Pazartesi, Mayıs 14, 2012

Yorum Meselesi

Yoruma kapalı blog, aramaya kapalı blog, insanlarla bağlantısı kesik blog derken, çok sevgili okuyucularım soruyorlar, haklı olarak, neden yorum kutusu kapalı? diye. Açıklama yapma gereği duyuyorum çünkü sadece bir kişi değil bunu soran ;
Millet, yorum kısmı kapalı çünkü birden fazla sebebim var ve hepsi birbirinden saçma görünebilir.
Kapalı çünkü, bu aralar takıntılıyım, dağınığım, alınganım. Yorum kısmında söylenecek herhangi bir söz hayatımı bi şekilde rayından çıkarabilir, o duruma geldim.
Kapalı çünkü, çok online oluyorum, hep bakıyorum kim ne yazmış diye. Anlayacağınız blogu bile takıntı haline getirmişim, takıntı değil ya da başka bi isim bulalım biz buna.
Kapalı çünkü, illa yorum kısmından ulaşılmasın, alt taraftaki kutuyu kaçınız gördü? Twitter hesabı olup da eklemeyen blogcular, takip edince ölmüyorsunuz biliyorsunuz bunu dimi? Ben elimden geldiğince takip ettim hocu sıra sizde, nispet yapıyım, nazım geçsin azıcık.
Kapalı çünkü, kapatmak istedim sadece, bu kadar abartmış olmam yüzünden, bu kadar umursadığım için kapadım. Yorum kısmını kapamak, yapılan yoruma cevap vermemekten daha şerefli. HBBA'ya zamanında kızmıştım, açıklama yapmıştı, hiç gerek yoktu aslında. İşte bu yüzden sevgili blogcu, bunaldım, sıkıldım, kendimden bile bıkmış haldeyim, bu yüzden bi de, iletişim kurmama isteğim yoğun belki de.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bi yazı yazacaktım da keyif kalmadı ; telefon aldım, blog uygulamasını bulamadım. Telefon genel anlamda hoş şık güzel. Dün arkadaşlarla buluştuk falan onu da ayrı yazacam, iyi oldu çocukları görmem, moralim düzeldi biraz. Doktor meselesini de çözemedim henüz, yarın inşallah erteleye erteleye kendi kendimi fik fik...

Pazar, Mayıs 13, 2012

Anne?

Şarkı önce benim anneme sonra annesini kaybetmiş olanlara gelsin, duygusala bağlamak veya nasıl anlaşılırsa öyle.




Not : Kolaya kaçıp bir videoyla kurtardım günü? gibi görünebilir ama yazmaya kalkışsam günlerimi aylarımı alır, tek bir cümleyle anlatamıyorum kendisini.

Bir iyi Bi de kötü Haber var, Ya Da İki kötü.

Galatasaray şampiyon oldu, uzun zamandır maç izlememişim bu maçı izlerim diye düşünürken de izleyemedim, ne zaman ki ben GS maçı izliyorum adamlar yeniliyor, bu yüzden izlemiyorum bi de takımı tutamaz hale geldim, bu yüzden de izlemedim. Yazıklar olsun, lan nasıl izlemezsin diyenler...
Bu güzel, mutluluk verici bi haber ama üzücü olan geliyor.

Ebru öldü, Ebru kedi sokak kedisi bugün yolun ortasında dururken ezilmiş. Üzüldüm tabii, yavrularından bir tanesi de öldü. Hatta boncuk, mavi gözleri olan ölmüş. Üç yavru kalmış, hafıza kartında sorun olduğu için de atamadım videoyu, üzgünüm. Yavrular da hala emziriliyordu, napacaz la? Aç kalıp ölmelerine yürek dayanmaz, çaresi olmalı. Bir şekilde ulaşın şu adreslerden ; http://atyarisindakiesek.blogspot.com/p/bizi-birbirimize-baglayan.html
Şuralarda verdim bağlantıları, yavrular bir aylık bile değil, dediğim gibi bi çaresi olmalı yoksa elimden bişey gelmez yani, süt içirmeye çalışıyoruz ama içmiyorlar. Ölecekler mi?

İki kötü haber - Fenerlilerin gözünden
Bir iyi bir kötü haber - Galatasaraylıların gözünden

Siktir ya! Lan Kader'e ok, demediğimi bırakmadım ama Hayat da az şırfıntı değil.