Muhtemelen bu yazıyı sırf başlığından dolayı okumayacak milyon insan sayabilirim ama zaten ben de sizi uyaracaktım, ehe. Boşverin okumayı görürseniz bile görmezden gelin, Başlıyoruz ;
Bugün yine bir kahvaltısızlık klasiği ve kahvaltı yerine dinlenen bleeding me, fade to black ve mama said dinlemek iyi gelmedi sanırım, aslında iyiydi ama günün ilerleyen saatlerinde de bunalmak ve onun gibi şeyler. Dershaneye gittim, hiçbir şey atıştırmadım aç olmama rağmen. Aç olduğumu bile unutmuşum sanırım. Neyse hocalar da yoktu bugün, varlar ama ders yok. Ne biçim dershane !'+%&/ 2. dönem düzelecek deseler de hiçbi sikime yaramaz. Dediğim gibi bu saatten sonra tek başımayım. Yapacak bişey yok. Dershanede malca geçirilen 2 saatten sonra, eve dönme kararı aldım. Ama önce doktora uğramam gerekiyordu. Doktora gittiğimde de herzamanki kalabalıkla karşılaştım bi "merhaba" diyemeden geri döndüm. Anlatacak bi kaç şey vardı. Mesela hayatımda değiştirebileceğim iki şey buldum ;
1. Eskisi kadar inek olmak, ders çalışmaktan zevk almak.
2.si ise internet bağımlılığından kurtulmak. -zevkten dört köşe olmuyorum bilgisayar başında durunca. En azından bu ikisini halletmem gerek biran önce.
Neyse elim boş döndükten sonra, evde kesinlikle daha çok bunalacağım fikri yerleşti önce. Ondan sonra da evin boş olmasını diledim. Keşke eve gelmeseydim. En azından akşama kadar. Keşke...keşke 2...keşke 3.
Eve geldiğimde kimse yoktu 1 saate kadar. 1 saat sonra annem ve kardeşim gelmişti. Annem geldiğinde, beni beklemiyordu şok oldu tabii. Konuştuk, şakalaşıyorduk. Ta ki pazartesi günü yapılan tartışmanın kritiği çıkarılana kadar. Kritik çıkarırken yine tartıştık. Yengem de annemi haklı çıkarınca yine tartıştık. "Hatalıysam ara!" hatalıydım ama arayanım yoktu -şimdiye kadar. Babam da tabii bir yandan başlayınca -msnde görüşüyoruz o sırada- tam koptum. Netin açık olması, kameranın bana dönük olması, mikrofon dahi umrumda olmadan saydım. Seçerek döküyordum kelimeleri. Daha dikkatliydim ama bu kez hepsinden kötü oldu. Babam da saymaya başladı ;
-İnternetin var yok efenim sınırsız da şu kadar yıllık ödüyormuş da bilmem ne. -ee hadi bunu geçtim.
-Evi tadilat istedin yaptık, dedi. Oha dedim bu kez, evin yapılması taraftarı değildim ki o zamanlarda tam sınav arifesinde evimizde balyozlar vardı. Yani kafamın sikilmiş olduğu ve sınava çalışmayı bıraktığım dönemdi o dönem.
-Yok efenim internetten ayakkabı bakıp sipariş ediyormuşuz. Hadi onu geçtim alıp almama kararını siz veriyorsunuz sevgili ailem! Almasaydınız arkadaş, zorla aldırdık sanki.
-Yok efenim ben 1000liralık telefon istiyormuşum, lan onu geçtim telefon 1000 lira değil. Tarifeli telefonları göstermiştim anneme, topladığın 24 ay tabii ki 1000 lira yapıyor ama aldırmam tabii ki.
Hadi bütün bunları geçtim kardeşime kötü davrandığımı iddaa eden bi annem var, allahım sana geliyorum.
Ondan sonra da yok efendim ben senin için -hastane zamanları- kan ağladım diyince. Patladım tabii. Sen bana malınmışım gibi davranamazsın, saçıma, kaşıma, gözüme karışamazsın diyince de. BAAAM!
Bugün hava çok güzel yaklaşık 20 derece, sıcak, güneşli. Kuş cıvıltıları, mart kedileri ve bilimum yaratık seks yaparken benim düştüğüm hallere bak. Mart kedileri bile güneşin tadını çıkarırken, ben bir kedi kadar olamadım be blog! Siktir olup gidesim var, eğer bu kadar sorun benim başımın altından çıkıyorsa.