Cuma, Mart 23, 2012

Garip Haller İçine "Self-Servis" Girmek

Bugün Cuma,
Tadını çıkaramadığım, sıcak hava, az bulutlu hatta belki bulutsuz. Gökyüzüne bakmayı denemedim bugün, o kadar keyifsizim işte.
Sınav vardı, gittim tabii. Aylaklığın lüzumu yok! O sınava gidilecek, işte o kadar, dedim kendime. Sınav zordu başlarda, toparlayamadım kendimi. Kafamda kriptilyon soru-saçmalık, Türkçe mesela, netlerime bakmadım ama lanet yanlışlar yapmış olabilirim. Matematik, geometri haricinde pek yanlışım olduğu söylenemez, sınav anında yapamadığım sorular vardı. Keyifsiz olunca çözülmüyor o sorular, kalemi hareket ettirmem bile anlamsız geliyor. Neyse ki döndüm geri Matematik'e hallettim o saçmalıkları. Fen de fena değildi, komşukızı önceki sınavımda geçmiş beni. Anlayacağınız düşmüşüm ben. Bu sınavda da komşukızı saçmaladı. Yanlış anlama olmasın, kendimi diğerlerine göre yönlendirmeyi yaklaşık 6 yıl önce bıraktım. Kendim için yaşıyorum, kendim için nefes alıyorum. Hatta ders çalışmadığımda da yaşadığım vicdan azabının tadını bile kendim için çıkarıyorum. Vicdan azabından alınan haz mı? Ancak bir mazoşistin anlayacağı bi'şey bu üstad. Ve görüyorum ki sen bir mazo- değilsin.
Bütün bu olanları atlayıp, eve geldim. Psik. Dr.'la görüşmeye gitsem mi? Soracağım zilyon soru vardı da ; onları buraya yazmakta vazgeçtim. Nat. Geo. ajandam var. Evet, gitmedim. Pazartesi gününü bekliyorum. Bugün inanılmaz bi yoğunluk olacağı için, gerçi pazartesi günü de aşırı kalabalık oluyordu. Neyse bi şekilde halledilir. Mesela, unutkanlığım almış başını gidiyor, geçen haftaki analitik dersini unuttum, hatırladığım zaman da akşam olmuştu. Bunu da danışmam gerekecek elbet.
Kendimi rahatlatmam lazım, diye düşündükten sonra, en azından kendi kendime bir şekilde yardımcı olabilirim. Arşiv'den -küçük ama işe yarar- dün indirdiğim filmlere göz attım, işe yaramaz. Komedi, iyi gelebilirdi aslında ama Mushishi'yi izlemek huzur veriyor, Ginko'nun isminin nerden geldiğine? Beyaz saç ve yeşil göze nasıl kavuştuğuna şahit oldum, 12. bölümde. Manga'yı da indirmiştim ama şimdilik animeyle idare etmeyi düşünüyorum, mangayı sıkıştırıp veya boyutlarıyla oynayıp küçültebilirdim, harddiskte yer açmak için ama uğraşamam.
Bugün Yalan Dünya var, Rıza ile Çağatay'ın etrafında dönen olaylar vesaire. İnternetten kanald'nin canlı yayınını izleyebiliyoruz ama ne ses ne de görüntü pek içaçıcı değil. FUCK! lan, adam gibi yayın yapsalar da şu tv illetinden kurtulsak.
Neyse, yazıdan da anlaşılacağı gibi, doluyum bugünlerde.
Not : Sınav sonucum ne olursa olsun mutlu olacağıma inanıyorum. LYS için de kendime işkence etmeye çalışacağım sanırım, mazo- dan bahsettik yukarıda. Fiziksel değil tabii zihinsel işkence'den bahsediyorum. Bunu uygulamaya koydum bugün, fizikçi mesela, arkadaşlarımın hepsiyle tokalaştığı halde benimle tokalaşmadı. Pezevengin teki. Bugün kimseye selam vermedim, varlığımı umursayanlar haricinde olanlar ayrı tabi, sayanora! 

Perşembe, Mart 22, 2012

Güzel Güzel Oynayın

Bugün film arşivimi düzene sokayım dedim, altyazılar vesaire. Bilgisayarı düzene soktum.
Odamı da düzene soktum. Kitaplığımı düzelttim. Bi sürü test ve deneme sınavını attım, Fahrenheit 451 dostum, onların hepsi mangal külüne dönüşecek.
Bugün hafif bi huzursuzluk ve melankoli hali var. Bundan bi an önce kurtulmam gerek. Bir an önce dediysem de 1 hafta sonrası, evet sınavdan sonra.
Budist meditasyon müziklerini dinlemeye de devam edemedim, bir iki parça vardı sadece onları dinlesem yetiyor aslında.
Garden State güzel film, soundtrackler de güzel. http://fizy.com/#s/16kdkq şunu dinleyin, İron and Wine da böyle folk falan hoş Samuel abimin sakallarına kuvvet! Bu da the Shins'ten http://fizy.com/#s/10p6tr.
Evde yalnız bi aylak gibiyim, tv kapalı. Pc de kapanmalıydı, kapanacak da.
Ben yine bağdaş kurmuş ve laptop'ı kucağıma monte etmiş şekildeydim geçen sene, buna benzer bi yazı yazmıştım, arka planda da bi şarkı çalıyordu adını hatırlamadığım. Geçen sene beter seneydi, bu senenin de pek farkı yok ama daha renkliydi bu sene sene sneene FUCK!
Neyse, sakinim.
Hoş deneme sınavı çözebilirim ama kafam müsait değil. Aç da değilim. İrmik tatlısı vardı, yedim. Ama başım çatlıyor, düşünmekten. "Ya"lar da sıçıyor beynime aslında. "Anlamsız" serileriyle donatacak kadar anlamsız anlar yaşıyorum bu aralar.
Hadi yukarıdaki iki parçayı dinleyin, güzel güzel oynayın ben buralardayım.

Anlamsız 12

Alçakgönüllülük ile yavşaklık aynı şey değil ; ben alçakgönüllüyüm yavşak değil.

Çarşamba, Mart 21, 2012

Anlamsız 11

Hayat Sevince Güzel'deki hümanist Ayşecik yerine, orospu Teyze veya psikopat ihtiyar rolünü üstleniyorum bu saatten sonra.

Anlamsız 10

Yaşlı komşumuz, amcamlara misafirliğe gelmiş, merdivenleri inerken mutfak masasının üzerindeki pastaların cazibesine dayanamamış olacakki, mutfak penceresinden elini uzatıp bi adet almaya çalışırken kadının elini kedi sandım ve taa salondan gördüğüm o ele PPİİİİİİİİİİİSSST!!! diye bağırdım, kadın korkudan elini geri çekti, pastayı da bıraktı tabii.
Dakikalardır buna gülüyoruz kızkardeşimle, utancımdan ölüyorum. Biri kafama sıksın!

Salı, Mart 20, 2012

Formüllerim var, Planlarım var ama bir bohçacı değilim

Selam, 
Dershaneye gitmiyorum artık, öyle bütün gün evdeyim. Hava mükemmel, dışarısı 20 dereceyken ev 10 derecelerde, haliyle donuyorum. Neyse bütün bunları geçtim, evde ne mi yapıyorum? 
-Film indiriyorum, indiriyorum ama izlemiyorum israf olsun diye, 
-Mushishi'ye devam edemedim, neden bilmiyorum ama fırsat olmuyor,
-Dersler -atla burayı atla geç geç fiyyuu,
-Ucuz atlattık. 
-Semerkand'ı okumaya başladım devam edemedim, müsrifin tekiyim,
-Bergman ile Godard'a sardım, kült olanlar, sinemadan anlamam normalde, güzel olanları izlerim, Atilla Dorsay alıntı yaptı programın birinde "en kötü filmin bile 10dklık iyi bi bölümü vardır" diye, üstad doğru söylemiş. 
-Bergman ile Godard'a gelecek olursak, filmleri çok merak ediyorum. Film eleştirmeni ya da sinefilin teki de değilim ama bi şekilde izlenecek onlar! 
-Sınav vardı bi de, sınav yerleri falan açıklandı dün akşam. Heycandan duramadım la yerimde, okul açıklanınca hafif bi hayalkırıklığı. Sonrasında ise buruk bi sevinç, okulun yerini google maps'te işaretledim. Kroki çıkarıp öyle gidiyorum, yoksa kim uğraşcak sınav yerini salonunu bulmayla. -Şehir küçük.
-Sınavdan devam edecek olursam, bahsederken ellerim titriyor bu çok kötü çook kötü. Lan kalbim, salak gibi sıkışıyor bi de, bunu bi şekilde atlatmalı ama böyle hissetmek güzelmiş yahuu! 
-Bugün ayın 20'si az kaldı, düğüne. 5 gün sonra akrabanın biri evleniyor, gidip kurt dökcez artık, bayılmam düğünlere ama insan gaza geldi mi yapmayacağı manyaklık yok bi de normal günlük hayatta yapamayacağın ne kadar salak hareket varsa vuhvuvhuvh! Eğlenceli olacak ya da olmalı! 
-Sınavdan sonra da böyle ne biliyim güzel şeyler yapcam, örnek; 
  • Annemi uyardım, oturma odasına girişimi yasaklasın diye, 
  • Bilgisayar başında geçireceğim 5dakikam olmasın diye, böylece bloga uğrayamam sanırım ama çaresi var! Telefonla ulaşılacak işte, o da zaten saatler sürmez,
  • Belirli saatlerim olsun, 
  • Programlı düzenli bi 2 ayım olsun, 
  • Bu şekilde kazanacağımı iddaa ediyorum.
Yaz boyunca don atlet gezcem ferah ferah rahat rahat püfür püfür, bilimum ikilemeden sonra yazın yapacaklarım çok basit sevgıılim! 
Bütün gün şu Kültleşmiş insanları yakın merceğe alcam, diziler var izlemediğim izlicem, gezcem, bisiklet aldıramam büyük ihtimalle ama bi bakmışın ben kendim alırım. Öyle işte.

Cumartesi, Mart 17, 2012

Genleşme Noktamızı Düşürenler

Selam millet,
Uyarımı yapıyım uzun soluklu bi yazı değil. Rahat olabilirsiniz bu konuda. Dünkü yazımdan sonra yazdıklarımı yazdıktan sonra gözden geçirmeye karar verdim, çok yazım hatası çok hata vardı çok hata.
Neyse,
Deneme sınavına gitmek için uyandım, gitmem iyi oldu ama güne kötü başladım. İstemeden valla billa euhe, aslında bazı şeyleri siklememek gerektiği konusunda kendime hak vermeye başladım. Umursamaz pezevengin teki oldum, sınav mı? Hahaeh, onu da aradan çıkarıyorum bir şekilde, farkı olmalı. Çok farkı olmalı.
Deneme sınavına gittik, yolun yarısına kadar mandalina tüccarı bi tanıdıkla dershaneye, kardeşle birlikte.
Sınava 10 dk geç kalmıştık, kardeşim de sınava alınıp alınmama konusunda tereddüt ediyordu, "yıkarım lan dershaneyi" şeklinde. Rehberlikçi de sağolsun -oha bu duruma geldik demek vuhvuvh!- aldı bizi sınava, oturduk öyle çözdük soruları.
Sınavdan çıktıktan sonra da o berbere ben de eve. Kızkardeşim temizlik yapıyordu, delirdim. Elektrikli süpürgemiz 71 desibel değil diye. Reklamlarda görüyoruz, hamile eşini uyandırmadan -fizy'i de sikcem amq, karma police dinlerken Fatih Ürek'i duymak FUUUCCK!!- şeklinde bir tepki vermeme neden oldu, sırada da Street Spirit var, böyle çok havalı bi şekilde şarkı ismi veriyorum ya, normalde yapamam. Unutuyorum, çabuk.
Eve gelindiğinde işte temizlik durumları bitince ev bana kaldı, Mushishi'ye devam ettim, imdb listemi indirmeye başladım, bilgisayarı açık bırakıp çıktım dışarı, yaklaşık 1209834 yıldır futbol oynamıyordum, birkaç metrelik sahada nefes nefese kalmak, paha biçilemez bi duyguymuş. Mutlu da oldum aslında -ev beni sahipleniyordu, ucuz atlattım.
Yoruldum, acıktım.
Dayımlara gittim yine, çok zor durumlar abi, çok fena. İşadamı Akrabadan Yeğenlere Darbe -manşetiyle bile yazılabilir. Arazi dayımın olmasına rağmen şikayetler ve diğer olaylar, neyse geçiyim buraları.
Yemek yedim orda kiddebi(patates köftesi) içinde et yok, diyet yapan hanımefendilere tavsiye , çok ciddiyim. İçinde ne mi var ? Biber salçası, kalın bulgur, nane, maydonoz ve dev soğan parçaları  :D
Kısa yazı yazacaktım ama üzgünüm geldikçe geliyor, KANDIRDIIIM!
Yengemle sohbet de ettik falan, Semerkand'ı okuyorum ben. Yengem de başlamıştı ama devamı gelemedi işte. Kitaptan bahsettik tartıştık bi güzel, güldük eğlendik. Aile ile ve arkadaşlarla biraraya gelme fikri çok güzel -aile diyorsam sevdiklerim. Dayımlar da geldi biraz sonra, onlarla da sohbet ettik. İyi güzeldi her şey, her şey yolunda. Temmuz'da yine yeniden kontrolüm var Hacettepe'de dayımla yaptık planı, uaehae otomobille gidersek daha süper olacak. Uçak? Otobüs? Bi de kazandıktan sonra yapacaklarımı konuşuyoruz çok eğlenceli o da, -sam -sem eklerini çıkardım hayatımdan. O günden beri çok mutluyum.
Radiohead - Lucky ile veda mı ediyim yoksa devam mı ediyim? Devam et, diyen biri var.
Devam o zaman ama tek bi soru ile ;
İnsan neden ve nasıl markalaşır, nasıl fiziksel bi problemi avantaja çevirir ve bu problemi avantaja çevirip marka haline gelir? Feliyoo ve Sensei E.'ye sordum, sizden de cevaplar bekliyorum, hatta yazıyı hiç okumasanız bile şu soruya cevap verin, size yardımcı olacak ipuçları ; Betül Mardin -Topuzu ve Bastonu hatta Fuları ile, hayali karakter olan Dr House bastonu ile. Bu konu hakkında apayrı bi yazı yazmayı planlıyorum.
Hadi gittim.

Cuma, Mart 16, 2012

Çorba'sal Meseleler

Selam millet,
Ottan, taştan, topraktan bahsetmek istiyorum bugün, bildiğiniz çorba olacak anlayacağınız. Zaten sabit bi konu hakkında yazamamaktan şikayet ederken, bir ritm tutturmuşum gibi geliyordu.
Bir kaç kriptilyon film indiriyim dedim, mushishi'den haberiniz vardı zaten. Geçenlerde bir kaç görselini paylaştığım. Filmlerden bazıları şunlar ;
-Das Leben der Anderen (Lives of Others) - Konusundan bahsetmiyim şimdi, izledikten sonra.
-Take Shelter
-Being John Malkovich -kesinlikle izlicem, diğerleriden emin değilim mesela Das Leben...
-Finisterrae, yarın sınavdan sonra izlerim artık, deneme'den sonra.
-the Secret of Roan Inish de var ki sırada bunu indiremedim!! Kahretsin yahu?! Yooo diye haykırasım var. İnecek diyorsam n-İnecek n-Okkadar!!
IMDB listeme baktıkça ağlayasım geliyor, aslında gelmiyor ama sırf söylemek için söyledim. Nerede indiremeyeceğim film varsa bulup atmışım listeye.
Filmlerden bahsettik, müzik ı-ıh dinleyemiyorum, hafıza kartına attıklarım kartı şişirdi, az kalsın fiyyu oluyordu ama kurtardım. Bi daha böyle bi işe kalkışmam, yakında bilgisayarda yer kalmıcak diye de korkuyorum. Öyle.

Gel gelelim Eşek'in evinde olup bitenlere ;
Dün malum dershaneye gitmedim, daha huzurlu hissettim gitmeyince. Geometri çalıştım, hiç yapamıyorum diye bişey yokmuş onu da gördüm. Zaten Fizik'i de atlatcam bi şekilde. Ama Matematik! Tükürürüm en balgamlı şekilde, ne la bu?! Ya benim kafam basmıyor ya da soruyu bulamayınca siktiri çekiyorum. Anlayamadığım bişey var, ben aslında matematiği hiç sevmemişim ki. İşin ne olum sayısalda diyenleri alnından öpüyorum.
Dün yıkıldım, mütercim tercümanlık almanca'nın bazı üniversitelerde almanca dil sınavıyla aldığını öğrenince ben Nagehan dur Nagehan beni bekle diye sayıkladım. Kardeşim de yıkıldı, o dilci! O daha çok yıkıldı, Nagehan gibi terk etti beni ama bizi alkışlayacak bi savcımız yoh idi! Bre katiller... -kafam güzel.
Nagehan ile Nihan burdalar
Dün, yine ne oldu lan?! diyenlere ;
Annemden bisiklet istedim, bunu yaptım. Hatta laptopımı satıp, piskelet alcam ben yea! dedim. Ama dalga geçtiler, hor gördüler! Şimdi şöyle ki ; Geçirdiğim ameliyatlar bir mumdur iki mumdur, ailemin beni uçan kuştan sakınmasına neden oluyor. Bisiklete binmek, motorsiklete binmek, kavgalara karışmak-hiç etmedim- bu gibi şeyler yasak. Kötü bi kaza anında, selam eşek cenneti ben geldim, diyebilirmişim. Böyle dedi doktorum. YASSAAAĞI YİDİM!!
Dün, yine yine yeniden sev beni sar beni uvhvuhv, bisikleti almayan ebeveynlere rest çektim, telefon için denedim şansımı ve evet 1 ay diye erteledikleri mazlum gencin bir ay sonra cep telefonu olacak, keşke almasalar ama duramıyorum işte.
Bisiklet içinse planlarım var elbette, reşitim ben, banka hesabım var içinde örümcek ağları olan. Laptopı 200 kağıda okuttuk mu?! Vuhuvhv, param olur ve sıfır olamasa da çocuğun birini kandırıp alabilirim. Bukkadar düştüm be blog!

Ha bi de gündemden maddelerim var ;
-Afganistan'da türk helikopteri düştü, 5 Afgan hayatını kaybetti. 12 askerimiz şehit oldu. Allah rahmet eylesin, ne desem az ama -Abi bu işte bir iş var, diyip susuyorum.
-Türkiye, 20 Mart'ta Suriye'de konsolosunu geri çekebilir, hmm. Türk ailelere de yurda geri dönün çağrısı, vaaay anasını. Peki neden? Sn Başbakan, Suriye'ye acaba bir müdahale mi yapılacak? -soruya cevap beklemiyorum. Eğer Türkiye tarafından müdahale onaylanırsa ki yanarım. Ateşhattında kalacaz, Rusya'da demirlemiş gemilerini. Hass, diyorum.
-Bu arada TL simgemiz hayırlı uğurlu olsun, beğenmeyenler, Başbakanın T'sine sahipmiş de bilmem ne. Olum saçmalamayın yahu, TL ne olmalıydı, Süleymanın S'si mi? Merkez Bankası başkanı beni korkutuyor, ne zaman tv'de görsem, hass yandık yine diyorum. Yeni paraların üzerinde TL simgesi olma ihtimali var, öyle dedi.
-Borsa'ya gelecek olursak. Borsa ne alemde bilmem ama ne zaman tv'yi açsam 60000'lerde seyrediyor, mazot'a zam, benzine zam. Alıştığımız şeyler. Bi de dolar uçuyor yine, 1.8'di bıraktığımda. Euro, anası ağlasa da 2.325'ti. Babam için iyi oluyor, doların yükselmesi ama işte, ekmek doların ağzında.
-Magazin'de bi bok olduğu yok, hep yiyişiyorlar. Yakın zamanda bi olay görmedim.
-Hayvan videosuyla kapatıyoruz, demek isterdim ama o kadar düşmedik sevgılim!

Son sözü söylemek için reklam koymak ister gönül ama ne çare. Gideyim ben.

Çarşamba, Mart 14, 2012

Pi Günü Kutlu Olsun

Pi Günü
Bugün Pi Günü millet, hayırlı uğurlu olsun. Hani ecnebiler önce ay sonra gün şeklinde yazarlar ya tarihi şu şekilde 03/14, bi de pi sayısı 3,14 şu. Aaa lan bak ne buldum, tarihten anlam çıkarıp pi sayısına adadım bu günü demiş birileri. O gün bugündür de bugün pi ünü olarak kutlanıyormuş. Türkiyede ilk kez Odtü bilmem ne koleji kutlamış, Odtülülülüler çılgınsınız!

Bi de Sütlaç Bayramı var bugün, öyle pek bayram havasında değil ama sütlaç yicez ehe. Anam sağolsun yapmış, ben hariç kardeşim sever sütlacı. Öyle işte, eve geldiğimde de salak gibi mal gibi hatta öküz gibin gittim tost yedim. Yemez olaydım, bütün hafta azap işkence dolu geçecek, hazır yimek, pis yimek bunlar! Tükür oğlum, tükür...piiii!!!

Dershane de bi acayipti bugün, hani öğrenciler ok de hocalara ne oluyor abi? Sona mı yaklaştılar Dooms Day"dexter'daki" mi geliiy ne oluyor? Neyse, ben her zamanki rahatlığımla milleti sinir etmeye devam ediyorum. Son iki ders slayt izledik, rehberlikçi anlattı auhae biz dinledik, izledik evet ama yazı yani, okuduk daha doğrusu. Sınav öncesi n'apmalı? Bunları konuştuk. Tartıştık sınavı, genel olarak güzeldi.

Eve de geldim böyle uzandım bi güzel, mushishi canım benim ciğerim, izledim tabii ama duygusal lan, dramatik bi havası var. Neden izleyen insanlar "ben mutlu oluyorum ehhiehi" yapıyor, anlamadım. Ben genelde dramatik noktalara mı odaklanıyorum, ne oluyor bana?!

Sınavdan bir gün önce, güzel şeyler -aklına ilk gelen değil, diğeri- yapmamız gerekiyormuş. Böyle etkinlik ama yorulmayacağımız falan, geçen yıl yapmadım bu yüzden kazanamadım ajshasdkas ben öyle düşünüyorum alla alla. En iyisi gitmek, üniversiteye. Bana ait bi ev olsun fena mı olur? Evin güzel olmasına gerek yok, banyosu sağlam olsun yeter. İlk işim evin banyosuna bakmak olacak, sonra mutfak, yatacak yer idare edilir. Hani uzaktan öyle ahkam kesmek bana kolay ama göründüğü kadar basit olmadığını biliyorum, ev bulana kadar canımız da çıkabilir, ohohooh kazanmışım da ev bakıyoruz. Hadi hocam gittim ben, bu kez gerçek anlamda gidiyorum, ne master'la ne reyüs'le adam gibi görüşemiyorum, herkes mi meşgul hocam ya?! Bi JJ var işte, bi feli var arada mesajlarıma cevap veren, bi de RS var, bi de en son gök vardı. Bu ne ya?! Yalnız hissettirmeyin lan, hazır bu kadar mutluyken kullanın, işinize yaradığım kadar.

Son olarak, Zülfü Livanelilili, Aylin Aslımlılılı bi de Grup Yorumlululu konser var Bakırköy'de, Francesca'ya sormalı ayrıntıları da büyük ihtimalle gidemicem, ne zaman etkinlik oldu da MaDDonkey gitti!?

Hadi görüşürüz inşallah, sütlaç bayramı, pi günü derken bizim ufaklığın doğum gününü de kutlayayım burdan, gardaşım; bütün yaramazlığın ve şımarıklığına rağmen seni seviyoruz ailece, uzun sağlıklı mutlu bilimum iyi dilekli ömürler! Bi de çocuğun kafası ingilizceye meyilli, genetik mi la bu?!

Salı, Mart 13, 2012

Yeterince "Mutlu" Yazı

Selam millet,
Sabahlar bildiğiniz gibi. Bu kez kahvaltılı.
Dershane de bildiğiniz gibi, ee olum ne anlatacan, neden yazıyorsn len?! diyenler için ;
Sabah ilk iki ders fizikti, adamın berbat, dandik ve manyakça espirilerinden gına geldi. Ama tabii tepkimi göstermiyorum ya da tepki var ama öncekiler gibi açık değil. Bi bakış atıyorum hocaya, gülmüyorum mesela. Öyle susuyor. İlk iki ders bittikten sonra çantamı aldığım gibi çıktım, ilaçları almam gerekiyordu. Öğleden sonra da hastahanede sürünmek işkence ve zaman kaybı olacaktı. Rehberlikçi hep böyle miydi? Yoksa mükemmel bi değişim mi yaşadı? Umarım her zaman öyleydi ve yanılmışımdır.
Dünden bahsediyim biraz ;
Pazar günü anneannem, canımın yarısından fazlası, çocukluğumun ve hasta zamanlarımın çoğunda yanımda olan. Bu dünyada insanlar birbirlerine tapıyor olsaydı ben anneanneme tapardım. Annem değerli ama tabiiki yerleri ayrı. Neyse, pazar günü akşamı fenalaşmış. Hastaneye kaldırmışlar, olaylar mühim değil ama annem çok üzgün ve çaresiz görünüyordu. Buna sebep olan adama bi güzel sövdüm, orospunun teki, pezevenk! -akrabamız oluyor kendisi, narsist diyince aklımda resmi şekillenen kişi-
ben de keyifsizdim aslında, sınav pazartesi sabah 10da olmasına rağmen, 2. seansa iyice kahvaltı etmiş olurum dedim. Gidemedim tabii, kardeşim geldi. Dişi ağrıyormuş. Onu da doktora götürdüm, sınava ordan giderim dedim ama kafayı çekip direkt nenemlere gittim. Şükür, nenem iyi. Askerlik meselesini konuştum dayımla, bir de ehliyet alma ihtimalim var onu da dayım alacak büyük ihtimalle. Dayım, 1 numara adam. Kazanmamı en çok isteyenlerden biri de o. Daha doğrusu "onlar".
Devam edecek olursam, girmediğim sınavın kitapçığını almak için rehberlikçiyi ziyaret ettim. Aldım da kitapçığı, geçmiş olsun dileklerini iletti -kardeşim için olan- içtendi yeterince.

Hastane kısmına gelecek olursam eğer,
Psk. Dr.'umu ziyaret ettim, hem de annemin ilaçlarını aldım. Doktorla bi sürü konuda konuştuk.
-Öncelikle hayatımda değiştirmek istediklerim,
-Aile ile olan kavga, bi daha olmayacak söz, ehe.
-Bir de bi şey söyledi ki mutlu oldum, iyi hissettirdi daha doğrusu.
Dershaneye döndüğümde komşukızı ile alacağımız ders için konuştuk, kevaşe de "rahat ol k.k. benim her şeyden haberim var, hangi hoca ile ders alacağınızı da biliyorum" dedi. Laf soktum bir iki adet ama bana mısın demedi, helal olsun. Bi nevi evet evet biliyorum siklemedi! Olsun içten pazarlıklı biri olduğu için bunun bi yerlerde biriktirip ondan sonra boşaltma durumları var, bu huyundan da nefret edilir. Bana karşı öyle olup olmayacağını bilmiyorum ama nefret ettim mi birinden, bi daha da kesinlikle eskisi gibi hissetmem. Yengeç?
Etüte giderken konuştuk komşukızı ile etütü de aldık, o dershaneye dönerken ben de tavuk döner aldım açlığım duvarlara çarpa çarpa dile gelmişti. Keşke yemeseydim. Midem ağzımda şu an.
Bu arada fotoğraflarını atacağım bi kedimiz var, beyaz renk tüyleri, yeşil gözleri var. Kaç gündür pencerenin dibinde, kapı koluna uzanıp, kapıyı açmaya çalışıyor namussuz. Kovsak gitmiyor, dişi bi de. Erkek kediler de ayrılmıyor dibinden. Teras kedi kaynayacak yakında. Benden korkmasına rağmen, kardeşlerime sevdiriyor kendini şıllık! Fotolarını çektim dün akşam ama işe yarar şeyler değil, bi şekilde yakalayıp adam gibi fotolar çekip atsam daha iyi olacak. Kedi sevmem normalde ama bu farklı. Kediseverler var tanıdığım, blogta. Kediden yeterince bahsettim.
Mushishi'yi izlemeye başladım, SONUNDA!!! İlk 2 bölümü izledim, her bölümde farklı mushilerin insanlarla olan münasebetlerinden bahsediyor. Tam olarak hakim olmadığım için pek bir şey anlatmak istemiyorum ama  çizimler mükemmel, zamanı gelince yeterli incelemeyi yaparım, izledikçe de olayları toparlayıp anlatırım ya da. Zaman olmasa da...
Bir kaç görsel Mushishi'den, çizimler mükemmel. - link: http://atyarisindakiesek.blogspot.com/2012/03/mushishi-birkac-gorsel.html