Çok geç uyandım. Sekiz olmak üzereydi, Sekiz'de de dershane başlıyor zaten. OnBeş dakika içinde hazırlanmak zorundaydım. Hazırlandım da. Kahvaltı yapmadım, bu hafta hiç yapmadım zaten. Rutine bağlamışım sanırım. Neyse, dershaneye gittiğimde hoca sınıfta yoktu. Sınıf da derse girmemem için uğraş veriyordu, çünkü hoca test çözdürecekmiş. Sonradan farkettim neler döndüğünü. Ronnie yanımdaydı, kulaklıklar da. Dünkü naif tartışmamızdan bahsediyim ; olgunlukla karşılayıp kapadım tartışmayı. Bahsetmedim. Gerek de yoktu aslında. Ronnie ve kulaklıklardan bahsediyordum, benzen ve türevleri testini aldım, çözdüm. Müzikle birlikte, normalde tavsiye edilmez ama sınıfta bir dialog bir sohbet sözkonusuydu. Çözdüm testi buna rağmen. Black Heart Procession'a bağlılığım devam ediyor, test çözerken de çalıyordu. Testi bitirdim, yumdum gözlerimi. Ağlamaya çalışmak kadar acıklı bir şey varsa o da müzik eşliğinde test çözerken ağlamaya çalışmak. Beceremedim, doktorla da görüşmeye gitmem gerekiyordu. Salaklık yapıp matematik dersini bekledim, fuck. Matematiği ektim, bir kısmını yani. Yarısını belki de. Neyse, hastaneye gittim, bi kalabalık kapının önünde bekliyor. Lanet girsin öyle işe dedim. Ben bu kadar şanslı olamam herhalde. Bir de kalabalıktan sıyrılıp kapıya ulaşmam gerekiyordu, psikiyatri olduğu için kimse bir şey demedi, en azından "vah vah allah bilir ne derdi var" gibilerinden şeyleri görmezden gelmezsek. Bazen öyle olaylar oluyor ki, sıramı çaldı yakalayın vuuuhhhuu! şeklinde. Ben çalmadım hiç. Harama el uzatmam, dindar adamız şurada vesselam. Neyse ne diyordum? Doktorun kapısından içeri girmedim bile, kafamı uzattım. Hocam kalabalık burası, alabilecek misiniz? Yoksa yarın mı geliyim? şeklinde bir şeyler söyledim. Bugün diyaliz hastalarıyla görüşecekmiş, ben öyle anladım ya da. Yarın gidersem de karnem olmadan giriş yapamam, ee anasını siktiğimin devlet hastanesi. Şimdi kalkıp intaar etsem, devlet her zaman haklı tabii ama kötü düşünceleri uzaklaştırıp bir şişe şarap açtım. Şaka tabii açmadım ama hayal ettim, kokusu çürük üzüm gibi. Daha güzel kokan içkilere ihtiyacım var, yukarıda dindarım ben yeaa diyen adam şu an içkiden bahsediyor, çelişkili ifade vermekten içeri atılmaktan korkuyorum. En azından şimdiye kadar temizleyeceğim insanların ismini yazmadım buralara. Biyoloji derse görmeye değer, evet sorunlar ortadan kalktı. Hayır, hocayla konuşmadım. Düşündüğün kadar pezevenk değilim, konuşamadım işte. Neyse, ders çok eğlenceliydi. Üreme'ye devam ediyorduk, biz üremiyorduk ama derste bayağı muhabbet döndü. Biyoloji konularımız da bitti. Kimya da. Matematik kaldı, Geometriye sokayım. Fizik'e de ayrı ama Fizik sorunu hallolmak üzere ya, ders alıyordum hani komşunun oğlundan. Bu yüzden sokmayayım şimdilik. Ders sırasında Şizofren ağzından bir şey kaçırdı, ağzına sıçtım. Şizofren sınıfın psikopatıydı, aşufteyle kavgalı olan. Neyse, ben bir kız gördüm, hani hoşlanabilitesi %60'larda dolanan, benden kısa boyu. Ben çok kısa değilim, idare ediyorum 172 civarı. Küsürat önemli. Kızdan hoşlandığımı belirtmiştim ama bir abimin tavsiyesi üzerine vazgeçebilirim, bu zamanlar iyi zamanlar değil, zamanlama kötü. İşte ağzından kaçırdığı şey de bu kız, kimsenin haberi yok, herkes bakıyor öyle kim acaba diye? Kimse değil. Bu kızın ağzında bakla ıslanmıyor arkadaş, şizonun ağzında. Yarın bir bakıncam bakalım, kızın çıktığı, gördüğü, görüştüğü, sevdiği, seviştiği biri var mı diye. Umarım yoktur, pepe gibi önünü kesmeye başlayabilirim böylece. Lé Sevgilim olur böylece, belki de kendi sorunlarımı unutturacak biridir, umarım daha kötü hissetmem.
Bu kadar şey yazdım, tek bildiğim rol yaptığım. İnsanlara mutlu görünüyorum, lan bunun derdi tasası yok, hem ne derdi olacak aq, şeklinde cümlecikler, memçükler, mumuşlar. Hea bir de şu bir çelişki, neden ben dışarıda mutluyum? Neden müzik açılınca bombastik Yıldız Tilbe kıvamına geliyorum? Neden? Neden sokakta yürürken sesli halde hatta bağırarak konuşmam ya da küfür etmem umrumda olmuyor? Pisliğin teki miyim ya da umursamaz mıyım sadece? Melankolinin ebesine takla attırayım! Bağımlılık yapan maddelere yönelimim yok gerçi, bu iyi haber ama soyut hissetmeyi seviyorum, şimdilik müzikle ileride önüne geçemeyeceğim bir hale dönüşmemesi için şimdiden temelleri atmalıyım. Zayıf değilim, fiziksel olarak evet. Devam etsem akşama kadar dökülür ağzımdan.
Bu kadar şey yazdım, tek bildiğim rol yaptığım. İnsanlara mutlu görünüyorum, lan bunun derdi tasası yok, hem ne derdi olacak aq, şeklinde cümlecikler, memçükler, mumuşlar. Hea bir de şu bir çelişki, neden ben dışarıda mutluyum? Neden müzik açılınca bombastik Yıldız Tilbe kıvamına geliyorum? Neden? Neden sokakta yürürken sesli halde hatta bağırarak konuşmam ya da küfür etmem umrumda olmuyor? Pisliğin teki miyim ya da umursamaz mıyım sadece? Melankolinin ebesine takla attırayım! Bağımlılık yapan maddelere yönelimim yok gerçi, bu iyi haber ama soyut hissetmeyi seviyorum, şimdilik müzikle ileride önüne geçemeyeceğim bir hale dönüşmemesi için şimdiden temelleri atmalıyım. Zayıf değilim, fiziksel olarak evet. Devam etsem akşama kadar dökülür ağzımdan.