Çarşamba, Ağustos 15, 2012

This is England -SAVAŞ KARŞITI, ANTI-RACHIST FILM-

Konu: Dostluk, savaş, ırkçılık, sahip olduklarımız, kaybettiklerimiz ; bunlar kelime olarak bir kaç şey ifade ediyor aslında yeterince şey ifade edebiliyorlar, tek başlarına bile anlamlılar. Biraz da içindekiler kısmından sıyrılıp gerçek konudan bahsedeyim ; Shaun adında bir çocuk, okulda itilip kakılır, dalga geçilir, okuldaki kötü bir gününden sonra Woody ve arkadaşlarıyla karşılaşır. Dost canlısı insanlar yaşça Shaun'dan büyük olsalar da genç arkadaşımızı kanatları arasına alırlar. Woody'i kendileri gibi giydirirler -skinhead- dazlak saç modeli, çeteye hoş geldin Shaun! Müthiş bir dostluk ve bağ oluşur bu grupla arasında, fakat Combo hapisten yeni çıkmıştır ve Shaun'u en zayıf noktasından, askerde kaybettiği babasından, vurur ve olaylar inanılmaz bir hal alır.
Yönetmene not: Irkçılığı bu kadar sıcak bir filmle anlatabilmek, tek kelimeyle inanılmaz. Filmin ilk 20 dk'sında gülüp eğlenirken ondan sonrasında ise "topla kendini eğlenmeye gelmedik, burada ciddi bir konuyu tartışıyoruz" havası esmeye başlarken denge inanılmaz bir şekilde sarsıldı. Şahsen kendi fikrim, ben inanılmaz sarsıldım, duygulandım, ağlayacak noktaya getirdi.
Film Little Miss Sunshine'dan sonra izlediğim en sıcak filmdi; mesajını gidilmesi gereken yere de ulaştırabilmeyi başarıyor, bunu da bize  savaşın çocuklar veya yetişkinler üzerindeki etkilerini, ırkçılığı, dostluğu, basit ama bir o kadar da uçuk karakterlerle , kafa karıştırmadan, kesinlikle filmden koparmadan anlattı.

Ben savaş karşıtıyım, bazı insanların pis politikalarına alet olan genç insanlar plastik torbalarda ailelerine gönderilmelerine, bir çerçevenin içinde bayrakla gönül avutmalarına ve diğer bütün lanet olası siyasi propagandalara karşıyım ; bu yüzden param olsaydı  askere gitmezdim, üzgün de değilim fakat para yerine fiziksel ve ruhsal anlamda kendimi askere gidebilecek durumda görmüyorum öyle olmasa dahi gitmezdim. Bu benim kendi fikrim. Filmden veya ordan burdan etkilenerek de konuşmuyorum, ha film etkilemişse yönetmen çok da güzel başarmış, tebrikler iyi seyirler.

Bu arada Hair(1979)-film incelemesi alt paragraf-'da da vietnam savaşını bir grup hippie'nin gözünden anlatıp muhteşem ve bir o kadar da "keşke olmasaydı" dedirten finaliyle, dostluğun anlamını, savaşın lanet bir şey olduğunu çok da güzel anlatan bir filmdi. Müzikal sevmiyor olsanız bile izleyin.
http://www.andycarrington.co.uk/#/this-is-england/4530413604 teşekkürler -

4 yorum:

otomatik portakal dedi ki...

bu filmi izlediğimde pek bir küçüktüm.. televizyonda mı ne çıkmıştı.. böyle gözlerimi pörtleterek izlemiştim..

televizyonda rastgele çıkan filmleri izlemeyi seviyorumm

oturup da bilgisayardan açmak meşakkatli geliyor.. ayrıca filmin ortasında dondurup kalkıp mutfağa gidip yemek yeyip geliyorum falan her şey kopuyor..

reklam aralarında hemmen hızlıca bişeyler atıştırmak gibisi yok :D

ben de savaş karşıtıyım.. savaş yanlısı olmak nası bişiyki.. insanda beyin olmaması lazım..

ya da içinde bir gram bile insanlık bulundurmaması lazım..

Adsız dedi ki...

Böøtū, izlenesi film. Karakterlerin yaşadığı değişimler, sebepleri o kadar dramatik ki. Savaş yanlısı insanlar var maalesef, Türkiye Suriyeye girsin diye haykıran binlercesi tabii diğer olaylar için de tek çözüm olarak ceset tarlaları kartını öne süren insanlar var.

MariPoSa dedi ki...

İzlemediği bir film konusu oldukça ilginç geldi bi de küçük gün ışığımdan sonra en eğlenceli film deyince oldukça merak ettim :) Not alayım bari izlerim

Adsız dedi ki...

Uyarıyım eğlenceli kısmı ve dramatik kısmı Little MissSunshine'dan biraz daha ağır, LMSS'de bütün bir ailenin olaylar hangi yola saparsa sapsın tamamlamaya çalıştıkları bir amaç vardı :) -sonunu biliyoruz ;)
LMSS çok daha eğlenceli çok daha az dramatik ama işte ilk yarım saatinde film kendine bağlıyor zaten. Kaçırılmaması gereken.