Kynodontas, türkçe karşılığı köpek dişi.
Filmin konusu;
Karısı ve çocuklarını dışarıdan bağımsız hale getiren evi resmen izole eden, aile fertlerinin bağlantısını koparan bir adam. Kendi hapishanesini kurmuştur, ona göre ailesi için en güvenli ve sağlıklı yöntem budur. Eve getirdiği güvenlik görevlisi kadın Christina'yı oğluyla yatması için tutmaktadır, Christina eve göz bandıyla gelir ki evin yerini bilmesin, eve daha çok insan gelmesin. Evin etrafı dev çitlerle ve uzun boylu çalılıklarla kaplı. Bu evden kurtuluşun tek yolu ise köpekdişinizi kaybetmeniz.
Filmden not: Çıplaklık aşırı, kedi mide bulandırıcı, ensest ise tahammül noktasını aşan seviyedeydi. Çok çıplaklığa filmde tahammülüm olmaz diyenler izlemesin. Rahatsız eden sahnelerden biri de, bir toka karşılığında Christina'nın evin küçük kızından oral seks yapmasını istemeseydi ki bu da kızın sürekli dilini kullanarak karşılığında bir şey alacağını düşünmesine neden oldu.
Film başlarken bize deniz'den, yolculuk'tan bahseder ama bunları cümle içinde yanlış kullanılır. Çocuklarının tv, gazete, dergi izlemesine engel olan bir baba, kendi sözlüğünü de yaratmıştır. Deniz-koltuktur, yolculuksa sert zemin. Bu iki kelimeye bakacak olursak : denizi anlatmaya çalışırsanız hiç deniz görmemiş birine, ufukta biten masmavi birşeyden bahsedersiniz ki bittiğini söylemezsiniz çünkü uçsuz bucaksız bir görüntü vardır karşınızda bu da insanda bir nevi özgürlük hissi uyandırır ki gayet doğal. Yolculuk ise; nereye gittiğinizin bir önemi yoksa yine sonsuzdur, yol sizin gidebildiğiniz kadardır. Bu tip anlamlar yüklenmiş olan film gayet başarılıydı, genç kızın köpekdişinden kurtulması ve cinselliğin göze batması ise tahammül edebilmenizle ilgili.
Sıradışı konusu ve tahammülü zorlayan sahneleri ile bu film benden geçer not aldı -sanarsın ki eleştirmen. Vuhhuu bebek!
Şöyle ki, filmde annelerinin köpek doğuracağına, çeşitli oyunlarla yarıştırılıp sticker kazanan çocuklara rastlayacaksınız şaşırmayın. Filmde bir kez güldüklerini görmedim, gördüysem de görmezden geldim. Siz de evin içine hapsolmuş hissediyorsunuz ki yaptıkları saçmalıklara gülmek yerine dehşete kapılıyorsunuz, kapılmayın sakin olun ve isterseniz bahsettiğim sahneleri atlayın.
Anlattıkça anlatasım geliyor, sırf bu anlattıklarım yüzünden bile filmin büyüsü bozulmuş olabilir, kızmayın vurmayın küfretmeyin de hani.
Bayramınız kutlu olsun canlar.
Filmin konusu;
Karısı ve çocuklarını dışarıdan bağımsız hale getiren evi resmen izole eden, aile fertlerinin bağlantısını koparan bir adam. Kendi hapishanesini kurmuştur, ona göre ailesi için en güvenli ve sağlıklı yöntem budur. Eve getirdiği güvenlik görevlisi kadın Christina'yı oğluyla yatması için tutmaktadır, Christina eve göz bandıyla gelir ki evin yerini bilmesin, eve daha çok insan gelmesin. Evin etrafı dev çitlerle ve uzun boylu çalılıklarla kaplı. Bu evden kurtuluşun tek yolu ise köpekdişinizi kaybetmeniz.
Filmden not: Çıplaklık aşırı, kedi mide bulandırıcı, ensest ise tahammül noktasını aşan seviyedeydi. Çok çıplaklığa filmde tahammülüm olmaz diyenler izlemesin. Rahatsız eden sahnelerden biri de, bir toka karşılığında Christina'nın evin küçük kızından oral seks yapmasını istemeseydi ki bu da kızın sürekli dilini kullanarak karşılığında bir şey alacağını düşünmesine neden oldu.
Film başlarken bize deniz'den, yolculuk'tan bahseder ama bunları cümle içinde yanlış kullanılır. Çocuklarının tv, gazete, dergi izlemesine engel olan bir baba, kendi sözlüğünü de yaratmıştır. Deniz-koltuktur, yolculuksa sert zemin. Bu iki kelimeye bakacak olursak : denizi anlatmaya çalışırsanız hiç deniz görmemiş birine, ufukta biten masmavi birşeyden bahsedersiniz ki bittiğini söylemezsiniz çünkü uçsuz bucaksız bir görüntü vardır karşınızda bu da insanda bir nevi özgürlük hissi uyandırır ki gayet doğal. Yolculuk ise; nereye gittiğinizin bir önemi yoksa yine sonsuzdur, yol sizin gidebildiğiniz kadardır. Bu tip anlamlar yüklenmiş olan film gayet başarılıydı, genç kızın köpekdişinden kurtulması ve cinselliğin göze batması ise tahammül edebilmenizle ilgili.
Sıradışı konusu ve tahammülü zorlayan sahneleri ile bu film benden geçer not aldı -sanarsın ki eleştirmen. Vuhhuu bebek!
Şöyle ki, filmde annelerinin köpek doğuracağına, çeşitli oyunlarla yarıştırılıp sticker kazanan çocuklara rastlayacaksınız şaşırmayın. Filmde bir kez güldüklerini görmedim, gördüysem de görmezden geldim. Siz de evin içine hapsolmuş hissediyorsunuz ki yaptıkları saçmalıklara gülmek yerine dehşete kapılıyorsunuz, kapılmayın sakin olun ve isterseniz bahsettiğim sahneleri atlayın.
Anlattıkça anlatasım geliyor, sırf bu anlattıklarım yüzünden bile filmin büyüsü bozulmuş olabilir, kızmayın vurmayın küfretmeyin de hani.
Bayramınız kutlu olsun canlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder