Perşembe, Haziran 28, 2012
Yaşasın Yemeeğk Yemeğk, Yaşasın Obezite!
Tuvalet Yazıları -1
Insanlara neden akıl veriyorumki? Ileride verdiğim akılla bana kazık atmaları için mi?
Çarşamba, Haziran 27, 2012
Haberciler WTF?
Tatil Mis Gibi YEA?!
Tatil maratonumuz hızla devam ederken başa gelen çeşitli olay sayılmayacak kadar önemli olaylar dizisine yenileri eklenip hayatımıza renk katıyorlar. -mız ekini kullandığıma göre benden başka kimseler de etkileniyor bu durumdan. Şöyle bir göz atalım neler olup bitmiş diye ;
Linkin Park'ın son albümünden bahsettim, Ronnie'ye attım, dinliyorum her gün. Albümün kendine has bir enerjisi aurası var puahauhauh! aura ne olum titre kendine gel noluyor falan.
Bir de 2 gündür almadığım ilacın ebesi dün bana döndü ve dedi ki "olum Umut manyaksın". Neden mi, dün resmen yemekten kesildim. Taze fasulye görünce ağzı sulanan bünyem, yemeği görür görmez "yine mi fasulye" durumlarına girmeme neden oldu ki aylardır-hafta? yemiyorduk fasulye falan. Yiyemedim, az yedim.
Bir de dün, laptopa bağladım hoparlörü, kardeş-9-le birlikte koltukların üzerinde zıpladık LP dinleyip. Can ya, çocuk beni rol model alıyor olabilir. Hareketlerime dikkat etmem gerek. Ne dinlersem dinliyor falan, bir nevi 9 yaşımdaki halimin uçuk yaramaz hali. Benim tamamen zıttım. İşte böyle eğlenceler falan, oyyhşhşş! Sonunda bu bloga "eğlenmek" kelimesini doğru yerde kullandım ya, mutluyum.
Semerkand bitmeden Edebiyat ve Patates Turtası Derneği-Yazar'dan ;)-'ne başlayamadım. Kitabın da en heyecanlı yeri, bitsin bir zahmet de bakalım euheue.
Başka türlü olaylar hea ; Sinir bozan bir durum olabilir bu.
Dün ağzımdan kaçırdım "anne sana önemli bişiy anlatcam" diye. Kadın unutmamış, unutur diye bekledim. Geldi soruyor "Neydi anlatacağın" diye, ben de kem küm tabii. Yalan da söyleyemedim, öff dedim işte doktor ilaç yazdı 1 aydır kullanıyom falan, kadının tepki aynen şöyle "neden gerek duydu ve sonrasında "ne anlattın da..." ilaç yazdı - şeklinde. Amk Umut, beynini eşekler ziksin emi! Sonra lafı çevirmedeki kabiliyetimi kullanarak, "anne şu sınav meselesi kafamı kurcalıyordu, bu yüzden" dedim. Doktor da çok stres olduğumu görünce gerek duydu demek diye de ekledim. Yarın sorarım istersen neden ilaca yeniden başladım diye ama sormadım.
Doktor -
Hastaneye gitmem gerekiyordu, son anda dolmuş belasından kurtulup kuzeni yakalamayı başardım. Hazırlanıp gittim, babam para yollamıştı. Onu aldım önce, kuyumcu kapalıydı, parayı da akrabanın yaptığı piçlikten sonra akrabada bozdurmadım. Babam da arıyor nerde bozdurcan diye, orda bozdurmam baba dedim ehehe sağolsunlar hani zorlama falan yok. Takıl öyle kafana göre durumundayım, sanırım sınav orospusu beni bu hale getirdi. Bu sene son, biraz sonra... şaka - Neyse devam ediyim, bozdurdum parayı. Hastaneye koştum. Koştum bildiğin ama topuklarım götüme değmiyordu. Eczacı arkadaşım oldu bi adet, abi diyelim. Eczacı abi'ye de uğradım borcum vardı, hala da varmış :') antibiyotikleri yazdırmam gerek aile hekiminde. Püüüffss unutmuşum hacı napak ölek mi? Öyle işte, dönüşte uğrarım diyip ayrıldım.
Hastaneye yetiştim, resmen götümden ter akıyordu, mecaz değil. Ciddi ciddi böyle erotik yaz şarkıları klibinde terleyen hot hatunların ter damlaları gibi süzülüyordu. Hissediyordum en azından. Amk diyip sildim falan, tüyler ürpetici puuhaa! Sekreteri de dövcem nerdeyse, hasta almıyoruz artık diyince, dur doktora sorayım alıyor mu almıyor mu diye bağırınca da. "napıon sen yea, dur alacam dur hasta var içeride" dedi. Lan manyak, blöf yapıyodum euheuhe! Yoksa hasta mahremiyeti denen bir şey var ki hiçbir zaman bilinçli şekilde ihlal etmemişimdir bu durumu. Neyse, doktorla da görüştüm. İlaç nasıl gidiyor, nasıl hissediyorsun? diye sordu. İyi hissediyorum, rahatladım. En azından bu saatten sonra sınavı falan düşünemem zamanı geri alamıyoruz sonuçta dedim. Hedefimden konuştuk da tam detayları alamıyorum işte hatırlamıyorum. Hedef sallantıda dedim ama bir şekilde halledcem diyince de. Sen burdan kurtul kendini kötü hissettiriyor boş yere stres olup duruyorsun, diyince de hay ağzını öpiyim gibi bi tepki oldu beynimde. Ben de aynısını düşünüyordum. Hocalar, dershane ve orospu çocuklarıyla dolu bir yıl daha mı naayn naayn?! Bir dahaki gidişimde anamı da alıp gitsem acebe, ne bilem kadın ailemden memnun olmadığımı falan düşünüyor üzülüyor olabilir, öffggghh! Konuşmam lazım onunla, iki yetişkin gibi.
Ha son olayımız da-
Bizim bir kaç büyükbaş var, öküz falan. İşte onları satıyoruz da, annem evde olmadığı için adamdan saymadı piçler. Tepkim aynen şöyle oldu, amca ne düşünüyon? Ben satıyorum işte. "sen satabilir misin?" diye alaycı bi ifade, niye satmayayım dedim. Kızgın bi şekilde. Şok oldu adam. Ne pusup bi kenara onu izlememi beklemiyordu herhalde. 4.500 dedim, ooo çok fazla falan dedi. Ee senin fiyatın ne la şeklinde bakınca da, konuşamadı. 4.000'e bile razı edemeyince tek kuruş inmem falan dedim. Adamlar illa 3.800'e alacaklar, götlerini satsalar eder mi acep?
Sinirlendim hadi neşelenelim, gökkuşakları, minik kedi yavr... ne diyorum lan ben şarkı müzik falan --->
Lost in the Echo - Linkin Park
Salı, Haziran 26, 2012
Linkin Park - Living Things 2012
Pazartesi, Haziran 25, 2012
Den Brysomme Mannen -film-
Bu akşam the Bothersome Man'i izlemek istedim. Film hakkında hiçbir şey bilmiyordum,hakkında bişey okumadım da açıkçası. Hatta fragmanı bile izlemedim diyebilirim.
Kişisel görüşümü söyleyeyim eleştiri falan yapmıcam favorilerim arasına girmeyi başardı, gözüme girdi yani ehuehe sinema eleştirmenlerini taklit etmeye çalışalım biraz da ;
Filmin atmosferi çok karanlık, apartmanlar, gökyüzü falan üzerinize geliyor, kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz açıkçası. Duyguya yer yok, tat yok, koku yok, aşk yok. Her şey taklit, yönetmen çok başarılı bir şekilde dokunduruyor açıkçası şu an içinde bulunduğumuz duruma. Muhteşem bir şekilde eleştiriyor. Resmen kapılıp gidiyorsunuz, gerilseniz de sıkılsanız da bırakamıyorsunuz filmi.
-Atmosfer itibariyle hapisteymiş gibi hissetmenize neden olabilir
-Müzikleri çok güzeldi, özellikle delikten gelen - Edward Grieg Solveig's Song ve Perfida Alberto Dominguez en çok beğendiğim 2 parça.
Dediğim gibi, geren, rahatsız eden ama kendini sevdiren bi film. Verdiği mesaj güzel.
Ben Wristcutters : A love Story'e benzettim atmosfer olarak, bi deneyin olmazsa değişim falan yapıyoruz falan, güzel satarım.
Pazar, Haziran 24, 2012
Sınav Öncesi Bombastik Bir Bomba
Üsturupsuz A2ıtkadake :D, çekiliş yapmıştı. Ben de blog aleminde bir by mutu'nun-şimdi hatırladım- bir de Üsturupsuz'un çekilişine katıldım, onlar da hemen hemen aynı tarihlerdeydi zaten.
Karğo Mağcerası -
Saat 18:40 gibi 0533xxx'li bir abi arıyor, Umut sen misin falan, eööh he benim evet buyrun dedim gülüyorum mal gibi telefonda, yurtiçikargodan arıyorum, sen pakedi gelip alabilir misin dedi, hayır dedim uzak çünkü, iyi o zaman paket Adana'da sırf senin için gönderiyorum bizim elemanı, diyince bildiğin böyle dk'da 100'ü bulmuştur nabız. Deli gibi atıyor kalp falan, bizimkilere de diyorum karğom geliyyy karğoom geliyy diye. Annem alıştı internetten bişeyler gelmesine, uzun zamandır gelmese de, ubuntu cd'si teaa ingilterelerden, asus kartvizit -adsoyadlı böyle pırıl pırıl mis gibi- ah ulen iki paket istetmiştim yollamışlardı lkasjdasd. Başka da yok heralde ama bunlar yeterli, hep yurtdışı
çalıştım napıyım? Hea, anlatıyım devamını. İşte dersim vardı o saate kadar ders çalıştım amk. İşe de yaradı hani :') ona sonra değiniriz, kargo diyince bizimkiler meraklandı, blogtan çok sevdiğim biri yolluyor dedim öyle dedim aynen, nasıl?! dediler öylesine neden yollasın olum?! falan. Sonra işte yemek yidik, ders bitti. Son ders :') oh bea!!?!?
Evin önünde asma ağacı vardı geçen yıla kadar, onun altında oturduk kuzenlerle serin serin, sohbet dondurma çekirdek derken bir telefon daha. 20:45
-Umut sen yola çık, eleman gelmek üzeredir, dedi abim telefonda. Adamı tanımıyorum ama sağolsunlar hizmet on numara asıl bomba birazdan geliyor ehheeh
Kargo geldi, koştum arabaya alacam pakedi uzattım elimi falan cahıl diilim diiliim kimlik göstermeyi unutunca "kimlik alıyım" dedi kargo abi, karısı ve bebeği de yanındaydı geziyorlar amk :D
adam giymiş atleti geçmiş direksiyona. Atlet de bildiğimiz atlet, sıcak amk. Napsın adam :D aşlsdkasdads Ben kimliği almaya gittim koşa koşa, açtım kitaplığı kimlik yok! O anda üzerimden soğuk sıcak asit baz karışımı bişiy aktı anlayamadım. Resmen kemiklerim falan buz gibi olduğunu hissettim lan! Annem benden daha çok düşünüyor sınavı, unutmayalım diye çantasına atmış. Sağolsun. hmmsasdas İşte böyle pakedi aldım, kuzenler merak ediyor falan. Tahmin ediyorlar nedir diye, dokundum önce pakede ühühe çok heyecanlıydı, lan dedim kesin film falandır biraz daha elleyince, neyse açtım pakedi ne göriyim KİTAP! kitap alamıyordum, para yok, 2. el kitap almak için 10 liralık bir yolculuk 1 saat sürecek de bilmem ne, en yakın kırtasiyede ergen romanları ve klasikler haricinde bir şey yok?!
Kitabı görünce la bi yutkundum, böyle duygulandım, yalnız olsam ağlardım mutluluktan :D Bir de not düşmüşler canlar, 7abibsiniz lan!
Neyse bu kadar arapça kelime karmaşası yeter şimdi Sözlük ;
a2ıtkadake - senin için ölürüm yerine söyleniyor(en azından buralarda) 7abibte - sevgilim, canım, bir denem nar denem falan kızlara söylenir, 7abib - erkek olana söylenir, samimi değilseniz kullanmayın canlar!
Sınavı merak edenlere ; şarkı gelsin önce Rocco sponsorluğunda ehehe Roccoco - Arcade Fire
La şekeri açmıcaktım SüngerBob edasıyla bağlanacaktım ama dedim la açmazsam kokar falan, küflenir :') cimri cimri birer tane verdim kuzenlere kardeşlere.
Sınav ; çok zordu amk ama yaptım. Evet yaptım, umutsuz davranmanın ve göt gibi ağlanmanın anlamı yok! Napıyım yani, sayısal olmazsa dilden yazıp gidcem bir Mütercim Tercüman kolay yetişmiyor azizim. Bakmışın yurtdışı falan da yapmışız, oh nefis yea! Alamanyada akrabalar var Rory var herkes var!
Öyle işte. Çözdüm ama yetmeyecek gibi bakalım hacım bakalım bacım, neler oluyor la orda?!
-Gittim.
Cuma, Haziran 22, 2012
Sosyal Ağlar - Bir Hikayenin Sonu
Blog yazmaya devam ama dediğim gibi biraz biraz çav bella durumlarına gireyim dedim, ne yani kötü mü oldu? Bilmiyorum, gecenin bu vakti yazdım okumazsınız diye. :') . Uykum yok, fizik dersi de ağzıma sıçıyor resmen, kimya ve biyolojiye bakamadım, son kontrollerimi yapmam gerek. Dediğim gibi bloga devam sosyal ağlara elveda, çav bella!
Perşembe, Haziran 21, 2012
Depresyon Böyle Bişiy ki?! -hayatınızı sikebilir!-
Az önce It's kind of a Funny Story izledim ; İnceleme -
Benim de tanım depresyon sevgili Cool Craig, iyi bir okulda okuyordum ve evet benim de annem abartmayı seviyordu. Sonra ne olduysa sen ona "küresel kriz, ekonomi, savaş..." desen de sebebini kimse bilmiyor. Kanserin hastalık olduğunu biliyoruz. Tedavi sürecini, maliyetini, ağrısını, sızısını. her şeyini. Peki depresyon nedir? Ne boktur, ne anasını sattığımın hastalığıdır bu? Bir kere hasta olduğunu düşünüyorsun bir süre sonra, sonra bir bakıyorsun hayır diilim diilim ben! diyorsun bu da durumu daha boktan hale getiriyor çünkü anahta kelime ne? Hadi hep beraber söyleyelim, bu bir grup terapisi! Yihhuu! Anahtar kelimemiz "KABULLENMEK" neyi kabulleneyim Sn Dündar? Pastahanemde fare olmasını mı? Burayı mühürlemenizi ve çocuklarımın aç kalmasını mı? Tamam bu ekmekler pastalar insanların sağlığı için zararlı olabilir ama... Tıkanılır. İşte bu noktada yardım alıp, o fareleri pastahaneden temizlemeğe ihtiyacım var. Dündar bey de kafamı mik mik ...dimi? Hem biliyorsunuz Sn Dündar bir böcek taa Afrikadan bir muz kabuğunda geliyor yea!
Kanserin filmini yaptılar bu orospu holivudçular. Depresyonunkini yapmışlardı zaten Prozac Nation diye, yukarıda bahsettiğim film biraz daha naif, kibar, böyle ergenler var aşık oluyorlar falan. Benim hayatım Cool Craig'inki kadar basit değil.
Diyeceğim odur ki; boktan boktan gidiyoruz, ne kadar boktan olacağını da 2 ay sonra anlayabilirim sanırım.
Hadi bakalım, umutlu umutlu polyannacılıktan bıktım amk! Tedavi sürecine katkıda bulunmak yerine hayatımı sikmekten başka bir şey yapmıyorum, belki ben de Cool Craig gibi şu kolej-üniversite zımbırtısını yırtıp atmam gerek ya da hayatıma hangisi müdahale ediyorsa, tam ucundayım.
Pazartesi, Haziran 18, 2012
Müt-Ter Kardeşler
Yazmayacaktim.
Sınav gününden başlayacak olursam eğer, şöyle şeyler;
Sabaha kadar uyuyamadim, dönüp durdum yatakta, stres mi adı her ne ise battaniye ile örtünmeme rağmen sabah karnıma sancı saplandı, kramp vesaire de değil basbayagi kramp,nasıl yazılıyor? Neyse, blog aleminin müzmin cırcırı Eşek ishal olmuşum, feciydi. Bir panik karnımin ağrısıyla cebellesip bir yandan da böyle bir talihsizlik başıma geldiği için lanet okuyordum tuvalette. Küfürler, lanetler derken aklıma bir kaşık kahve yutmak geldi, o kadar sık oluyor ki internetten formül bile bulmuştum. Bir kaşık kahveyi yutarken ben, kız kardeşim hayretler içersinde bakıyordu. Bir bardak su ve ardından da ilacımı aldım. Inanılmaz hızlı bi şekilde gösterdi etkisini, kahve. Heyecandan, panikten, stresten elim ayağım titriyor, buz gibi terler boşaliyordu. Komşumuzla gidecek olmanın rahatlığı olsa da panik durumum geçmedi. Okula yetisene kadar da aklım gotumdeydi. Yetiştik okula, ben bembeyaz olmuşum annem de panik oldu ama belli etmemeye çalışıyor, onu da rahatlattim kahvenin işe yaradığını söyleyerek. Sınav anına girmek istemiyorum ama şöyle;
Matematikten nefret ediyorum, bir şey de çözemedim bok yiyim ben neyseki beklediğim kadar kötüydü, fen sınavına bel bağladım, evet çözebiliyorum, evet arayı kapatabilirim.
Matematikten çiktim, ingilizce sınavına girmek için yola koyulacagiz derken can dostumu gördüm, onun da sınavı kötüydü, konuştuk ettik ayrıldı yollarimiz. O sınava girmiyordu, ingilizceye.
Kafamızı dik açıyla delip geçen güneş, bunaltıcı hava da üstüne eklenince girmemeye meyillendim ama bu noktaya gelmişim pişman olmak istemiyordum. Annem, destek! Kampuse kadar dolmusla işkenceden daha kibar bir yolculuktan sonra kardeşimin bizi beklediği yere ilerledik. Kardeşim dilci. Aynı yerde sınava giriyor olmamız büyük şans. Ergen kalabalığı çok hoşuma gitti, sınav hiçbirinin umrunda değildi sanki. Sayisalcilarin gergin suratlari yoktu, haklılar öyle davranmakta. Sınava başlayana kadar gözetmenlerle girilen dialoglar hepsi çok iyiydi.
Sınav başladı, sorular inanılmaz kolaydı, dilci kardeşlerim bu yazıyı okuyorsanız eğer size söyleyecegim, hiç grammar bilmeyen biri bile 60 neti rahat görür bu sınavda, keşke daha ciddi hazirlansaydim yabancı dile, sağlık olsun. Keşkelerin işi yok bu yazıda.
Dil sınavından yarım saat erken çiktim, kardeşimi bekledik annemle, kadını rahatlattım açıkçası, çünkü kardeşim iyi hazırlandi sınava ve istediği bölümü kazanabilir bu sorularla.
Sınavdan çıkınca kardeş, derin bi nefes aldık eve doğru yola koyulduk. Yorgunluktan bitmiş bi halde sınav kritiği yaptık kardeşimle hemen hemen aynı netleri yapmışız ama benim çeviride daha iyi olduğum onunsa grammarde su götürmez bir gerçek, sorular aynı değerde olduğu için dilden tercih yaparsam eğer aynı okulda aynı bölümde okuyacağız :) düşünsene kardeşle finallere hazırlaniyoruz, çok çılgın bi fikir.
Hayırlisi diyelim, fen sınavından sonra veya daha erken görüşürüz.
Devamı gelecek...