Perşembe, Aralık 23, 2010

Sesi KIS!

Blog n'aber ya? (kotu basladi biliyorum)
Gecen hafta bugun antibiyotiklerle bogusuyordum, klamoks 1000mg dev gibi...
Bugune gelecek olursak blog, kimya dersinin projeksiyonla anlatilmasi sinirimi bozuyor olabilir, bozuyor evet. Cok yazdim alkalisi , toprak alkalisi derken, 1A,2A , periyodik tabloya da girmis olduk. Selda Hoca bi de sempatik olmasan? yanaklarini sıkma istegime karsi koyuyorum buna da sukur. Ilk iki ders bol bol deftere not almalarla gecti. Periyodik tablo , posterini bulursam dev olanindan asacam yaninda da victoria secret'tan miranda kerr olacak ancak ogrenirim ya da ogrenemem ne biliyim.
Fizik dersinde Eren Hoca? Basit makineler, kasnaklar , palangalar, cikrik, vida la vida ! Evet bunlarin hepsini de deftere bi guzel resim sanatinin verdigi hatta surrealizmle birlesen ipi kopmus basit makineyi havada durdurabilen ya da ip gergin gorunmese bile orda cekilen bi ipin oldugunu hayal ettiren cizimlerdi, anlayacaginiz surrealist ressam olsam duvara asardim da degilim ergen ogrencinin tekiyim .
Off son iki ders Suhan Hoca¡! Hocam iyi anlatiyorsun bak bugun iyi anladim dersi ama yapma gozunu sevdigim tahtaya o paragrafimsi sorular yazma, yazdirma dagit bize testleri , hem sen yoruluyorsun hem ben yoruluyorum , ben dedim ego mu? Yok biz dicektim ama siniftakiler de her hocanin maddi durumunu ogrenmek icin ellerinden geleni yapiyorlar;
Hepsi benim Koray Hoca'nin saatinin iwc oldugu ve yeterince pahali sayilabilecek bi saat oldugunu soylememle basladi , kotu yaptim blog cok merak ettiler soyledim ama devaminin gelecegini bilmiyordum, siniftaki her ergen ogrenci maliyede gizliden memurmus da haberim yokmus...
Fizik dersine 6 saatlik program bittikten sonra da devam ettik ama yormadi o kadar...
Yemek yemege gittim yalniz basima , masada dershaneden surekli gorusmedigim arkadaslar vardi oturdum yanlarina iste onlar kalkti yalniz kaldim hep kuzen ve tayfasi ile yemek yiyordum ama bu kez yalnizdim kapiya arkami donmus kulagimin zarini patlatan sacma sapan muzikler ve bol bassli playlistle yalniz kalakaldim , neyse ki amcanin biri beynimin karanlik odalarina tecavuz etmeye calisan bol bassli lanet muzigi kisti sonunda.
Sinav klubunun sinavi ; 14:40'ta basladi . Kolay sinavlar korkutuyor. Etutte olmamasi icin sinavin bol dualar ederken , tutmadi dua tabii ki etutte oldu malesef !¡ Sinavin sonlarina dogru sosyal bilimler cozdugumden son on dakika icine girmisken bu kez de disarida hormonlarinin verdigi izdirabi hayvan gibi bagirarak bastiran ergenler yuzunden felsefe sorularini 13655300843 kere okudum .

Bugun, kotu seslere sagir olmanin onemini kavratti bu ergene. Bagiran , boguren , aniran , ses degisimi geciyorum leeeyn aggahahahagahag seklinde cok bi bok oldugunu zannedenlerden nefret ettim, ettirdiler!¡

Pazartesi, Aralık 20, 2010

Deliler - Delirtenler...

Blog! hayatımın en lanet gününü anlatmaya başlıyorum sıkı dur ;

Bugün sınav günü, dolayısıyla sınav kalemimi alıp diğerlerini bıraktım kalemtıraş, silgi vb. bırakmaz olaydım!
Minibüs kırtasiyenin yanında durdu indik kuzenle o beni dışarıda kırtasiyenin biraz ilerisinde bekledi, kırtasiyeye girdim silgiyi aldım, kalemtıraşı da aldım tam o sırada Köyün delisi kıvamında çıldırmış bi halde  Deli Sezai geldi cama yumruk atmaya başladı, tabii ben yerimde dondum kaldım, bembeyaz da olmuşumdur, korkudan ölmek üzereyken adamın biri elinde hayli kalın bir sopayla deli Sezai'ye vurmaya başladı feci vuruyordu, korkunçtu, "abicim neden vuruyorsun?" bile diyemedim şok oldum zaten. Adam doygunluk seviyesine ulaştıktan sonra bütün sinirlerini boşaltıp çıktı, Sezai ile göz göze geldik bana elini yumruk yapıp küfür edip bağırmaya da başladı, ooooh ne güzel dimi ? böyle güne başlamak gibisi yoktur! Delinin biri gelsin bağırsın, hatta vuracak mı lan aha geldi vuracak derken, arkasını dönüp kırtasiyenin sahibine bağırmaya başladı, ben de tam o sırada, hayır kaçamadım kapıda duruyordu -kahretsin ya- , tekrar dönünce Sezai beni göremedi arar gibi oldu, benden çıkaracak sinirini psikopat! Test kitaplarının arkasına saklanmış bi halde buldum kendimi, bağırmaya devam etti haliyle, çalışan kıza da bağırdı kız fotokopi makinesinin arkasına saklandı, yanımda saklanan kız da sanırım " ne boktan yere saklanmışım lan ben" diyip çalışan kızın mantıklı hareketi sonucu fotokopi makinesinin arkasındaki genç kıza sığındı. Güldüler bana! Evet blog komikti belki o durum ama, lanet biçimde sinirlendim. Hala da o şoku üzerimden atamadım.

Sezai Anı 1 -
Küçüktüm çook yaklaşık 10-11 yaşlarında yeni yıl kutlamaları için alınacak bi kaç torpil, çatpat, kızkaçıran alacaktık, karşıya geçtik geçmez olaydık blog ben kardeşim kuzenlerim Deli Sezaiden nasibimizi aldık, çılgın modda değildi allahtan, sadece yanağımızı feci bi şekilde sıkıp kafamıza patlatmıştı tokadı.

Sezai Anı 2 -
Blog bu da geçen yıldan ; yine dershanedeydim bu kez dönüşte, sürekli geçtiğim yollardan monoton ve bir o kadar dikkatsiz hızlı adımlarla yürüyordum yol ayrımına gelince otoparkın ordan dolanmıyordum  hiç onun yerine daha sessiz ve tek yön olan yoldan geçmeyi tercih ediyordum, etmez olaydım yine Deli Sezai , yine psikopat ve çılgın moddaydı, ona doğru bir iki adım atıyım dedim aramızda 20m. yaklaşık bana doğru koşmaya ve en yakın yerden bir taş alıp fırlatmaya başladı, değdi mi ? değmedi tabii. Kaçtım , yalnızdım blog korkmuştum otoparkın yanından dolandım ben de... :\

Bugün sınav da yaptık yaşadığım şoktan sonra anlatacağım pek bişey yok soruları okudum anlamadan şıklara yapıştırdım siyah daireyi...

Bir ergen bir deliden korktu sanırım deliden korkma fobisi yok ama delirme fobisi var manyofobi ondan da korkuyor olabilirim . kötüydü ya, feciydi, iğrençti, boktandı.

Bir deli, pardon ergen, bunları yaptı, gördü yaşadı.Yapacak bişey yok YAŞANDI ve BİTTİ.

Pazartesi, Aralık 13, 2010

Karmaşık, karmakarışık, karma-"kışlık"...

Selam blog ;
Buz gibi bir lys denemsi gunu daha yasadim.
Lys fizikle basladik saat 9'da optikler dagitildi. Kitapciklar dagitildiktan sonra ise kapagi acar acmaz yasadigim sok karsisinda buz gibi havanin buz sinavinda donup kaldim. Sorular feci bi sekilde beynimin hafiza odaciklarini kapilarini zorladim iceri girmeye calistim ama kapi acilmadi , var gucumle kapiya omuz atmaya basladi beynimin icindeki minikler , yorgun dustuler ; bi mesaj yolladilar sonunda fazla zorlama olelim mi yani? Seklinde . Kafayi gomup kitapcigin ustune hafiza odaciklarimin kendi kendine acilmasini bekledim, acilmadi. Hocanin durtup ; '' neden cozmuyorsun?'' seklinde siritmayla karisik sormasi daha cok koydu tabii. Tamam unuttum ne yapiyim hem islemedik ki daha hatirlayabilmem icin...
Neyse kimya geldi fizik faciasindan sonra ne kadar yapsam kardir diyip basladim. En azindan karalarim biseyler dedim karaladim da ¡
Biyolojiye de geldi, mayoz sayesinde atladigim sorular olsa da en azindan fikir uretebildim blog. Cok doluyum cok.
Sinavdan ciktim, sonuncu mu olmusum umrumda degil ¡ Ilk lys denememdi ve en azindan neyi hic bilmedigimi gordum. Benim yerimde baskasi olsa , hocaya rezil olacam triplerine girip optigi vermezdi , ki cevremde oyle insanlar var.
Sonunda uzun zamandir bekledigim alisveris, amacina ulasti. Oncesinde balik almak icin balikciya ugradim cipura-levrek derken ikisinin ayni fiyatta olmasi ile ortaya karisik biseyler yaptik iste. Kardesim ve annemle bakmadigimiz yer kalmadi . Neyse sonuc olarak alacagimi aldim ciktim . Uc yere baktik minimum beden 29 du. Son olarak lcw'ye bi bakalim dedikten sonra 28 beden pantolonun mumkun olabilecegini gordum. Kapitalist lcw'nin benim gibi siskalari dusunmus olmasi kafasinin bu ise bayagi calistiginin kaniti olmali. 28 bedenin soku ve mutlulugu hatta ucuzluguyla.
Cok yoruldu bu ergen bugun, beynindeki kirilmadik kapisi kalmadi, alisveris yapti yoruldu yeterince oyle boyle degil...

Çarşamba, Aralık 08, 2010

Benim Olanlar...

 Her sabah ve her akşam gördüklerim. Duavarımdakiler...
Defterin boş bi tarafından fırsat bulup, karalamayla başlayan, sonra da bağra basılan , baykuş...

Doğum günümde Rita(kuzen) tarafından hediye edilen cinsi bilinmeyen minyatür kaktüs...

Pazartesi, Aralık 06, 2010

Yağmurla gelen...

Akşamdan kuzenle yaptığımızın çok uzun msn yazışmasında sınavdan epey bi bahsettikten sonra uyudum her normal insan gibi ; sabah da yağmurun sesiyle uyandım.
Böyle yağması da var yağmurun...
Dün bahardan kalan, bugün yerini kışa bıraktı , vakti gelmişti ve geçiyordu tabii ( küresel ısınma dedikleri ). Soğuk hava geldi kazaklar montlar falanlar filanlar . Minibüs de geldi bomboş, ilk defa öyle oluyordu, o saatte kimse kalkamamış gibi , pazartesi olmasına rağmen. 301'de sınava girdim. Matematik LYS ; Bilmediğim o kadar konu vardı ki yarısını yapsam kârdır dedim başladım kalemi sallamaya bi yere kadar offf'lar başlayınca olmıcak sanırım dedim, ama devam etmek zorundaydım ilk LYS sınavımdı "hem ne kadar kötü olabilir ki?". Neyse denklemler, eşitsizlikler, bölünemeyenler, ayrılamayanlar derken, trigonometri; sevmeme rağmen yapamazken bu kez bi ışık, ak sakallı dede geldi nasıl oldu bilmiyorum ama yaptım, parabollere geldi sıra : Tamam zor olacağını biliyordum ama tepe koordinat formülünü bile bilmiyordum "nasıl olacak?" direkt yüzüne bile bakmadan sorunun üzerinden atlamaya çalıştım sonuç; O kadar boş bırakmıştım ki aradaki uçurumu hesaba katamadım uçurumdan aşağı yuvarlandım, hala da yuvarlanıyorum malesef sonuçlar açıklanınca ya ferman duyrulur "vurun kellesunu şeklinde" ya da "eh idare eder, uğraşıyor garibim" derler ama ne dedikleri umrumda değil sonuç olarak bu sınavdan çıkaracağım çok ders vardı.
Geometri LYS ; Yine mi üçgen?! Tamam seviyorum yapmaya çabalıyorum ama hadi çokgen neyse de geometriden o kadar çok korkuyordum ki ilk soru açı sorusu olmasına rağmen konsantre olamadım. Bi türlü dikkatimi toparlayamadım. Nihayetinde tabii ki aradaki uçurumlar ve boşluklara rağmen sağ salim atlattım bu sınavı da.
Haftaya LYS-2 varmış çok sevindim nasıl sevindim anlatamam o.O ... Şu kimya cezam hala devam ediyor etmesine de. Haftaya olan sınavda sürünmemek için II. bölüm çalışma zorunluluğu hissediyorum.

Diğer sayfaya geçiniz . ( çok dikkat etmedim, görmedim desem yeridir. )

Sınavlar sınavlar sınavlar ; insanoğlu kafasını sürekli optik kağıdındaki yuvarlaklarda desen yapmaya harcıyor, zamanımı biraz da dünya edebiyatı ile kafamı dağıtıp gotik felsefinin uçsuz bucaksız ve bir o kadar dehşet verici tarlalarında.... Tamam kısa kesiyim Frankenstein'dan bahsediyorum, ilk fırsatta bulup okumaya çalışacamdan çok, kesinlikle alıp okuyacağım dediğim kitaplar arasında ama "öğrenci adamız para ne arar!" şeklinde diyaloglara girmicem kütüphaneye soracam önce varsa ordan kart alıp okumaya çalışacam yoksa da pamuk eller cebe hesabı malesef, yapacak bişey yok.
Frankenstein'dan sonra Moby Dick okumak istiyorum sömestrda alırım bunu da.
Jack London demir ökçe de alınıp okunacaklar listemde. Kütüphaneyi nasıl akıl edemedim en başından. Neyse geç oldu ama sonuç iyi olacak sanırım .

Bir ergen böyle yaşadı bunları gördü, paylaştı.

Perşembe, Aralık 02, 2010

Kış gelmiş hoşgelmiş...

Sabah uyanmak istemedim, kışın başladığının bir işareti de bu olmalı. Bence öyle, mesela sıcacık yatağından kim kalkmak ister ki sabahın soğuğunda. Neyse kalkmak mecburiyetinde hissedip vicdan yavaş yavaş dürterken yatağım karla kaplı bile olsa kalkardım. Sonunda kalktım bu kez de minibüs bekle her sabah olduğu gibi kendime kıyamadım, "ben terasta bekliyim kuzen durdurur sonuçta." diyip bekledim. Sonunda geldi minibüs, 3 kişilik yere 4 kişi şeklinde oturabildim, zayıflığımın avantajı bu olsa gerek. Yavaş yavaş ilerlerken kulağıma Çileeeeeeee Aaaa AA aaa AAhh çile bülbülüm allaaaaaAAH ! diye sesler geldi. Akşam rahat uyumuştum hayal de görmüyordum sabah da İron Maiden - Wasted Years ile uyanmıştım. Ama malesef acı gerçek çile bülbülüm "gerçek dünyaya dönebilmem için yani gerçekten uyanabilmem için çileee aaah ahahahah" şarkısını dinlemeliymişim. Bizim meşhur parkta soğuktan donmak üzereyken dershanenin zilinin çalmasına 3dk kala yetiştim.
İlk iki ders Kimya; burda da karavana, malesef deneme sınavındaki netlerimize bakarak aldığımız cezaya bak sen ; 350 kimya sorusu hangi konu olursa. Yalnız değil miyim diye bakarken ! Evet ! İşte Bu! Yalnız değilmişim yihhu! şeklinde içten bi sevinmeye biraz da 350 sorunun verdiği ağırlığa karşın mutlu olabildim en azından. 3.-4. ders Türkçe; Bir önceki akşam noktalama işaretleri ile ilgili soru çözmüşken ve sadece Karac'oğlan yüzünden 1 yanlış yapmışken, dersi dinlemeye ve not almaya çalıştım ama en az 6.5 kez esnedim. 5.-6. işte bu Matematik; Mantık adlı konunun iğrençliğiyle yine bir karavanaya maruz kalacağımı düşünürken ilk defa matematiğin bu kadar eğlenceli geçebildiğini gördüm, sonuç olarak 2 karavan 1 Bingooo! ile bugünün dershane macerası sona erdi ; Döner, tavla, park üçlüsünden sonra da evin yolunu tuttum.

Bi de bir sürprizle devam eden bir gün; daha ne kadar mutlu olunur !

Cuma, Kasım 26, 2010

Siesta Özürlü

Siesta : kelime anlamı öğle uykusu. Akdeniz ve Güney Amerikalıların çoğu yapıyormuş. Size ülkeleri sayıyım ama aralarında Türkiye yok bizimkiler habire çalış! çalış! çalış ! mantığıyla gidiyorlar neyse işte ülkeler ; vikipediden Albania, Azores, Bangladesh, Bosnia and Herzegovina, Brazil, China, Croatia, Cyprus, Greece, India, Iran, Iraq, Italy (southern), Macedonia, Malta, Mauritania, Montenegro, North Africa, Pakistan, the Philippines, Serbia, Taiwan and Vietnam. Bu kadar ülke öğlen uyuyor biz niye uyuyamıyoruz ki? Bilimsel çalışmalar da siesta'nın çok faydalı olduğunu öğlen beynin dinlenme durumuna geçmesinin hem fiziksel hem zihinsel yönden faydalarının olduğunu bulup kanıtlamışlar . "Yunanistan'da dükkanlar kapatılıyormuş siesta için bak ne oldu? ülke batmak üzere battı bile" biz çalışkan adamız yapmayız siesta falan kardeşim demeyin.

Şimdi yapıyor olsak bu halde olurduk... :)

Küçük bir anı ;
Ben, kardeşim, onur, müslüm... küçüğüz işte tam yaşı hatırlamıyorum. Teyzem uyuyun size çay yapacam derdi biz de dalardık uykuya. Uyandığımızda da bir çaydanlık dolusu çay bizi beklerdi tabii ki . Şimdi olsa yine yaparım. =)

Hayatım boyunca yaptığım nadir siestalardan biriydi. Eğlenceliydi de.

Cumartesi, Kasım 20, 2010

Yaşasın Yemek Yemek !

17 kasım 2010 belki de hayatımda bir kez bu denli vurucu bir şok yaşamıştım bu da ikincisi oldu.

Saw3D gösterime girmiş bir izleyelim dedik filmden çıktıktan sonra normal olarak filmi eleştirmeye başladık tabii her normal insanın yaptığı gibi. Aç olmak gibi bir hissiyata girişmişken bir de dürüm yiyelim -et de tavan yapmış zaten kurbandayız- tabii ki tavuk döner yedikten sonra işte bütün o tokatlar ardı sıra gelmeye başladı, belki bundandır gayrı böyle susmam küsmem bloga da 2004 model bilgisayarıma da ...
Yemek yedikten sonra bir bayramlık fiyat araştırması yaptım. Yapmaz olaydım. Girmediğim dükkan, bakmadığım etiket kalmadı ve malesef acı gerçeği öğrendim 29 beden bile değilmişim ne acı dimi? Sanırım Türkiye'de açlık sınırındakideki yetişkinlerin zayıf olabilecekleri hesaba katılmamış diye düşündüm önce. Tamam buldum, "zaten açlık sınırındalar giyecek alacak paraları yoktur gel biz en iyisi mi bol pantolonlar üretelim hem kumaş bol." gibisinden de düşünülmüş olabilir.
Gerçekten abartmadan söyleyebilirim nereye gitsem en düşük 29 bedenmiş miş .
-28 beden var mı ?
-Yok ama daraltırız (cevap hazır tabii)
-Daraltmak siz pantolon ? yok yok ben orjinal seviyorum . orjinalliği bozuluyor böyle en iyisi aramaya devam ediyim.
- hı hıı...
Sonunda aranan kan bulunur. Bu kez de sorun parayı denkleştirememek tabii ki, 20tl ceptedir ama alışveriş yapmak için değil de fiyat araştırması için gidilmiştir sonuçta...
Doktorun dediğine göre "ergenlik" yüzünden alınamıyormuş kilo veya kilo almak bazıları için çok daha zor olabiliyormuş. Kurban bayramı sayesinde toparlansam da kaç gün yeter bu yediklerim bilemiyorum malesef.

Damn Zayıflık ! Yaşasın Obezite ! Yaşasın Yemek Yemek!

Pazartesi, Kasım 01, 2010

Sınav Faciası mı ? Yine mi ?..

Az önce yani yaklaşık 20 dak. önce deneme sınavından çıktım . Her zamanki gibi Türkçe ile başlayıp Matematik, Fen derken Sosyali bitirdim . Tamam buraya kadar her şey yolundaymış gibi görünse de ilk sınavımdan daha berbat olacağı hissine kapıldım bir an , önceki sınav ise felaket olmasına rağmen "eh işte!" durumlarındaydı zor sorular , ygs - lys hibridi bir sınav idi . Zor olmasına rağmen diğerlerine göre iyi sayılıacak bir derecedeydim öyle olması da beni yeterince mutlu etti zaten . 2. sınav ise soruların kolay olmasının vermiş olduğu "herkes yapcak ben kalacam öyle" korkusuna yenik düşürdü beni . İtiraf ediyorum zoru seviyorum yaaaa ! bağıracam zaten birazdan yeterince motivasyondu buda yoga , şaka şaka bir iron maiden, metallica, dinliyim kendime gelirim sanırım .
Bu saydıklarım ruh halimi yansıtıyor ergen hevesi değil !
Ha bi de dream theater var ki o da bambaşka dünyalara götürüyor beni uçuyorsun ama düşmek gibi yani sınavdan sonraki ruh halime bağlı olarak dream theater dinlemek iyi bir seçim olacak benim için.

Gün daha bitmedi ama görüşürüz yakında .

Cumartesi, Ekim 30, 2010

İlginç Bloglarda dolaşırken...

Sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini yiyebilirsiniz .
En iyi zombi çift bu iki arkadaş . Benim tarafımdan seçilmiş olup dream works'un ölü gelin'iyle alakası olmasa da ya da benzese de yeterince yaratıcı olmuş. Kılık kıyafete bakılacaksa 10 üzerinden hiç birşey veremiyorum bu bir yarışma değil .

Demet Akalın dinledikleri bariz belli evli - mutlu - çocuklu moduna girmiş çiftimiz ama ne kadar mutlu olduklarını suratlarından da anlayabildiğimize göre Demet'in hipotezini çürüttük böylece . Damadın elindeki bebeğin göbek bağı kesilmemiş öylece duruyor . Genelde oyuncak bebeklerin mutlu yüz ifadesine sahip olduklarını biliyorum ( Nerden biliyorum ? ) . Sonuçta bebe de zombi olsun o kadar .

Daha fazla ilginçlik görmek isterseniz ahan da şuraya tıklamanız gerekecek .