En sonunda abisine dönüp renk körlüğü testini gösterir ve ;

Olive -(göz testini göstererek) Anne ! Dwayne 20/20 yaptı .
Sheryl - Bahse varım yapacak . (jet pilotu olmasından bahsediyor)
Olive - Bakalım şimdi renk körü müsün ? (renk körlüğü testini çıkarıp ) Çemberin içindeki harfi görüyor musun? ( dwayne'e sorar) ( dwayne şok olmuş bir şekilde bakar)
Olive - Hayır, çemberin içindeki . Harf...
Frank - Çemberin içindeki harfi görebiliyor musun , Dwayne ?
Olive - O bir A . Tam şurada.
Frank - (kendi kendine) Parlak yeşil. Tanrım .
Dwayne - (not defterine hızlıca) NE ?
Frank - Dwayne, sanırım sen renk körüsün .
Dwayne - (not defterine) NE ?
Frank - Renk körü olanlar jet pilotu olamaz .
Filmin en can alıcı ve dramatik noktalarından biri Dwayne'in amacına ulaşamayacak olmasını öğrendiği sahneydi, Dwayne cama, tavan, kapıya, vurmaya başlar . Minibüsü kenara çektikten sonra Dwayne , boş araziye koşup FUUUUUUUUUUUUUUCK! diye bağırıyor . 9 ay sonra ilk söylediği kelime bu olmuştu malesef. Annesinin ikna etme çabalarına rağmen geri dönmeyi reddeden Dwayne, Olive'in sarılıp bir tek kelime etmemesine rağmen geri döndü . Filmin verdiği mesajlar diğer aile komedileri veya yol komedilerinden kendini ayırıyor.
Little Miss Sunshine'a doğru yola koyulan ailemiz yolları karıştırıp otele geç gitmelerine rağmen Olive'in yarışmaya katılmaları için ellerinden geleni yaptılar.
Richard küçük sevimli kızları maymuna çeviren bu yarışmaya kızının katılmasına ve kızının o aptal insanların karşısında küçük düşeceğini düşünüp Sheryl'e, Olive'in yarışmadan çekilmesi gerektiğini söyler.
Son ana kadar geldiklerinde ise nefesimi tutup Olive'in yarışmadan çekilmemesi için sabırsızlıkla bekliyordum ki . Olive son anda da yaptı yapacağını ve sahneye çıktı . Mikrofonu alıp ;
Şimdi yapacağım dansın hareketlerini bana öğreten dedeme ithaf ediyorum . Show Must Go On!
You Can't Touch This şarkısıyla dans etmeye başlayan Olive, jürinin ve diğer yarışmacı ailelerin tepkisini çekmesine rağmen dans etmeye devam etti. En sonunda bütün aile sahneye çıkıp dans etmeye başladı . Filmin en çok eğlendiğim tarafı burasıydı . Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!
Sonunda karakolluk da olan Hooverlar ;
polis memurunun - Sizi bırakırım ama bir şartla , bir daha kızınız kaliforniyadaki hiçbir güzellik yarışmasına katılamayacak .
Richard da Sheryle dönerek bu bizim için sorun olmaz dimi hayatım ? derken sarı minibüs belirdi ve THE END !



Filmin en can alıcı noktası Dwayne'in FUUUUUUCK! diye bağırdığı , diğeri ise Hooverların sahneye fırladığı sahne idi. Muhteşem mesajlar veren filmi, eğer ben komedi olarak recep ivedik izlerim diyenlerdenseniz izlemeyin.

..........Amak-ı Hayal............: Tavuk Ürünleri Hakkında Bilmedikleriniz 2

..........Amak-ı Hayal............: Tavuk Ürünleri Hakkında Bilmedikleriniz 2: "Hazır mutfak ürünleri:Bu ürünler ön pişirilmesi yapılmış salam, sosis, hamburger, burger,nugget, cordon blue vb tavuk ürünlerinden oluşur. ..."

Amak-ı Hayal yazmış, çok da güzel yazmış, tekrar bi teşekkür ettim :) .

Cuma, Mart 11, 2011

Dün Buna Güldüm :) Mouse M.D.


"Scratchy comes into the emergency wing of a hospital with a splinter in his hand. Itchy, as Scratchy's doctor, walks into the room. Scratchy is sitting on a hospital bed as Itchy's diagnostics team looks over him, consulting his chart. Itchy observes Scratchy and appears to arrive upon a diagnosis, proceeding to administer an unconventional treatment of sawing both of Scratchy's legs off and putting them in his ears. He looks at Scratchy, apparently disappointed, shakes his head, and removes the legs from his ears (throwing them into a trash can). The scene cuts to Itchy and his medical diagnostics team pensively consulting a board that reads:
  • (Check) Stick Legs in Ears
  • (Check) Replace Heart with Spider
  • (Check) Acid Enema
  • (Check) Go Through Wallet
Itchy turns to look at Scratchy, who has apparently also had his abdominal cavity cut open by now (perhaps for the arachno-cardial transplant), and a lightbulb appears over his head. He grabs the bulb, breaks it and uses it to cut Scratchy's head off, then puts the head in Scratchy's abdominal cavity and stitches it up. Scratchy then gives birth to his head and nurses it."



İğne OYASI Satılır

Ben yapmıyorum , annem yapıyor da internette satabiliriz deyince mutlu oldu tabii ki ,
Bi kaç foto eklerim siz de almak isteyenlere gösterirseniz, 1m uzunluğunda masa örtüsü olarak kullanabileceğiniz dekoratif bişeyiniz olur,
ama benden satıcı olmaz bunu anladım.

Pazar, Mart 06, 2011

Geri Geldim ...

Uzuun aradan sonra yine blogumdayım, sarılasım var, digitürke küfredesim var.
Ankara'da çok kalmadık sonunda evimdeyim , perşembe akşamı evdeydim  , klasik home sweet home anlayacağınız.
Size otomatik olarak gönderdiğim bir kaç yazı vardı, Ankara Hacettepe başlıklı, onları zamanlayıcı ile o günlere ayarlamıştım ;
1. gün pazartesi , aşti terminale yetiştik, tomografi randevum için Hacettepe'de olmam gerekiyordu saat 9'da.
Tomografiden sonra, ultrason vardı, tomografi çekildikten sonra ultrasona ne gerek vardı dimi?
Bunların hepsi oldu bitti onkoloji'de de kan verdim iki tüpçük :) , rutin kontroller.
Açız tabii eve gidelim dedikten sonra kuzeni aradık, evde kimse yok anahtarımız da yok dışarıda kaldık :) ,
Zurger Cing'e gidip hamburger yedik, sonra aklıma bakterili et'li haber geldi, yemeğe devam ettim tavukluydu sonuçta ne olabilirdi ki en fazla?
Sonra zaman geçsin diye cafede oturduk vs vs vs . Hastaneye geri döndük sıkıldık diye yer yön bilmiyoruz bi parkta oturalım dedim , hangi park ama ? sonuç olarak akşam eve geldik bitik bi halde ne yiyelim kova aldık tavuk parçaları falan filan, bildiğin fast foodla beslendim bu hafta...

2. gün salı ,
3. çarşamba,
ve perşembe sabahı yola çıktık.
bildiğiniz gibi port için randevu da aldım , temmuzda ankara'dayım yine :), lanet olsun ki kontrollerim kısaldı , ama radyasyonsuz gidcem döncem :) ,
hadi daha çok sıkamam sizi
yani bundan daha fazla iyiyim, yeterince ...
hadi kalın sağlıcakla... :)

Cumartesi, Mart 05, 2011

Geri Döndüm...

Blogger kapanmış ben Ankara'dan dönmüşüm falan işte...
Ankara'da ne halt ettiğimi anlatacağım neden gittiğimi de ;
2006'nın Ocak ayı Xxxx Anadolu Lisesi'nin 1. dönemi bitmiş zar zor aldığım teşekkürümü yorgun yorgun eve götürmüştüm. Kendimi kötü hissediyorum feci bi yorgunluk ve tam anlamıyla anlatamadığım duygu durum bozukluğu gibi, halsizlik, çökkünlük her türlü şey.
Önce en yakın doktora gittik annemle ondan sonra da her şey makara gibi sarmaya başladı. Adana'ya gittik sonra dayımla, Universal Hastanesinde muayene tahliller ve diğer tetkikler yapıldı, Dr :
- benim arkadaş var sizi onun muayenesine gönderiyim, dedi.
tamam dedik, arabaya bindiğimiz gibi kendimizi doktorun muayenehanesinde bulduk. O da bi baktı tetkiklere, muayene etti, teşhis koyuldu direkt ameliyat dedi. 35000 tl istiyormuş o.çocğ. Bizde yok tabii o kadar para, biz de Balcalıya gittik, orda da aynı şeyler ama bu kez 35000 isteyen doktor yoktu sevk edildim Hacettepe'ye.

Şubat 2006 ;
Ankara'ya giden yollar kapalı, kar, tipi, fırtına , yol boyunca makaslama yapan tırlar...
Tabii dayım sağolsun, yarı yolda bırakmadı, kar lastiklerini taktım zincirler de tamam Ankara'ya

Perşembe, Mart 03, 2011

Ankara - Hacettepe 4. Gün...

Bugün perşembe ve Hacettepe İhsan Doğramacıdayız evet yine çocuk cerrahisi polikliniği ve lanet olası Braun marka portumdan kurtulmak için ameliyat randevusu ayarlamaya çalışacaz , bakalım bu yaz adrenalin ve anestezi ikisi birarada, Kendimin en çok sevdiğim yanı narkozdan çıktıktan sonra yarı ayık halde saçmalamam, bağırmıştım port ameliyatından sonra, "vahit seni öldürecem" diye. Heyt gidi günler beaa! :D

Port şu sağdaki, derinin altına yerleştirilen ve yapay damar da denebilen bi alet, ağır kemoterapiler veya 1 yıl 2 yıl süren tedaviler için yardımcı bi alet. Severim kendilerini , Braun olması da ayrı bi bağra basma göstergesidir.














Burda Şarkı Var ; Dream Theater - As I am dinliyoruz efenim.


Burda not var!  ;  Sevgili okuyucum bu 4 gün boyunca Ankara'da olacağım için post atamayacağım ve yeterince unutkan olacağım için bütün bunları geçmişten yazıyorum, evet gelecekteki  okuyucu nasıl hissettiğini biliyorum ama bütün bu yaşadıklarımı 219312938 kez yaşadım tam aynısı olacak yine yine yine...

Çarşamba, Mart 02, 2011

Ankara - Hacettepe 3. Gün...

Hacettepede 3. günümüz Çarşamba günü Cerrahi polikliniğinin kapalı olması kendimizi sokağa atmamıza yaradı sonunda bugün hastanede işim yok, işimiz yok. Geziyoruz...

Ben gezerken   Siz bunu dinleyin ; Metallica - Enter Sandman

Salı, Mart 01, 2011

Ankara - Hacettepe 2. Gün...

Ve Hacettepe'de 2. günümüz, ben, annem ve kardeşim, bu kez Hacettepe Onkolojinin alt katındaki Radyoloji servisine gidip sonuç isteyeceğiz ve bakalım yaramaz hücrelerden eser kalmamıştır, doktor'a gidip sonucun temiz olup olmadığını sorup evin yolunu tutacağız, 7.cadde Bahçelievler akşam çok güzel oluyor, bütün bu yorgunluktan sonra gezmeye hakkımız var sanırım.

Soldaki foto da Hacettepe Onkolojiden, Bölüm 92 de çocuk onkoloji, 2 yıl orda feci geçer...

Ve Bunu Dinleyin ; Tool - Sober




http://www.panoramio.com/photos/original/3410537.jpg kaynak foto...

Perşembe, Şubat 24, 2011

Yazasim Var

Oyle bi konu hakkinda degil ama yazasim var,rastgele.
Kucukken yaptigim gibi duvari karalayasim her yere adimi yazasim
var-kucuklugumdeki gibi- .
Kulaklarim ve beynim Iron Maiden'le cosuyor ama benim yazasim var.
Haberleri izlerim arada sirf gundemden geri kalmiyim diye, aslinda
geride kalmak bahanenin en buyugu, hatta yalan. Neyse ne iste bi
Kaddafi kaldi indiremedikleri, Kaddafi diyince aklima kadayif geliyor
ama tel olanindan degil icinde ceviz olanindan, adini unuttum.
Bugun arapca konustuk Renimle ama ben konusamadim cok , ezik hissettim
kendimi biraz ne biliyim. Ben anneannemden ogrendim arapcayi biraz da
annemden, bildigin yasli kadin arapcasi =) bilmedigin ya da .
Yarin kimligimdeki cocuktan kurtulacam en son 4-5 yil once foto
yapistirmistim, siritmistim da annem yuzunden, gulmem kolay kolay ,
guldurmustu beni.
Pazartesi de Ankara'dayim.
Ankara'ya ac biri olarak ayak basacam, cunku tomografi randevum var,
yolculuk 9 saat surecek bi de ac olacam oyle bisey dusun, ac kalmaya
aldirmam da acken tomografiden once su icmeye dayanamam, ilacli
solusyon hazirlanir ve Sadece Umut o 1,5 lt suyu yarim saatte
bitirmistir, bu yazdigim milyon tane tomografiden birine rastgeldi
sadece, hep duyuyorum etrafimda yasli teyzeler veya orta yas sayilacak
yasta insanlar, bazen de ilk defa tomografi ile tanisanlar, mezar,
tabut veya olum gibi kelimeler kullanirlar bu makineden bahsederken,
hic bu yonden bakmamistim . Sanirim olmek aklima hic gelmedigi icin
oyle davranmistim, ya da cok sogukkanli oldugum icin, bilemem
sebebini. Ama lunaparktaki en kral aletten daha kraldir tomografi, bol
adrenalin ve damara enjekte edilen mavimsi, bazen yesilimsi sivi,
inanilmaz hem 1,5lt suyun idrar torbasini patlatmak uzereyken,
iceriden doktorun veya teknisyenin ''bitti kalkabilirsiniz'' demesi ve
baam! O anda endorfin, o kadar cok salgilanir ki alta kacirtacak
derecede rahatlarsiniz, eger tuvalet uzaksa da tekrar adrenalin Sadece
Umut siyrilir yasli amcalarin ve teyzelerin arasindan, tuvalette
birinin olmamasi icin dua eder ve yoktur hicbir zaman da denk gelmedi
tuvaletin dolu oldugu bi zamana. Ankara iste tip turizminin zirve
yaptigi sehirlerimizden bi tanesi...

Pazar, Şubat 20, 2011

Depresyondayim Unutuldum...

iDikkat. Yazacaklarim Ntv'deki doktorun depresyon teshisi nasil konulur
demesiyle basladi...
Mutfagi yeniliyoruz bu ara olcmek icin geldi usta, renk falan derken
ntvyi actim, ben arada cnn ve ntv izlerim, dr depresyondan bahsediyor
ama sunucu kadin ''depresyon nedir? Ahahha'' seklinde. Ben de dikkatli
dikkatli izliyim dedim satdi dr. ;
Depresyon, gelecek kaygisi, ''umut''suzluk, umitsizlik, unutkanlik,
dikkatsizlik, uyku duzeni bozuklugu, durduk yerde halsiz uyanma,
halsizlik, bikkinlik...
Saydiklarinin hepsi bende o zaman depresyondayim lan ben, kanser
oldugumu ogrendigim zaman bi tek bu kadar sok oldum, yarindan tez yok
psikologa gitmem lazim, anasini sattigimin dunyasi bu da gelecekti
basima, simdi antidepresan verecek hapci(psikiyatrist) ben de almicam, ee
ne anladik haci? Ne yapcaz koskoca Şaman'a yapilir mi bu?
Beynim ve sinir sistemim bana darbe yapti bundan daha kotusu metastaz
olabilirdi, o olmadi bu oldu.
Isyan edesim var, ediyordum ama cosasim var tek basima devrim yapasim var,
Evet depresyon yuzunden oyle dusunuyorum.
Hadi hayirlisi...

Cumartesi, Şubat 19, 2011

Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi...

Bu yazıyı yazmak için çok erken biliyorum ama yazasım var yapıp yapıp üstüne çizik atasım var.

1-Tıp oku, Doktor ol, mecburi hizmetine askere gidiyormuşsun gibi sevin, mutlu ol.

2-Seyyar Lunaparklardan birinde yaklaşık 12-13 yaşlarında Gemiye benzer bişeye binip bi sağa bi sola savrulurken bağırmaktan yüz kaslarının yırtılmak üzere olduğunu da biliyorum ama, bungee jumping yap.





(fotonun kaynağıdır;http://farm3.static.flickr.com/2697/4067233355_9420d886f9.jpg)

3-Pasaport al ve Üniversiteye gittikten sonra burstan arttırdığın parayla yettiği kadar gez.

4-Motorsiklet al düşer düşmez öleceğini biliyorsun ama mobiletle geçen yaz yaşadığın heyecanı beraber yaşadık, o yüzden motorsiklete bin ve rüzgarı iliklerinde hisset.(bu yapacağım son şey de olabilir)

5-Hea bi de doktor olacam demişsin ideallerin yüksek, doktor olduktan sonra TUS falan hepsine gir pes etme sakın, iyi bi doktor olduktan sonra sana ihtiyacı olan binlerce insan olacak, sorumluluğunu bil ve prof. olabilirsen süresini tam bilmiyorum ama afrikaya gönüllü hizmet için git unesco, unicef yardımcı olacaktır bu konuda.

6-30 yıl sonra Afrika'nın daha insancıl sağlık hizmetlerine kavuşması için dua et.

7-Çok yoruldun belki, dönüşte kesin dönüş yapmak istediğinde, eğer hala aynı ise boş bi toprak parçası bul deniz kıyısında bir ev al, bir tekne, kayık da olabilir, emekliliğinin tadını çıkar. Para umrunda olmasın, yaşamak için bi iskemle ve bi olta yeter. Her zaman az olanla yetin.

8-Öleceğin günü bilmiyorsun tabii, hemen  de bi liste yaptın, ama ölmeden önce kesinlikle annene bi ev al, her ne kadar yaşadığı ev kendisinin olsa da...
.9,10,11,12,13.........
.
.
.
.
.
.
Yazdıkça yazasım aklıma geldikçe de karalayasım var, 19 yaşında birinin ölmeden önce yapılacaklar listesi yapması ilginç gelebilir yeterince...

Cuma, Şubat 18, 2011

Surpriz Son...

...Sabah her ademoglunun(evrim diye bisey var lafin gelisi) yaptigi
gibi uyandim alarmin calmasiyla birlikte alarm zil sesim de nokia
telefonlardaki halokinesis.aac. Oyle bi caliyor ki terminator bizim
evde sanirsin kadin olan ama ''neden kadin?'' dedim ya basta oyle bi
caliyor ki neyse dunya kadinlar gunu de yaklasiyor rezil olmayalim
simdi, neyse ne iste kalktim yarim yamalak bi kahvalti(bizim evde
kahvaltiyi annem hazirlar) yaptim. Minibus, dolmus veya adi her ne ise
ile yola ciktim, 15 dklik mini cin iskencesi 30 dk olsaydi yarim cin
iskencesi katlana katlana hesap yaparsiniz siz . Dunku minibus olayini
anlatiyim toplam bi cumle zaten; minibuse bindim yine tam kapiyi
kapatacaktim ki gaza basti malolumal ben de OHA dedim refleks olarak
duymadi sanirim ama bizim akraba duydu, kulaginin dibindeydim ''Oha''
derken sok olmus bi sekilde hayirdir umut yapmazdin boyle der gibiydi.
Dershaneye yetistim girgir samata haftanin son gunu ya o yuzden, ilk
iki radyoaktiflik ve ''yanagi sikmalik'' hocamin arada serpistirdigi
genel kultur hikayeleri...
Fizikten bi ben mi nefret ediyorum? Hayir dediginizi duyar
gibiyim.-KLISE- Fizik dersi teneffussuz olunca bas agrisi ve sikinti
da yavastan hissettirir kendisini, sonumuz boyle mi olacaktiii boyle
mi olacakti sucum gunahim neydiii?(dizi vardi hani) .
Matematikte toparladik derkene eve geldim.
Babam msn'de, uzaktadir coook. Konustuk moral oldu onu gormem, ama ne
zaman ki msn'e girecegi haberini aliyorum, bi delilik geliyor bana
soldan sagdan onden arkadan girmedikleri yer kalmadi 23184157
harflilerin, sebep mi ne? Sebep su, o kadar uzakta ki gelmesi iki gun
surer o yuzden oyle diyorum, yanimizda olaydi sinava girecegim bi
moral kaynagi falan diyordum ama olmadi haci lys'ye ancak gelecek.
Blogumda ilk defa babamdan bahsediyorum duygu yuklendim. Yeter bu
kadar, titre kendine gel uleeyn!
Ogle yemegi ciger yahnisi denen turkcede ama arapcada hamis olarak
biline bi yemek, bayilirim, olurum bi tabak yerim ama gel gelelim dun
aksam cigerin mangal halini yedik anacim ya yapma bunu. Nazlanacak
vaktim yoktu, midem kendi kendini sindiriyor, ucagimsi bi ses
cikariyordu.
Daldim tabaga istahsiz bi sekilde ayran da yagli falan doydum dusun o
kadar nazlanmama ragmen doydum, bendeki midenin ta burdan selamlar.
Neyse aksam yemeginde ise durum tamamen benim aleyhime dondu beklentim
yuksekti ama olmadi,hersey kardesimin yabanci dil bolumunden mezun
olduktan ve kpss'den gumruk memuru olmak istedigini aciklamasiyla
basladi. Olamazsin bos hayallere kapilma dedim, olurum dedi,
ol,olma,olur,olmaaaz, paaat alnimda patates puresi annem elindeki
patatesi firlatti, oyle bi yapisti ki... Neyse yemek yemedim aciktim
da haliyle, misir patlatip kola ictik kardeslerimle ama bizimkiyle
kavgaliyiz iste.
Bi de ben hep Sensiz sabah olmuyor yaniyorum allahsiz! Seklinde
biliyordum sarkiyi bunu arkadasim kirmizi yanaga soyleyince gulme
krizine tutuldu, onunla Mus'a gidip fizik tedavi okuma hayalleri
kuruyoruz, oyle iste.

Anneniz suratiniza patates firlatirsa o patates alninizda pure oluyor
tecrubeyle sabittir.

Çarşamba, Şubat 16, 2011

Bazı Şeyler Saçma Değil, Herşey Saçma Gibi...

Selam ,

Gazete okurum arada ;
Bi habere denk geldim ki sormayın... Yorumsuz...


Aşağıdaki hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle alakası yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.
(Bankta sıcak bi günü 1 top dondurmayla karşılayan genç kız, başına yeşilçamda bile gelemeyecek bi olayla karşılaşır. Etraf kalabalık, haklıymış gibi yanına gelip bağıran bi adam ve kızgın bakışlar)

Fesat Prof - Dur yalama dondurmayı!
Dondurma Yiyen Genç Kız - Eea pardon amcaa nasıl yememi bekliyosun?
Fesat Prof - Bak tahrik oluyorum yapma hem üstüne başına bişey giymemişsin, kayarım sana bak!
Dondurma Yiyen Genç Kız -Amcaaacığım sen kime kayıyosun, edebinle otur yaşına başına bakmadan bi de allaam ya!
(Adam linç edilmez, herkes kıza kötü kötü bakar. Nerede yaşadığını hatırlayan ve bu duruma nasıl gelindiğinin şokunu atlatamayan genç kız kalabalık tarafından tacize uğrar, bununla yetinilmeyip kıza sokak ortasında profundan tutun, belediye başkanına kadar herkes tecavüz eder, kızın adı da aşufteye çıkar.)

Yukarıdaki hikayede verdiğimiz örnekte dondurma yiyen kız ve fesat prof. adlı hikayede dondurma yemenin püf noktaları üzerine konuştuk. Prof. sonuçta her şeyin iyisini o bilirmiş gibi davranın eğer 50m.'lik karanlık, dar ve idrar kokan bi sokakta hikayedeki Fesat Prof.'a denk gelirseniz siz de ileride Fahişe Yaftasıyla anılabilirsiniz.
dı dıt dıdı dıdı dırıt dıdı dıdı ( şirinler efekti )

Pazartesi, Şubat 14, 2011

Pazartesi = Sınav Günü = 14 şubat

Pazartesi = Sınav Günü = 14şubat


Bu yukarıda görmüş olduğunuz denklemin sevgililer günü ile yakından uzaktan alakası yoktur .
Kısa bugünden ve tarihinden bahsediyim ;
Bugün yani pazartesi günleri "Tatil Sendromu"ndan kurtulamadan deneme sınavı yaptığımız gün seçildi dershanenin açıldığı gün, bununla paralel "sevgililer günü" denen garip günün sokakları, alışveriş merkezlerini sevgi pıtırcıklarıyla doldurup taşırmasına hiçbir ademoğlunun "gerçek aşk/sevgi" veya o tür bişeyden kırıntı bırakmamasına neden olan gün.

Deneme sınavlarımdan bahsetmeyeceğim artık ; çünkü az zaman kaldı ve neyle sonlanacağını az buçuk kestirebiliyorum her ne kadar ;
-son saate kadar hiçbir şey belli olmaz! gibi cümleler kuran insanlarla çevrili olsa da etrafım... Son saatte şimdi çözemediklerimi vahiyle mi yollayacak bana ?

Sınava şu kadar gün kaldı! Eeee yani ne olmuş ? Millet sayaç olmuş kendi etrafında dönüyor daha ne olsun! Ben saymam arkadaş geldiği gün gelir hoşgeldi derim veya daha başka cümleler çıkar ağzımdan istemeden, isteyerek.

Bi de öyle bi cümle buldum ki yok artık dedim ( google'da aramaya çıktı döncek ) Aranan kan bulundu ,,,
Üzülme.. İstediğin birşey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur..! HZ. MEVLANA 
Yukarıdaki cümlenin Mevlana'yla uzaktan yakından alakası olmadığını düşünüyorum ve sebebi ; 
Mevlana o kadar karamsar olamaz benim gözümde, birşey olmuyorsa üzerine üzerine gideceksin arkadaş, olana kadar. Olmuyor olmuyor, zorlamanın anlamı yok gibi cümleler kuracaksak Ohooo yanmışız demektir. Mevlana yaşıyor olsaydı şayet ve insanlar bu kadar karamsar, umutsuz veya ne bileyim gibi duygu durumlarından birini yaşıyor olsalardı kurmazdı ki bu cümleyi.


İç Ses : Neyse, blog sevgi pıtırcığına dönüşmüşken ben bunları yazmışım yazmamışım kimse okumaz arkadaş benden söylemesi.

Cumartesi, Şubat 12, 2011

Cimrinin Haracı...

Para , Lidyalılar bulmuş, anasını sattığımın lidyalıları. Paradan başka ne bulmuşlar ne halt etmişler bilemem. Tarihçi kesilemem kimsenin başına . Paradan bahsediyoruz hem, nerden geldiği kimden geldiği sorun değil artık çoğumuz için. Başlığa bakıp Haraç kesen biri sanmayın işin esprisi o. Eskiden paranın kokusundan mı anlıyorlardı ki helal haram olduğunu? Aaa bu sigara kokuyor tüh allah belanı haram para bu, aaha alkol kokuyor ayyaşın tekinden bu para diyip sokağa mı fırlatıyolardı? Neyse ne işte.

Cebimde çok para var, bana göre çok çünkü kardeşlerim beni evin hatta Dünyanın en cimrisi ilan ettiler, sağolsunlar. Tabii "onlara göre" "cimri" olmasaydım bu paranın p'sini göremezdiler. Marketten bi çikolata aldım. Tepki aynen şöyle ;
- Aa abim KENDİNE çikolata almış. Hadi kardeşim biz de alalıııııım.
- O benim değil size getirdim dedim , bizimkiler şok, bana verin bi parça dedim. Ona razılar dünden zaten .

Dün de zaten cebimde 5 tl bozukluk vardı 2tlsini düşürmüşüm. Paramı acayip yerlere saklarım Cd poşetleri, Çoraplar, Ve daha bi sürü yerde vardı. Vardı dedim çünkü Cd Poşetinin içinde para sakladığımı benden başkası bilmediği halde 5tl alınmış Allahım Sana Geliyorum! Kim almış? dedim. Gönüllü olarak annem "ben aldım kola aldık hani" dedi . Hııı tamam dedim.

cimri degil tutumlu ogretemedim gitti sunu...

İdeal Kilo Hesap - Kitap...

İdeal kilo denen bişey varmış, ben biliyordum da "Olmayınca olmuyor?" hayvan yağı mı yiyim kilo almak için? 
Bu sitede baktım http://www.idealkilo.org/  
Korktum da asklında biraz , anoreksi denen illete yakın duruyorum, 17.5 bmi anoreksi ben ise 17.9'um oldum olacam yani, layn acep gidip bol tereyağlı birkaç yumurta mı yesem ?  Korkmaya başladım allah belasını. Yağsız 46 kg diyor. Diyetisyen'e gitmek lazım dershane de başlıcak ? as'^+^+'%? 

Pantolon Askısı - Pantholder - Suspender...

Selam , Şu tombik yanakları sıkmalık dedektiflerin taktığı şeyden istiyorum, dedim.
Siz ne tombiksiniz ne de dedektif, dedi. 
Ne alakası var? Ben de tombik bi dedektif olmayı beklerim, bana hemen siyah desensiz bi tane verin, dedim. 
Güvenliği çağırmadan burayı terk edin beyefendi, dedi.
Bana onlardan bi tane vermesseniz pantolonumu indireceğim dedikten sonra pantolonumun ağır çekimde yere düşmesini sağlayacaktım ki rafa uzandı ve ; Alın alın ve lütfen gidin, dedi. 
Teşekkürler hanımefendi, umarım bir gün tombik bi dedektif olarak karşınıza çıkacağım dedim. 

Yukarıdaki hikaye gelişigüzel ve hayalgücü ile yazılmış çok kısa bi parodidir. Yazarın yakındığı şey nedir ? Şaka Şaka ama paragraf sorularında sürekli yakınan bi yazar görmüşsünüzdür.

Pantolon askısı istediğim zaman sürekli bana dolaba asacağımı sandıkları için ya plastik ya da alüminyum raf aparatları gösterdiler. Bunlar değil şu kemer niyetine kullanılandan dedim. Ya garip garip bakışlara maruz kaldım ya da bizde bulunmaz çöle git sen en iyisi bakışları fırlattılar. Bıktım ben de internette arıyım dedim. Aynı dertten muzdarip bi sürü insan var. 

Pantolon Askısı Anı ; 
Dershaneye yeni başladım , yeni arkadaşlar falan ; 
Temmuz olabilir yanlış hatırlamıyorsam, kot pantolonumun üzerimde 10sn duramadığı bi kilodayım pantolonun bedeni 29 . Bi tişört bi kot çıkıp gittim, plastik uçlu pantolon askımı taktıktan sonra. Desenini sevmediğim için -başka şansım yoktu- içten takıp öyle gittim belli belirsiz tişörtün altındaki kabarıklıktan belli ediyordu kendini, küçük bi yerde yaşıyorsanız "aa lan sütyen mi bu?" şeklinde esprilere maruz bırakmayacağıma yemin ettim, görev beni çağırıyordu.
Neyse yeni arkadaşlarım tahmin ettiğim esprilere maruz bırakmadılar, ama birgün 
sırtıma dokundu ve "bu ne?" dedi "kemer" dedim, neden takıyorsun? dedi. Zayıfım ben görmüyor musun hem normal olanlar pantolonumun düşmesini engellemiyor -o derecede sıska- dedim. Neyse ki sorun çözüldü. Bu yaz adam akıllı desensiz / desenli metal uçlu bi pantolon askısı bulacağım, o derece! Hem tişörtün üstünden takacağım, yüksek bel pantolon ya da normal bel işte. Oooh mis! Kiğılıda var, var ama 40 liraya yakın bi parayı gözden çıkaracam artık ne yapalım... 

Bu zayıf ergen pantolon askısı arıyor...