Salı, Ekim 23, 2012

Quiz

Quizler açıklandı, girdiğim iki quizden de iyi notlar almışım.
Dün akşam üniversitenin sayfasını açtığımda ellerim titremeye başlamıştı bile. Sayfayı açtım kullanıcı adı parola derken, quizin  olduğu dosyayı indirdim. İsimler notlar, kötü notlar, korkunç notlar, iyi notlar, çok iyi notlar... derken adımı gördüm ve gözlerime inanamadım o anda. Deli gibi bağırmaya başladım, şimdilik bölümün iyi öğrencilerinden biriyim böyle devam etmesi için de elimden gelenin en iyisi daha iyisi çok iyisini yaparım umarım, yapabilirim. Notları görünce deli gibi bağırmaya başladım, annemi çağrıyorum falan. Twitter, facebookta quizin açıklandığını ilan ettim arkadaşlara, ondan sonrası da eğlenceli dialoglar.

Cumartesi, Ekim 20, 2012

Bayram=Tatil=Fazladan uyku, anne yemeği, ev sıcaklığı, sıfır ev arkadaşı gerginliği...

Selam millet!
Memlekete dönenlerden biriyim ben de, tahmin ettiğim gibi gidiyor her şey. Iyi kötü bana kalsın. Bugün saat 9 otobüsüyle dönmeden önce aparttan kızlar çıktılar bavullarıyla. Normal!
Otobüse gidebilmek için servisi bekledik kardeşle, otobüse yetiştik. 28-29 sol tarafımızda ise aparttaki kızlar. Önce kısa süreli şaşkınlık yaşadım, sonra da önceki akşam formatladığım hafıza kartıma doldurduğum Death Note animesine gömdüm kafamı. 2 yıl önce izleyip öss belası yüzünden yarıda bırakmıştım, kazanamamıştım buna rağmen. Animeyi bırakmasına rağmen kazanamadıııığğğ!!! Neyse, müzik film derken, İspanyolca öğrenmeye de karar verince ki çok hızlı oldu. Rusçaya zaman ayıramam ama grammar olarak İspanyolca daha yakın görünüyor. Önce Almancayı öğren evlat, gerisi gelir diyenler, haklısınız ama ne biliyim günde yarım saat ayırsam, okula giderken de podcastleri dinlesem yeter gibi. Şimdilik tabii. Bunun yerine Almancaya yüklenmem gerekecek ama. Quizler açıklanmadı hala 2si de iyiydi, ortalama olarak 20lerdeyim 25te. Bir AA değil. Sağlık olsun demeyecek kadar gözüm dönmüş AA alacağım günlerim de olacak umarım. Tabii ki sadece iyi not alıp ders geçmeyle okunmuyor şu meret, hadi derslerin iyi ama bir iki kelimeyi biraraya getiremiyorsun ne olacak? İkisini aynı anda götürürüm. Üyg'den de kaldım sanırım, tam emin değilim, bir iki değişiklik yaptım da kabul edildi mi acaba diye kara kara düşünüyorum sadece.

Tatil bana iyi gelsin. İyiyim ama yorgun sadece.
Bayram kutlu olsun.

Perşembe, Ekim 18, 2012

Film İzledim, Sinemada. Tablet denedim Ordaburda.

Selam selam,
Umut neden film izlemiyor? Neden bizi sıkıcı üniversite hikayeleriyle geriyor? Ekonomik kriz, savaş, açlık, yolsuzluklar yetmemiş gibi bir de senin derdini mi dinleyeceğiz be adam!
Diyenler var içinizde.
Nerden çıkardın oğlum, hah yine depresif ataklara girişmişsin, yakışıyor mu ha?
Diyenler de var.
Benim de diyeceklerim var tabii, blogu kapatı... şaka yapıyorum. Bunu denemiştim birkaç kez, hep geri döndüm.
Okuldan bahsediyim, film var yanında Bon a'petit! -bakmadan yazdım doğru mu yazdım?-
Okulda her şey güzel gidiyor, arkadaşlarım gittikçe sorunlu insanlara dönüşmeseler daha güzel olacak her şey. Ben böyle sevgi pıtırcığı gibi koridorlarda seke seke koştururken, onların koridor boyunca duvara kafalarını sürtmelerini izlemek hiç mutlu etmiyor açıkçası. Hal böyle olunca 10 gün sonra her şeyin daha normal olacağı ve bayram tatilin bütün ülkem adına huzur, barış... temenni, sağlık. Afedersiniz, kafamdan tam da bunlar geçiyordu. Arkadaşlarım, iyi insanlar. Çoğu iyi. Kötü olanlarla da muhabbetim yok, var ama selamdan ileri gitmez.
Derslere gelecek olursam eğer, Sabah saat 8.00 Almanca, Öğlen saat 13 Almanca, Almanca sabah, Almanca akşam. Almanca her yerde! Eskiden bisküvi paketlerinin arkasındaki İngilizce yazıları çevircem diye yırtınırdım ki o zamanlar 10 yaşlarında falandım, yalan değil. Inredients-İçindekiler-Muhteviyat, yaaa işte böyle.
4. sınıfta İngilizce'yi sevdim, 5. sınıfta sadece hocadan nefret ettim. 6. oldum hocaya bayıldım. 7 de aynı. 8'i hatırlamıyorum. Liseye gittiğimde, ODTÜ'lü genç bir kız gelmişti sınıfa, yaşlı hocamın eski öğrencisiymiş. Kız %99 yaparak kazanmıştı ODTÜyü ben de bir gün ODTÜde okurum diye can atmıştım, dil öğrenmek güzeldi. Hoca sayesinde daha da güzel hale geldi. Dönemi İngilizce 1.si olarak bitirmiştim. Sonrasını biliyorsunuz.
Bunu neden anlattım, doğru yerdeyim sanırım ama yanlış zamanda :). Zamanın doğruluğuna inanmadım hiçbir zaman, doğru yer vardı ama doğru zamanda hiç bulunamamıştım.

Sinemaya gittik kardeşle, Teknosa'da tablet denedik, hoşuma gitti de hiç ergonomik değil. Asus'un klavyeli tableti desen, yavaş gibi ne biliyim. Şimdilik malesef bir laptop değiller, ama yapacak bir şey yok. Okula götürülebilecek bir laptop (<1.5 kilo) desek onlar da 2000 lirayı aşan fahiş fiyatlarda. Neyse, Samsung note tableti gördüm, iyice bir denedim. Alışabilirim. Alabilir miyim bilmiyorum ama bir göz kırpıyor kenardan. Apple ürünlerini tamir ettirmenin maaliyeti ve aksesuar çeşitliliğine rağmen fiyatların başını alıp gitmiş olmasından dolayı sevmiyorum. Garanti süresi 1 yıl! Oha çok uzun bir süre(!) peh!

Filmden bahsedeyim.

Filmin adı Looper, Joseph Gordon Levitt, Bruce Willis ve Emily Blunt gibi sağlam oyuncuların bir arada olduğu aksiyon, dram karmaşası ve tam bir bilimkurgu sayılmasada salata'daki sirke kadar da bilimkurgu vardı.
Joe(Joseph) adındaki adam Tetikçidir ama bu bizim bildiğimiz tetikçilerden değil. Gelecekte bir zaman makinesi inşaa edilmiş ve bu zaman makinesi anında yasaklanıp mafyanın eline geçmiş. Mafya da bu makineyi gelecekteki öldürdüğü insanları geçmişte tuttuğu tetikçilere öldürtmek için kullanmakta. Hal böyle olunca tetikçiler de bir süre sonra yaşlanıyorlar, hatta ölüyorlar. Gelecekteki hallerini döngüyü tamamlamak için öldürmek zorundalar. Ama Seth ve Joe döngüyü tamamlayamaz.
Seth'in başına gelenleri izlerken dehşete kapıldım.
Joe, döngüyü tamamlamak için gelecekteki halini yani Yaşlı Joe'yu(Bruce W.) öldürmek zorundadır. İnanılmaz bir kovalamacaya şahit olup, Sarah(Emily Blunt) ve oğlu Cid'in yaşadığı çiftlikte biraz mola veriyoruz. Orda yaşananlar bana kalsın. Bırakalım geçmiş veya geleceği düşünmeyi anın tadını çıkaralım, haydi Hippieler sizin için geliyor, elleri göreyim elleri - Jefferson Airplane - Somebody to Love


Bu arada kendini ünlü sanan birkaç twitter orospusuna diyeceğim vardı da çok sinirliyim, hippie'liğim hümanist duygularım resmen şeytani dürtülere yenik düşüyor onları görünce, görmemeye çalışıyorum.

Pazartesi, Ekim 15, 2012

Üniversiteden Bahsetmeye Devam

Üniversite öyle bir şeymiş...
Dediğim zamanlardan bir tanesi ki çok ilginç veya ultra sıradışı değil. Dışarıda kaldım dün. Bildiğin arkadaşta yatıya kalmak.
Dün Türkiye maçı vardı, "milli maç harici maç izlemem" elit görünümlüler size sesleniyorum ben izleyemedim onu da hani. Onun yerine arkadaşlarımla birlikte takıldım, sahil boyunca yürüdük. GS-FB-... meydanları vesaire derken, bizim sınıfın psikopatlarına denk geldik. Arkadaş da diyor "bu bizim deli değil mi?" diye. Gecenin karanlığında insanları teşhis edebiliyor. Neyse, takıldık biraz gruba sonra dağıldılar tabii. Biz de km'lerce yürüdüğümüz yetmemiş gibi birkaç km daha yürüdük. Google maps sağolsun, yardımcı oldu bu konuda. Dönüşü de var bunun, bir kaç km de ordan hesap yetmiyor.Dönüşte bira aldık, zaten yorgunuz, benim direkt uykum geldi, kaslarım gevşedi ama sızmadım. Müzik, sohbet, gırgır şamata. Üniversite arkadaş olmadan liseden farksızmış bunu gördüm, ilk gününden beri üniversitenin, beraber takıldığım arkadaşım. Ev arkadaşı da aynı sınıfta zaten. Neyse sabah olmadı mı oldu tabii, günün bir kısmını da benim evde geçirince güzel hoş vakit geçirdim.

Bütün bunların ertesi günündeyse sıkıntıdan ölünüyormuş. İnternet inanılmaz yavaş, buna rağmen Facebook'a yazıyorum sıkıntıdan, fotoğraf yüklüyorum. Açlıktan ölmek üzereyken, sucuk kızarttım, üstüne bir de aynı yağda patates domates kızarttım, sucuk ekmek yaptım, arasına turşu ekledim. Bitirmek için direndim, direnmemle birlikte midem isyanda tabii. Motoru bozuk mikser kıvamında sesler çıkarıyordum bütün gün. -Tabii birleştirirsem eğer bugünün sabahı da karınağrısından duramaz haldeydim neyse ki öyle abartılı bir sorun yoktu. Kusmadım, sindirim sistemim şu an için stabil.
Çarşamba günü Quizim var, şans dileyin, ihtiyacım olacak. Dikkatsizliğimle savaşmam da gerek tabii :)

Çarşamba, Ekim 10, 2012

Bölümün İneği Sagt : "Hallo!" - Delirebilirim

Bugün pek bir şey olmadı ama şunları anlatayım ;

-Bölümün ineği olmayı başardım, evet ben. Geçmiş yazıları okumuş olanlar bilirler ygs-lys zamanlarımı. Hocalarımın benden iyi şekilde bahsediyorlar, bir Atyarışındaki diyorlar başka bir şey demiyorlar -atmaktayım- dün derse başlamadan önce hoca adımı söyleyince "aman yandım, yine ne yaptım ben yea?!" diye geçirirken aklımdan, "helal olsun, aferin!" diyince hoca "ooh Mein Gott!" dedim içimden. Moodle denen sistemden bahsediyim, öğrencinin derste ve ders dışı diğer materyallerde gördüğü araştırmaların internet hali, hocalar her tıklamanızı, yanlışınızı takip ediyorlar. Ders çalışırken anneniz veya abiniz-ablanız hiç başınızdan ayrılmadıysa bu sisteme alışık olabilirsin, biri sizi gözetliyor hissine kapılıyorsunuz ama rahat olmakta fayda var.
Bendeki "amaaan, yanlış yaparsam ne olacak" diyip, ipucu da alıp, hatta yeri geliyor kitap bile karıştırıyorsanız sistem faydalı gerçekten. Hocalar da bu sisteme gerçekten önem verince, ben de bilgisayar başından ayrılmayan biri olunca evet inek oldum. İnek olmak istiyordum zaten, oldum da hani. Hiç mi dışarı çıkmıyorum? Çıkıyorum ama sabahlamıyorum en azından. Güzel şeyler olacak öyle devam edersem, hadi Tschüss!

Cuma, Ekim 05, 2012

Schei§e! -Utanç içerir-

Yoklama kağıdı önüne geldiğinde, isminin karşısındaki kutuya imza atılmadığını gören AYE delirir, hoca karşısındadır ve aynen şöyle haykırır : "Schei§e!". Sınıfın sessizliğe bürünmesi ve hocanın napacağını bilememesiyle birlikte arka plandaki gülüşmelere hoca da eklenince, utancından yerin dibine giren AYE dersten sonra hocadan özür diler.
-Akıl mantık almıyor artık, bu sene bitmeden delirmezsem iyidir. Ders de çalışıyorum, Rammstein dinleyerek -şaka, dinliyorum tabii ama ders amaçlı değil-

Dersin sonlarına doğru stajyerin sevimliliğiyle eriyecek kıvama gelmiş olmak da ayrı bir mesele zaten.

Ich liebe Deutsch, ich liebe Stajyer!

Çarşamba, Ekim 03, 2012

Quiz Vardı Bir Adet; Sıcak, Yağlı ve Yanmış.

Şimdi şöyle ki ;

-Üniversite =değildir Lise buna çoğumuz katılıyor ben aradaki ayrımı sadece etraftaki insanları gözlemleyerek yapıyorum.
Sıkıntım şu; başta her dk "nereye kayboldun?" "kafeye gel" mesajları atan arkadaşlar ayrı gayrı takılmaya başladı, durum düşündürücü ama üzerine kafa yormaya değmez.

-Quiz var bir de;
Dikkatsizliğim yüzünden mahvoldum diyebilirim ki sadece 1 soruyu tam bilmiyordum o da 2 puandı SCHEI§E!!! mahvolmak sayılmaz gerçi 25 üzerinden 19.5 gibi birşey alacağım sanırım, bunu da 4 ile çarparsak 78 yapıyor bir AA değil.