Maggie Smith'i çok seven birini tanıyorum, hayran kendisine. Bu filmde hiç konuşmasa bile birşeyler katacağına emindim, gerçekten hayran kalınası oyuncu. Filmin kadrosu çok kalabalık, In the Loop'tan tanıdığım Tom Hollander da filmdeydi, dediğim gibi film kalabalık olduğu için ön plana çıkan kişi de yok, bu hoşuma gitti açıkçası. Harry Potter oyuncularını bu filme mi toplamışlar? Bir yanda Maggie Smith bir yanda Michael Gambon, dediğim gibi kadro sağlam.
Tea at four, dinner at eight, murder at midnight -
Filmin konusuna da değinecek olursam eğer, spoiler vermeden anlatmam gerek ;
Film bir davet ile toplanan zenginlerin ve onlar için hizmet eden alt tabakadaki(bu kelimeden nefret ediyorum) insanların birbiriyle alakalı olan ilginç ilişkilerini anlatıyor. Hizmetçisi olmadan insanların gözünde bir hiç olarak görünen leydi, bir aktör, birkaç lord, bir düzine hizmetçi. Toplanma sebeplerini pek anlamış değilim ama yedikleri yemekler, av partileri ve diğer bütün bu zengin işi olaylar acaba filmden ne çıkacak havası veriyordu.
Hizmetçiler dedikodu yapar, uşaklar ise ortalığı karıştırır. Kural bu. Bambaşka bir dünya, fantastik göründü gözüme 1932'lerde işlenen bir cinayet ve olayların git gide karmaşık hal alması, acaba cinayeti kim işledi? Uşak, hizmetçi, misafir, lord, leydi... Film boyunca değil ama adam öldükten sonra bu sorunun cevabını arayıp birkaç insandan şüphelenmeye başlamanız sonrasında hayal kırıklığı yaşamanız mümkün tabii, yanılacağınız için. Birinin ölmesi acaba sorunları çözer mi ya da sorunların çözülmesi için illa birinin ölmesi mi gerekiyordu?
Bu filmde bol entrika var, arka odalarda dar ve karanlık koridorlarda dönen, filmin cazibesi de burda sanırım ama beni yakalayan noktası cinayet işlendikten sonra karakter analizi yapıp başımı döndüren kalabalıktı.
Yönetmene not: Shortcuts'ı daha önce izlemem gerekirdi, zorunluluk değil ama en azından bu kadar çok karakter ve olayı insanları sıkmadan anlatabilmek, sanırım izlediğim çoğu filmin yönetmeni bunu başardığı için sevdim filmleri yoksa izleyip de yazmadığım birkaç film var ki utanç verici.
Not: Beğenmediğim filmleri ifşa etmemin ve karalamış gibi görünmenin bir anlamı yok "her çirkinin bi alıcısı vardır" gibi saçma sapan bir cümle kurmak istemezdim ama kurallar bu şekilde sanırım.
Tea at four, dinner at eight, murder at midnight -
Filmin konusuna da değinecek olursam eğer, spoiler vermeden anlatmam gerek ;
Film bir davet ile toplanan zenginlerin ve onlar için hizmet eden alt tabakadaki(bu kelimeden nefret ediyorum) insanların birbiriyle alakalı olan ilginç ilişkilerini anlatıyor. Hizmetçisi olmadan insanların gözünde bir hiç olarak görünen leydi, bir aktör, birkaç lord, bir düzine hizmetçi. Toplanma sebeplerini pek anlamış değilim ama yedikleri yemekler, av partileri ve diğer bütün bu zengin işi olaylar acaba filmden ne çıkacak havası veriyordu.
Hizmetçiler dedikodu yapar, uşaklar ise ortalığı karıştırır. Kural bu. Bambaşka bir dünya, fantastik göründü gözüme 1932'lerde işlenen bir cinayet ve olayların git gide karmaşık hal alması, acaba cinayeti kim işledi? Uşak, hizmetçi, misafir, lord, leydi... Film boyunca değil ama adam öldükten sonra bu sorunun cevabını arayıp birkaç insandan şüphelenmeye başlamanız sonrasında hayal kırıklığı yaşamanız mümkün tabii, yanılacağınız için. Birinin ölmesi acaba sorunları çözer mi ya da sorunların çözülmesi için illa birinin ölmesi mi gerekiyordu?
Bu filmde bol entrika var, arka odalarda dar ve karanlık koridorlarda dönen, filmin cazibesi de burda sanırım ama beni yakalayan noktası cinayet işlendikten sonra karakter analizi yapıp başımı döndüren kalabalıktı.
Yönetmene not: Shortcuts'ı daha önce izlemem gerekirdi, zorunluluk değil ama en azından bu kadar çok karakter ve olayı insanları sıkmadan anlatabilmek, sanırım izlediğim çoğu filmin yönetmeni bunu başardığı için sevdim filmleri yoksa izleyip de yazmadığım birkaç film var ki utanç verici.
Not: Beğenmediğim filmleri ifşa etmemin ve karalamış gibi görünmenin bir anlamı yok "her çirkinin bi alıcısı vardır" gibi saçma sapan bir cümle kurmak istemezdim ama kurallar bu şekilde sanırım.
2 yorum:
heri potırdaki bunakları toplamışlar desek -.-
hani siriyıss.. hığ? hani geriiy oldmıın göremedim ben.. nasıl heyri potır bu.. hı?
çabık içinde geriyy oldmın barındıran bir film tanıt.. çabık..
bunu izlemedim ya.. izleyim mi ki bilemedim.. yalnız mekgonıgıl kilo almış.. vallaha bi can gelmiş yüzüne kadının.
Yok yok baba oyuncaları, üstadları toplamışlar diyelim.
Siryıs olsa onda katil tipi var olmaz, direkt millet ondan şüphelenecek. Red Riding Hood'u da izlemeye değmez, Batman'i de boşver bulunur çaresi :D
Yorum Gönder