Pazartesi, Nisan 30, 2012

N'apıyorum, Neden Yapıyorum?

Selam yalnız blogum, yazarı tarafından yalnızlığa itilen, asosyalleştirilen blog! Yorum kısmını kapadıktan sonra, blog aleminin okuyabildiğim kısmını okuyup güya sosyalleşiyorduk beraber, dimi? İyi o zaman, mutluysak sorun yok. Gel bi de hayatımızdaki birkaç değişikliğe bakalım;
Saat 19 Olsaydı, HABERLER Yazacaktım-
Geçen yaz tek başıma 3kg patates kızartması yediğimi yazmış mıydım? Yemiştim evet, obez değilim hayır. Ben dün yine patates yedim, kızartma şeklinde bu kez çok dokundu çok karnım ağırdı, yazın ortasında yediğim patates milim dokunmazken, bana dün n'oldu?
Fizik özel dersimi iptal ettirdikten sonra, komşunun oğlundan ders almaya başladım. Fizik bölüm mezunu, şimdilik de elektrik-elek. müh. okuyor. Tamamlayamayacak kadar üşengecim be blogcuk.
-Haber sıralamasına göre gidecek olursam, magazin sonda, borsa ondan önceydi dimi?-
Lys denemeleri var bi de ebeme dadanan, sınav anında o kadar çok eğleniyorum ki, gerçek olan kısmını da öyle atlatırım umarım. Yaş 20 oldu len, ilkokulda "serseri lan bu ileride allah bilir sokak başında durup kızlara laf atar" dediğim çocuk, evet ben çocukken insanların karakter analizinde uzmandım, bi baktım yanılmışım. Çocuk şu an 5000 riyal-2375tl  gibi bir para kazanıyor, ooh kebap lan! Ben hala cep telefonu almaları için şirinlikler yapıyorum, hala çocuğum, kendi paramı kazanmadan, kendi evimi idare edemeden de öyle kalmaya devam edcem ama öyle kalmaya niyetim de yok.
Şu aralar biraz fantastik bi dünya'da yaşıyorum ki, bu biraz ilginç. Arada çok sıkılıyorum, bazen de eve şarkı söyleyerek giriyorum, bazen dershane merdivenlerini küfrederek çıkıyorum, bazen de ıslık çalarak ritim tutarak. Bipolar durum bozukluğu deniyormuş buna ama yok o kadar bariz değil yahu. En azından etraftan tepki almadım şimdiye kadar, hep "çok değişmişsin" şeklinde tepkiler alıyorum uzun zamandır görüşmediğim arkadaşlarımdan, ee fiziksel olarak suratımda bir kaç tüy çıktı sadece, boy desen bir kaç cm, kilo mu? ııh, bir kaç işte! Benim değişimimi genelde, bakış açım ve tarzımın değişmesi olarak yorumlanabilir aslında. İlginç ki benim gibi düşünen bi insanoğluna rastlayamadım yaşadığım yerde. Bana her şey tozpembe aq. Sanki öyle pamukşekerden bulutlar var da alice gelecek çikolata çeşmesinden kana kana içcek çikolatayı, sıcak veya soğuk.
SIKILIYORUM
Ergence sıkılmak değil, 1 ay kalan sınavın stresinin hesaba katılması belki de. Hatta şöyle diyelim biz buna, çalışıyorum çalıştığım zaman öyle bir rahatlık oluyor ki, bundan tedirgin oluyorum, bu durumdan da sıkılıyorum. Psik. Dr.'la görüştüm geçenlerde, evi anlattım, dershaneyi, sonra yine evi. Sorun yok bu ikisinde ama hastaneye gidip, "sıkıldım ben, buraya gelmekten de sıkıldım, dershaneye gitmekten de sıkıldım, her şey sıkıldım ama herkesten değil" demeyi planlıyorum. Kendisi blog adresimi biliyor ama okuduğunu sanmıyorum. İlk gittiğim zamanlarda beni çok iyi anlıyormuş gibi geliyordu, şimdi ise sanırım ben anlatamıyorum adam aynı adam, değişim bende.
Sıkılmak kısmı atlatmanın yolunu buldum, çağdaş sanatlarla ilgilencem, okucam sadece. Bana kitap al, kitap alamazsam internetten indiriyorum, indiriyorum ama okumuyorum, gözlerim ağrıyor. Blog okurken bu durum sadece renkleri dikkatimi dağıtan bloglarda oluyor. Okumuyorum, okuyamıyorum.
Trt Belgesel'de Joanna Rajkowska'yla karşılaştım, hayran kaldım. Kişiliğine de sanatçılığına da, oğlum manyak 1 saatlik programda nasıl tanıdın kadını? diyecek olanlara ise cevabım, yukarıda bahsetmiştim dimi karakter analizlerimden, başarısız olmuştum ama bu kez eminim kendimden. Hadi bakalım bugünlük bu kadar amaçsız muhabbet yeter, Fizik çözülmeli, türev güzel de integral var bu hafta.
AMAÇLI MUHABBET
Yarın 1 Mayıs, babam için kutlu olsun önce. Arabistan'da geçirdiği 25 yıldan fazla, çeyrek asır mı? evet onun kadar bir zamanı; gençliğinin, evliliğinin, ailesinin gelişim sürecinin en güzel yılların ve daha doğrusu 25 yılını bizler için heba ettiği için, kendisine ne kadar teşekkür etsem, ne kadar yazsam çizsem samimiyetsiz görüneceğim için, duygularımın esiri olmadan bırakıyım burada.

Perşembe, Nisan 26, 2012

Neden Geldim Bilmiyorum ama Gelmek Güzel

Yine ben, hep ben, yeniden.
Bıktık olm zırvalamalarından, diyenler olacaktır. Ben de, neyimden bıktın len, arada yazıyorum zaten derim.
Ara vermemin de anlamı yokmuş onu, anladım. Yıkıldım, öldüm ben! Bittim! modunda değilim, bu yüzden mutluyum sanırım, evet öyle.
Öncelikle şunu belirtiyim, yazmayı unutmuşum. Arada yazınca beynim reset atmış oluyor, önceden olsa kelimeler akıp giderdi beynimden, kısa bi yazı olacağının işareti bu.
Bu zamanlarda neler yapıyorum, sınavın açıklanmasından bu yana 1 hafta'dan biraz az bi zaman geçti. 6 gün. Kötüydü evet, n'apabilirim? Lys var daha ve aşılmayacak bi sınav değil. Bunu anlatmaya gelmedim gerçi. Ne anlatacaktım lön?
Pazar gününden giriyim abi, olmuyor öyle,
Pazar günü arkadaşlarla buluşacaktık, R'nin sürprizi varmış. Hani sürprizin ne olduğunu söylicem ama ters köşeye yatırmaya çalışmış kereta! Facebook'ta mesaj atıyor işte, sana sürprizim var, diye. Ee dedim, bombastik olacak çünkü beynimi yicem tahmin etmek için ya da çabuk unutan yapımdan kaynaklı sürprizi unutacam, dedim. Unutmak en iyisiymiş, keşke kemirmeseydim beynimi, zavallı beynim gel şöyle -öpücük- bi öpücükle, jöle gibi beyni hüplettim! Neyse, bu sürpriz rüyalarıma giriyor işte, sınav sonuçlarının açıklandığı gündü ;
Sürpriz paket yapıp eve getirmiş R. Ben de bi sevinç, kusura bakma bi banyo yapıyım yeni kalkmışım yataktan falan diyorum, banyoya gidiyorum, eriyormuş gibi kanıyorum. Öyle böyle değil, sanki biri gelmiş şah damarımı kesmiş o derece. Kanlar içinde uyandım, demek isterdim, fantastik bi havası olurdu ya da şu an burda olmazdım, öyle bi hastalık vardı-girmicem bilime ilime şimdi- neyse işte bi uyandım, lan dedim eğer rüyası böyleyse gerçeği nasıl bişi acebe!? şeklinde. Mesaj geliyor, sürpriz beniiim! euheuhe, diye. Ya tahmin etmiştim vallahi, dedim. Arkadaşlara haber verdim, künefe yeriz falan. Plan yapıldı. Pazar günü de gidildi ;
Sohbetin konusu - Sınav...bundan daha güzel bi hikaye bulamadım.
Öyle bi azarladı ki arkadaşım, dedim ben bunun altında kalamam arkadaş, bu pazar gününü de kazandığım vakit hatırlatırım dedim kendime. Kahve içtik, sohbet ettik, evet sınav hakkındaydı yine. Künefeler geldi, ya dedim bu künefede bi terslik var ama habire çatalı indiriyorum, acımıyorum. R, künefe bozuk! dedim. Evet garip bi tadı var, dedi. Eee n'olacak şimdi? En fazla zehirleniriz diyerek bi çatal daha, ya nesi var acaba, peynir? tereyağ? nesi bozuk acaba diye de tahmin etmeye çalışıyorum bi yandan. Atın ölümü arpadan, zehir olsa o anda yerdim, zehirli bişey yerdim yani yoksa zehir yenilen/içilen şeklinde tüketilebiliyor. Kıvama göre.
Diğer arkadaşlar da geldi, bi sohbet bi sohbet -yazar burda mutlu, gerçek anlamda-

Başka meseleler de var, ben Fizik özel dersini bıraktım. Adam anlatamıyor, özel derste bari ilgilenir de bişiler yaparız diye düşünürken... Olmadı, olduramadım, durduramadım yarebbi! Parasal meseleleri de düşününce, yok dedim ben bu dersi almasam da olur. Çalışırım kendim, cidden de öyle oldu. Kendim çalışınca bi anlama bi ilham geldi ki sorma! Hala çözemiyorum ama çaba gösteriyorum. Çözecem ama, inanıyorum yani. Geometri de ayrı dert ama onda da yavaş yavaş neyin ne olduğunu veya öhöm gibi şeyleri anlıyorum, evet.
Telefon alıyorum mesela, aslında dün alıyordum ama babamdan telefon geldi : "oğlum telefon 1300riyal-620tl-" şeklinde. Ya baba pahalı o, sen başka telefonlara bak, fiyatlarını söyle ona göre halledelim bu problemi, dedim ben de. Zaten kayıt sırasında 100 lira ekleniyor, bi de teknoloji hızla gelişiyor azizim. Biz yeni bi cihaz almadan, başka biri piyasaya sürülmüş oluyor. En iyisi, en yenisi olmasın, işimi görsün yeter yahu ama 620 lira fazla+100=720 çok fazla, sevgili ülkem kendini ne kadar da çok sevdiriyor öyle, çok şirin böyle sevimlilik fışkırıyor, her bi vergiyle götümüze girmeye çalışıyorlar ya, amq! Türkiye'de 1200 lira telefonun fiyatı, ya dedim acep alsam mı buraya göre yine 500 lira gibi bi ucuzluk mümkün ama olamadı işte. Siktir et! Alacam bi şekilde telefon ama onu değil sanırım.

Ha bi de ben özgür yazılımcıyım, laptop'un ekran kartı sorunu olmasa laptopta da ubuntu, fedora, opensuse gibi linux distrolarından birini kullanacaktım ama olamadı. Xfce ve Lxde de sarmadı, o yüzden Vista'dayım hala. Neden mi bunlardan bahsettim? Bugün 26 Nisan ve sınav sonuçlarının açıklandığı günden daha heyecanlıyım, bi nebze. Ubuntu 12.04 lts-long term support-  yüklenmeye hazır. Dvd'ye ya da sığarsa cd'ye çekip denicem. Birazdan içerideki külüstüre de format çekcem.


Cuma, Nisan 20, 2012

Sınav Açıklandı Ya, İşte Öyle Bir Şey

Sevgili blog,
Bugün hayatımı pek de değiştirmeyecek olan bir sınavın sonucunu aldım, iyi hoş. İstanbul Peyzaj'dı hedef dimi? 10 fizikle gidebilecekken, evdeki hesap çarşıya uymadı 20 fizik yapmam gerek. Diğerlerinde problem yok, öyle işte.
Ailem mi? Düşük olan puanım -geçen yıldan düşük- beklediğimin 80 puan altında gelmesi, abartmıyorum 80, beni yıkmadı. Ciddiyim, sabah bilgisayarı açtım, İrfan Değirmenci'ye yağan mesajlar -450 aldım, 470 aldım diye, lan dedim onlar öyle almışsa ben de istediğim puanı almışımdır. Laptopu prize bile takmadan, 3dk içinde gerçekleşti her şey, odama koştum, internetin fişini taktım, laptop açık vaziyette osym'ye giriş yaptım. Tckimlik hazır bekliyordu, parolayı gir ve BAZİNNGAAA! hayatımda aldığım en kötü puan! Ağladım, 6 yıldan sonra ilk defa ağladım, abartmıyorum 6 yıl, hacettepe'de ağlamışlığım var, giderseniz eğer duvarları iyice inceleyin, gözyaşlarımla ıslattım bölüm34'ü. Konumuz bu diil! Diil! Hala Haceppe Fizik Müh. kazanabilirim, hala İst. Üni. Peyzaj kazanabilirim.Hala kazanabilirim, Şebo da demiş "benim hala umudum var" diye, ben de diyorum. Sıkma canını blog, tek sikilen ben değilim. Bi şekilde hedefe ulaşcaz, hee baktım İstanbul Peyzaj olmadı, ee o zaman n'apmalı? Mersin Şehir Bölge yazılmalı, evet işte öyle. Kayseri'ye gidemem, Mersin'de akrabalar var, haa baktım kurtarmıyor, Harita Mühendisi olcam abi, n'apıyım? Herkes hayal ettiği şeyler almaz bu hayatta, öyle bi zorunluluk da yok. Harita Mühendisliği aklımın ucundan geçmezdi, memleket de öyle, memlekette okuyabilirsem de okucam amq n'apıyım ne ne ne? Çok karamsar bi çizgi çizdim, başa alıyorum, hayallerim gel git gibi, dalga kıyıya vurduğu an tutcam ucundan bırakmıcam bu kez, bu kez evet bu kez yahu!? Neyse ya, canım sıkkın olabilir.
Hea bi de, babam msn'deydi, Riyad'la bağlantıdaydık sevgili Kırca. Riyad'tan haberler güzel, dün telefon için naz yaparken ben, bugün almayın ya haketmiyorum diyince, annem koptu. Bağırdı biraz azarladı, neden strese giriyorsun? Beni de strese sokuyorsun, babanı da! Alacaz telefon işte, dedi. Ama ben almaları için demedim ki öyle, almayın abi haketmiyorum ben dedim, ciddiydim. Alın ya, siz bilirsiniz.

Not : Dün Facebook sayfamı Fikret Kızılok'la donattım. Canım Kızılok, hissetmiştin dimi öyle melankolik ve bunalım olacağımı. Dün bunalımdı, bugün iyiyim. Sabah açıklandı sınav, ağladım. Kızılok da biliyordu bence ağlayacağımı, beni en kötüsüne hazırladı dünden. Tanrım! Seninle ayrı konuşcaz. Şu an zamanı diil!
Evet hayatımın her geçen gün daha çok sikildiğine inanıyorum, yalan mı? Değiiil! Buna rağmen direniyorum.