Pazartesi, Ekim 03, 2011

İlk Yarış - Thistle and Weeds



Bugün ilk yarış saat 9'da kuru zeminde başladı. Arap Atı, inanılmaz derecede hızlı bi başlangıç yaparak diğer beygirleri alt etmeyi başardı. Sonuç şu an açıklanmasa da açık ara fark attığı belli oluyor. Bu arada İngiliz Atı'nın bilinmeyen nedenlerden dolayı yarışa katılamadığı da gözlerden kaçmadı. 
At Yarışındaki Eşek de durumu etrafı izleyerek, ara ara soruları çözmek için isyankar bi tavır takınarak ara ara ise diğer atlara sırıtarak toparlamaya çalıştı. Eşekten geride olan Sütçü Beygiri ise Eşek'in sonuncu olmasına engel olacak gibi. Eşek bu kadar karamsar ama ilk yarış sonuçta. Toz yutmak lazım. 


Bu arada şarkı var başlığa katılan ; 

Grup hakkında çok yorum yapmıcam ama Little Lion Man, The Cave, I Gave You All dinlenesi. Bi sürü daha var gerçi albümün hepsini indirip de dinleyebilirsiniz tavsiye...
 Mumford and Sons - Thistle and Weeds 
But plant your hope with good seeds,
Don't cover yourself with thistle and weeds,
Rain down, rain down on me,
Look over your hills and be still,
The sky above us shoots to kill,
Rain down, rain down on me.

But I will hold on
I will hold on hope



Böylece etraftaki yabani otlar, dikenlerden kurtulmuş durumda Eşek. 

Pazar, Ekim 02, 2011

At Yarışındaki Eşek

At Yarışındaki Eşek  ;
Şöyle bi açıklama yapalım.

- Blogumun "eski"-1 yıllık takipçileri bilirler. Önceden Sadece Umut'tu başlık. Tanım ise "At yarışında eşek olmak"tı. İşte tanımdaki eşek şaha kalktı. Ama tabi tepetaklak.
Sonrası malum, yeni bi başlangıç yapıldı. Dershaneden bahsediyorum.
Mesela dershanedeki sınıfta şunlar var ;
- Bir arap atı. -beygir -
- Bir ingiliz. -kısrak-
- Sütçü beygiri kısrağı vesair.
Aralarındaki tek eşek benim sanırım. Bu eşek ya ingiliz atını ya da arap atını taklit etmeye çalışıyordu.
Jokey-rehber öğretmen-e danıştı "eşek" , oğlum sen onlara bakma kendi toynaklarına bak dedi. Ben yürürken tornaklarıma bakarsam düşerim dedim.
Olsun dedi. Sen elinden geleni yap, piste-parkura çık biraz toz yut dedi. Toz yutmadan yarış kazanılmıyor.muş.
Eh dedi. eşek. Napalım. Kaderimizse çekeriz diyip kabuğuna çekildi. Haftasonu biraz pist dışında kaldı ama her şey yolunda gibi.
At yarışındaki eşek , yarışı kazanabilecek mi hep beraber görecez!
Bi de yarın eşek ilk yarışına çıkıyor hayırlısı olsun diyoruz.

Cuma, Eylül 30, 2011

The Decemberists - Won't Want for Love


Fotoya tıklayınca fizy.com'a yönlendirileceksin. Şarkıyı dinlemek istiyorsan tıkla. ya da boş ver al linki ;
http://fizy.com/#s/12g2f2

Can you hear me, love? Can you hear me love? Love'ına sokayım yok love move.

Perşembe, Eylül 29, 2011

Anlamsız 4

Götten atacak bir şeyiniz yoksa başka bir yerden atın.

Salı, Eylül 27, 2011

Vay Anasını! İlk Gün!

Dershane nasıl başlar?

Dershane şöyle ki iyi bi kahvaltıyla başlar. 2 kg peynir aldık. Bal da var. Ama muz yok, ballı muz iyi gider. Sabah iyi gitmez tabii. Çok konuşmayacağım bugün. Anlatıyorum.

Dolmuşlar boş bi kere. Millet geçen yıl çektiği ızdırabı bu yıl bi daha çekeceğini sanıp tercihlere abanmış. Abanmak, evet. Abandılar.
Dolmuşların boş olması, benim yarım kıç oturmamam demek, benim ayakta kalıp her tümseğin üzerinden geçtiğimizde kafamı sağdan sola vurmamak için g kuvvetine isyan etmemem demek!

Dershaneye yetişilir, kapı açılır. İçeri girilir. Öğrenci şok!
Tamam kapı çalma gibi bi alışkanlığım yok, geç de kalmıştım ama günaydın diyip yerime oturdum. Hocam sağolsun anlayışlı adam.
Ama şimdi anlatacaklarıma gelecek olursak sinirden kriptilyon kez küfrettim. İpneoluipneye. Dur anlatıyorum.
Geometriydi dersimiz. Son 2 ders. 1. derste test dağıttı hoca, soru çözüyordu. Çözüyodular. Çözemiyordum ama öğrendim artık çözüyorum. Çişimi tutmuşum hem, dersi de bırakamıyorum. Zil çalar çalmaz çıktım. Sınıfa geri geldiğimde ;
Hoca yüzüme bakıp - yüksek bi sesle -
- BENİM DERSİM DEVAM EDERKEN KİMSE KAFASINA GÖRE GİRİP ÇIKAMAZ!
Benim tepkim ;
Hiç istifimi bozmadan oturdum yerime ve hocaya dönüp :
HOCAM BEN İLKOKUL ÖĞRENCİSİ DEĞİLİM İZİN ALMAK ZORUNDA DEĞİLİM, ÇIKMAM GEREKİYORDU ÇIKTIM , dedim.
Olsun ben soru çözüyorum, öyle olmaz falan filan.
Küfrettim...
Küfrederken arkadaşım duydu.
Yapma Umut, söyleme öyle, boşver! dedi. Ben de anladım neden uyardığını, küfrettiğim hocanın kulağına gider diye öyle söylemiş.
Umrumda değil dedim içimde kalmasın maksat dedim. İyi o zaman dedi.
Bütün gün kızla samimi davranışlar içerisindeyim, geçen yıldan tanıyorum. Ne biliyim hayırlısı ossun!
O küfürden sonra NAH! olur.
Geldik güzel olaylara ;
Rehberlik hocasının yanına gittim, hocam sizinle konuşmamız lazım, dedim.
Yanına gittim durumu anlattım 1 1 1 1 1 birbirlerine baka baka durur, ince giymiş üstüne o gül mumuşları salınır!  Şarkıdan sonra, rehberlik hocası sonuçta yardımcı oldu, olacağını da belirtti. Sağolsun.
Sabah ilk 2 ders fizikti, hani ilk paragrafta dersine daldığım hocayla konuştum, Fizik 0 hocam, dedim. Öğleden sonra gel eksikleri kapatalım dedi.
AALLLAAAH! diye bağıran aslan varmış. Heh onun gibi bağırdım içimden.
Dersi aldım hocadan. En temel konulardan başladık. Hayırlısı olsun efenim ne diyim?!
Bu arada okumuyorsunuz yorum atmıyorsunuz unutuldum mu la?! He?!

Heh ek olarak söyleyeceğim odur ki, dershane 1.siyle anlaşabiliyorum. Aferin çucuğa(bunu googhandan çaldım). Züppe, egoist bişey bekliyordum değilmiş. Her türlü yardımcı olabilecek gibi fen kısmında. Hem öylesi daha verimliymiş. Arkadaşla çalışmak vesair.
Geçen yıldan arkadaşlarım hepsi. Dershaneye sıkılarak gitmiyorum. Mutluyum. Dersleri anlıyorum. Kafam kıçımda değil artık. Toparlandım diyebiliriz biz buna.
Sınıfta, türkçe dersinde konuştuğumda salak durumuna düştüğümü sanardım eskiden. Şimdi ise sikimde değil, afedersiniz-ilaçtan olabilir?-
Mesela hoca çiçeklerden bahsetti, benim kaktüsüm var dedim. Gülmekten öldüler.  Hoca dönüp ; Neden kaktüs? dedi.
Bakması kolay hem çiçek açması için sabretmeniz gerekiyor dedim.
Öğrenciler de hep bi ağızdan ; İyi de bakmıyorsun zaten çiçek açması ne alaka?
O sırada da ben cevabı yapıştırdım ; Bakmasam da çiçek açmadığı için fırlatıp atmıyorum, bir gün gelecek çiçek açacak diye bekliyorum. Dedim. Vuhuhuhu!
Sonra yine çiçek konusu açıldı. Çin karanfilim vardı, tohumlarından çoğaltıyordum sürekli şeklinde anlattım. Millet, gey mey değilim ama otla hayvanla ilgilenmeyi severim. Ne biliyim biyoloji okusaydım Botanik - Zooloji zorlardı. Mesela veteriner olma isteğim zorluğunun gözümü korkutmasına neden oldu. Öyle de ilginçtir.
Hani mimarlık kolay mı? Değil tabii. Ama zorluğu bile tatlı geliyor. İşte arkadaş gösterdi arkadaşının yaptığı çalışmayı, mükemmel ya! İç mimarmış cucuk. Mimarlık abi ?! tıp hukuk gibi mimarlık da kendi içinde parçalanıyor sanırım. Neyse boşver sıkıcı konular.
Şimdi ise Mimarlık alanlarından Peyzaj mimarlığına göz atıyorum nedir diye? Okumak isterim, eğlenceli gibi. Mimar tarafım ağır basıyor. Hızımı aldım blogcu, görüyorsun yazarken bile anlat anlat bitiremiyorum.
Öyle işte.
Napaarsın yegenim?

Pazartesi, Eylül 26, 2011

Karın Deşen Jack!

Durmayan, bitmeyen, karnımı deşen...
Çık lan dışarı!!!

Yukarıda bahsedilen içimde bi ahtapotun olması kadar normal gelen 2 haftalık ishalimden başkası değil. Ha, dersiniz ki karnında mürekkep balığı olsaydı? O zaman akşama yemek çıktı derdim ben de.

Dediğim gibi şu 2 haftalık ishal canımı sıkıyor çok. Sınava gidemedim bi halsizlik bi yorgunluk, aklım kıçımda kalıyor hep. O yüzden sınava girmek mantıklı gelmedi. Zaten Lys'de de ishaldim, bi sağa bi sola kıvranarak geçirmiştim biyoloji sınavını. Hatta bağırsakla ilgili soruyu cevaplayabilmiştim sanırım. Hatırlamıyorum. Sindirim ile ilgiliydi. O da azdırdı tabii. Kağıdı verir vermez tuvalete koştum.

Konum bu değildi.

Benim bahsetmek istediğim şu yaptıklarım ;

- Kahve + Limon = Olmadı.

- 1 Kg muz - olmadı! Durmadı! - kendimi şempanze gibi hissettim 1 kg muzdan sonra -

- Patates 2 -3 tane haşlanmış ve bol tuzlu! Olmadı! Duramadı! Durduraamaadım Yareeebbbii!

Doktora gittim son çare olarak, yaklaşık 5 gün önce. Tabii ilaç verdi. 3 çeşit. Dev gibi haplar. Sabah öğle akşam. Her birini sırayla içiyorum 5 gündür. Adam gibi ilaçlar olaydı düzeltirdi. Neyse, sorun değil bugün yine doktora gittim. Pazartesi gününün verdiği izdihamla birlikte, kalabalık hastaneyi mahşer yerine çevirmişti.
Doktora durumdan bahsettim. Yine aynı ilacı yazdı! MAntığına sokayım doktor. Geçmedi bitmedi ne aynı ilacı yazıyorsun?
Bi de eczaneye gittim. İlaçların toplamı 20 lira yapıyordu bunlar sadece %lik diye tabir edilen fiyattı. 1 paket 90 liraymış mış. Buna da sokayım tam olsun.

Yarın sabah 8'de dershanem varmış ve az önce elektriğin kesilmesiyle yazım yarıda kaldı.Yarın hem dershanem var hem de elektrik kesintisi.
Allahım bu bi işaretse eğer, bu işareti kanıtlayacak başka bi işaret gönder bu kuluna!

Karın Deşen Umut - olarak tarihe geçebilirim. Stop. Yarın mumuşla-memçüğü denicem umarım işe yarar. Stop.

Cuma, Eylül 23, 2011

Anlamlı 2

Sabah uyanılmaz, çünkü sabah uyandığı halde uyanamazsınız. Sabah'la birlikte de uyanamazsınız. Sabah uyanır yüzünü yıkar kahvaltısını yapar çıkar gider. Ben hala yataktaydım o sırada. Anam uyandırmaya çalışıyor ama ben sızgın bıkkın bi halde-ilaçtandır- uyanmak istemedim. Ama eskiden uyanmak istemezken, şimdi ise öyle bi enerjiyle uyanıyorum ki. Mutlu olduğumu hissedebiliyorum-ilaçtandır-.

Dışarıda bir yağmur başlar yüreğimde derin sızı... Fabrikada tütün saran fabrika kızı geldi aklıma.
Dışarıdan yağmur sesi geliyordu. İsyan edcektim. Etmedim. Sevmem ben yağmur falan ama - Yanımda sevgili şemsiyeleri unutmuş olacaz ya da sadece bende şemsiye olcak ALLAAH! derim.

Konumuz dershane ; size haftalık blog yapcam demiştim ama dershane planı belli değil şu an ve konuları unutmuşum :'( hatırladıklarım...

Dershaneye otostop-akraba- ile gittim. Dershaneye kadar azıcık yürüdüm.

Yetiştim hocanın biri telefondaydı "günaydın" dedim. Günaydın dedi. Ne biliyim gud mornıng dese. Şaşırtsa falan.

Dünkü sınıfa girdim. İçi boş olan çantamı sıranın üzerine koydum, kafamı da çantanın üzerine ve sızdım. Arkadaş geldi kapıya mı vurdu nereye vurduysa uyandım. Zaten yarı uyuşuk şekildeydim. Aynen şöyle dedim "uyucaam ben yeaaa". Kız şaşkın bi şekilde kaçtı bildiğin.

Neyse dershane birincisiyle aynı grupta olmak güzel. Hoşuma gitti evet. Arkadaş olduk sanır isem.
Elimi cebime attım. Kuruş yok. Para almayı unutmuşum. Neyse borç aldım arkadaştan 1tl yol parası.

Hocayla sohbet falan. O 1. arkadaşla da sanatsal muhabbetlere girdik, hiç beklemezdim sanatla ilgili biri olduğunu düşünememiştim ama döktürdü maşallah. Severim sanatı da seveni de.

Başka ne oldu, hah! Dershanenin manyağı psikopatı arkasından konuşulanı ; Psikopat kıza hümanist bi yaklaşımda bulundum. Bekledim mesela onu beraber yürüdük falan. Beraber aynı minibüse bindik. Kız güzel olsa psikopatlığı şirin gelir millete ama ne yazıkki kız güzel değil. Çirkin demiyorum.
Neyse yüzüne de dedim "Sen herkese samimi oluyorsun, bu da diğerleri tarafından hoş görülmüyor. Ben seni sevmezdim geçen yıl" dedim. Konuşmanın devamında "kendine çeki düzen vermen güzel oldu." dedim.

Öyle valla haftalık gircektim bloga ama henüz dershane planı bile belli değil.

Bu arada ; Şu bağırsak iltihabı olayım çok kötü geliyor kulağa ama sorun yok. Nasıl hastalık lan bu?!
Kardeşten 10lira dilendim harmonica almak için ama 10liralık harmonicadan nasıl ses çıkar la! Kahretsin para lazım para! PARA!
Dershane bursu için de başvurumu verdim hayırlısı yareebiii!

Perşembe, Eylül 22, 2011

Anlamlı 1

Nasıl ki elmas yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz...
Konfüçyüsün bu sözü günümün tek kelimelik özeti. 
Doktorum(psikiyatrist) dediğine göre geçmişte çekilen acılar insanı olgunlaştırıyor. Bu nedenle diğerlerinden daha olgun daha farklı hissetmemin sebebi bu. 
Bi de Mr Nobody'den bahsettim. "Hayatta aldığımız her karar gelecekte ne içeceğimize nerde yiyeceğimize etki ediyor." şeklinde kurduğu cümlenin üzerine. 
Film sohbeti yaptık, sonra da The Darjeeling Ltd. yi tavsiye ettim. 
"Filmlere yüklenme hedefine yoğunlaş" dedi.
Adam haklı beyler dağılalım lütfen. 
Hastanede dahiliyeye de gittim bağırsak iltihabı geçiriyormuşum 10 gündür. Ne sağlam adamım lan! Bi ağrı bi sancı olur dimi? Durmak bilmeyen ishalim haricinde. Neyse ilaç yazdı. İçtim, "kaya gibi sıçmak"(googhan özledik:D) deyimini duymak istiyorum kısa zamanda.
Bu arada gitmeden önce 3 paket ilaç aldım, başarı hikayeleri dinlemeye bayılırım. Eczacı adam, bi arkadaşının ilk sınavında berbat bi puan alması üzerine ailesinin okumasını istemediğini. 2. yılında ise azimle dokuz eylül pdr kazandığını anlattı. Heyt Bea! Ben neden yapamıyım ki lan? Dimi ?
Bu arada hastaneye ve eczaneye gitmeden önce ;
Dershaneye gittim , hoca test dağıttı. Çözemedim. "Hocam unutmuşum, gerizekalı mıyım ben?" dedim. Hoca da "hayır, unutman normal ben de unutuyorum" dedi. Rahatladım. Sonra testi beraber çözdük. Dershanede toplam 8 kişiyiz. 
Bugün bi kevaşe bana tavır yaptı, inanılmaz derecede samimi olmamıza rağmen. Kevaşedir diyip geçtim ama kevaşe cidden. Ha bu arada o kadar küfrediyorum ki ilacın verdiği bi rahatlık sanırım. Aşağıdan girdim yukarıdan çıktım, dama çıktım mumuşları yaktım, memçüklere tütü tütü maşallah dedim.
Ama denicem ; Memçüklere baaaak, allaaah!! dicem, zaten genel olarak halk arap olduğu için-ben dahil- anlamıcaklar büyük ihtimalle. 


Hay ben bu yazının karmaşıklığına da düzensizliğine de ... 
Bkz. yazı = ben. Aynıyız sevgili blogcu, sevgili ne lan? 



Salı, Eylül 20, 2011

Selam Millet - Elveda Millet ( Gitmiyorum )

Bugünlerde mayışmaktan nevrim dönmüşken ne yapabilirim ne yapabilirim diye düşünüyordum, evet plan yaptım.
Planlarımın arasında Age of Empires Online oynamak,
The Decemberists , Mumford & Sons dinlemek,
Kitap okumak yoktu şimdilik - uzun süre okuyorum sonra başa sarıyorum sürekli, anlamayınca öyle oluyor.
Kafayı toparlayım dedim, toparlanmak üzereydi. Üzere olması da güzel.

Bugün aldığım muhteşem derecede lanet ama gerekli beklenmedik haber ; "Oğluuum! Dershaneden arıyorlar, yarın saat 9'da dershanen var." tahminlerime göre annem göbek atıyordu. İş bu hale gelince tabii kadın da haklı.
Dershanem var yarın, muhtemelen sınıfın %42.5(küsüratlı olunca attığım belli olmuyor sanırım) tanıyorum. Diğer kısmı da tanımadığım ara ara götü kalkık, ara ara soyut, ara ara garip insanlardan oluşuyor. Tabii bunların hepsi önyargı. 2. seneleri olan insanlar da var bu grubun içinde tabii ki ben de onlardan biriyim sanırım.
Boşverdim! Dershane var yarın olumlu düşün LAN! içimden söyledim bunları.
Olumlu düşününce oluyor. Yarın defter kitap almaya niyetim yok , ortamı koklayalım önce.
Böyle işte blog, gitmiyorum ama kendimi kısıtlıyorum önceki yazımda fazla abartıp, ELVEDA! şeklinde bi yazı yazmışım, ne olduğunu ben de anlamadım o anda.
Neyse , yarın güzel bi gün olacak! Olmak zorunda! Olmalı! Tanrım lütfen olsun? Biz aşkı meleklerden çaldı...
Bu arada kardeşimle hazırlancaz sınava, yabancı dilden hazırlanıyor bölümü de bu. Ama onu 2. kez şaşırtabildim bugün. Sınavda boş bıraktığı sorulara göz attım "ben de çözebilirim!" dedim. İnanmayan gözlerle , "hadi bakalım, şu!" dedi. Çözdüm. "Peki bunu yap bu çok zor " dedi. Yaptım. Biraz paslanmış olsam da grammar'de iyiymişim. Çeviride de iyiyim, paragraflarda da sorun yok o zaman bu yıl bi dokuz eylül turist rehberliği tercih listesinde olacak gibi.
Ama önceliğim Mimarlık, duy beni sevgili Mimar! Yapabilir miyim? Olacak mı acep? Mimar olursam wacom tablet alacaklarmış ama o küçüklerden 300 tl , hani bilgisayara bağlıyorsun da çizim yapıyorsun, razıyım abi razıyım abla! Ben bi kazanıyım...
Gittim!
The Decemberists - Down By the Water

Pazartesi, Eylül 19, 2011

Mr. Nobody -Film-

Mr Nobody, her ne kadar dün benim sinirlerimi bozup beynimi yıkamış olsa da.
Her ne kadar filmi yarıda bırakıp bugün devam etsem de, sonu için izleyin derim.
Film 117 yaşında bambaşka bi dünyaya uyanan Nemo abimizin hikayesini anlatıyor.
Nemo, bambaşka boyutlarda bambaşka hayatlarını yaşarken kafamız allak bullak oluyor malesef.


Lan çocuk! Ananı seç deseler ayrı, babanı seç deseler ayrı, peki ya ikisini seçmeseydin?

Ellise, filmin bi sahnesinde Nemo'ya yemin ettiriyor "marsa küllerimi dök" şeklinde. Bi yerinde "BITCH!!!" diye haykırasım geliyordu.

Anna, fıstıh! Hatunun gözleri yeter, öyle diyim ama bi şey oluyor yolları kesişiyor. Karmaşık. -sonu bekleyin-

Jean, jean jean japon kız, jean en namuslusuydu ama en az bahsedilen bu kadındı. Nedendir bilinmez filmin bi yerinden sonra Jean sadece saniyeler içinde görünüp "Ben Ellise değilim" diyor. İlginç.

Bu arada filmin müziklerine de ayrıca bakabilirsiniz , hoş can sıkmayan hatta filmin bazı yerlerini kurtaran 1. etken olduğunu düşünüyorum.
SON SÖZLERİM ; Filmin sonu için izleyin, ben sıkıldım ama tavsiye ediyorum. Kesin sıkılacaksınız belki de küfredeceksiniz ama sonu güzeldi ama mükemmel değildi. Önceden tavsiye ettiğim filmlerin hiçbirine benzemiyor.