Çarşamba, Temmuz 11, 2012
Bugün Günlerden PES
Salı, Temmuz 10, 2012
İlhan İrem'den Geliyor
EEaa sabah bir şey olmadığına göre yazıyı burda bitireyim gideyim ne biliyim.
Neyse devam, kahvaltıdan sonra aylak aylak takıldığımı farkettim, kardeşim işi bırakınca bilgisayarda geçirdiğim zaman da kısaldı tabii. Durum sinir bozucu olabilir ama ben ısrarla masaüstü bilgisayarı hayata döndürmeye çalışıyordum, en sonunda pes ettim. Yeni bir monitör alırız, parası neyse verelim falan dicem de para yok. Burada İlhan İrem - Boşver Boşver Arkadaş çalıyormuş gibi hayal edin, hani çok umrumda değil zaten. Ee neden anlatıyorsun o zaman diye merak edenlere de, ileride olur da ne kadar boş beleş biri olduğumu hatırlatırım kendime, geçmişte malmışsın arkadaş bari şimdi yapma, şeklinde mesajlar vermek adına, evet gelecektekine mesaj, deli diilim! diilim! şeklinde de acitasyon.
Yazı boş oldu, yayınlanmaya değmez veya değer buna karar veriyim sonunda, her düşündüğünü de ne diye yazıyorsun olum mal mısın? -iç hesaplaşma yaşarken-
Kuzen geldi, Bayburt'tan. Hani Almanya falan olaydı iyiydi. Kuzen kafa adam, görür görmez bir heyecan, sonunda evden çıkabilcem! Sanki adamı bekliyordum amk. Sohbet, şamata adam kafa zaten. Habire gülüyoruz, hani biraraya gelince böyle psikopatlıklar yaşamamız normal, bunaldım yakında çürürüm ben, otur otur kilo da almıyorum hani. Eeaa biraz sonra da, ablası aradı sen de gel bizimle diyince, fırsat kaçmaz. Kardeşi de alıp takılıyoruz hep beraber. Diğer ablasının yanına gittik kafeye, bir arkadaşı daha vardı onun da sohbeti güzeldi ama sonlara doğru sıçmayaydı iyiydi.
Ayın 11'ine kadar izinli olan biri, 6'sında izin almışsa kaç gün tatil yapar? 5 diyorduk kuzenle ama adam ısrarla 6 diye inat edince de koptu olaylar. Neyse, kız arkadaşın var mı? muhabbetinden hoşlanmıyorum, hani sohbet konusu mu olsun? Varsa hakkında mı konuşalım, insan anlayamıyor amacın ne olduğunu.
Geri dönüşte de zaten diğer kuzenlerle takıldık, PES yaptık. İyi güzeldi Real - Barça 0-2 skor, sonuç ben mağlup. Bilmiyorum abicim unuttum napıyım? Habire pas verince de top dışarı çıkacak, taca uçacak falan nerden bileyim 2009'da 2010'da bıraktım adamlar tam simülasyona geçmişler o zamanlar otomatikti biraz kontroller de iyi olmuş gerçekçilik adına. Türkçe konuşan spiker de iyi güzeldi. Oha 2013 duyurulacak ben ilk defa 12'yi oynamışım daha fazla rezil olmadan sonuca gelelim.
Sonuç olarak akşam yine aynı kuzenlerle takıldık, yine güldük eğlendik gün güzeldi ama ben bu ilacı anlamadım arkadaş.
Önceden rol yapabiliyordum, mimiklerimi aldırmış gibiyim yea?! Zorla gülüyormuş gibi hissediyorum kendimi, şöyle söyliyim, duygularımı saklayamıyorum. O an içimde ne tilkiler varsa hepsi bir anda mı çıkar ortaya? Bu durum beni hiç memnun etmedi açıkçası ama diğer durumlar açısından mesela "takmıyorum artık" diyebiliyorum. Kaç zamandır aramıyor mu arkadaşım ya da sevgilim mi yok ya da doğumgünümde en yakın dostum tarafından ekildim mi? O zaman napıyoruz bir hap hayatınızı değiştirir sanıyorsunuz da ben sonradan farkına vardım sanırım, farkına varmama neden olan buysa bırakayım madem ya da tedavi işe yarıyor. Aslında neyi tedavi ettiğimizi de bilmiyorum, evet bundan 1 ay önce depresiftim, melankolinin en uç noktasında geziniyordum ama nedir arkadaş, siktir etme mevzuysa eğer bu saatten sonra zaten elimden daha iyisi gelmiyor, tadını çıkarmaya bakacaz.
Haftaya Ankara'dayım ama Googhan yok, Burcu yok eeaa Re-l var sınavlarını aksatma çekcem kulaklarını, Ankara'da olup da haber vermeyeni alşsdkasşdlkad şaka. -kalacak yer var euehueh dert o değil maksat takılalım hani-
Pazar, Temmuz 08, 2012
Karmanlamsız
Bütün bu pasta falanlardan sonra yine acıktım, amcamlara misafir falan gelecekti. Hazırlıklar yapılıyordu, ben de masaüstü bilgisayarımla uğraşıyım dedim. Kaç gündür açmıyoruz, toz dolmuş içi, balkona çıkarıp temizledim bir güzel. Açmaya çalıştığımda ses çıkarıyordu, eeaah ram'ler yine sorun çıkardı diyip ram'leri söktüm önce. Tozu, toprağı temizledikten sonra "hacı bu iş böyle olmayacak" dedim ve kolonya ile temizledim ram'leri. Heaa, bozulur bozulmaz bilemem ama tozdan topraktan kurtulduk. Slotları da kolonyalı bezle sildim, iyice üfledim ki kolonya buharlaşsın euheueh, mantıksız gelebilir ama bilgisayar açıldı! Başardım yaniiee! Sonra da ses sürücülerini kuracağıma en iyisi eskisi gibi Ubuntu ile kullanıyım diyip, kuruluma başladım. CD mi çizik, anlamadım yarısında durdu. Tekrar başlattım. Oooh yükleme tamam, güncellemeler ok. Bilgisayarı bırakıp amcamlara, misafirlerin yanına gittim.
"Umut! Kola mı yoksa rakı mı?" dedi kuzenimin dayısı, biz ona dayı diyelim.
"Yaa, bayramda içtiğimiz kötüydü tadı" dedim.
"Eaa ama bu da aynısı zaten" dedi dayı.
"İyi o zaman sulandıralım bol bol" dedim ben de, öyle de yaptık. Sulandırdık ama masadaki herkes şok, Umuooot rakı içiyoooğğr, şeklinde tepkiler. İyi de ne var bunda, içiyordum ki ben?! didim. Yalan?!?! Yalan değil ama içmiyordum pek. Ea, yemek falan yedik. Misafirler tv'ye odaklanmış, Ntv Yeşil Ekran'da kuşlar vardı, herkes de soruyor, "nasıl çekmişler" falan. Dur teyzecim bir sinema televizyon okuyayım belki öğretirler diyesim geldi. Kamera takmışlar kuşlara, şeklinde bir yalan salladım da nasıl olduğundan benim de haberim yok hani. Kuşlar çiftleşmek için kıpırdanırken, teyzelerden biri "aaa ne kadar güzel dans ediyorlar yeaa" diyince, ben de kendimi tutamayıp "kur yapıyorlar birbirlerine birazdan çiftleşecekler" dicektim ki tuttum kendimi! Sonra da bir kartal göründü, şahin de olabilir balık avlıyor falan "voooaaawww" şeklinde sesler yükseliyor. Benim kafam gitti rakıdan zaten, çok ağırdı ammaaa, öyle sarhoş falan olmadım ama sanki her şey daha bir yavaşladı sanki, daha sıcak oldu, daha anlamsızlaştı her şey. Nefes almak için ayrıldım, geri döndüğümde kutup ayısı yavru ördekleri kovalıyordu, "amaaan yicek yicek, bak nasıl kaçıyorlar" dehşete kapılmışlardı. Çeşitli kuşlar, korsan martılar vesaire dalışa geçip pençeleriyle, gagalarıyla suratını parçaladılar kutup ayısının, amca da demez mi "kanatlarıyla kesiyoolaaar!" dimi amcacığım, jiletçi takımı bu kuşlar, kanatlarıyla çiziyorlar hıı hıı, düşünsene o anda gülemedim, bilmiyorum ama keyifsiz gibiydim, belki terledim diye. Terleyince sinirleniyorum falan aşlsdkasd şaka tabii de insan huzursuz oluy. Neyse gecenin ilerleyen saatlerde de pek acaip sohbetler döndü, likör tarifinden tut, Suriye'nin şu anki durumuna kadar.
Genel olarak güzel bir gün sayılabilir evet.
Bugün de film izledim işte, Requiem for a Dream, keşke izlemeseydim izlemiş gibi yapsaydım. Hani oluyor ya çok popüler filmler hakkına sohbet ortamı olur bazıları da izlememiş sırf etraftan duyduklarıyla gelip dahil olurlar, izlemediysem izlemedim derim de sökmüyor millete artık. "o kadar anlattın ki izlemiş gibi oldum, hiçbir heyecanı kalmıyor filmin" diye de ekliyorum sıyrılıyorum böylece.
Film izledim, bulgur çorbası, hirisi yedim, öyle güzel güzel doyurdum karnımı.
Şimdi de kendimi Snorlax gibi hissediyorum, sadece yemek yemek için kalkıyorum ben yea, günün öbür saatleri sızma derdindeyim. Şu sınav sonuçları açıklansın da kurtulalım yea, bu saatten sonra "kurtulmaya" getirmek olayı - arka planda çalarken Shakira, klibi kaçırmamak adına bitirmek zorundayım şaka şaka euheue ama izleyin bu da şarkı olsun hacı napalım hep içinizi kararttım Shakira kapat arayı gözünü sevdiğim ;
Requiem for a Dream -Bol Spoilerli *Film-
Görmeniz gerekenler, dayanılmaz olanlar ;
Sarah Goldberg'in diyet hapı sandığı uyarıcıları alması, oğlunun onu ziyarete geldiğinde annesinin daha kötüye gideceğini fark etmesi ve o anda kendisi bir keş olan Harry, annesinin de onun gibi bir bağımlıya dönüşmesini istememesi, yıkıldım resmen.
Sarah'ın git gide kötüleştiği ve hayaller gördüğü sahneler -buzdolabı ve gördüğü halisünasyonlar gittikçe gerçekleşmesi, son anda olayların kopması vesaire, akıl hastanesine kapatılması, zorla sonda takılması, zorla yemek yedirilmesi, elektroşok verilmesi -dayanılmaz!
Harry içinse, Marion'la tartıştıkları sahne, annesinin televizyonunu sattığı, sonra da torbacılıktan kazandığı parayla annesine yeni bir televizyon aldığı sahne dramatikti yeterince.
Marion'un ise mal bulabilmek için son çare olarak Arnold'la yatması, ondan sonra da Big Tim'le yatmak zorunda kalması falan, partiye katıldığı sahneler ise...tek kelimeyle iğrençti.
Bütün bunları da Royal Tenenbaums ve Kynodontas arasında kaldım diye izledim, izliyim kurtulayım bu yükten diye düşündüm, hani olur ya bir film öyle anormaldir ki kendinizi buna hazırlamanız gerekir. Ben de kendimi nasıl hazır hissettiysem, izlemeye karar verdim ve sonuç -BİR DAHA İZLEMİCEM!-
Cumartesi, Temmuz 07, 2012
Ghost Town -Film-
Kurnaz tilki Pincus, Gwen'i güldürürken |
Ricky Gervais, mükemmel komedyen. Film boyunca güldüm diyebilirim. Ortasına kadar diyelim çünkü sonrası biraz duygusala bağladı. Espriler mükemmel, oyuncular mükemmel. Konusu şöyle filmin;
-Kolonoskopi için hastaneye giden Dr. Pincus, genel anestezi ister. O anı görmek istemiyor çünkü, haklı olabilir aslında. Anestezinin yan etkisi, Dr. ölür ama sonra geri döner tabii. Sadece 7dk'lığına öldü. Hastaneden çıkarken, ölü hemşirenin hayaletini görür, böylece hayaletler peşini bırakmaz film boyunca. Acaip eğlenceli ve sıradışı bir hikaye, dizi izleyenler bilir. Ghost Whisperer's vardı zamanında, biraz onun gibi ama komik. Hayaletler komik, Ricky Gervais komik. Hikaye ilerlerken Gwen'le tanışır Pincus. Hayatı değişir, aaaah kadınlar! Biz erkeklerin sıradan ve bir o kadar sıkıcı hayatına girdiniz mi hayatımız öyle bir allah bullak oluyor ki-iyi anlamda- sanırım ben de bu allak bullak olma durumundan korktuğum için ya da göze alamadığım için adım atamadım. Can sağolsun, başkası için yaşamak ve diğer bilimum mesajlar görebilirsiniz filmde. Çok eğlendim, bir kaç şey de öğrendim diyebilirim.
Hadi iyi seyirler. Çok gülün.
20'nin Sonuna Geldim!
20 yaşımı doldurduğum, normal günlerden bir tanesi. Evet, bugün benim doğumgünüm! Yihhuu! Kızlar, dans, eğlence falan görmen lazım -demek isterdim.
Sabah biraz geç uyanıyım dedim hatta uyanmıyım en iyisi şeklinde dönüp durdum yatakta. Facebook'ta ilk doğumgünü mesajını Felijom bebekim attı. Ben de saçma sapan yorumlar ve cevaplar vermeyi seviyorum, kusura bakmayın gençler. Mesela Heidi, oy Heidi, can Heidi.
-Doğum günün kutlu olsun :) diyip gülmüş sonunda. Benim cevabım ise
-Neden?!asişdlasdş :D şeklinde oldu.
Altında şaka olduğunu anlayacak insanlara şakalar yaptım, bugünü biraz daha yara almadan atlatmak için euheuhe!
Facebook mesajlarını falan geçtim, kendi duvarımda delirdim resmen. Eğleniyorum kendi çapımda ehehe! Kutlama falan yok, kardeş pasta getirsin de adettendir keselim. Çikolatalı pastalar bayatlıyor, ekşiyor buralarda sıcaktan mı neden anlamadım. Meyveli getirsin bakalım.
Tv'yi açtım arkaplanda manyak şarkılar dönüyor ;
Funda Arar - Yok Yok, ilk defa dinlemiyordum denk geliyordu. Klibi ilk defa görüyordum, Funda Arar delirmiş, güzelleşmiş. Klip de eğlenceli olmuş.
Rastgele şarkılarda rastgele gelen Senin şu halin bilmem neye talim diye başlayan Murat Dalkılıç, klipte bir kadın var, aaaa aaaha aaaa ahah allaaaaah! diye bağıran aslan out, bu hanımkızımız in. Erotizm evimizde, erotizm her yerde, sokakta caddede.
Şimdi de oturmuşum böyle, şu şekilde dicem de nasıl? Laptop kucakta, ayak uzatılmış, kapri giydim yıllar önce annem almıştı ortaokula falan gidiyorduk o zamanlar. Şimdiki hali bile uzun olmasına rağmen o zamanlarda nasıl giyiyorduk? Anne, sanırım seneye giyer politikasını sen bir adım ileri değil de 6-7 yıl sonra giyerler ne de olsa gibi bişiy yapmışsın, iyi ki yapmışsın canımsın. Laptop'ta LinkinPark, tek kişilik doğum günü partimle birlikte mutlu olmaya çalışıyorum.
Sizden ricam doğum günümü kutlamayın, ne cevap vereceğimi şaşırıyorum alışık değilim.
Cuma, Temmuz 06, 2012
Bana bu kadar tatil yeter.
Eeaaah, böyle bir başlangic yapabileceğim aklımın ucundan geçmezdi.
Bu sabah çok öğlendi. Ilk defa bu kadar geç uyanıyordum, keyfimden değil yeahu.
Bütün gün sıcaklar yüzünden pişen bilgisayara küfrettim, her ısındığında uyarı verip kapanıyor nefret ediyorum bu durumdan. Flash oyun bile oynayamaz duruma geldik, böyle değildi bu lap. Bugün Kynodontas'i izlicem dedim, izleyemedim.
Dün kardeşimin doğumgünuydu. 30 dklik yürüyüşten sonra yetiştik pastahaneye kuzenlerle, bu ara maddi açıdan sallantılı dönemdeyiz banka kredisini ödemek için yaşıyoruz resmen. Eaa, doğumgününden bahsedelim biraz, kuzenler ve kızkardeş gittik hep beraber. Küçük bi pasta almasını söyledim bizimki heyecandan mıdır bilmem büyük bi pastayla geldi paramızın çoğunu da böylece pastahaneye vermiş olduk. Dediğim gibi dikkat etmemiz gereken dönemdeyiz, dondurma alıp döneriz diye düşünmüşken, annemin de kızmasıyla uuh bombastik bi gece yaşadık, çok umrumda olmadı açıkçası ehueuhuh.
Kuzenle konuştuk yol boyunca, sohbeti çok hoş. Sıkılmadan sabaha kadar yürüyebilirdim tabii eve yetiştiğimizde de yorgunluktan ölmüştük.
Sağlık bakanlığı obezite ile savasiyormuş, günde yarım saat hareket edin diye, bugün 10 dk bile hareket etmedim, geleceğin obeziyim Yaşasın Obezite diyip ekliyim, Zombotron1-2 bitti, sonunda! Mükemmel bi oyun armorgameste aratırsaniz bulabilirsiniz, link ekleyemiyorum. Giderim.
Şu sınavlar açıklansın yakın zamanda ya tatil de bitsin ne bileyim çok acaip şeyler oluyor, kafa kalırsa anlatırım bi ara.
Bu Haftanın Gündeminden Başlıklar
1 Temmuz
Pek tabii İspanya'nın İtalya'yı 4-0 yenmesi futbolseverler tarafından "bu ne olum? İspanya mı hass." yorumlarıyla karşılansa da futboldan anlamasam bile benim gönlümde İspanya'nın şampiyon olması vardı tabii, böyle de oldu. Tarihe yazdırdılar isimlerini.Temmuz bizden birçok güzel insanı almış, 1 Temmuz'da da Marlon Brando aramızdan ayrılmış, allah rahmet eylesin.